soothsayer
240 (ilaç gibi)
üçüncü nesil silik 3 takipçi 43.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sistematik duyarsızlaştırma

    1.
  1. teknik olarak zıt koşullandırma yöntemine benzer.en önemli farkı sistematik olarak uygulanmasıdır.hayvanda istenilmeyen tepkiyi oluşturan uyaran saptanır ve hayvanın bu uyarana tepki vermeyecek şekilde duyarsızlaştırılması sağlanır.özellikle korku sorunlarında tercih edilen bir yöntemdir.ancak,genel korku tepkilerinde yararı olmaz çünkü bu uygulama için duyarsızlaştıracak özel bir uyaran,yani özel bir korku uyaranı gerekir.

    buna örnek olarak gökgürültüsünü verebiliriz.gökgürültüsü hayvanlarda en sık rastlanılan korku uyaranlarından biridir.duyarsızlaştırma tedavisinde,bu uyaranın varlığında hayvanın gevşemesi hedeflenir.ancak bu tedavide,sıkça tekrar gerekeceği için doğal gökgürültüsünden faydalınalamaz,bunun yerine gökgürültüsü efektleri olan kaset kullanılabilir.

    sistematik duyarsızlaştırmanın temel ilkelerinden biri,tepki doğuran uyaran ile hayvanın temasını sağlamak ve bu esnada hayvanı gevşeterek olumlu tepkiler oluşturmaktır.bunun için yapay gökgürültüsü,tepki vermeyeceği bir uzaklık ve volume de dinletilir.bu esnada hayvan,sahibi tarafından sevilerek güven verici sözlerle sakinleştirilir.burada çok hassas bir nokta vardır,sevme başlangıcı,gürültü ile aynı anda yada hayvan korkmaya başlamadan önce başlamalıdır.aksi takdirde korku tepkisi çıktıktan sonra başlayan okşamayla korku tepkisi dahada teşvik edilebilir (pekiştirme).gevşeme elde edildikten sonra,bu mesafedeki ve volumedeki çalışma daha biraz daha sürdürülür.daha sonra mesafe gittikçe azaltılıp,volume arttırılarak tekrarlara devam edilir.sonuçta hayvan yakın mesafede,ani yüksek volumedeki gökgürültüsünde dahi gevşemeyi öğrenir.tekrarlar arttıkça gevşeme,korkunun yerini almaktadır.bu çalışmalar hep aynı ortamda yapılmamalıdır,zira köpek rahatlama için ortamada koşullanmış olabilir ve ortam dışında korku sorunu devam ediyor olabilir.

    bu sonuç elde edildikten sonra,gerçek gökgürültüsü için çalışma yapılır.kötü hava koşullarında hayvan sahibi,köpeğinin yanında olur ve gevşeme çalışmalarına devam eder.bazen teyp çalışması duyarsızlaşma için yeterli olabilir.görüldüğü gibi bu tedavidede zıt koşullandırmadaki uyaran-tepki ilişkisi sağlanmaktadır.zıt koşullandırmada beyin,şatlı tepkiyi eşleştirir,sistematik duyarsızlaştırmada ise beyin,korku veren uyaranla gevşeme tepkisini ilişkilendirir.
    2 ...
  2. safakta kata cizen dovuscuyu izleyen yasli sensei

    1.
  3. konu erkek egemen konu, kadın kısmısının kavga dövüş işleri ile, michael dudikoff, jet li, bruce lee filmleri ile alakası yok nitekim. bu filmleri izleyen erkek kesim, direk ne dediğimi anladı, ekonomiye uyandılar.

    var hacım böyle bir olay, özellikle büyük dövüşten bir kaç gün öncesi. o güne kadar artan dozajlar ile antreman yapılmış, genç ve intikam ateşi ile yanan dövüşçüye gerekli kondüsyon yüklemesi yapılmıştır. bu süreç içinde ihtiyar sensei, gerekli ruhani ve fiziki her türlü işkenceyi yapmış, bunun bedelini yardımcısı olan kızını düdükleterek ödemiştir. gerçi bu satırları okumasın, sker belacığını genç çekirgenin, aradan çıkalım.

    velhasıl bu tip kanlı dövüş organizasyonlarında, dövüşten bir gün önce, sabah şafak vakti, bir kartal veya kaplan gibi tropik ortamda zor yetişen canlılar ile beraber kata çizilir. bu kata, aynı zamanda idris' e verilen ' geleceğim toynağını skeceğim' beyanatıdır. tabi bu film icabı, rakip dövüşçü bunları izleyemediği için başına geleceklerden habersiz. bu kata çizimine mutlaka sensei iştirak eder, kata çizimi esnasında gelen doğal seslerini çıkartan hayvana, sensei başı ile onay verir. bu; ' oldu koçum, ski bile ve keskinleştir akabinde yürü üzerlerine' deklarasyonudur.

    neticede bu katanın yansıması, dövüş sırasında kendini belli eder. önceleri hafiften yamultulan genç çekirge, daha sonra ortama gelen sensei ve kızın gazı ile rakibini perişan eder. e artık bize de düşen tespiti burada bitirmek düşer.

    edit : bu arada entry i okurken, entrynin 3. paragrafında idris diye benim de bilmediğim bir karakter var, entry e nereden sızdı bilemiyorum, allah allah..
    1 ...
  4. su kaydiragindan kayarken zamani durdurmak istemek

    1.
  5. (bkz: hiro nakamura)

    nah durdurursun o zamanı hacı, öyle uzay bükmeler filan ancak dizilerde ve filmlerde olur, sen uzay bükeceğim diye ıkınacağına, baksana kaydırağın ucunda çocuk olup olmadığına.

    tabi aşağıya doğru ivmeli hareketle iniyorsunuz, ve sürekli hızlanıyorsunuz, bu sırada bir bebe kaydırağın ucunda beliriveriyor. hemen aklına lise dönemi fizik dersleri gelecek; ivme, atış hareketleri, hızlanma. baktın her için çok geç, o zaman biyolojiye döneceksin; insan vücudu, solunum sistemi, üreme sistemi. bunların hepsi şart ve bilinmesi gereken konular, bir de lise zamanı bıdı bıdı ötersiniz burada öğrendiklerimiz ne işimize yarayacak diye.

    tabi bu tip durumlar da zamanı geriye almak veya eskiler bilirler, sabrina gibi iki parmağınızı değdirip zamanı durdurma gibi opsiyonlarınız yok, fizik kuralları ve atalet olayı sizin aşağı inmeniz ve çocuğa çarpmanızdan yana;

    bu durumda yapılacaklardan biri; ayaklarınızı açarak çocuğa maximum yumuşaklık ile çarpmak. tabi bu olay peşinden hadım olma ve zürriyetin kuruması söz konusu. derhal havuz kenarında olan tuvalete giderek işerseniz ağrınız azalabilir, havuzdan çıkınca topuklar üzerinde zıplayın, ağrıyı azaltır.

    eğer testisler önemli ise ve sülalenin sizden beklentileri var ise; etrafta bir kamera arayıp gülümseyerek poz vermek. burada önemli olan detay, çocuğu görmemiş gibi yapmaktır. çarpma şiddeti ile çocuk dibe vuracak ve suyun kaldırma kuvveti ile beraber yüzeye çıkacaktır. yüzü yukarıda çıkarsa problem değil, ebeveynlerini kandırabilirsiniz, yüzü suyun içinde ve hareketsiz çıkarsa sıçtınız, derhal kaçın. bir kaç gün sonra bir karakola teslim olursunuz.
    2 ...
  6. mudur muavininin bayrak toreninde cosmasi

    1.
  7. her cumayı iple çektiren, pazartesi sabahları ise müdür muavininin akşamdan ve hafta sonundan kalma olduğu için performans düşüşünü izleten olay.

    abi ekmek çarpsın şuradan şuraya adım atmak nasip olmasın, biz de bir müdür muavini vardı, sanki mareşal payesi almış ordu komutanı. bir dikkat çekerdi, 100 kişilik tim ile 2000 kişilik orduyu köşeye sıkıştırıp imha edecekmiş gibi şevkle dolardınız. kıçımız yırtılırdı istiklal marşınının tütenmesonocakobe kısmını söyleyeceğiz diye. ses istediği gibi çıkmazsa, bir bakış atardı, yemin olsun mıntıkaya çıkan acemi er telaşı güderdik, bu kısımda en çok ses çıkartana ise, hulusi kentmen bakışı atar, hafta sonuna daha bir moralli girmesini sağlardı.

    bu bizim müdür muavini, betül hoca diye bir müzik öğretmenine kesikti, betül hoca tüm ergen öncesi erkek öğrencilerin rüyasıydı, idolüydü, ileride eşleri olacak kadınlar için bir prototipti. müdür muavini istiklal marşı öncesi konuşmasını yapar, sonra gür ses ile dikkat çeker, nazik bir gülümseme ile topu betül hocaya devrederdi. sonra betül hoca gitti bir subayla evlendi, yeminle sesi kısıldı bizim müdür muavinin, saçı kesilmiş samson gibi oldu.

    meğersem ses telleri kalbine bağlıymış bizim müdür muavininin, lan aklıma geldi şimdi, kulakları çınlasın, taşaklı adamdı valla.
    2 ...
  8. karpuz secmeyi bilmedigi halde bilirmis gibi yapma

    1.
  9. asıl başlık ; karpuzdan anlamadigi halde kicina vurup bilgin pozuna girmek, ama malum 50 karakter olayı.

    tanım : beni derinlere sevk eden konu.

    abi var böyleleri, yok değil. adam bırak karpuzu, iki resim arasında 7 farkı çözemez, gelmiş karpuz seçiyor.

    öncelikle bu tipler satıcıya güvenmezler, bunların gözünde karpuz satıcısı, dünyaya kelek karpuz kakalamak üzere gönderilen saylonlulardan başkası değildir. sadece üstlerine insan formlu kamuflaj kıyafetler çekmişlerdir ve amaçları tüm dünyayı kelek karpuzla doldurmaktır.

    önce satıcı ile münakaşaya girilir, hayatında kumdan kale yapmamış zat, derhal bostan ekimi konusunda ihtisas yapmış ziraat mühendisi kıvamına girer, dersi verilir, satıcı yerine oturtulur. satıcı zaten naif anadolu insanı, üstelesen yanakları kızarır ve pısar. derken karpuz ele alınır, şöyle bir kıçına şaplak çekilir. (2 adet, şap şap şeklinde). bu olmamış der peşinden, ilk karpuz asla seçilmez, ikinci karpuz alınır ve buna üç sefer vurulur. (şap şap şap şeklinde). bu iyi denir ve alınır.

    yolda giderken kan kırmızı karpuzun hayali ile gidilir eve, mutfağa şevk ile girilir ve en keskin bıçak alınır. önce tepedeki kısım yuvarlak kesilir ve karpuza boydan ilk bıçak atılır.

    kelek!!
    5 ...
  10. ramazan davulcusunun pesine takilan cocuklar

    1.
  11. hayat denilen şeyi, elleri ceplerinde ıslık çalarak yürümekten ibaret sanan, davulun ritmlerine ayak uydurarak sanki bir bando ekibi havası yaşatan sevimli sıpalar.

    gerçekten nerede o eski bayramlar, çok iyi hatırlarım berber sırasında babam ile saatlerce sıra beklediğimi ve bunun öncesinde ay sonunu denklmeye çalışan babamın zulasında bizler için biriktirdiği para ile bizlere bayramlık alışını. annem, babam, abim ve ben çıkardık alışverişlere. abimin eskilerini bana denklemeyi istemezdi babam, bayramlık çocuk güzel olmalıydı her zaman.

    akşamından hazırlardı annem bayram sabahı giyeceklerimizi, sabah kalktığımız gibi yüzümüzü yıkar, saçımızı tarardı. eline aldığı kolonya ile, saçımızı ıslatır, hayatımızın ilk parfümü ile tanışmamızı sağlardı. ellerini öptüğümüz zaman, babam, belki eve bir hafta erzak veya sebze alacağı harçlıkları verirdi bize, annem ise mendilimizi cebimize koyardı.

    harçlığı aldığımız gibi, bakkal mümin aga' ya koşardık hepimiz, ondan aldığımız torpil, füze veya kız kaçıranları patlatır, yavaş yavaş davulcu kara bekir' in gelmesini beklerdik.

    kara bekir; gariban adamdı, topaldı, küçükken ayağının üzerine at arabası yuvarlanmış derlerdi. eşi pembe abla fal bakardı sokak aralarında, iki çocuğu vardı, birisi okurdu okulda, diğeri tekstil de çalışırdı. hayatın her türlü sillesini yemelerine rağmen, yüzlerinde hep fırlamaca bir gülüş olurdu. deli gibi severlerdi birbirlerini, hep akşamları evlerinin önündeki merdivende elele otururlardı.

    gelirdi kara bekir, gümbede güm güm şeklinde, hepimiz takılırdık peşine, arkasında onlarca çocuğun olduğunu gören bekir, daha bir hızlı çalar, bizleri daha seri adımlarla evlere bahşiş toplamak için gönderirdi. gün sonunda bize ısmarlayacağı dandik gazoz için koşuşurduk bizler de, bu işten büyük rant elde edeğimizi sanırdık. arada bir yorulan topal ayağını dinlendirmek için oturur, bizlerin; ' bekir abi bir kere çalayım ne olur! ' şeklinde yakarışlarımıza kulak tıkardı.

    davulu onun mesleği idi, hayat arkadaşı idi, onuru idi, ibnelik yapmadan evine ekmek götürmesini sağlayan ekmek teknesi idi, önem verirdi davuluna. bizlerin yanlış bir şey yapmasını istemezdi davuluna, yıllar sonra hak verdim ona, ekmek kazanmanın ve ekmek kazandıran her şeyin ne derece kutsal olduğunu anladım.

    bekir abiyi 14-15 sene görmedim, taşınmıştık o şehirden, geçtiğimiz yıl yerel bir gazete köşesinde gördüm bekir abi ve pembe ablayı. trafik kazasında ölmüşler ve elele ölmüşler. ve elele gömülmüşler, aynı mezara.şu anda eminim cennette davul çalar ve ölen binlerce çocuğu peşine takıyordur, pembe ablam ise fal bakmaya devam, nede olsa tanrıya daha yakın artık.
    --0--

    her şeyin en güzelinden ve en naifinden, gün geçtikçe daha bozulan bir düzene ve sisteme gidiyoruz. böyle güzelliklerden ve böyle sevgilerden, her şeyin daha sunisine ve yapayına doğru hızla yol alıyoruz. hayatın çarklarına çomak sokup zamanı durdururcasına yaşamdan zevk alan kara bekir kadar olamıyoruz çoğu zaman, onun sofrasında 100 gram mercimek ile pişen ve üzerine su eklenerek 1 hafta içilen o çorbanın verdiği hazzı, kuş sütü eksik sofralarımızda alamadığımız anlar oluyor.

    bayramlar ve hayat, kara bekir ve arkasına takılan çocuklar için daha anlamlı ve daha güzel.

    hepinizin bayramı kutlu olsun, sevdiklerinizle nice beraber bayramlara.
    5 ...
  12. 30 temmuz 2007 turku saati

    ?.
  13. türkülerle karşılanacak saat olmasından dolayı, geleneksel ve alıştığımız türküyü yayınlama ihtiyacı hissedilen türkü programı.

    yinede şahlanıyor aman
    kolbaşının yandım da kır atı
    görünüyor yandım aman
    bize serhad yolları.

    davullar çalınsın aman
    aman da ceng-i cengide harbiyi
    görünüyor yandım aman
    bize sefer yolları.

    gâhi sefer olur aman
    aman da sefer seferde eyleriz
    hazan erişince aman
    bahar güzel severiz.

    gülyüzlü yari de aman
    aman da hile ile de severiz
    sefersiz olamaz aman
    aman er evlaları.
    2 ...
  14. farfur

    1.
  15. hamas' a ait el aksa televizyon kanalında durmadan amerika ve israil' e sallayan, tip olarak miki fareye benzeyen çizgi film kahramanı. bu gün topraklarına musallat olan bir israil subayı tarafından dövülerek öldürülmesi sonucu yayından kaldırılmıştır.

    mekanı cennet olsun.
    1 ...
  16. pfizer in çocuk denekler kullanması

    1.
  17. nijerya hükümetinin 7 milyar $ lık dava açmasına neden olmuş olaydır. ne kadar etik, ne kadar değil tartışılır, ancak pfizer için diğer güçlü rakiplerinin karşısında müthiş bir prestij ve imaj kaybı olacağı kesindir.

    http://www.internethaber..../news_detail.php?id=88154
    http://www.cnnturk.com/DU...;HID=1&haberID=357180
    1 ...
  18. karate kursu afisindeki dayak yiyen adam

    ?.
  19. detaylıca düşünülünce ne kadar büyük bir iş yaptığı belli olan adamdır.

    her mahalle de veya semtin ücra köşesinde, uzakdoğu spor salonu adı altında, karate veya aikido öğreten bir yer vardır. bunların hocaları sensei adını alıp, bilmem kimin öğrencisi bilmem kaçıncı dan insanlardır. salonların duvarlarını çekik gözlü insanlar ile çektirdikleri fotoğraflar süsler, ancak o fotolar da arka plan da olan sultan ahmet cami gözlerden kaçmaz, ama pozlar kendini japonya' da kalmış izlenimi verdirmek içindir.

    günümüz iş hayatının en önemli silahlarından biri olan medya ve reklamın bu salonlara uyarlanması vardır. bunun için bilboard veya görüntülü ilanlardan ziyade, elektrik direklerine asılan kurs afişleri tercih edilir. iyi bir kurs afişi, en temiz direğe simetrik asılandır. bu afişlerin ihtiva ettiği sahneler, genelde film şeridi gibi çizilir.

    1. sahne : karşılıklı olarak bağıran ve yüzlerini ekşiten, kaşlarını çatan guard almış iki kişi. hoca kendinden emin, figüranın gözlerinde tedirginlik var.

    2. sahne : tek başına bağıran hoca, kolunu bacağını kaptırmış veya suratının orta yerine tekmeyi yiyen figüran. hoca hareketi yaparken poz veriyor, figüran yüz ifadesi endişeli. hoca ayak tırnaklarını kesmemiş ve tekme yüzüne geliyor.

    3. sahne : hareket bitimi ve sonuç. hareket bitti, hoca işin memnuniyeti ile poz vermiş, figüran yediği tekme veya sırt üstü çakılmayla kendinden geçmiş. ve sindirim sistemi gazlı çıkış yapmış.

    4. sahne : her ikisi el ele poz veriyorlar. hoca şansını değişik yerlerde denemek istiyor olabilir.

    şimdi olayın giriş gelişme sonucundan ziyade, bu figüran bir aile babası ise, durumunu hiç düşündünüz mü? ilkokul ikiye giden oğlu, babasının yediği tekmeyi bütün sokağın elektrik direklerinde kare kare görüyor. eşine konu komşu geldiği zaman sohbeti açıveriyor.
    - geçenlerde sizin beyin fotoğrafını gördük. daşaklarına tekme yiyordu, pek güzel pek alımlı çıkmış.

    peki ya arkadaş çevresi. kahvede oyun oynarken, bunun mevzusu edilmezmi sanıyorsunuz,
    arkadaş: lan hikmet, ne o lan adil hoca osurtmuş seni gene.
    hikmet : olum onlar fotoğraf, gerçekte olsa yerim onu teke tekte.

    ey koca hikmet. annen baban seni bunun için doğurdu değil mi? sen git kazık kadar adam ol, afiş ol, rezil rüsva ol. ama ben seni tanıyorum, tenha bir yerde sıkıştırırsın.
    3 ...
  20. misafirin onune acilmis sise koymamak

    ?.
  21. türklere has gelenek ve göreneklerimizdendir.

    eve misafir veya eş, dost, akraba gelmesine yakın, yarım şişelerin dolapta bırakılması ve tam şişelerin buzluğa konması esasına dayanır. misafirin önüne tam şişe konur ve o şişe açılır. önce yarım şişe bitirilip, peşinden dolu şişeye geçilmez, ertesi gün dolabınızda iki yarım şişe olur.
    3 ...
  22. düğün salonunda annenin komşu kızını yamaması

    ?.
  23. zaten zoraki durulan yerde, saniyelerin daha ağır işlemesine neden olan emrivakidir.

    genelde evin babası işte veya dışarıda olur, mahalleliden birisinin oğlu veya kızı evlenir ise, annenin yanına alacağı kavalye, evin küçük oğlundan başkası olmaz. talep büyük oğuladır, ancak abi kardeşi türlü aletsiz işkencelerden sonra onun gitmesi için ikna eder.

    düğün salonuna otobüs ile gidilir, yolda cam kenarına oturup sağa solu izlersiniz, içinizden kadere küfür edersiniz. düğün salonuna gittiğiniz zaman, ortamdan sıvışma veya bir köşede kafayı çekme planları yaparsınız. derken düğün salonunun davudi sesli şantörü repertuarına başlar, genelde bir yemek müziği eşliğinde kuruyemiş ve meyve suyu ikilisiyle karın doyurulur, derken slowlara geçilir ve annenin müthiş teklifi kulağınızda patlar ;
    - oğlum nezahat teyzenin kızı gülruba' yı dansa kaldırsana.

    gülruba dünden razı, hayatında eline erkek eli değmemiş, ancak sen razımısın. senin keyfiyetini soran yok, takan yok. dans etmeyi biliyormusun soran yok, yok oğlu yok. hayır kaldırmam desen, baştan anne evde ağzına sıçar, peşinden nezahat teyze'den bozuk yersiniz. evet deseniz anne gülruba' yı hayat boyu size yamamak için fizibiliteye başlayacak, birde bütün mahallede anlatacak. ıkına sıkına gülruba dansa kaldırılır.

    dans ederken arada 30 cm mesafe bırakılır, çükün karşı cinse değmesi seni erekte ediyorsa, gülruba kendini nimetten sayabilir, eğer etmiyorsa kendini düğün peşinden dezanfekte etmen lazım, birde gülruba' nın sana dans sırasında sorular sorması. ıyk.
    4 ...
  24. galatasaray in alpet reklamina actigi dava

    ?.
  25. hoşgörünün sıfıra indiği ortamda yaşanan sıcak gelişme. önce haberler .
    http://www.spor3.com/haber.php?haber_id=242108

    şimdi haberi defalarca okudum, bir yer dikkatimi çekti. ' rencide edici ' kısmı. reklam filminin ilerleyen safhalarında ali şen 3 taraftarı otel odasına atıp, üzerine sado mazo kıyafetleri çekip, kırbaçlayarak zikecek. ama asla pasif olmaz, aktif olacak sırtına binecek üçünün, sıradan geçirecek. zaten mevcut reklam filminde de, benzini biten gençlere bileğinin en yumuşak kısmını yalayıp, şırraaak diye nah çekiyor.

    bu günden tezi yok, tüm galatasaraylı ve fenerbahçeli yazarlar kampalaşmalı. selam sabah kesilmeli. görüldüğü yerde sille tokat girişilmeli. birbirlerine espri yapmamalı, yolda görünce selam vermemeliler. benzinleri biterse ziki tuttular, gerçekten yolda duran aracın şöförü sorguya çekilmeli. galatasaray kulübü rencide oluyor çünkü.

    ulan şu reklamda olunacak rencidenin veya utanma duygusunun yarısını sahaya su ve koltuk yağdıranlara duyulmuyor ya ben ona yanıyorum. *
    2 ...
  26. venus williams ın raketlerinin çalınması

    2.
  27. ülkemizi en iyi şekilde temsil eden davranıştır.

    sen git bu sporcuları getirmek için çaba harca, diploması yap, ülkene getir. biri gitsin özel üretim raketleri çalsın. e raketi alan mı? dötünde raketle gezen birini görürseniz ihbar edin, kesin odur.
    2 ...
  28. 24 mayıs 2007 şırnak mayın patlaması

    1.
  29. insanın boğazını düğümleten, sinirden klavyeye biraz daha sert bastıran mayındır. elden sadece yazı yazmanın geldiği bir platformda yapılacak fazla şey bırakmayandır. 5 şehit 9 yaralı. ne denebilir ki?
    http://www.internethaber..../news_detail.php?id=86277
    http://www.ntvmsnbc.com/news/408923.asp
    4 ...
  30. migros posetlerini mahalle bakkalina sokmamak

    ?.
  31. aslında tam başlık ' migros poşetlerini mahalle bakkalının kapısında bırakmak' olacaktı, fakkat eşek gibi uzun başlık olduğu için malesef kırpmak zorunda kaldık.

    tanım : yeri gelip veresiye yazdırdığımız ve bize türlü kıyak geçen bakkalın moralini bozmamak için poşetleri içeriye almamak.

    pek bir kahraman bakkal süpermarkete karşı oldu ancak, günümüzde mahalle veya semt bakkalları artık topu atmak üzere. migrosmuş, endiymiş, gimaymış, for you'muş vs. hepsi köküne incir ağacı dikti bakkalların. halbuki cepte para olmadığı zaman bu adamlardı veresiye sigara veren, içeride oturup muhabbet ettiğin, mahallede kolasına maç yaptığın zaman kolanı aldığın, meşgulken önünden sakız çaldığın. şimdi ise, ona dürüst olmuyorsun ve poşetlerini içeriye almıyorsun. dayanamaz dimi bu acıya ?
    1 ...
  32. denizde sevgiliyle güreş tutmak

    1.
  33. erkek kişinin hormonlarının tavan yapması sonucu ve ufakta olsa bir gözdağı vermek adına sevgilisine denizde çivi yukarı girişme durumudur.

    bildiğimiz gibi su sporları vardır. su topu, kano, kürek, yüzme vs. birde türklere özgü sporlar vardır, nefes tutma, amuda en fazla süreli kalkma, deve güreşi vs. olayın kahramanları taze sevgili, yeni sevişgen çiftimizdir.

    genelde bu tip deniz ortamlarına girenler için, deniz istediğiniz her şeye rahatça ulaşabileceğiniz yerdir. suyun kırılması olsun, bir mesafeden sonra görüntüyü yansıtmaması olsun, bunların hepsi doğal bir kamuflaj sağlar. genelde dişi sevgili erkek sevgili ile açılır ve uzakta hormonlarına göre hareket ederler. bunu neden anlatıyorum, güreşin 30 dakika sonrası bu.

    şimdi sadece erkek kısmının egosunun çalıştığı yerler vardır. mesela kızı tutup kafasını suya batırmak gibi. içinden sayı sayma kısmı ihmal edilmemelidir, 30 saniyeden sonra hayatı tehlikeye girebilir. şimdi erkek kişimiz, öncelikle sıkıca sarılır ve ayak tarafından tırpan tabir edilen ayak oyunları ile dişi rakibini yoklamaya başlar. kızcağız tepki verdikçe tırpanın şiddeti de artar. en sonunda sırt üstü suya gömülür ve kafa gene suya batırılır.

    birde kendi hatasından dolayı kıza girişilir. mesela erkek kısmı suya çömer, kız onun omuzlarına basar ve erkek ayağa kalkarak kıza tramplen vazifesi görür. bu kısımda kız eğerki havaya doğru dikine sıçrayış yaparsa, konacağı yer erkek arkadaşının kafasıdır. genelde boyun incinmesi olur, bu durumda erkek kişinin yapacağı iş gene üstteki paragrafta yazılıdır.

    velhasıl kelam, denizde sevgili ile güreş tutmak, saatte 350 kalori harcatan bir aktivitedir. ayılık yapmayın, kibarca ve sakince şakalaşın. denizde yapılacak aktiviteleri kumsalda yapmayın, kumsal da kızı kafa üstü çakarsan ilişkiniz biter.

    rastgele.
    0 ...
  34. lunaparkta penalti cekilen kaleci

    ?.
  35. penaltı öncesi ve sonrasında kendine profesyonel bir hava veren kalecidir.

    ülkem insanının en büyük tezatlarından biri, halı sahada kalecilik yaparken sigara içmek veya kafayı çekip denize girmesidir. sürekli sağlıklı bir aktivite ile, sağlıksız bir işi beraber götürür. aynı olay lunaparkta penaltı çekilirkende olur, çünkü ödül sigaradır.

    olay yerine bir kuşbakışı görüntü atar isek, bir plastik masa üstünde sigaraları tutan şapkalı ve sakallı esmer vatandaş, kendini milli takım kalecisi sanan bir kaleci ve standartlardan ufak bir kale görürürüz. zemin genelde topraktır. kalecimizin eldivenleri eski, kaleci elbisesi yırtıktır.

    3 penaltı atılır bu arkadaşa. 3 penaltıyı atan sigarayı kapar. penaltılar rugan ayakkabı ile çekildiği için genelde kaleci bunlardan birini kurtarır. 3 penaltıyı atarsanız, sigarayı veren amca çamura yatabilir. karşı gelmeyin lunapark çıkışı omuz atılması sonucu mevzu çıkabilir. asla gol atınca kaleci ile daşak geçmeyin, nasıl koydum demeyin. bir tane atınca aynı köşeye çalışmayın.
    3 ...
  36. uc adet cubugun futbol topu ile devrilmesi

    ?.
  37. bunun tanımı nasıl olacak lan? hani böyle özellikle yazlık yerlerde olur, bir amca üç adet çubuğu ikisi öne biri arkaya gelecek şekilde eşkenar üçgen şeklinde koyar ve hepsini devirene sigara vermeyi taahhüt eder.

    yalnız bu iş sanıldığı kadar kolay değildir, çünkü bu kadar kolay olsa böyle bir sektör olmaz, bu insanlar para kazanamazlar. öncelikle topa abanırsanız bu iş yatar, ayar yersiniz veya birini deviremeyebilirsiniz. yavaş atarsanız top gene devirmeyebilir. karıncayı zikip belini incitmeyecek şekilde atmalısınız. böylece sigarayı alabilirsiniz.
    0 ...
  38. go mongo

    1.
  39. suadiye' de bulunan ve moğol mutfağı bazlı güzel mekan. peki moğol bazlı olunca ne oluyor;

    fiks menü isterseniz (nasıl moğol lan bu fiks miks), size bir tabak veriliyor. tabağa gidip açık büfeden dilediğiniz kadar et ve sebze koyuyorsunuz. burada hayal gücünüzü çalıştırarak daha fazla nasıl et koyabilirim? sorusuna kendinizi muhattap ediyorsunuz. benim ilk başlarda favorim presleme üzerine idi, daha sonradan dikine kesilmiş etleri tabağın kenarına dizerek tabağın boyunu yükseltme, buna mukabilen hacmini genişletme yoluna gittim. böylece kat kat et ve sebze çıkabiliyorsunuz.

    ikinci kısımda makarna ve sos seçimi geliyor. başınıza iki lezzet ustası geliyor ve size tad seçenekleri sunuyor. kimse benim gibi delikanlılık edip kendi kafasına göre acı sos ve baharat koymasın, ejderha gibi ağzından alev çıkıyor sonra. delikanlı adam lezzet ustasından yardım alır. seçtiğiniz menünün üzerine adınızın yazdığı bayrağı dikerek gidiyorsunuz, 5 dakika sonra yemeğiniz (karışımınız) önünüze geliyor.

    moğol mutfağının esprisi, avlanan moğolların, avlarını kalkanlarının üzerinde kılıçları ile çevirerek pişirmesinden çıkışlı olması. aynı şekilde kalkana benzeyen bir saç levha üzerinde pişiyor. menüdeki yemek isimleri de çok güzel seçilmiş ; gobi, ulanbatur, altai, saiga vs.
    2 ...
  40. okulun en popüler kızına aşık olan gözlüklü genç

    1.
  41. holivud yapımı gençlik filmlerinin değişmez teması. aslında konunun ilerleyen dönemleri için okulun en populer kiziyla yatmak gibi bir başlık var, ancak konumuz o değil.

    konumuz; üzerinde okulun armasının olduğu mont giyen, saçlarını ortadan ayıran , gözlüklü, yeri geldiğince dişlek/diş telleri takılmış, okulun futbol takımının haşarı sayı makinesi tarafından basketbol sahasının tellerine yapıştırılan, akabinde malum kız tarafından kurtarılan genç.

    öncelikle kızın ufak bir gülücük atması sonucu, sabah ereksiyonu dışında hayatında ilk defa erekte olan (hatta boşalan), daha sonra bir gaz sonucu gözlükleri atan, zeka özelliklerini ortaya koyan ve bencil sayı makinesini okulda herkesin oluşturduğu bir çember içinde döven kalifiye öğrenci.
    12 ...
  42. 9 mayıs 2007 cebeci kampüsü nde çıkan kavga

    1.
  43. haber ajanslarına yeni yeni düşen olaydır. ne ilktir, nede sondur.

    --spoiler--
    Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü'nde iki öğrenci grubu arasında çıkan, taş ve sopaların kullanıldığı kavgada 30' un üzerinde öğrenci yaralandı.
    Ankara Üniversitesinin Cebeci Kampüsünde bulunan eğitim Bilimleri Fakültesi'nin önünde Atatürk posteri ve Türk bayrağı altında stant açıp bildiri dağıtan işçi Partisi sempatizanı bir grup öğrenciye okul içinden ve dışarıdan geldiği öğrenilen farklı sol gruplardan öğrenci ve kişiler önce sözlü saldırıda bulundu. Daha sonra taş ve sopalarla söz konusu standın olduğu yere gelen kişiler ile stanttaki öğrenciler arasında arbede yaşandı.
    Molotof kokteylinin de atıldığı arbede sırasında birbirlerine taş atan öğrencilerden 30'u yaralandı.
    Olayların büyümesi ve atılan taşlarla fakülte binalarının da zarar görmesi üzerine, kampüse davet edilen çevik kuvvet polisi öğrencilere müdahale etti.
    Öğrenci grupları arasında set oluşturan ve grupları sırayla okul dışına çıkartan polis, Cebeci Kampüsünde geniş güvenlik önlemleri aldı.
    Okula gelen sağlık ekipleri taş ve sopa darbelerinden yaralanan öğrencilere okul bahçesinde müdahale etti. Yaralanan öğrenci sayısının 30'un üzerinde olduğu bildirildi.
    Olayların ardından Eğitim Bilimleri Fakültesi önünde açtıkları stantta tekrar toplanan öğrencilerin, Türkiye Gençlik Birliği adına yaptıkları basın açıklamasında, Atatürk posteri ve Türk bayrağını indirmeye çalışanlara karşı mücadelelerinin devam edeceği ifade edildi.
    Açıklamanın ardından basın mensupları okul güvenliği tarafından dışarı çıkartılırken, bir süre sonra kampüsteki fakültelerde öğrenime ara verilerek öğrenciler de kampüs dışına çıkartıldı.
    --spoiler--
    http://www.milliyet.com.t...07/05/09/son/sontur42.asp

    oylama editi : yahu silinecek ama silineceğini bile bile yazıyorum, yahu şu haberi eksi oylayan bünye, acaba haber yanlış diye mi eksi oyladı, yoksa başka unsurlar mı? ulan haber bu, bir spoiler ve site isminden oluşan entry.
    6 ...
  44. icinizde dayak yemeyen var mi diye soran komutan

    1.
  45. askerlik dönemi şehir efsanesidir. efsaneye göre tezkere zamanı bölüğü toplayan komutan, tezkereci er ve erata gür bir sesle sorar;

    - içinizde dayak yemeyen var mı?
    gür ve mağrur bir ses ile karşılık gelir;
    - ben yemedim komutanım!

    komutan er/eratı çağırır ve tokatlar, peşinden şu repliği söyler ;
    -askere gelip dayak yemeden gitmek olmaz.

    (bkz: hamdi yüzbaşı)
    4 ...
  46. 2007 nba draftı

    1.
  47. 28 haziran 2007 gecesi madison square garden' da yapılacak seçmelerdir. tahminimce 2003 yılındaki müthiş oyunculardan sonra gelecek en sağlam kuşaktır. drafte türk oyunculardan caner öner ve hakan demirel' de girmektedir. ilk on tahminleri ;

    Greg Oden
    Kevin Durant
    Joackim Noah
    Yi Jianlian
    Al Horford
    Brandan Wright
    Corey Brewer
    Mike Conley J.r
    Julian Wright
    Jeff Green

    rastgele.
    1 ...
  48. istiklal marsi okurken senkronize olamamak

    ?.
  49. özellikle resmi bayramlar, mitingler ve maçlarda sıkça rastlanılan durumdur. okullarda söylenildiği zaman bu olmaz, lakin müzik hocası adamın ağzına z.çar. müdür yardımcısı tören bitişi ağır konuşur.

    özellikle çağlayan mitinginde çok kötü bir hal alan durum olmuştur. bant yayından verilen marş ile, mitinge katılanların arasında yaklaşık 10 saniye oynamıştır. hatta ön taraf bitirdiği zaman, arka taraflar 'çatma kurban olayım' kısmındaydı. aynı şekilde milli maçlar dahilinde söylenen marşlarımızda, bando takımının çaldığından ayrı söylenir.
    1 ...
  50. hakli cikinca karsidaki esnafi didikleme istegi

    ?.
  51. herhangi bir polemik sonucu, esnafın haksız olması ve haksızlığını kabul etmesi sonucu, insanın içinde oluşan amansız ayar verme sendromudur. mesela pizza siparişi verdiniz ve gecikti. direk telefona sarılır ve hesap sormaya başlanır, servisin geç çıkma veya trafiğe takılma gibi lüksleri yoktur. veya para üstünüz hatalı verilmiştir ve para üstünü esnafın gözüne sokarsınız. aldığınız kazak ilk yıkamada solmuştur, kazağı götürüp sadece geri vermekle kalmazsınız, mutlaka satıcıyı didiklersiniz. bu istek insanoğlu varolduğu sürece olacaktır, tedaviside yok.
    0 ...
  52. fast food salonunda yasanan meze sorunsali

    ?.
  53. genelde mahalle içinde bulunan hamburgercilerde verilen siparişlerin istenildiği gibi gelmemesi durumudur. mesela ketçap mayonezi bol istersiniz, ancak az sıkılmış gelir, mayonezsiz istersiniz, köfte mayonez içinde yüzerek gelir, veya kornişon turşuya kılsınızdır, adam size turşu burger getirir. buradaki en önemli konu bunları geriye çevirme olayınızın az olmasıdır. geriye çevirseniz bile, mayonezi içinden bıçakla alarak size geri iade eder. tiksine tiksine yersiniz.
    2 ...
  54. karate filminde atilan doner tekme sahnesi

    1.
  55. özellikle final sahnelerinde birden fazla kamera ile ağır çekim verilen sahnelerdir. genelde yüzü perşembe pazarı şeklinde dağılmış filmin esas kahramanı tarafından, yerden pis ifade ile kalkıp 'ziktim cücüğünü' bakışı ile perçinlenmiş, estetik açıdan 6 tam puan alan vuruşlardır. sahne çeşitli açılardan kameralar ile çekilir, darbeyi yiyenin dağılan yüzü defalarca gösterilir.
    1 ...
  56. film kahramanini gaza getiren kan

    1.
  57. her türlü aksiyon filminde rastlanılacak sahnedir. genelde yumruğu yiyen veya kafayı burnunda hisseden bünyelerde görülür. yere düşüş ertesinde yerden kalkarken, sağ elin dışı ile, ağızdaki kan alınır, kana bakılır, yüze çemkirilmiş bir ifade verilir ve kendinden geçmişçesine kata çizilmeye başlanır. veya üzerine yürünüp sille tokat girişir.
    1 ...
  58. gizli turnuva temali karate filmleri

    ?.
  59. genelde van damme veya don 'dragon' the wilson gibi aktörlerin oynadığı filmlerdir. takım elbiseli erkekler ve tuvaletli hatunlar ile dolu bir ortamda, dövüşen iki yarmagülün kapalı olduğu bir kafes çerçevesinde konulanmıştır. filmin ana karakterleri ; kötü dövüşçü, dövüş düzenleyen kel zibidi, zeminin yakınlarında üzerine kan sıçrayan sarışın afet ve kahramanın kaçırılan sevgilisidir. sevgili filmin ilerleyen dakikalarında mutlaka düzülür. yoksa film film olmaz.
    3 ...
  60. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük