seni burda yazmak sana burda yazmak bana göre değil ama onca tanımayan seni bilmeyen insan yazarken duramadım ablama bişeyler de ben karalayayım dedim.
sen benim kardeşimsin.*.parçamsın.şu sözlüğe ilk seninle girdim ben.ilk entrymi de sana oylattım *. yazmaya da ilk seninle başladım okumaya da. ilk elime aldığım kitap yine sendendi. ben de güzel olan ne varsa hepsinde biraz sen. hiç büyümüyosun benim için. kimse inanmıyo ya hani senin benden büyük olduğuna galiba ben de inanır gibiyim artık, özellikle bugün. istediği kadar takvimler yirmi dört yaşına girdiğini iddia etsin öğretmen hanım yok öyle şey. küçüksün sen daha. bazen çocukluk fotoğraflarına bakıyoruz ya hani. değişmemişsin diyorum ben de herkes gibi. aynı kalan bişeyler görüyorum. şeklen değil yalnızca aynı masumiyet, aynı saflık bakışlarında. çocuk bakan gözlerinde kimse de görmediğim şeyler var senin ya da herkes de gördüğüm o şey yok. başkasın bundan sebep. benden başka, onlardan başka. apayrı. neyse sen sevmezsin nick altına yazan tanıdıkları malum ben de sevmem. seviyorum galiba seni. evet seviyorum. seviyorum evet. pastanın da üzerinde yazdığı gibi iyi ki doğdun.
1.65 i aşamamış boylarının verdiği utançla kendilerini belediye otobüsleri minibüsler vs. toplu taşıma araçlarında koridor kısmına vurmuş deyyusların uğrak yeridir.uzaklaşın efendim.kaçın.kaçılın.
nerdesin sevgili.yazamıyorum artık.unutur gibiyim seni.fotoğrafların çok genç.halbuki sen yaşlanmış olmalısın.seneler geçti, ben yaşlandım sen neden gençsin?neden bu kadar güzel,bu kadar kusursuzsun.ben artık otobüse binmiyorum sevgili.senin oturduğun koltuğa başkalarının oturmuş olmasına tahammül edemiyorum.senin bendeki yerine başkalarının oturmasına..seni görmezden gelip, ezercesine gelip üzerine oturmaya çalışmlarına tahammül edemiyorum.nerdesin sevgili.okuyamıyorum seni artık yazamıyorum sevgili.
kendinizi kasmayın yahu.şayet ağda yaparken bağrıyosanız ve sesinizi müzikle örtbas etme çabası içersindeyseniz herhangi bi müzik türü dinleyip azıcık mantığın yardımıyla ses vermeniz yeterli olacaktır.
1.düştün yine aklıma..iki gecedir yokluğun vurdu başıma uyku tutmuyor, yedirmiyor, içirmiyor sensizlik. ama gel arada böyle mutlu olduğum, hayattan zevk alır gibi olduğum zamanlar hatırlat bana bencilliğimi, zavallılığımı, kimsesizliğimi. unuttuğumda vur yüzüme sensizliğin yoksunluğunu, acizliğini. biliyorum, beni böyle görmek istemezdin. kim bilir kızardın, kırardın belki 'yaptığın aptallık, çektirme kendine daha fazla, üzme beni, üzme bizi yaşa artık doya doya' der, tatlı sert bakardın gözlerime.öpsem mi o gözleri, korksam mı bilemezdim o zaman. korka korka öperdim o vakit..ilk gün ki gibi değilim ama, uyuşmuş gibiyim, bağışıklık kazandım belki, belki fazla alıştı. kollarım kangren, hangi damardan girse sensizlik, ilerlemiyor, sarmıyor tüm vücudumu..kalıveriyor öylece, olduğu yerde.
ben aslında unuttum seni, hatırlasaydım eğer; her hastane kapısı yığardı beni o gün ki gibi yere. her cenaze arabası gördüğümde, peşine takılır koşardım nefesim bitesiye. lunaparkta eğlenenleri görünce indirirdim tüm şalterleri, durdururdum zamanı, seni arardım zamanın çaresiz kaldığı o karede. fotoğraflarına baktığımda saatler süren sohbetler eder, bitap düşerdim yine konuşmaktan. insanlar yine korkardı yanıma yanaşmaktan. annem ağlardı yine. babam, hayat ararcasına dolu dolu bakardı yine gözlerime. her toprak kokusu geldiğinde burnuma, belki senden bişeyler karışmıştır diye doldururdum ciğerlerimi, bırakmaya kıyamazdım tuttuğum nefesi. saçlarını bana yadigar saçlarını tel tel saymaktan bıkmazdım. senden sonra kilo almazdım yokluğunun ağırlığı altında ezilirken. uyumazdım, yemezdim, içmezdim..
unuttum aslında ben seni. ne olur affet beni.
geldin mi, hoşgeldin otursana biz de senden bahsediyorduk...
rüyamda gördüm seni biz arkadaşlarla oturmuşuz böyle karmakarışık gürültülü bi yerde seni anlatıyorum onlara -bir bilseniz bir tanısanız ne çok severdiniz diyorum. onlar dinlemekten yorulmuş ben canhıraş anlatıyorum seni.
-gözlerini bi görseniz böyle ela gibi.. değil ama daha açık. yeşile çalıyo ama kahveyi de andırıyo, böyle bal rengi gibi ya da kahverengi evet evet buldum ballı-kahve gözleri.
saçları ensesine kadar kumral sürekli gözünün önüne düşen bi iki tutam saçı var ben çektikçe inatlaşır yine aynı yere sağ kaşının üzerine yine aynı şekilde düşüverirler. başak tarlası saçları, kum karası, toprak kokar saçları dalga dalga.
gülüşü içinizi ısıtır gözlerinde katre katre titreşir gözyaşları, düşmez bi türlü pırıl pırıl bakar umut verir, ateşler söndürür, okyanuslar taşırır, çiçekler yeşertir, hayat verir gözleri, hayat alır.
dişleri özenle sıralanmış, dudakları istiridye kabuğu. çok gülmez bundan sebep içindeki hazineyi sakınır, saklarcasına.
elleri beyaz, fazla beyaz hiç kirli şeylere dokunmamışcasına, kirli şeyler ona bulaşmamışcasına pür-i pak. sen geliyosun işte o sıra. ben sana kızmışım geç kalmışsın, çok bekletmişsin bizi. kuru bi hoşgeldin diyorum. içine tükürdüğüm kollarımı dolamıyorum sana, öpmüyorum seni yüzüne bile bakmıyorum yabancıymışsın gibi davranıyorum. ama ölesiye özlemişim seni inadımdan lanet olası inadımdan dokunmuyorum sana, dokunsam belki tutsam elini geleceğim yanına. birlikte gideceğiz toprağın altına, bu hengameden bu insan yığının içinden çıkıp geleceğim yanına... gelemiyorum ama korkağın tekiyim çünkü şimdi gelse ecel kapıma, kaçacak delik ararım, bahaneler yaratırım, ilaçları doktorları muhafız eder geçikebildiğim kadar gecikirim randevuma.
gel şimdi gel yine andolsun bırakamam elini, billahi korkmam senle olduktan sonra girerim toprağın altına. yeterki gel yine, gel şimdi.
tek bir defa görebilmek umuduyla..sabahtan akşama ta ki şu günden sonsuza razıyım gözlerine bakmaya..ben de olan yok sende.öylesine alelade,ölesiye sade bakışların.ben de olan yok sende.ışık yok,ateş yok yüreğinde.anlayamazsın bundan sebep.hata ne sende ne bende; beni sana kenetleyen her saniyede bir kez daha kırgınım sana.her gün bitimi bitkin.her gün bitimi daha yılgın.aczim kudretinden değil, ben fazla korkağım yalnızca..
çoğu zaman göze kaçan toz zerresi, kapalı havalarda çantamda şemsiye, çorabımın hiç bulamadığım diğer eşi, sol framede beş dakika varlığını sürdürebilmiş başlıksın .
...eksik kalmış cümlelerimde üç nokta
yarım kalan rüyalarımın sabaha karşı tabiri
zamansız sorulan soruların fütursuz cevabı
boş zamanlarımın doldurulamaz boşluğu
beş kuruşsuz kaldığımda cebimde bulduğum kâğıt para
cevapsız aramaların sonunda gelen sinyal sesi
gecenin bir yarısı uzun uzun çalan araba alarmı
kilitli kapıların yegâne anahtarı: maymuncuk
taze dökülmüş betona basılmış ayak izi
yeni boyanmış duvara çarpan kirli futbol topu
kırmızı başlıklı kızın yaralı kuşun kanadına sürdüğü çilek reçeli
yeni doğmuş bebeğin ilk çığlığı
ölmek üzere olan adamın son sözleri
avuç içimin değişmeyen çizgilerinin değişken yorumu
fincan dibine çöreklenmiş mütevazı tatlı telve
haftalardır siftah yapamayan dükkân tezgâhındaki mefta sinek
kendi söküğünü dikemeyen terzinin iğne ipliği
kel başta umutsuzca çırpınan şimşir tarak
üç yapraklıların arasında dördüncü yaprağını gizleyen ürkek yonca
ağaçta mahsur kalıp yardım bekleyen kedi
kuyruğunu yakalamaya çalışan şaşkın köpek
eşlik edilen şarkıda uydurulup mırıldanılan sözler
anne kuzguna şahin görünmeye çalışan yavru
dillere pelesenk dizi repliği
diş macunu tüpündeki son sıkımlık macun
cami avlusunda güvercinlerin arasında yemlenen serçe
bitmek üzere olan şiirlerimin bağlanmak bilmez son cümlesi
bağlanan son cümlesi...
babamız bir gün eve gelmiş ve aile bireylerince efkarlı olduğu tespit edilmiştir.
**nen var baba durgunsun bugün
++yok bişi
**hadi ama anlat babaaa
++yok dedim ya
**anlat baba
++peki madem. bugün otobüste bi kız babasıyla telefonda görüşüyordu. kulak misafiri oldum. dikat ettim bütün cümlelerinin sonu 'babişko'yla, 'babacan'la, 'babacım'la bitiyo. siz benle hiç böyle konuşmuyosunuz
++oşşş gurban oluruuuuummmmm...
her ne kadar akıllara gelmeyecek bir ihtimal olsa da(!) kim bilir belki de kız hoşlanmıyordur kendisinden hoşlanan heriften. tabii acizane bi fikir yoksa imkansız, zor, olamaz böyle şey