bir tür yönetim şekli. klasik diktatöryadan farkı, egemenliğin bir kişi veyaz zümreye değil de halkın çoğunluğuna ait olması ve kendi görüşlerine karşıt olanları yok saymasıdır. ayrıca günümüz türkiye'sinde adı konulmasa da uygulanan rejim türüdür.
Bu olay başka ülkelerde var mı bilmiyorum, zira başka bir ülkede yaşamadım veya kültürünü incelemedim. Ancak güzide ülkemizde bu durum, her ergen gencin başına gelmektedir. Şimdi "ben hiç güreş tutmadım ki" veya "nasıl böyle bir genelleme yapabiliyorsun dallama" tarzı eleştirilere geçilmeden önce olayımızı açıklayayım. Bulunduğu lokasyon ve sosoyekonomik koşullara göre yaşı değişen er kişi, bulduğu amiyane tabirle "manitasını" , ilk kez eve götürmektedir. Öpüşme ve/veya yiyişme faslından sonra, er kişi bi gayret atağa kalkıverir. Partnerinin giysisinin üst kısmını acemice de olsa hızlı bir yöntemle saf dışı bırakır. Bu başarısından aldığı cesaretle giysinin alt kısmına geçmek ister. Ancak kazın ayağı öyle değildir. Manita alt takıma gelince su koyu vermektedir. Er kişi, her ne kadar "yok gülüm bir şey yapmıcam" "canım hemen celallenme sadece oynaşıcaz" dese de, kıyafetinin üst kısmını bir çırpıda fora eden sevgili, alt kısma yaklaştırmamaktadır. Bunun üzerine yatakta amansız bir cebelleşme adeta güreş müsabakası başlar. Bir yandan öpüşmeye ve/veya yiyişmeye devam eden iki sevgili, elleriyle ise bambaşka bir mücadeleye girişir. Oğlan pantolonu çıkartmaya çalışır, kız pantolona yapışır. Oğlan yeterince gayretliyse pantolonu çıkarır, ama bu daha ilk safhadır. iç çamaşırı kısmına gelince, kızımız daha da bir cevalleşir, atikleşir. Yavrusunu koruyan aslan misali dikkatlidir. Bu cebelleşme esnasında ise öpüşme hiç durmaz. Bu durum her ne kadar çelişkili gözükse de, aslında çok doğal bir süreçtir. Kızlaramıza yapılan bekaret baskısının doğal sonucudur. Yalnız şunu unutmamak gerekir, er kişi bu güreş müsabakasından ağır yaralı çıkacaktır, zira bir günü taşak ağarısıyla geçirmeye mahkumdur.
borçlu ifa edeceği edimden başka bir şey vermekte ancak borç sona ermemektedir. verilen mal satılıp bedel üzerinden alacaklıya borcu ödenmekte eğer ki miktar eksik gelirse borçlunun borcu kalan miktar olarak devam etmektedir, velev ki malın bedeli borçtan fazla ise artan kısım borçluya verilmektedir.
genellikle kendince hakıszlığa uğradığını düşünen veya ayar yiyen kişi tarafından yazılır. yazan kişinin gözü dönmüş olduğundan genelde bolca yazım hatası yapar. ardından gelecek (bkz: hele bi soluklan yegenim) adeta bu entryi tamamlar.
sakin sakin yazsa derdini daha rahat anlatacak olan kişi bu entryle hiç bir şeyi açıklayamaz hatta rezil olur, kepaze olur, ismail olur, yk olur. her yazar en azından bir kere bu hataya düşmüş olduğundan sözlükte sık sık rastlanabilecek bir entry çeşididir.
bir yıldız tilbe şarkısı.kanımca en güzel şarkılarından biridir.
sözleri ise şöyle :
sevdiğim kaçak baharın
yüzüne boyandı gece
toprağıma düştü yağmur
ah süzüle süzüle
ellerin tenimde ateş
korkular bir adım öte
bağlarımdan geçti rüzgar
cığ düşüre düşüre
sen bana şahit
durdu zaman kalbimle bir
ah deniz gel git
darmadığın yine sahil
geceler aysız,arzular arsız
ne yana yıkılayım
ona katıksız aç deli yüreğim
kime yalvarayım
çare sende allahım beni al
rahata kavuşayım
ince ince işliyor sevda
nasıl kurtulayım
gece eve bir kızla gelinir.kız yollu* bir tiptir.üst baş hafiften çıkarılır ve ön sevişme safhasına dalınır fakat kız işi naza çekmeye çalışır.elini malum bölgeye attıkça elleriyle uzaklaştırır.kendinizi ona yaklaştırmaya çalıştıkça hafif kaçışlar sergiler ama hep bi istek de vardır. bu kadar çabuk olmasın,bugun kendimi iyi hissetmiyorum tarzı cümlelerle şehvetiniz kırılsa da hormonların azmış olması dolayısıyla işlem sil baştan devam eder.bu şekilde sabaha kadar sen oraya ben buraya derken sabahın ilk ışıklarıyla ya mutlu sona ulaşılır ya da 2-3 saat geçmeyecek bir kasık ağrısından müzdarip olursunuz.
3 büyüklerden birinin egzantrik biten veya kendi araların da yaptıkları maçlardan sonra sözlüğe girilen saçma sapan entryler sebebiyle oluşur."hiç kupayı alamadım ki" "6-0 nasıl geçirmiştik" "sekiztas" tarzı klasik takımların başarısızlıkları tekrar tekrar açılır bütün kin kusulur ve rahatlanır.hayır kim kime neyi ispatlamaya çalışıyor anlamıyorum ki.sözlüğe girenlerin yaşının en azından 17 ve üstü olduğunu hesaba katarsanız bu yaştan sonra kim takımını değiştirir veya geçmiş gitmiş olayın üzerine kim üzülür oturup ağlar...
genelde küçükken insanın kafasından geçirip lan kesin söylicem oğlum,bak benden iyisi mi var tadında gaza geldiği anlarda aklında kurduğu ikili diyalogtan hayata geçirirken lan oğlum ya reddederse,ya ters bişey söyler öylece kalırsam diyerekten vazgeçilmesi.halbu ki ne bu korku ne bu özgüven eksikliği git söyle olursa olur olmazsa olmaz aklını meşgul ettiğine değer mi a civanım...
ben bugun bunu gördüm.elinde bildiğimiz kızların taşıdığı bavul gibi olan louis vuitton çanta taşıyıp kırıta kırıta yürüyen gözde rayban gözlük bir erkek.hayır eşcinsellere karşı değilim kırıtmasına da karşı değilimde elindeki çantayı ne amaca hizmet taşıyorsun..kızlar içine koyar makyaj malzemesi koyar ayna koyar incik boncuk bu ne taşıyor anlayamadım gitti..
bunlar sabah ezanı vakti köh köh seisyle başlayarak insanı güzelim uykusundan uyandırırlar.bunların başka bi türü ise ezanın makamını değiştirip dönülmez akşamın ufkundayım tadında uzata uzata yaya yaya okurlar.bunlara pimapen cift cam besli camda fayda etmez en güzel yontem kulakları kapayıp uykuya devam etmeye çalışmaktır..