(#47316747) aforizma ve metaforlarla bezenmiş acıklı yazısını dünyanın en itlik, hergelelik ve serserilik seven adamına efendilik atfederek bitirmiş yazar. Sen böyle yaz biz okuyalım, sayın neşesini sevdiğim. *
Ben 24 yaşındaydım babam 50 yaşındaydı. ilk anın sıcaklığıyla çok anlaşılmıyor. Zaman geçtikçe daha zorlayıcı oluyor. Evlendiğinde, ilk çocukta veya hayatın önemli anlarında insan babasını yanında arıyor. Bugünümü görse çok mutlu olur ve gurur duyardı.
"ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata."
"bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.
......
sus, kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha.
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra.
seni, kaburgamın altın parçası.
seni, dişlerinde elma kokusu.
bir daha hangi ana doğurur bizi? " *
"bir gün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış.” *
Evine El bombası atmak ve babasının arabasını bazukayla havaya uçurmak şiddet sayılmıyorsa şiddet göstermedim. Bir de küçük kardeşinin kolunu ters çevirip ablana söyle bana geri dönsün demiştim. * Akrabalarını görünce de şöyle yapıyorum: https://galeri.uludagsozluk.com/r/2106651/+
Bunlar da şiddet mi canım ? Bu memleket daha ne büyük ruh hastaları yetiştiriyor ... ben kimim ki.
Ben Göktaşıyla konuşup onu uzay boşluğuna yollayan çok şeyh bir abi tanıyorum.
Millet adama şizofren diyor ama Yemin ederim bu tarikatçılardan daha mantıklı konuşuyor.