bir dediğini iki etmiyorsun
kendini kanıtlıyorsun
durup durup yanıltıyorsun
bizleri kandırıyorsun
en sonunda yiyecem seni
çıldırtıyorsun beni
hazmedemiyorum seni
kızdırıyorsun beni
seni gidi seni, kibirli ceviz
seni gidi "yedikçe çıtırdatacak" ceviz
en sonunda yiyecem seni
çıldırtıyorsun beni
hazmedemiyorum seni
kızdırıyorsun beni
seni gidi seni, dik kafalı ceviz
seni gidi oynak, seni sevimli ceviz
diretme kaderine inat etme
aradığın onca şey zaten var bende
direnme kibirlim inat etme
yürediğinde eridim ben bir kere
seni gidi seni, dik kafalı ceviz
seni gidi oynak, seni sevimli ceviz
o kadar sevince seni
unutturdun bana kendimi
hadi kırıp yesem seni
ama ya ekşitirsen midemi
takedi takedi taketse de canıma
bakıdım bakıdım baktım bir kere tadına
bir talcid atarım geçer atarım geçer
senin maceran benim içimde biter
tori amos' un son albümü american doll posse daki çok başarılı şarkılardan. bu nasıl yorum dersiniz dinledikçe. sözlerinide yazayım.
smokey joe you're calling at the station,
"if i kill him there are complications"
i did not ask for this
"oh but love yes you did"
maybe it terrifies me
this quiet siege
maybe it terrifies me
it's too easy
it's too easy
to wish you harm
you through black ice
at the bottom of the river
smokey joe hey what's a revelation
"that one's past is not a destination
it is a road for fools
who need empty approvals"
my dark twin
the annihilating feminine
does not need
civilizing
maybe it terrifies me
this quiet siege
maybe it terrifies me
it's too easy
it's too easy
to wish you harm
you through black ice
at the bottom of the river
smokey joe hey can you pass the pipe
you have been blessed now go be wise.
"it is a coward who will say he's not afraid
of dying when clearly he is potently alive"
a song less robin
she became
he stole my sister clitorises.
these silken rubber gloves
choking his vitriolic tongue
maybe it terrifies me
this quiet siege
maybe it terrifies me
this quiet siege
it's too easy
it's too easy
to wish you harm
you through black ice
at the bottom of the river
smokey joe is calling at the station
calling at the station
zor durumdur. paranoyalar biribirini kovalar. mantıklı davranmak, görüşmemek lazım gelir. hele bir de bir hafta sonra bebeğinin olacağını öğrenirseniz daha da yıkılırsınız.
türk asıllı bir vokale sahip (bkz: fatima spar) avusturyalı grup. cazla balkan müziklerini harmanlıyorlar. sahne performansları inanılmaz keyifli. dinlemeye doyamadığım grup. http://www.myspace.com/fatimaspar
tom waits' in yaptığı en iyi şarkılardan biri. şahane şarkıdır. ötesi yoktur. wristcutters a love story filmindede kullanılmıştır. dinlemeniz çok büyük şiddetle tavsiye olunur!
fransız şarkıcı olivia ruiz' in en şahane şarkısı. dinleyin mutlu olun o derece. sözlerinide yazalım * tam olsun.
j'traînais les pieds, des casseroles
j'n'aimais pas beaucoup l'école
j'traînais les pieds, mes guiboles abîmées
j'explorais mon quartier
j'traînais des pieds dans mon café
les vieux à la belotte braillaient
papi, mamie, tonton andré et toutes ces pépées
a mes p'tits soins, à m'pouponner
ecorché mon visage, écorchés mes genoux
écorché mon p'tit coeur tout mou
bousillées mes godasses, bousillé sur ma joue
bousillées les miettes de nous
la fumée du boeuf bourguignon
toute la famille tête dans l'guidon
du temps où ont pouvaient faire les cons
les pensionnaires, les habitués, les gens d'passage surtout l'été
joyeux bordel dans mon café
ecorché mon visage, écorchés mes genoux
écorché mon p'tit coeur tout mou
balayée la terrasse, envolé le bout d'chou
envolées les miettes de nous
je traîne les pieds, j'traîne mes casseroles
j'n'aime toujours pas l'école
ecorché mon visage, écorchés mes genoux
écorché mon p'tit coeur tout mou
bousillées mes godasses, bousillé sur ma joue
bousillées les miettes de nous
nasıl bir kafada olduğunu ziyadesiyle merak ettiğim yazardır. şu an bunu okuyup ohoha sen benim diğerinin kafasını görsen aha al eksi diye düşünüp oyluyor olması kuvvetle muhtemeldir. oda öyle bir insandır hayırlısı olsundur.
Son zamanlarda özellikle bilgisayarlı müzik enstrümanları için geliştirilen ara yüzler konusundaki en önemli çalışmalardan biri. elektronik müzik için geliştirilmiş bir kompozisyon ve performans enstrümanı. Müzisyen enstrümanın kontrol yüzeyindeki çeşitli nesnelerin yerlerini değiştirerek bilgisayara daha önceden kaydedilmiş sesleri(sample´ları) seçebilir, davul looplarını kesip kendine yeni ritimler ve sentetik melodiler yaratabilir, üretilen sese her an yeni dijital efektler ekleyebilir. Enstrüman, küçük bir masa şeklindeki kontrol yüzeyinin üstündeki değişik şekillerdeki nesnelerin hareketlerini ve konumlarını algılayan ara yüz yardımıyla bu bilgileri bilgisayara gönderir. Bilgisayardaki özel bir yazılım da bu bilgileri müziğe dönüştürür ve aynı zamanda masanın üstündeki projeksiyon sistemiyle çalan kişiye çeşitli görsel geri bildirimler gönderir. Bu yönüyle Audiopad sadece daha önce kaydedilmiş müziklerin yeni yorumuna olanak vermekle kalmaz ayrıca enstrüman, müzisyen ve dinleyici arasında dokunma ve görsel anlamda bir iletişim kurulmasını sağlar. Bu etkileşim sayesinde dinleyici müzisyenin hareketlerini daha rahat kavrayabilmekte ve etkinliğe katılımı daha rahat olmaktadır. Son zamanlarda bilgisayar başında klavye ve mouse ile elektronik müzik yapanların olanaklarıyla kıyaslandığında Audiopad´in sunduğu ortam çok daha çekicidir ve kolaydır. Enstrümanın halka gösterildiği Barselona´daki Sonar 2003 festivalinde bir çok kişi enstrümanın kontrollerine rahatça adapte olabilmiş ve kısa zamanda yeni müzikler üretebilmeyi başarabilmiştir. Ayrıca enstrümandaki nesnelerin tüm hareketleri grafik olarak masaya yansıtılır. Örneğin her track nesnesinin etrafında dönen renkli bir yarım daire vardır ve bu daire nesne nereye hareket ettirilirse ettirilsin, nesnenin etrafında dönmeye devam eder ve aynı zamanda o track nesnesindeki sesin ses seviyesini ve tempo hızını göstermektedir.Şu anda sadece prototip olarak geliştirilmiş olan birkaç örneğin dışında henüz satışa sunulmuş bir modeli bulunmayan enstrüman, 2004 yılında Endüstriyel Tasarım ödülü almıştır.
Süper bir şey, şuna bakmakta ve videoları izlemekte fayda var.
saatin 2 olmasından kelli midir nedendir bilinmez şu sıra sol köşede bolca rastlanan başlıklar. kategorize edilebilecek diğer başlıklara geçmiyorum tabi kalsın onlar öyle. *
önem verilmesi gereken konudur.
dogru yanlış şeklinde değerlendiriyorsak bu eleştiridir fakat gerçektir yalandır şeklinde değerleniyorsa bu hakaret,iftiradır. evet haklı haksız eleştiri gibi muğlak bir konuda var ortada.*
bir de şu hiç şık değil, bana ,benim sevdiğim insanlara yapılıyorsa hakaret,düşmanıma, benden başkasına, ötekine , berikine yapılıyorsa eleştiri. nelerini kaldırmış insanın eleştiriyi kaldıramamasını hayretle izliyorum sevgili sözlük.
yaptıkları müziğe tam olarak hangi isim verilir bilmemekle birlikte elektro punk en yakın tanım olabilir. arıza müziklerin efendileri. dinlerken atari oynuyormuş hissine kapılabilirsiniz.
şu da belki iş görür :