yibo hüzün kokan yerdir. Çocuklar çok sakindir, durgundur. bu okulların kocaman bahçeleri olur, ama o bahçede oyunlar oynanmaz pek. genelde yalnız yalnız oturulur. Özlem vardır; terk edilmişlik duygusu, sevgi açlığı vardır. aileden uzakta okuyan yoksul çocuklar veya annesiz babasız çocuklar vardır.
orada hiç tanımadığın çocuklar eteklerinde koşuşur mesela. sana sarılıp seni çok sevdiklerini söylerler, ilk kez görmene rağmen. Keşke hiç gitmesen derler. gitmek zorundayım cevabını alınca, keşke gitmek zorunda olmasan derler. Babamı tanıyor musun diye sorarlar. gece onlar uyuduğu zaman üstlerini örterken; annem gibi ört, onun gibi öp derler. bir köpeğin anne dediğini iddia ederler. duymak istedikleri şeyleri bunu söyleyemeyecek bir canlıya yüklerler. kedilere sarılırlar sıkı sıkı. başka sarılacak kimseleri yok ki çünkü.
yatılı bölge okulu, şekerli çay demektir. o çayı demir bardaktan içmek zorunda olmak demektir. aynı zamanda ihtiyaçların karşılanmadığı, ödeneklerin nereye gittiğini sorgulamana sebep olandır yatılı bölge okulları.
insan bazen haline şükrediyor sözlük. Her yibo dönüşümde aynı şeyleri hissediyorum, aynı şeyleri düşüyorum.
demem o ki, bir yerlerde ufacık bir ilgiye hasret insanlar var. Azıcık duyarlı olun. Sadece kendi dertleriniz varmışçasına bencil yaşamayın. Başka insanların yüzünde tebessüm olmak için uğraşın. inanın bana, çok mutlu olacaksınız.
Tabi ki çocukları severek.
Çocukları severseniz; şefkatli, merhametli olursunuz. Başka insanlara karşı hoşgörülü olmayı öğrenirsiniz. Her şeye çok çabuk sinirlenen, sürekli kızan bağıran bir insan olmazsınız mesela. Alttan almayı öğrenir, olduğunuzdan daha güleç bir insan olursunuz.
Kısacası çocukları sevin. Kimsesiz çocukları daha çok sevin.
Evi özlemek, o evdeki eski neşeyi özlemektir. Zile bastığınız an şarkılar söyleyerek kapıya yaklaşan anneyi özlemektir. Saat 7 de yükselen haber seslerini özlemektir. Kocaman bir kızken bile, babanın yanaklarınızı öperken 'yanaklarına bal mı sürdün?' Deyip sizinle uğraşmasını özlemektir.
Yani evden ziyade, o evin içindekileri ve tatlı tatsız her anı özlemek desek daha doğru olur.
Evet çok özlediğim doğrudur.
geleceksen temiz duygularla gel, at aklından kirli düşünceleri. belki sana zor gelecek ama masum ol, içten ol. beni çok sev diyemem. ne kadar sevdiğin de umrumda değil doğrusu. beni düşündüren beni nereye kadar seveceğin. bana güzel sözler söylemesen de olur, güzel davran yeter. mutluluğu öyle gösterişli eylemlerde arama, ben küçük farklılıkların tebessümünden yanayım beni tanıyınca anlayacaksın sen de.
seni şefkatle sevmek için bekliyorum. en zor zamanımda gel olur mu?
dünden beri inanılmaz huzur doluyum ve inanılmaz bir vicdan rahatlıgı hakim tüm benliğime.
sevgiyi ne kadar yanlış yerlerde aradığımı gördüm. imkanların ne kadar sınırlı olduğunu ama buna rağmen yüzlerin gülebildiğini, umut dolu olduğunu gördüm. onlara bir nebze olsun yardımcı olmanın onları ne kadar mutlu ettiğini, beni ne kadar mutlu ettiğini gördüm.
ufacık çocukların öğretmenim diyerek eteklerimde koşuştuklarında hissettiklerimi tarif etmeye kelimeler yetemez. keşke her hafta sonu gelseniz dediklerinde, buruk bir sevinç yaşamak... hem deli gibi mutlu olmak, hem oralardan ayrıldığına bu beton yığınlarının arasına tekrar döndüğüne üzülmek...
daha şimdiden mektuplar bekliyorum mesela. "hemen cevap yaz ama olur mu sövgü abla" diyen pınarı unutmadım. tombul hüseyinle dans edişimizi, berkenin güzel sözlerini güzel gözlerini, akının tatlı yaramazlıklarını, bana adını bile söylemeye çekinen o küçük utangaç ama mektup yazacağına emin olduğum kız çocuğunu, hiçbirini unutmadım.
öyle başka öyle güzel bir şeymiş ki. vakitleri çok boş harcamışız bunu çok çok iyi anladım. aslında yapacak bir şey yok dediğimiz anlarda yapılacak bir sürü şey varmış, bizi bekleyen bir sürü kişi varmış.
sürekli gülümsüyorum artık. daha bir inançlıyım bazı şeylere daha bir dirençliyim sanki. ya o kadar mutluyum ki sözlük bunu sana nasıl anlatayım bilmiyorum. kıpır kıpırım böyle sürekli sürekli şarkılar mırıldanmak istiyorum sonsuza kadar.
ben gçyk ruhuna bayıldım.
insanlara verdiğin değeri, aslında hak etmediklerini görmekten üzücü başka bir şey daha var mı bilmiyorum. Dibine kadar yaşadığım tek duygu belki de.
ve bazı şeyler başkalarına bu kadar kolayken bize niye bu kadar zor olabiliyor. benim mantığım almıyor artık bunu.
Silik olmuş yazar. Büyük ihtimalle kendi istedi burdan gitmeyi, tam bilemiyorum tabi ama buralara uğrarsan bekleriz bir mesajını biletçi, olmadı böyle.
Kesinlikle doğru olan önerme.
Olgunluktan kasıt elbetteki yaş değildir. Kendini hep güvende hissettirebilecek, ona sevgisini gösterebilecek, şefkatli bir adam aramaktır. Aslında babanın görevlerini kısmen ona yüklemektir.
Öyle bir keyif yoktur. Yanında illa ki sevdiğin biri olsun istersin. Bu kişi annen olur, küçük yumuk yeğenin olur, sevdiğin adam olur, illa biri olsun istersin yani.
tek yatıp da mutlu olmak çok saçma.
Çok uğraştırıcı bir iş. Düzleştirmek en az bir saat sürer. Ve daha düzleştirme işi bitmeden bile saçınızın yavaş yavaş eski haline dönmeye başladığını görürsünüz. **
garip bir sevgilidir. onda hiçbir zaman etki bırakamadığınızı düşünmenize sebep olur. unutulduğunuzun apaçık göstergesidir. tabi bir de insanı bunalıma sürükler orası da ayrı mevzu. *