tam açılımı "KKTC BiRLESiK KAFKAS HALKLARi KULTUR VE DAYANiSMA DERNEGi" olan dernektir. tüzük vs. hazırlanmış ve 6 ay önce başvurusu yapılmış alındı belgesi ile işleme koyulmuş dernektir.
Kıbrıs'ta işler farklı işlediği için (devlet işlerinde aynı odada bir masadan diğer masaya evrağın aktarılmasının aylar alması nedeniyle) alındı belgesi ile işlem yapılabiliyor olsa da esas etkinliği için derneğin resmiyet kazanması bekleniyor.
--spoiler--
Gençlik kollarından sorumlu olduğum dernektir. Kıbrıs'ta ikamet eden, öğrenci vs. çerkezler var ise ve mesaj yolu ile bana dolayısıyla bize ulaşabilirlerse yardımcı olabiliriz.
--spoiler--
-mitinglerde üstünü polise aratmayip sonra güvenlik zaafiyeti diye bağıran,
-daha önceden bomba patladığında karlı çıkan,
-barış mitinginde bu meydan kanlı meydan diyen,
-pkk bombalarken değil, tc karşılık verirken barış mitingi yapan,
-hdp mitingi değildi deyip, hdpnin orada süs olduğunu belirten,
-olay yerine gelen polisleri, polis yaptı diye hasthanelik eden, polis arabalarini taşlayan,
-şehit haberleri yükseldiğinde gram sesini çıkarmayan,
-pkknin siyasi uzantısı olduğunu gizlemeyen partiye oy veren,
-pkknin ayan beyan metropol bombalama sözlerine rağmen hala devlet, saray, akp, faşistler yaptı diye algı oluşturan,
-demokrasi ve haklar çığırtkanlığı yapıp ortalığı savaş alanına çeviren,
-insaniyet-hümanizm ayaklarına yatip taşlı-sopalı-moloflu-havai fisekli eylemlere katılan;
şerefsiz, haysiyetsiz, kansizlarin uzulmemesi gereken patlamadir. masumlara allah rahmet eylesin.
Not: işbu entrynin bir kısmı baska başlığa yazilmis olup soysuzlarin ajitasyon çabaları üzerine tekrar bir başlık altında girilmiştir.
Türbanlı olduğu için cahil, yobaz, gerizekali, medeniyetsiz yaftası yiyen kız çocuğudur. Aydın geçinen, medeni geçinen yobaz ve geri kafalı perzevenklerin bakış açısı da bu yöndedir. Bu çocuğa ailesi tarafından cahil bırakılmış kişi gözüyle bakarlar.
Fakat kendi goruslerindeki 15 yaşındaki genç-çocugu(Allah rahmet eylesin) bebek yerine koyup toz kondurmamalari da sığ oluşlarını kanitlamaktadir.
Bu aileler musluman. Kızlarınin en iyisini istedikleri ve inançları bu yönde olduğu için dahası bu devirde kötü yola düslemeleri icin küçük yaşta bazı şeyleri aşılamaya çalışmaktalar.
Kötü birsey mi? Küçük yaşta secim şansı verilmeden böyle birşey yapılmasını doğru bulmayanlar olabilir, fakat şunu biliniz ki bu aileler kızını başını ortmuyor diye dovmuyor, zor kullanarak yaptirmiyorlar. Tıpkı hepimizin anne babasinin zamanında kendi görüslerini bize aktarmalari, gerek gözlem, gerek sözlü yolla bize hayat biçimlerini kazandirmalari gibi oluyor.
Sırf basortusu değil, doğru ve içten şekilde örtünen insanlar kendi mahremlerini gizliyor, ve kendini bir şekilde göstermek farkında olunmak, egolarini tatmin ve beşer istegine karşı geliyorlar. Sırf bu bile saygıyı haketmelerine yeter de artar. Son olarak cahillikten kurtulun, örtünen insan, beynini ortmuyor. Lakin önyargılarımiz beynimizi örtüyor.
mini etek 1965 yılında Galli tasarımcı mary quant tarafından tasarlanan ve etek boylarını dizlerin 10-15 cm üstünde sınırlayan, ismini ise austin mini'den(bildiğiniz mini) alan bir giysidir.
ilk çıktığında özellikle 1970lerin ortasına kadar dünya'nın heryerinde(özellikle avrupada) ahlaksızlıkla suçlanan ve protesto gösterileri ile insanları tecavüze, hayasızlığa açık hale getirdiği söylenen giyenlerin ise alenen teşhircilikle suçlandığı bu giysiye şuan dil ucuyla laf söylemek bile gerici, abaza, yobaz, sığ düşünceli, medeniyetsiz yaftası yemenize sebep olmaktadır.
medeniyet giyinmemek değildir, bedenini kullanarak, kendine baktırarak egosunu tatmin etme yolunu seçenlerin ise ne kadar medeni ve soylu bir hareket yaptıkları tartışılır.
--spoiler--
şahsi kanaatim ise hiçbir zaman böyle giyinen bayanlara bakmadım, yakışanı davranma, soylu davranma terbiyesi aldığım için mi(söylemekte mahzur görmüyorum köklü bir aileyizdir) yoksa kendi egomdan mıdır bilmiyorum lakin bana hep çok bayağı ve basit geldiler. benim de yakın akrabalarım, yakın arkadaşlarım var böyle giyinen diye başlayan bir cümle kurupta bende sizdenim, sizi anlıyorum muhabbetine girmeyeceğim fakat durum böyle ve içgüdü meselesi sanırım etraftaki hayvanların bakışlarıdır vs. beni çok fazla rahatsız ediyor, kendilerine yobaz yaftası yemek riskini alıp bu konuyu açtığımda beni anlayışla karşıladılar, sizleri de yargılamadan görüşlerimi belirteyim istedim.
--spoiler--
Şöyle adam akıllı oturup da düşündüğünde, etrafındaki insanlara baktığında, ne kadar çok şey yaşadığını yada yaşamadığını hatırladığında en basitinden bam teline dokunan bir entry gordugunde harcandığını hissedip, hayatın seni yordugunu anlamalarin siklasmis ve yıllardır binbir zorlukla astigin bin tepeyi astiginda bir diğerinin olduğunun farkina vardığında söylenen cümle.
Hayat yatıp keyif çatma yeri değil, bunu net anlıyor insan.
Milliyetçi Hareket partisi'nin millet bilincinden yoksun olmasıdır.
MHP adının gerektirdiğinin aksine milliyetçi bir parti değildir. MHP çok uluslu bir ülkenin millet(milletin kelime anlamına bakarsanız sevinirim.) bilincinden yoksun, ırkçı bir partidir. Böyle bir ideolojinin çok uluslu bir devlete katkısı ve günümüz konjoktüründe herhangi bir siyasi başarı şansı yoktur.
Kaldı ki milliyetçilik adına son zamanlarda yaptıkları;
-AKP'yi HDP ile yalnız bırakıp, seçimlerde AKP'yi terörist yandaşı olarak göstermek için hükümette teroristlere T.c. devleti yönetiminde etkili olabileck büyük bir imkan sağlaması ve devleti peşkeş çekmesi,
-Tam bir itidal içinde davranılması gereken şu günlerde ülkücü camiayı sokağa dökecek girişimleri,
-Kenetlenmemiz gereken şu durumda yapmış oldukları ırkçılık söylemleri,
-Hali hazırda yeterli düşmanı bulunan devletimizin başındaki hükümeti eleştireyim derken, devlet idaresinde yapılan devletin çalışma mekanizmalarına çomak sokmak suretiyle ile de siyasi emeller uğruna milletçiliği ayaklar altına aldıkları aşikardır.
Aydaki Amerika bayrağının dalgalanması ile ilgili girdiğiniz iddianın cevabını öğrenebiliyorsunuz. ismindeki yaratıcılığa hayran kaldım, lens olsa gerek.
beşiktaş için bir ayıp niteliğinde olan durumdur.
-beşiktaş fenerbahçe sk gibi şikeden değil, net açıklaması olarak aynı hafta maçı olan takıma transfer teklifinde bulunduğu için ceza almıştır.
-beşiktaş tabanı yine de beşiktaş'a gereken cezayı kendi içerisinden vermiş, kişiler hakkında yaptırımlar gerçekleşmiştir.
-beşiktaş tabanı bir fenerbahçe tabanı değildir, usulsüzlük yapan kişilere, beşiktaş onurunu zedeledikleri için fenerbahçe tabanı gibi davranmamış;yapan kişilere yönetiminde yer vermemiştir.
-şanlı beşiktaş'ı fenerbahçe ile bir kader arkadaşı olarak görmek oldukça abes ve yersizdir.
-beşiktaş jk şike olayları ile adı anıldığı günden itibaren kupasını iade etmiş, omurgalı bir duruş sergilemiştir.
-beşiktaş'ın hile ve ahlaksızlık ile edinilmiş ne bir kupaya ne de herhangi bir şampiyonluğa ihtiyacı vardır.
duyurulur.
bunca yıldır açılmamasına şaştığım kulüptür.
eğer kıbrıs'ta okuyan yazarlarımız var ise buluşalım, eğlenelim, birbirimize destek olalım.
ayrıca kıbrıs'la ilgili herhangi bir sorunuz olursa cevaplamaya hazırım.
--spoiler--
daü'de ftr okumaktayım.
--spoiler--
her bir mayısta gerçekleşen durum.
özgürlük diyerek, protesto diyerek, sizi, duygusal insanları kullanarak ortalığı savaş alanına çeviriyorlar, protesto bu değil gençler, oltaya gelmeyin. biraz araştırsanız hatta google'ye protesto nedir diye yazsanız bile bilirdiniz, size anlatılan, savunduğunuz sosyalizm ve komunizmde protesto kesinlikle yasak. 1 mayıs 1977'i kullanarak, protesto gösterilerinde ölmüş insanların anılarını kullanarak sokağa çekiliyorsunuz. terör örgütleriyle aynı doğrultuda hareket ediliyor, ortalığı savaş alanına çevirip etrafa molotof atmaktan başka şey yapılmıyor. ne katkıları var bu ülkeye? emekçi insanların emekleriyle oynuyorlar. gerçek emekçiler, bu ülke için çalışanlar kutlamıyorlar rusya'nın gayr-i meşru çocukları sayesinde bayramlarını. burjuva yaşamı sürerken tek yol devrim diyebilmek kolay, bir bakın etrafınıza, her yedikleri b*kta doların artışına, siyasi tansiyonun yükselişine bakın, yatırımların azalmasını, borsayı, anarşiye akredite edilinmeyi bir gözlemleyin. yapmayın gençler;işçinin, esnafın, memurun, avukatın, doktorun... halkın serzenişine kulak verin çünkü yaptıklarınızın maliyetini bu halk ödüyor.
john f. kennedy süikastini anlatan errol morris yapımı bir belgesel film.
--spoiler--
belgesel hava oldukça açık ve güneşli olmasına rağmen, tam da suikastin yapıldığı yönde görülen siyah şemsiyeli gizemli bir adamı anlatıyor. teoriye göre şemsiye bir tabancaydı ve bu yıllar sonra cia'nin elinde böyle bir silah olduğu doğrulandı. fakat şemsiyeli adam mı yaptı?
--spoiler--
demokrasi ile yönetilen her ülkenin halkının, kendilerine sorması gereken sorudur.
seçimlerde oyların bu soruya verilen cevaplara göre kullanılması hepimiz için en iyisi olacaktır.
edit: Daha hoşgörülü olarak, daha ahlaklı olarak, daha iyi eğitim alarak, daha girişimci olarak, daha çok çalışarak, ar-ge'ye daha fazla önem vererek, daha medeni olarak, daha fazla toplum bilincine sahip olarak, herkesin işine burun sokmaktansa kendi işinde başarılı olmaya çalışılarak, kimseyi ötekileştirmeyerek, insan haklarına saygı göstererek, daha kapsayıcı olarak, halkını, ülkesini siyasi partisinden daha çok seven insanlar yetiştirerek yapılabilir.
henri le chatelier-braun ilkesinin evrimi çürüttüğü gerçeğidir. uzun uzadıya açıklama yapmak yerine, vikipediden alıntı yapıyorum.
--spoiler--
Le Chatelier ilkesine göre, kimyada dengedeki bir sisteme dışarıdan bir etkide bulunulduğunda, sistem bu etkiyi azaltıcı yönde yeni bir denge hali oluşturur.
Henry Louis Le Chatelier ve Karl Ferdinand Braun bu ilkeyi birbirlerinden bağımsız olarak bulmuştur. Bu yüzden Le Chatelier-Braun ilkesi olarak da bilinir. Henry Louis Le Chatelier Kimyasal Tepkimelerde Denge Sabiti Formülü: Kd = 1/KP(RT)n ‡T = Mutlak sıcaklık (K)‡ R = ideal gaz sabiti‡ n = Gaz fazındaki ve çözelti hâlindeki ürünlerin kat sayıları toplamı - Gaz fazındaki ve çözelti hâlindeki girenlerin katsayıları toplamı derişim sıcaklık ve basınç değiştirmedikçe denge konumu korunur . Ancak bu koşullardan biri veya bir kaçı değiştirildiğinde tepkimenin denge konumu bozulur ve sistem bu etkiyi azaltacak yöne kayar.
Amino asitler protein oluşturmak üzere kimyasal olarak birleşirken aralarında "peptid bağı" denilen özel bir bağ kurarlar. Bu bağ kurulurken bir su molekülü açığa çıkar. Bu durum, ilkel hayatın denizlerde ortaya çıktığını öne süren evrimci açıklamayı kesinlikle çürütmektedir. Çünkü, kimyada "Le Chatêlier Prensibi" olarak bilinen kurala göre, açığa su çıkaran bir reaksiyonun (kondansasyon reaksiyonu) su içeren bir ortamda sonuçlanması mümkün değildir. Sulu bir ortamda bu çeşit bir reaksiyonun gerçekleşebilmesi, kimyasal reaksiyonlar içinde "oluşma ihtimali en düşük olanı" olarak nitelendirilir.
Dolayısıyla, evrimcilerin hayatın başladığı ve amino asitlerin oluştuğu yerler olarak belirttikleri okyanuslar, amino asitlerin birleşerek proteinleri oluşturması için kesinlikle uygun olmayan ortamlardır. Kimyacı Richard E. Dickinson bunun nedenini şöyle açıklar: Eğer protein ve nükleik asit polimerleri öncül monomerlerden oluşacaksa polimer zincirine her bir monomer bağlanışında bir molekül su atılması şarttır. Bu durumda suyun varlığının polimer oluşturmanın aksine, ortamdaki polimerleri parçalama yönünde etkili olması gerçeği karşısında, sulu bir ortamda polimerleşmenin nasıl yürüyebildiğini tahmin etmek güçtür.
Öte yandan, evrimcilerin bu gerçek karşısında iddia değiştirip, ilkel hayatın karalarda oluştuğunu öne sürmeleri de imkansızdır. Çünkü ilkel atmosferde oluştukları varsayılan amino asitleri ultraviyole ışınlarından koruyacak yegane ortam denizler ve okyanuslardır. Amino asitler karada ultraviyole yüzünden parçalanırlar. Le Chatêlier prensibi ise denizlerdeki oluşum iddiasını çürütmektedir. Bu durum da evrim teorisi açısından bir başka çıkmazdır.
--spoiler--
ülkenin durumunu özetleyen teori.
teorinin temelini tanımı "Millet, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluk." olarak yapılan millet kavramının ailenin makrosu olduğu görüşü oluşturmakta
Eğer bir ailede herhangi bir insan diğerinin pastasından dolayısıyla hakkından yerse yadırganır, memnuniyetsizlik olur.
Ama eğer ailede bu kişiyi karşı komşuya anlatan, sürekli olarak bu kişinin kuyusunu kazan, olayı bine bin katan ve bunu pasta yiyene beslediği kin yüzünden yapan kişi veyahut kişiler bulunduğunda ailenin huzurunu bozan kişi artık pastadan yiyen değildir. aile her zaman için tavrını pasta yiyenden yana kullanır çünkü pasta hiç bir zaman huzurdan değerli değildir.
pasta diliminin yada pastanın ne kadar güzel, değerli olması artık önem arzetmez.
Halkın gördüğü nokta işte burası. halk istikrar için tam da teoriye uygun olanı yaptı.
yolsuzluk ithamlarıyla başı belada olan bir partinin zaferine şaşırmış olan sosyal medya gençliği için durumun realist açıklaması budur.
artık günümüz köylerinde cehaletin oldukça azalmasıdır. yöreden yöreye değişiyor olsa da yeni nesillerde ort. eğitim seviyesi şehirde yaşayan insanlara oldukça yakın. fikir, zihniyet, yaşama bilinci olarak şehirde yaşayanlardan geri kalmıyorlar hatta tabularını yıkamayan şehir insanından daha enginlerdir.
kendi köyümden düşünce yapısı yerinde direk somut örnekler vermek gerekirse insanlar artık toprağına, suyuna analiz yaptırıyorlar. kilometrelerce uzaktan kendi imkanlarıyla su getirtiyorlar. tarlalara direnaj yaparken bu konuda uzman kişilerden görüş alıyorlar. ürünlerini fabrikalara tekel olarak değil, borsaya satıyorlar. hayvancılık yapanlar hayvanlarını özenle seçiyorlar, cinsine çok önem verip kaliteli yem kullanmaya dikkat ediyorlar. herhangi bir konu hakkında konuşmaya kalktığınızda kahvehane muhabbeti yapmayıp direk orada o konuyu bilinçli olarak tartışabiliyorsunuz.
--spoiler--
bu yazı ıyy köylü diyerek kasılan zavallılara birşeyler kanıtlamak için değil, gerçekleşmekte olan sevindirici bir hadiseyi bildirmek için yazılmıştır.
--spoiler--
edit: bahsedilen köy anadolu çomarları diyerek dangalaklık kusanlar tarafından aşağılanan anadolumun güzel köylerinden birisidir.
artı, eksi ve eh işte butonunun yanına ilave edilebilecek buton.
neden olmasın? bir de miktir çek butonu koyulmalı, yeterince miktir edilen yazarı şutlamalıyız. bu faşizan tavrımın sözlükteki trolleri miktir etmek adına büyük katkısı olabileceği kanaatindeyim.*
*bazıları iktidarda akp var diye ortalığı savaş alanına çevirir, ülkeyi zarara uğratır daha sonrada akp döneminde oldu heheh diye sinsice gülerler.
*birtakımı akp'nin yolsuzluk olaylarına yiyorlar ama yapıyorlar muhabbetiyle yaklaşır, inanmayanı da var.
*birileri şehit haberleri çıkmıyor diye siyasette etkisizleştiler.
*kimileri demokrasi diyerekten çıkar peşinde koşmakta, pazarlık yapmaya çabalamakta.
ve şuan mecliste bulunan bu adamlar türkiye halkının vekilleri.
--spoiler--
aptalsınız lan işte sabah akşam tartiştığınız, konuştuğunuz siyaset muhabbetinin özeti bu. bıkmadan, usanmadan *m, g*t, mem* muhabbeti yapmanızda bunun kanıtı niteliğinde. yapıcı olacak, duvarlarınızın arkasından bakacak kadar, bir partinin arkasına saklanmayıp diğerlerini görebilecek kadar zeki insanlar değilsiniz. kısacası zeka seviyeniz, olgunluğunuz, fikirleriniz düşük lan.
--spoiler--
amerikan yapımı yüksek irtifa insansız hava aracı. Bir kıtadan kalkıp, uydular vasıtası ile diğer bir kıtadan yönetilerek bir başka kıta üzerinde keşif yaptıktan sonra elde ettiği hava görüntülerini yine bir başka kıtaya aktarabilir. bu yüzden küresel şahin ismi konulmuştur.
partimin temel prensibi haktır*.
siyasi yapılanmamı devlet yönetiminde ve insan hakları konusunda uzmanlaşmış kişilerce oluşturacağım.
örnek vermek gerekirse; ekonomi alanında en uzman kişileri (ki kitaplara gömülmüş dışarda ne olup bittiğini bilmeyen, teorinin pratikteki uygulamasının zorluğundan bi haber kimselerden bahsetmiyorum) siyasi görüşlerine bakmadan, ekonomi bakanı, yardımcıları ve mahiyetine getirilecek. tl'nin değerini artırmak adına yapılacak çalışmalarla ithalatın tl üzerinden yapılması için yabancı şirketlere baskı uygulanacak ve böylece kur farkı ortadan kaldırılacak. gerekirse belirli ürünlerde yerli üretim yapılmaya başlanıp, o ürünlerin ithalatı oldukça sınırlanacak yada muadilleri üretilip ürünlere olan ihtiyaç giderilmeye çalışılacak, halk yerli malına teşvik edilecek.
iktidara geldiğimde, yürütme ve yasamayı birbirinden ayırıp, hükümetin meclis üzerindeki etkisini kaldıracağım, bunun için başkanlık sistemi dünya üzerinde denenmiş ve işe yarayan tek çözüm gibi durmakta fakat yeni ve daha etkili bir formül geliştirilebilirse onu da kullanabiliriz. kesinlikle haketmeyen kimseler devlet kademelerine getirilmeyecek, rüşvet ve herhangi bir dayıoğluna torpil durumunda oluşturulmuş birimlere yapılan şikayetler, anında değerlendirilip bakan dahi olsa görevinden men ediliecek ve diğer suçların yanında yüz kızartıcı suçtan da yargılanacak. milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kapsamı daraltılacak. medyada çamur at, izi kalsın uygulamalarının ve iftira, karalama kampanyalarının, hak ve özgürlükler kapsamına alınmadığının bilincinde bir kısıtlama yapılacak.
yapılacak kanunlar hiç kimsenin hakkını yemeyecek şekilde olmalı, o yüzden yasama organları acil durumlar hariç yavaş çalışacak ve yasalarda yapılmak istenilen değişikliklerin incelenmesi sonucu meclise bir brifing verilecek. daha sonra yapılan oylamada çıkan sonucun oluşturulmuş olan 50 yıllık devlet programına etkisinin görüşüleceği bir üst makam olan yasama başkanlığı meclisinde tekrar oylanacak.
yargı kesinlikle bağımsız olacak ve kanunlar oldukça net ve caydırıcı olacak. arabanızın önünü kesip magandalık yapmanın, sokak ortasında sizi yok yere tartaklamanın cezası min. 1 yıl rehabilitasyon merkezinde kalmak olacak mesela. fikirleri koruma altına almış, hakaret kavramı ile düşünce kavramının arasındaki ince çizgiyi iyi kavrayabilmiş ve hakareti kesinlikle engelleyen yasalar yapılacak. şiddet içeren, devleti yıpratmaya yönelik eylemler yapmak kesinlikle yasak olacak ve cezası ağır olacak. buna karşın herhangi bir hoşnutsuzlukta, yeterli çoğunluk sağlandığında ki barışçıl bir şekilde olabilir(imza kampanyası, belirtilen alanlarda toplanma vb.), yetkili kimselerin çoğunluğun kendi içinde oluşturmuş olduğu kurulla görüşme veya pazarlık etme zorunluluğu olacak. anlaşılamayan durumlarda, hukukçulardan oluşturulmuş ve hükümetten bağımsız, devlet programını bilen hakem heyeti anlaşmayı sağlayacak.
partimin temel prensibi haktır*.
siyasi yapılanmamı devlet yönetiminde ve insan hakları konusunda uzmanlaşmış kişilerce oluşturacağım.
örnek vermek gerekirse; ekonomi alanında en uzman kişileri (ki kitaplara gömülmüş dışarda ne olup bittiğini bilmeyen, teorinin pratikteki uygulamasının zorluğundan bi haber kimselerden bahsetmiyorum) siyasi görüşlerine bakmadan, ekonomi bakanı, yardımcıları ve mahiyetine getirilecek. Tl'nin değerini artırmak adına yapılacak çalışmalarla ithalatın tl üzerinden yapılması için yabancı şirketlere baskı uygulanacak ve böylece kur farkı ortadan kaldırılacak. gerekirse belirli ürünlerde yerli üretim yapılmaya başlanıp, o ürünlerin ithalatı oldukça sınırlanacak yada muadilleri üretilip ürünlere olan ihtiyaç giderilmeye çalışılacak, halk yerli malına teşvik edilecek.
iktidara geldiğimde, yürütme ve yasamayı birbirinden ayırıp, hükümetin meclis üzerindeki etkisini kaldıracağım, bunun için başkanlık sistemi dünya üzerinde denenmiş ve işe yarayan tek çözüm gibi durmakta fakat yeni ve daha etkili bir formül geliştirilebilirse onu da kullanabiliriz. kesinlikle haketmeyen kimseler devlet kademelerine getirilmeyecek, rüşvet ve herhangi bir dayıoğluna torpil durumunda oluşturulmuş birimlere yapılan şikayetler, anında değerlendirilip bakan dahi olsa görevinden men ediliecek ve diğer suçların yanında yüz kızartıcı suçtan da yargılanacak. milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kapsamı daraltılacak. medyada çamur at, izi kalsın uygulamalarının ve iftira, karalama kampanyalarının, hak ve özgürlükler kapsamına alınmadığının bilincinde bir kısıtlama yapılacak.
yapılacak kanunlar hiç kimsenin hakkını yemeyecek şekilde olmalı, o yüzden yasama organları acil durumlar hariç yavaş çalışacak ve yasalarda yapılmak istenilen değişikliklerin incelenmesi sonucu meclise bir brifing verilecek. daha sonra yapılan oylamada çıkan sonucun oluşturulmuş olan 50 yıllık devlet programına etkisinin görüşüleceği bir üst makam olan yasama başkanlığı meclisinde tekrar oylanacak.
yargı kesinlikle bağımsız olacak ve kanunlar oldukça net ve caydırıcı olacak. arabanızın önünü kesip magandalık yapmanın, sokak ortasında sizi yok yere tartaklamanın cezası min. 1 yıl rehabilitasyon merkezinde kalmak olacak mesela. fikirleri koruma altına almış, hakaret kavramı ile düşünce kavramının arasındaki ince çizgiyi iyi kavrayabilmiş ve hakareti kesinlikle engelleyen yasalar yapılacak. şiddet içeren, devleti yıpratmaya yönelik eylemler yapmak kesinlikle yasak olacak ve cezası ağır olacak. buna karşın herhangi bir hoşnutsuzlukta, yeterli çoğunluk sağlandığında ki barışçıl bir şekilde olabilir(imza kampanyası, belirtilen alanlarda toplanma vb.), yetkili kimselerin çoğunluğun kendi içinde oluşturmuş olduğu kurulla görüşme veya pazarlık etme zorunluluğu olacak. anlaşılamayan durumlarda, hukukçulardan oluşturulmuş ve hükümetten bağımsız, devlet programını bilen hakem heyeti anlaşmayı sağlayacak.
eric satie'nin gnossienne no 1'ini çalarkenki performansı internette mevcuttur, mutlaka dinlemelisininiz. ayrıca fazıl say hakkında 60 sayfa entry girilen sözlükte, nanni'nin başlığının bulunmamasının da sözlüğümüzün kültür seviyesini sorgulattığını belirtmeliyim.
eflatun*'un yazdığı bir diyalog kitabıdır. Giritli Kleinias, Atinalı bir yabancı ve Lakedaimonlu Megillostur. Bilgeliğin ne olduğuna ve ona ne şekilde ulaşılacağıyla ilgili bir sorgulamayla başlar diyalog.
roboski olayına farklı perspektiflerden yaklaşarak olayın tahlili, eleştirisi.
roboski olayı malum hepimizin bildiği uludere olayıdır. kimilerine göre felaket, kimilerine göre haklı bulunan bu olayda elimizde bulunan somut girdiler şunlar:
*terorist zannedilen kaçakçılar.
*bombalanma.
*35 ölü.
öncelikle 35 insanımızı bu tarz bir bombalama neticesinde kaybetmek gerçekten üzücü. 13 yaşından başlayan gençliğe yeni adım atmış çocuklarımızın yitirilmesi olayı bizi daha da üzmekte. herşey açık ve net.
yitirilen vatandaşlarımız pkk geçiş yolu üzerinden türkiye'ye kaçak ürün sokmaya çalışan kimseler. yılda milyonlarca liralık vergi vurgunu bu yollarla yapılmakta. uyuşturucu, silah, yasadışı ürün temininin otobanları. aynı zamanda pkk'nın ana sponsorluğunu da bu uyuşturucu, sigara, silah, yasadışı ürünler oluşturuyor. pkk'nın bu yolla 300 milyon dolar gelir ettiği söylenmekte. silahların nerelerde kullanıldığı az çok belli. 1 yılda uyuşturucu ile kaybettiğimiz vatandaş sayısı 60 civarı ve aralarında gençliğe yeni adım atmış çocuklar da var. uyuşturucu madde etkisinde işlenen suçları da hesaba katmak gerekir. burası da açık ve net.
şimdi:
diyelim ki terorist zannettiler bu yüzden bombalama yaptılar, terorist olsaydılar bu olayın ismi sol gazetelerde bile terorist olarak geçerdi lakin bu vatandaşlarımız terorist değillerdi, kaçakçıydılar. diyelim ki kaçakçı olduklarını bilerek böyle bir saldırı gerçekleştirdiler, pkk'ya silah taşıdıklarını, uyuşturucu geçirdiklerini düşünerekten böyle bir bombalama gerçekleştirdiler, bu nasıl bir vicdandır? kaçakçılığın suçu bu mudur? yakalarsın cezası neyse verirsin. lakin sınırdan kaçak ürün temin edenleri masum siviller olarak nitelemek aynı ölçüde yanlıştır.
gelişmeler eşliğinde yorum:
kaçakçılar hemen ekmek parası çalışan namuslu işçiler haline getirildi. "ne yapsalardı, asgari ücretle mi çalışsalardı?" dediler. evet arkadaşım, asgari ücretle çalışan milyonlarca namuslu insan gibi kaçakcılık yapmayıp, asgari ücretle çalışsalardı. kısa yoldan parayı vurmak, birilerine sermaye sağlamak, renault'a değil mercedes'e binmek vs. için halkın vergisini hiç etmeyi, çorum'daki vatandaşın senin yaptıkların yüzünden zarar görmesini umursamayan adama ne ölçüde masumluk yüklenir bilinmez. belki de aralarında daha önce hiç kaçakçılık yapmamış, birilerinin zoruyla, birilerine eşlik etmek için orada olan da vardır yine bilinmez. lakin kendi vicdanım, kaçakçılık hakkında haysiyet, namus kavramları üzerinden acitasyon yapılmasını kaldıramamakta. benim arkadaşlarım, akrbalarım, çevremde haysiyetleriyle günlüğü 20tl'ye sabah 8 akşam 8 hatta sabah 9 akşam 11 15tlye çalışan bile var. vicdan kavramı üzerinden konuşanların ülke şartları çerçevesinde kıt kanaat geçinenleri ağızlarına almazken masumluk edebiyatı yapmalarını tamamen siyasi ve yapmacık buluyorum. aynı şekilde oh iyi olmuş diyenlere de katılamayacağımı belirtmek isterim.
--spoiler--
Burada, yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. Bu potansiyeli görüyorum. Ve hepsi heba oluyor. Lanet olsun!.. Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor yada beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde... Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp, gereksiz şeyler alıyoruz... Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız yada yerimiz yok. Ne büyük savaşı yaşadık nede büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. En büyük buhranımız hayatlarımız... Televizyonla büyürken milyoner film yıldızı yada rock yıldızı olacağımıza inandık ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz. Ve o yüzden çok çok kızgınız...
--spoiler--
çocukluğumdan beri* bunları tekrar tekrar söylüyorum s*ktir çekiyorlar, tyler durden'dan dinleyince adam haklı diyorlar.**