s.kilmiş g.tün davasını yapmak, zaten g.te girmiş olan şemsiyeyi illa açacağım diye tutturmaktır.
geçmişte kalan olayları hala güncelmiş gibi ciddiye alıp, incik cincik kurcalamaktır. sonunda karşılaşılan her zaman daha ağır bir hüzün olur.
uzun uzun zaman önce ayrılınmış olan eski sevgilinin bir zaman sonra hortlayıp; hem herşeyin farkında olarak hem de hiçbirşey yokmuşçasına, önümüzdeki bayram için, yılbaşı için, vb. "beraber şehirdışında nereye gidebiliriz, bir araştır bakalım" deyip, sizi sizden etmesidir. demezler mi adama hacı bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diye...
yemekteyiz programına katılan gelmiş geçmiş en yakışıklı erkek sanırım. onun yarıştığı günü izleme şerefine nail olamadık ve fakat lacivert gömleği ile hüma'nın gününde kendisini gayet başarılı bulduk.*
uzun sözün kısası; bana enis'i bul sözlük!!!
uzun uzun yıllar önceye zirveye oturmuş, ağzımıza sakız olmuş, sonra da beynimizin en ücra köşelerinde kıvrılıp normal zamanlarda gün yüzüne çıkmayan; tesadüfen biyerde duyduğumuzda, başka bir şarkı içerisinde sound'unu benzetip parmak şıklatarak çıkarmaya (hatırlamaya) çalıştığımız, bulunca en yanımızdakine "aaaaa inanmıyorummmm.. hatırlıyomusun minnoşummm?? aaaa" dediğimiz şarkılardır.
bunlara örnek olarak http://www.dailymotion.co...eli-klip-dailymotio_music verilebilir.
sevgili cuma,
pazartesi, salı, çarşamba, perşembe derken yine-yeni-yeniden sana kavuşmanın müthiş mutluluğunu yaşıyorum. geç geldin fakat temiz oldu. keşke kalsan da, hiç gitmesen be cuma...
seni özlüyorum ben...
gelişinin ayak sesleriyle coşan çalışma aşkım hergün benle beraber olsun isterdim... yani hergün cuma olsun... her gün sen olsun... içimiz dışımız neşe dolsun...
gelişinin şerefine kaldırıyorum, az şekerli nescafemi...
öperim.
sevgili murat dalkılıç'ın yeni albümü için uzakdoğu felsefesine heves edişinin yanlışlığının bir göstergesi olan söylem.
--spoiler--
geyşalar erkeklerin ayağını bile yıkıyor. ama ben yıkatmam. geyşa benim, kadının ayağını ben yıkarım. artık devir değişti, maçoluk dönemi kapandı.
--spoiler--
şeklinde demeç vermiş gazetelere...
bak seeennn...
--spoiler--
Altay - Tanrı Dağı dağları, Güney Sibirya ve Hazar'ın kuzeydoğusuna kadar uzanan bölgede gelişen Hint-iran temelli Türk kültür çevresi.
M.Ö. 1700 ile M.Ö. 1200 arasına tarihlenir. Afanasyevo Kültürü'ne benzeyen ve daha ileri bir seviyeye ulaşan kültürde bakır araçların yanı sıra tunç, gümüş ve altından araçlara da rastlanmıştır. Eşyalarını hayvan figürleri ile süsleyen bu kültür atı evcilleştirmiştir.
--spoiler--
diye bahseder, bazı kaynaklar...
(bkz: hz.google)
ilk "günaydın" ritüelinden sonra, "ne oldu biranda rengin bembeyaz oldu" sorusuna veremediğim yanıtın sebebidir işte bu başlık...
bir köpek gibi muamele gördüğümüz bu şirkette, genel müdürün bugün inanılmaz şekilde sarımsak kokması, ona olan itaatimi söndürdüğü gibi, gibip cami duvarına işememe sebep olacak kadar keskindir de aynı zamanda.
kendisine itina ile sakız, şeker ve bilimum bu gibi durumlarda kullanılması farz kılınan yiyecek, içeceklerden ikram ettiysem de, şiddetle reddedip işimle ilgilenmem gerektiğini söyledi...
zaten bünyede düşük olan tansiyonum, kendisi sayesinde, yerlerde sürünüyor.
75-80 yaşlarında, yaşlı, tonton, beyaz saçları hafif dökülmüş, onca gencin arasında dinç durmaya çalışan bi amca düşünün.. öyle bir amca ki yanaklarını sıkmamak için kendinizi zor tutuyor olun... hatta bu amca amca değil, dede olsun... tamam dede olsun.
o dede minibüste boşalan yere eeen sevimli haliyle sizi davet etsin-ki yer onun yanı olsun... geçip oturun... camdan dışarı bakarken dedenin uyuduğunu farkedin.. gülümseyip huzur içinde yola devam ederken, sağ baldırınızda bir sıkışma hissedin... dönüp baktığınızda dede kendinden geçmiş sizi saniyede 25 mıncırma hareketi ile taciz ediyor olsun...
kendi çapında sevişiyor hatta...
tokat-tekme-küfür-çanta kafaya...
asla pişman değilim...
ananın a.na gir ey amca... teneşir yolunda mutlu tacizler...
bundan böyle her çarşamba günü akşam 21:00'da beyoğlu seksek barda sahne alacak olan eğlenceli, komik, sevecen, sıpsıcak, konuklarını kapıda karşılayan tatlı 5 kişilik bir grubun adı. herkes en az 1 kere görmeli, bu keyfe ortak olmalı.
Dün gece yine ölümle burun buruna geldim. Kendime bir
zarar geleceginden degil ama karim Cemile ne yapar
sonra. Biz aksam yemegimizi genelde saat 11-12 gibi
yerdik, ama ev sahiplerimizin misafiri geldiginden geç
vakitlere kadar oturup yatmadilar. Neyse ki konuklarin
gitmesiyle birlikte uykuya daldilar. Bir süre
ortaligin sakinlesmesini bekleyip, yiyecek
toplamaya basladim. Bugün misafirler geldigi için
menü çok zengindi. Pasta ve börek kirintilarina
bayiliriz. Her neyse ben nevaleyi toplarken
birden mutfagin isigi yandi ve "Aaaaaa! Karafatma"
diye bir ses duydum.
Salak adam, ben bir erkegim Fatma da nereden çikti.
Benim adim Ismail. Böyle seyler delikanliyi bozar.
Hadi beni karimla karistirdin diyelim. Sen ne kadar
korkak bir adamsin. Benim kaç katim büyüklügünde
olmana ragmen bu bagiris da ne böyle? O korkunç sesin
kesilmesiyle birlikte,sanki ben ona bir şey yapmisimKaynakwh:
gibi beni kovalamaya basladi. Inanin o kadar da
dikkat ediyorum, tabak, çanak bardak üzerinde
dolasmamaya çünkü bu dingilin karisi çok titiz. Bazen
diyorum ki bu giciklarin misafiri Geldiginde git
>ortalarda dolas böylelikle utanilacak duruma
düssünler..Ama yapamiyorum iste. Ne olursa olsun,
ekmek yedigin tekneye kötü gözle bakmamak
gerekir.
Ben eve geldigim ilk yillari hatirliyorum da ne
güzeldi o günler. Rahmetli kayinbabam ve kayinvalidem
beni evlerine kabul etmislerdi. O zamanlar rahattik,
çünkü ev sahibimiz Riza amca kördü. Bu sebeple
evin her yerinde serbestçe dolasabiliyorduk. Hatta
Riza amcayla ayni sofrada yemek yedigimiz günlerde
oldu. Gerçi bizleri görebilseydi nasil davranirdi
bilmem ama o hep yüregimizde yasayacak. Riza amcaninKaynakwh:
durumu pek iyi sayilmazdi, memur emeklisiydi. Bu evde
rahmetli karisininmis,bu yüzden yiyecek konusunda bu
kadar fazla seçenegimiz yoktu. Ama daha mutlu ve
huzurluyduk.
Riza amca bir gün görünmez kazaya kurban
gitti.Gerçi onun için bütün kazalar görünmezdi. Riza
amcanin topraga verildigi gün biz de oradaydik.
Karsi komsusu Osman Zeki bey bize geldiginde ceketini
asmisti. Biz de bunu firsat bilip ceketin cebine
girdik. Ardindan Osman Zeki beyle birlikte mezarliga
dogru yola koyulduk. Riza amcanin üç tane oglu vardi
ama bugüne kadar sadece nüfusta gözüküyorlardi.
Hayirsizlar daha ilk günden evi satisa çikardilar.
Evi su anda oturan adam ve karisi satin aldi. Eve
ayak basmalariyla kayinbabam ve kayinvalidemi
öldürmeleri bir oldu. Adam sonra igrenerek cansiz
bedenleri kagida sararak çöpe atti. Sanki kendisi
çok temizmis gibi. Halbuki tuvaletten çiktiktan sonra
ellerini yikamadigina defalarca sahit oldum.
Simdilerde kendine üzerinde rahmetli kayinvalidemin
resmi olan bir ilaç almis, durmadan üzerimize sikip
duruyor Kayinvalidem Sultan hanim gençliginde
fotomodel oldugu için bu tür ilaçlarin üzerinde
resmi bulunuyor. Hatta bir iki reklam filminde de
oynamisti. Ama evlenince mecburen birakti. Çünkü
kayinbabam tam bir Osmanli erkegiydi. Bugüne kadar
rahmetli Riza amcanin anisina bu evde oturduk,
artik daha fazla dayanacak halimiz kalmadi. Ese dosta
haber saldik. Kendimize göre bir ev bulur bulmaz
tasinacagiz buradan. Belki de sizin evinize yerlesiriz
hayat bu belli mi olur?