Istanbul universitesinin baslik acmaya deger gorulmemis programlarindan biri. pasif ogrencilerle dolu oldugundan, bilgi paylasimi, aglayacak omuz ne biliyim yalnizliga care hak getire. ayip olmasin diye bir facebook grubu kurulmus ama bence kurucusu bile donup bir daha bakmamis gruba. yaziktir yahu, cok yalniziz cook.
indie rock tarzında güzel şarkıları olan ingiliz grup. farovim olan parçaları "swans", grey's anatomy dizisinin bir bölümünde soundtrack olarak kullanıldı.*
o kadar sinirleniyorum ki bazen. bunal bunal bir yere kadar. bir muhatap da yok kızacak ya da dövecek. hani güneşi bulsam soracağım hesabını ya. neyse tanım: bugün beni aşırı derece bunaltan sıcaklar karşısında sarf ettiğim laf. *
insanların, başta bilgi olmak üzere birçok şeyi kolay elde etmesinden doğan doyumsuzluğun getirisi olsa gerek bu ilgi kaybı. önce küçük şeylere karşı kaybediyor insan ilgisini, sonra gittikçe büyüyor çapı. derken kendini, hayata karşı ilgisini kaybetmiş buluyor. yapılan hiç birşey keyifli gelmemeye başlıyor. çırpınıyor bir süre, değişik şeyler yapmaya çabalıyor tekrar zevk alabilmek için ama olmayınca olmuyor işte ve böylece hükmünü yitiriyor ilgi. *
the sunday drivers'ın 2004 yılında çıkardıkları "little heart attacks" albümünde yer alan pop-rock türü şarkısı.
On my mind, on my mind, on my mind, on my mind
There's a thing that I can't explain
So I'm quiet, yes I'm quiet, very quiet, really quiet
Most of my time
People talk to people
Go and make them shush,
Can you stand them talking
Superficial guff?
Our communication
Is going down a lot
But it is really not my fault
You spoil it when you talk
Talking of life I'm not too keen,
Sometimes I face it sometimes I cry
On my mind, on my mind, on my mind, on my mind
There's a thing that I can't explain
So I'm quiet, yes I'm quiet, very quiet, really quiet
Most of my time
You say I was a good friend,
And I have gone downhill,
Honestly, I don't know
If you were so to me
Can you understand me?
Can you hear me shout?
If you don't understand me
Leave me in my cloud
Talking of life I'm not too keen,
Sometimes I face it sometimes I hide
On my mind, on my mind, on my mind, on my mind
There's a thing that I can't explain
So I'm quiet, yes I'm quiet, very quiet, really quiet
Most of my time
iğrencin ötesine geçmiş, ordan sağa sapmış, sonra düz gidip, insanı okurken harcadığı zamana hayıflandıran, eksi uğruna ilgi çekmeye çalışan, reklamın iyisi kötüsü yoktur mottosuna sahip yazarın, zaman kaybı entrysini okuyunca kurulan cümle ve uygulanan tiksinme.
"doldur doldur nereye kadar, sen onları doldurmasan onlar sol framei dolduruyorlar. yüz küsur sayfalık anketler. tamam, arada doldurmak iyi hoş ama hep anket başlığı açılmazki kardeşim!" şeklinde edilmesi muhtemel feryattır.
genellikle ders çalışırken verilen molalardır. 10 dakika çalışılır ve "vay be amma çalışmışım, eh bir molayı hakkettim"le başlar, saatlerce sürer. bu süre genelde internet başında* geçer. akıl başa geldiğinde artık çok geçtir. "yarın böyle olmayacak, kesinlikle daha verimli çalışacağım, bütün kitabı bitireceğim." dedirtir vicdan. ama ne var ki, yarın da aynı terane yaşanır.
annenin evde olmaması sebebiyle, uzun zamandır kendisini yiyemeyen insana* verdiği acıdır. anneyi özleme sebeplerinden biridir. pişerken çıkardığı cızırtının, yaydığı güzel kokunun ve ilk ısırıkta insanı mest eden lezzetinin yoksunluğu en büyük zararıdır. *
Inglourious Basterds (soysuzlar çetesi). yönetmenliğini Quentin Tarantino'nun yaptığı * başrollerinde Brad Pitt, Samuel L. Jackson, Diane Kruger, Christoph Waltz gibi başarılı oyuncuların paylaştığı anormal güzellikte film. hitlerin gerçek sonundan değil de herkesin yüreğine serin sular serptirecek bir sonla hayranlık uyandırıyor. tabii tarantino'dan beklenen estetik vahşet bolca mevcut filmde.
James McAvoy ve Christina Ricci'nin oynadığı penelope filminde rastladığım "on my mind" adlı şarkılarına mest olduğum ispanyol rock grubu. "on my mind" şarkısı 2004'te çıkardıkları "little heart attacks" albümünde yer alıyor. Albümdeki diğer parçalar da gayet başarılı *.