kesinlikle ama kesinlikle itfaiye çağırmıyacaksın. insanlık görevini yapmak istiyorsan ambulans çağırsan yeter, yanık ceset çok kokar çevrede ki insanları rahatsız etmenin anlamı yok. **
hayatın anlamı nedir ki? önce ona bir açıklık getirelim efenim.
hayatın anlamı kişiden kişiye göre değişen göreceli bir olaydır. kimisi için canından çok sevdiği aşkıdır, kimisi için inandığı dindir, kimisi için desteklediği takımın renkleridir, kimisi için vatanıdır mille.... hop hoşt dur orada dayı! eşşeğin amına su kaçana kadar küfür ederim burada bana vatan millet sakarya yapan tek bir allahın kulu daha çıkarsa gerekirse mecazen değil gerçekten cinsel ayrım yapmadan sikerim, çok ciddiyim.
düşen seviyeyi tekrar yükseltip neden böyle bir sapıklık yapacak duruma geldiğimi söylemek isterim. abazalıktan değil kesinlikle.
1 haftadır ortalıkta dönen takım muhabbetlerini dinliyorum. herkes bunun muhabbetini yapıyor. ki burada benim için hiç bir sakıncası yok ama sorun ne biliyormusun arkadaşım, bir futbol takımının sikik iki rengini namus meselesi haline getirmiş insanımızın kendi milletinin bayrağını unutmasıdır.
şu 1 hafta içinde o kadar çok şey oldu ki, yabancıya toprak satışı iki katına çıkartıldı, askerlik kanunun içi o kadar boşaltıldı ki sikini sallayan subay olabilecek. bunun anlamı tsknın bünyesine köstebekler çok daha kolay sızabilecek. nasıl sikildiğimizi anlamıyorsunuz değil mi? içeri de bunlar olurken dışarı da soytarılar gibi hoplayıp zıplıyorsunuz, ne için? kazandığınız kupa için mi? her iki malum takımın taraftarlarına sözüm. lan paramı veriyorlar size yavşaklar? nedir lan bu sorununuz? siktiğimin memuruna zam yapılmıyor koduğumun benzinini ve doğal gazını dünya da en pahalı kullanan ülke biziz kimsenin gıkı çıkmıyor amına koduğumun takımları için kanlı bıçaklı oluyorsunuz.
benim hayatımın anlamı ciddi anlamda vatandır millettir ve son bir haftadır sokakta yapılan sokaklarda siz bu vatanı sikiyor ve daha çok sikilmesine izin veriyorsunuz. aklınızı başınıza alın lan. soktuğumun uyduruk futbol takımları için sokakta neler yapabileceğinizi kanıtladınız, hepiniz bir olup bir de kendi vatanınızın bayrağı için yapsanız şunu sokakta, yalanım varsa götümü siksinler ne amerika ne de başka bir güç bileğimizi bükmeyi bırak elimizi sıkmaya bile cesaret edemez.
ama bu iş böyle devam ederse bölüneceğiz dostum görmüyormusunuz bunu? federal devlet yapısına doğru gidiyoruz. bunun anlamı resmi bir kürdistan bölgesi olabilecek ve kendi içinde alacağı karar ile istediği vakit türkiyeden ayrılabilecek. görmüyormusunuz bunu beyinsizler?
neyse sizden bir bok olsaydı 10 yıl için de bir gık ederdiniz. illa ki bölücekler göt kadar toprak bırakacaklar karı sikmek için yatak bulamayacak hale geleceksiniz o zaman aklınız başınıza gelir. nitekim tarih tekerrürden ibarettir lakin dikkatli olun bu defa devlet kurmak için ikinci bir şansımız olmayacak çünkü işler eskisi gibi değil.
an itibari ile kuzey kıbrısda yaşanan durumdur.
umarız aynı olay sonunda türkiye dede yaşanır. birileri sonunda bir şeye ses çıkartır.
nitekim dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz bir de utanmadan ülkenin jeopolitik öneminden bahsediyoruz.
ben anlamıyorum bu insan modelini. nasıl becerebiliyor lan orada eğlenmeyi? diye düşünüyordum geçenlerde, can alıcı bir tespit yaptım. bir gece kulübünde yüksek müzik sesi nedeni ile sohbet edemezsiniz, dans ettiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü bir birinize sürtünmekten başka hiç bir halt yapmıyorsunuz, "ya baba ortam iyi yeaa" deyip gidiyorsunuz değil mi. lan madem ortam iyi neden hayvanlar gibi içiyorsun? neden her gittiğinde resim çektirip ışık hızı ile facebooka yetiştiriyorsun? neden insanlar o mekanda hap atma gereği duyuyor? gerçekten eğlenilen bir mekan olsaydı tuvalletlerinde sağa sola kusan insanlar da olmazdı diye düşünüyorum.
buradan alkole ve ya eğlenceye karşı bir şakirt olduğum anlamı çıkarılmasın.
bir çok sebep aklınıza peş peşe sıralanmıştır şimdi. ben son iki nedeni belirtmek istiyorum şimdilik. http://fotogaleri.ntvmsnb...a-tam-not.html?position=0
resmin sağ tarafında bululnan yorumu dikkatlice okuyun arabanın markasını göreceksiniz gördükten sonra bu arabanın fransız ürünü olduğunu hemen ardından da başbakanın yaptığı fransaya yapılacak olan yaptırımları hatırlayabilirsiniz. eheh olum adam bizimle dalga geçiyor lan. araba elektrikli birde, iki gün önce elektriğe yapılan zammı unutmuş olsa gerek ekonomik olacağını düşünüyor.
işte bundan ötürüdür ki kendilerin de utanma duygusu yoktur.
az önce twitterda rastlaşdığım mülayim bir bey.
sikkofield varisi bir tweetleri var, blog yazarı değil sanırsam. yazdıkları şeyler oldukça mantıklı, öyle ki
televizyon aracılığı ile kitlesel zihin kontrolü yapıldığını savunmuş arkadaş, ve iddiayı samimi bir örnek ile güçlendirmiş.
--spoiler--
işte kitlesel kontrol böyle bir şey ve insanlar bu gerçeği reddediyorlar. bir arkadaşınızın sevdiği diziyi izlerken kapatmayı deneyin
ertesi gün anasına küfredin, ardından verdiği tepkileri karşılaştırın ne demek istediğimi anlayacaksınız.
--spoiler--
tabi bunda bir şey yok değil mi? öyle canım, sadece sana kuş beyinli olduğunu, balığın bile hafızaya sahip olduğunu ama senin olmadığını yüzüne vuruyorlar ve bunu ilk defa yapmıyorlar. fransaya yaptırım falan dedimişti pek muhterem kişiler, kasımpaşalı kendileri özü sözü bir insanlar ya hani, bir kaç hafta sonra kendileri fransız yapımı elektrikli bir arabanın tanıtımına katıldı, arabayı sürdü fotograf çektirdi vs. o günde söylemiştim aynen şöyle: boykota karşıyım, sonuçta bizim milletimizin ekmek kapısı var orada sadece kendi kendimize zarar veririz. ama be adam sen o kadar artislik yaptıktan sonra fransaya ve mallarına yaptığın neydi dayı? soytarılık değildi bence de.
her neyse dönelim üstteki linke, alaka şudur; libyaya demokrasi için girilmedi bildiğiniz üzere, petrolü için girildi, onca olaydan sonra petrollerin üstüne kim yattı, tabi ki fransa. kasımpaşalı falan değilim ama kasımpaşalı olsam vallahi söylemezdim hiç bir yerde, böyle döneklik de olmaz be abi. bir dediğin bir dediğini tutsun. ama yok durmak yok yola devam türkiye.
2. dünya savaşında fransayı tekrardan toparlamak için kurulmuş bütün milletlere açık fransız lejyon birliği.
bu birliği diğer birliklerden ayıran en önemli özellik, tek şartlarının sağlık ve spor mülakatlarının geçilmiş olması. yani boyunuza yaşınıza hangi nereli olduğunuza bakmıyorlar. vizeniz ve parise gidecek kadar paranız var ise 6 aylık eğitim programının bir parçası olabiliyor ve 5 yıllık sözleşme ile işe başlıyorsunuz. fransızca bilin ya da bilmeyin pek fark etmiyor.
önemli bir alt yapıya sahibim bu konuda ve gördüğüm kadarı ile yaptıkları eğitimlerin boş beleş eğitimler olmadığını gördüm. yani bizim komando iktisat kursularında verilen 6 aylık eğitim lejyonların yanında çocuk parkında takılmak gibi kalır. fransız sempatizanı değilim doğruları söylüyorum. verdikleri para da iyi ayrıca lejyon sınıfında yükselebiliyorsunuz. tabi bunlar paralı askerler, yani savaş vs durumunda sahaya sürülen ilk grup oluyorlar her zaman bunu unutmamak gerekir. hayattan umduğunu bulamamış kişiler için bir fırsat kapısı olarak görüyorum bunu. şahsen durumum izin verse giderdim, lakin bu planımı bir takım sorunlar nedeni ile erteledim ama ikinci bir plan olarak her zaman aklımda. http://www.legion-recrute.com/en/
eğitimleri hakkında ki detayları görmek için, bear gryllsin hazırladığı escape to the legion belgesel serisini izleyebilirsiniz.
resmen sikişe getiriliyoruz. ben başka bir kelime bulamıyorum sevgili moderasyon kusura bakmayın artık.
bizim milletimiz ile nasıl sevişildiğinin en son haberidir bu. sinirden artık klavyeyi kırıcam kendi götüme sokucam sonra. çok sinirliyim sözlük. http://www.ntvmsnbc.com/id/25329502
doğru bir tespit. özellikle türk milleti için geçerli. örneğin çok değil 1 gün önce erdoğan fransız marka elektrikli bir otomobilin tanıtımında resmen reklam oyunculuğu yaptı, 1 ay kadar önce ise boykottan bahsediyordu. fransız mallarını boykot edicem diye fabrika kapatmanın alemi yok olan benim vatandaşıma olur yoksa lakin bu malların reklamını yapmakta başbakanamı kaldı yahu? her neyse böyle bir sikişe gelen türk milleti yine aldırmadı bu olaya.
bir kaç dakika önce internette surf halindeydim. önümde ki yeşil çayıma, fonda dinlediğim phlip glassdan 1000 air planes on the roof albümü eşlik ediyordu. google amcanın yönlendirmesi ile bir siteye girdim ve o da ne, sabahın saat 7 sinde birden ferdi tayfurun sesi kulaklarımı çizdirdi ve hızla beynime işgal ederek çok değerli nöronlarımı affedersin ama sikip attı azizim. ferdi tayfura lafım yok ama ben sabah dinleyemem öyle şeyleri. rakı sofrasında belki. her neyse reflekslerim mouse un kontrolünü benden aniden alı verdi ve sayfayı kapandı.
sözüm bu tiplere şimdi, otursunlar not alsınlar iyi dinlesinler;
internet global bir platform, denizlerde ve okyanuslarda bulunan balık ırklarından fazla çeşit insan var dünyada, doğal olarak hepsi ayrı müzikleri dinler. senin oraya koyduğun müzik neticesinde insanlar kendi playerlarından çalan müziği kapatmazlar. radyonun nerede olduğunu 2 saniye içinde bulamazlar ise senin sayfanı kapatırlar.
gel sözümü dinle kaldır o radyoyu oradan ve yahut koymak aklına geldiyse hiç koyma. aklına bile getirme. yada iki tane java kodu bul isteğe bağlı olarak çalışsın radyo. kullanıcılarınızı çok seviyorsanız bırakın dinlemek istedikleri kanalıda kendileri seçsin.
en çok kullanılan dögüdür. tabi tercih meselesidir lakin benim gördüğüm çoğunluk bunu kullanmaktadır.
sebebi her şeyi kısaltıp tek bir parantez içinde topladığından olsa gerek. daha derli toplu duruyor bu hali ile döngüler.
adam da para var, karizma var. e daha ne olsun?
şeklinde düşünen bir bayanın yapabileceği bir eylemdir.
aynı zamanda sözlükte kariyer yapma peşinde koşuşturan bir bayan yazar da yapabilir bunu.
şeklinde ihtimaller türetilebilinir.
birde zallın ibne olması durumunda zall bir erkek tarafından eve atılabilinir lakin bunu düşünmek istemiyoruz tabi.
önce karbonhidratları tanımak gerekir ardından örneklendirebiliriz. vücudun temel enerji kaynağı olan karbonhidratlar 2 grupta incelenir; basit ve kompleks karbonhidratlar. karbonhidratlar gün içinde kasların hareket esnasında kullandığı enerjiyi enerjiyi temin eder, fazla karbonhidratlar yağ olarak depolanır ve doğal olarak kilo yapar. kompleks karbonhidratlar karbonhidratların en sağlıklı formudur, tok tutar enerji değeri yüksektir, yavaş sindirildiği için daha uzun süre enerji sağlar kan şekerini hoplatıp zıplatmaz. kompleks karbonhidratların vücuda girişi sabah gerçekleştirilmelidir, gün içinde lazım olacak enerjiyi vermesi için. en iyi kompleks karbonhidrat şüphesizki yulaf ezmesidir. (bkz: eti lifalif)
basit karbonhidratlar ise çok kolay ve çabuk sindirilen karbonhidratlardır, doğal olarak vücut anabolik haldeyken alındığı takdirde 10 1 saat kadar süre içerisinde yağ olarak depolanır. bu neden ile basit karbonhidratları almak için en uygun zaman yüksek yoğunluklu aktivitelerden hemen sonradır, sebebi aktivite esnasında vücut karbonhidrat havuzlarını boşaltır ve yerine koyacak acil enerji arar, bulamazsa kasları yakar. bu neden ile kilo vermek isteyen kişiler için aç kalmak hiç bir şekilde çözüm değildir, her zaman dengeli bir diyet gerekir. kilo almak isteyenler ise bu basit karbonhidratları gece tüketmeledir. hiç sağlıklı bir tavsiye olmadı lakin teoride ne olduğunu anlatabilmişimdir umarım. bu arada basit karbonhidratlar için (bkz: reçel) (bkz: pekmez) (bkz: haribo) kısacası şeker.
hayvandan gelen değil, hayvana doğru giden insandır. örnek olarak halı saha maçı yapacak miktarda erkek buluşur lakin halı saha maçı yapmak yerine 10 yaşında ki bir kız çocuğuna tecavüz eder, ardından ulu önder tayyip erdoğanın muhafazakar demokrat diye nitelendirdiği hukuk sisteminden ceza almadan hayatlarına devam ederler.
vücutta ne kadar organ varsa hepsinin işlevi ile övünürüz, allah yokluklarını bize göstermesin diye dualar ederiz. lakin bu organlar arasına göt hiç girmez. sen hiç çok şükür elin götün tutuyor diyeni gördün mü? yok çünkü kıymet bilmiyoruz. taa ki bağsur ya da kıl dönmesi gibi talihsiz hastalıkların pençesine düşene kadar. bir de bizim türk milleti ne kadar vicdansız lan. taktığı isimlere bak. yok bağsur yok kıl dönmesi. latinceleri çok seksi bu hastalıkların halbuki ne olduğunu bilmesen sırf doktor sana böyle bir şey desin diye ağzını açıp beklersin. (bkz: pilonidal kist) (bkz: hemoroid)
alman pilotlar tarafından ingiliz hücum botlarına çanakkale savaşında gerçekleştirilmiş saldırıdır. günümüz de f4 eğitim uçaklarına uçan tabut diyoruz bir de o zaman kumaş ve tahtadan yapılan uçakların halini düşünün. doğal olarak bomba atma düzeneği ve kapasitesi yok bu uçaklarda lakin alman pilotlar türkiyenin havasından suyundan etkilenecek olsa gerek birden yaratıcı davranmışlar ve uçaklardan gemilere el bombası atma fikrini ortaya koymuşlar. kim bilir belki bir mehmetçik düşünmüştür bunu. 20. yüz yılın başlarında teoride mantıklı olan bu saldırı şeklini hemen pratikte ingiliz gemileri üzerinde denemişler ve eylemleri tarihin tozlu sıralarında yerini almış. çanakkale savaşında bu fikrin pek işe yaradığını düşünmüyorum sonuçta hem uçağı sürüp hem el bombası kasmak zor iş olsa gerek. lakin günümüzde b2 gibi insan yapımı azraillere fikir öncülüğü etmiştir.
evet türkiye yine birinci. nerede mi? avrupa insan hakları mahkemesinde en çok mahkum edilen ülkeler arasında number 1.
bir vatandaşın avrupa insan hakları mahkemesine gidebilmesi için ülkesinde bulunan bütün hukuk kanalarını kullanmalı ve bir sonuç elde edememeli ki, avrupa insan hakları mahkemesine gidebilsin. ben bunu ülkemde ki hukuksuzluk olarak yorumluyorum, sonuçta insanların hukuk yolu ile bir şeyler elde edemediği ortada ve penguen güzel bir kapak ile yine kapak olmuş bağzılarına.
teoriye göre dünya bir can kurtaran botuna benzetiliyor ve 50 kişilik bir bota daha fazla adam koyunca botun işlevini yitirebileceği buna rağmen bota adam konmaya devam edilirse can kurtaran botunun batacağını savunuyor, kısacası kontrolsüz nüfus büyümesi dünya için pek hayırlı değil. yani neymiş sağda solda 3 çocuk yapın falan demiyormuşuz.
gerçeği kabullenip yola devam etmek gerekir. bardağa dolu tarafından bakıldığı takdir de iş kolaylaşır.
bir çocuk sahibi iseniz dünya turu yapmak mümkün olmayabilir, olsa bile zehir olabilir. lakin çift hala çok ateşli bir dünya turu yapabilir. paran mı yok? al çadırını kur karadeniz de bir kamp alanına takıl paşa paşa. örnekler çoğaltılabilinir yeter ki sevin birbirinizi.
edit: eklemeyi unutmuşum, korunmadan sex yapabileceğinizin bilincine varmak da bardağın dolup taşmış tarafı, ayrıca oldukça güzel bir örnek.
çizgili desenli pijama giyip gelinesi partidir üzerinde atlette olacak tabi. hatta damsız değil atletsiz almıyacaz. bu parti de aşırı alınan alkol miktarı bahane edilerek bütün şakirt yazarların beyinlerinin pekmezi akana kadar yastıkla darp edilebilinir keza çok kıymetli bayan yazarlar ile samimi ve haysiyetli yeni arkadaşlıklar kurulabilinir. sol framede çok afedersin "am göt" muhabbeti yapan liseli gençlerimiz sarhoş edilip götlerine oyuncak araba sokulup ailelerine yollıyabilir bu kişilerin testesteron seviyesini bir miktar olsun geriye çekip sözlüğü daha terbiyeli bir hale getirebiliriz. hayırlı olacağını düşündüğüm parti. *
bu sabah sıkıntısını yaşadığım hadisedir. entry takipte yaklaşık 15 dakikadır pusuya yattım bekliyorum. sol orta parmağım f5 tuşuna basmaktan adeta aşındı üstü şimdiden yeni oluşan bir nasır tabakası ile kaplı. prensiplerim gereği otu boku gammazlamıyorum, sözlük formatına aykırı entry düşmesini bekliyorum önüme lakin yok.
(bkz: olmuyor olmuyor olmuyor)
