sonosmanli
139 (şirin baba)
altıncı nesil silik 1 takipçi 8.30 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sigaramız diye genel bir durum yok

    1.
  1. otlakçılara karşı kullandığımız pardon filmi repliğidir.

    (bkz: bir sigara içmem şart)
    5 ...
  2. müslüm gürses in ses tonu

    1.
  3. hani adamın a.ına koyan şarkılar vardı ya; aynen öyle yapan tondur.
    1 ...
  4. yirmi tl lik banknotların hatalı basılması

    1.
  5. merkez bankası matbaasındaki makinelerin suçudur.

    --spoiler--
    kalpazanların dahi böyle bir hata yapmadığı vurgulandı.
    --spoiler--
    1 ...
  6. otuz bir çektiğini saklamak isteyen ev arkadaşı

    1.
  7. utangaç ev arkadaşıdır. neden utandığı bilinmez. hem bu poğu yiyor hem ölümüne inkar ediyor. asıldım desen ne olacak? hepimiz yapıyoruz rahat ol.

    odasında bilgisayarının ekranı açık kalmış. porno siteler sekme sekme açılmış ve öylece bırakılmış*. banyonun ışığı yanmakta. saygı duyduk çekildik odamıza...

    + hoş geldin hacım.
    - hoş bulduk. ne yaptın müdür? terlemişsin.
    + hiç ya yüzümü yıkadım.
    - bırak alleasen tokatladın değil mi?
    + yok ya lavabodaydım.
    - porno izledin ve asılmadın ha?
    + izlemedim ki olum, ne pornosu?
    - ulen kapın açık, ekran açık, sayfalar giriş kapısından gözüküyor.
    + hass... kapattım zannettim.
    - uhhhahahahaha.
    2 ...
  8. dürümü kağıda sıkıştıran dürümcü

    1.
  9. aç bünyeye zorluk çektirmek isteyen dürümcüdür. oysa amacınız kağıdını sıyırıp bir ısırık almaktır. nasıl sardıysa artık dürümü, sıyrılmaz. kağıdı yememek için cebelleşirsin ama nafile. dürüm mundar olur, dağılır.
    2 ...
  10. uludağ sözlük bkz team

    1.
  11. gizli bir örgütlenmeleri vardır. başlıklara eş zamanlı operasyonlar yapmaktadırlar. arkalarında amerika'nın olduğu söylenmektedir.
    1 ...
  12. the sicilian clan

    1.
  13. ennio morricone'nin muhteşem müziğine imza attığı filmdir. bizimkiler türk filmlerine arak yapmayı ihmal etmemişler.

    0 ...
  14. şoföre iki serseri alır mısın demek

    1.
  15. öğrenci alınıyor da serseri niye alınmasın sorusunu akla getirir. herkes okumak zorunda mı kardeşim? biz de serserilik yapıyoruz.
    1 ...
  16. sivilcelerin bazı kişileri karizmatik göstermesi

    1.
  17. karizmatik duran sivilceden farklı olarak burada sivilce karizmatik değildir. kişide karizmatik değildir. sivilcenin kazandırdığı bir karizmatikliktir. ama o sivilceler herkese katmaz bu karizmayı. tipe göre muamele...

    (bkz: karizmatik duran sivilce)
    1 ...
  18. çocuğuna çorbana bak diyen 68 kuşağı

    1.
  19. sistemin ağzına sıçtığı kuşaktır. zamanında dünyanın değişebileceğine/değiştirilebileceğine inanacı tam olan bu kuşak sistem tarafından tost arasına sucuk misali iyice ezildikten sonra büyük oranda inancını yitirmiş, kurduğu hayallerin gerçekleşme ihtimaline olan inancı kalmamıştır. sistemi bizzat yaşayarak, ezilerek, yalnız bırakılarak, hayatı elinden alınarak içselleştirmişlerdir. bu şekilde hayata bir yerden devam edenler çocuklarına; 'bu işlere bulaşma, ekmeğini kazanmaya bak' diyerek bir zamanlar uğrunda arkadaşlarını kaybettiği, hayatını ortaya koyduğu davaya olan inancının kalmadığını ortaya koymaktadır.

    ne kadar hazindir ki dostlar; bugün birçok haksızlığa, adaletsizliğe, ezilmişliğe, eşitsizliğe, sömürüye karşı dururken bize güç veren geçmişin onurunu, savaşımını ve kararlılığını böyle görmek.
    0 ...
  20. dersten devamsızlıktan kalmak

    1.
  21. sıkıntının baş gösterdiği durumdur. bir sonraki sene kendini başka bir dersle çakışarak ifşa edecektir.

    devamsızlıktan ne şekilde kalındığı da önemlidir. dört imza atmama hakkını verip beş imza atmadığımızda bırakıyorlarsa ben bazı şeyleri sorgularım arkadaş.
    0 ...
  22. edward s coffee

    1.
  23. starbucks çakması kahveci. konsept aynı fakat lezzet farklıdır*. Türkiye'de ilk şubesini Forum Trabzon AVM 'de açmıştır.
    0 ...
  24. mehmet hakan özhendekçi

    1.
  25. takip edilmesi gereken gitarist.

    0 ...
  26. oda kokusu

    1.
  27. düzenli havalandırma ile rahatsız etmeyecek kokudur. parfümlerle güzel kokmasını sağlamak yeterli değildir. çorapları ortalıklarda bırakmamak lazımdır. havalandırma işleminin osurduktan sonra yapmılması tavsiye edilir.
    0 ...
  28. partikülarizm

    1.
  29. palazlamak

    1.
  30. Kuş yavrusu irileşip semirmek. Varlığı artmak, zenginlemek.
    0 ...
  31. selçuk parsadan olayı

    1.
  32. --spoiler--
    10 Mayıs 1996'da Çiller'in başbakanlıktan ayrılmadan önce örtülü ödenekten 500 milyar lira çektiği açıklandı. DYP lideri bunu kabul etti. Yılmaz, Çiller'in örtülü ödenekten "cüz'i miktar" devrettiğini, bu parayı yurtiçinde kullandığını açıkladı.

    Çiller'in bu paradan 5.5 milyar lirayı Selçuk Parsadan adlı bir dolandırıcıya kaptırdığı iddia edildi. Çiller ise "devlet sırrı" olduğu için konu hakkında açıklama yapmayacağını söyledi. 19 Haziran 1996'da DYP lideri hakkında verilen örtülü ödenek önergesi RP'nin DYP'yi desteklemesiyle reddedildi.

    Kamuoyunda "örtülü ödenek skandalı" olarak anılan olay şöyle gelişti: Selçuk Parsadan, 1995 yılında kendisini eski Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun diye tanıtıp, ''Ben emekli subayları örgütleyip seçimlerde DYP'ye çalışacağım. Ancak bunun için bana 5,5 milyar lira lazım'' diyerek Çiller'i dolandırdı. Daha sonra yargıya intikal eden olaydan aklanan DYP Genel Başkanı Tansu Çiller hakkında, ANAP istanbul eski Milletvekili Halit Dumankaya ile 71 ANAP milletvekili tarafından bir önerge verildi.

    Çiller, önerge metninde ''Başbakanlık Örtülü ödeneğini 1050 Sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 77'nci Maddesine aykırı şekilde harcamak suretiyle, Hazineyi zarara uğratarak, görevlerini kötüye kullandıkları ve bu eylemlerinin TCK'nun 240'ıncı maddesine aykırı davranmakla'' suçlanıyordu.

    DYP Lideri Tansu Çiller, yargı aşamasında aklandığı örtülü ödenekle ilgili iddialar konusunda Yüce Divan'a gönderilmek istenmesinin, Anayasa'nın ''Hiçbir karar yargı kararları üzerinde olamaz'' yolundaki hükmünün açık bir ihlalini oluşturduğunu söyleyerek tepkisi dile getirdi. Çiller'in savunması Soruşturma Komisyonu üyelerini ikna edemedi. MHP, DSP ve ANAP'lı üyeler, Parsadan kararındaki ifadenin 'Delil yetersizliği' anlamına geldiğini belirterek, Çiller'in savunmasını doyurucu bulmadılar. Çiller'i başbakanlığı döneminde kandırarak örtülü ödenekten 5,5 milyar lira alan Selçuk Parsadan, Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak ağır para ve hapis cezasına çarptırılmıştı.

    Meclis Genel Kurulu'nda Örtülü Ödenek Dosyası için yapılan oylamaya 312 milletvekili katıldı. 145 milletvekili Çiller'in Yüce Divan'a gitmesi yönünde oy kullanırken, 123 milletvekili ret oyu verdi. 44 milletvekili ise çekimser kaldı. Kabul oylarının retlerden fazla olmasına rağmen Çiller'in Yüce Divan'da yargılanabilmesi için gerekli 276 oya ulaşılamadı ve DYP Genel Başkanı "Örtülü Ödenek Dosyası"ndan aklandı.
    --spoiler--
    2 ...
  33. safkan atı cep telefonu ile takas etmek

    ?.
  34. irlanda'da yapılan iştir efendim. ekonomik kriz sebebiyle irlanda'da at sahipleri bakım masraflarının yükselmesi nedeniyle atlarını serbest bırakmışlar. yirmi bin at başıboş gezmekteymiş. safkan at sahipleri ise ilginç yöntemlere başvurmuş. hafta sonları oluşturulan takas pazarlarında safkanlar cep telefonu, dizüstü bilgisayar veya lcd televizyon karşılığı el değiştirmekteymiş.
    0 ...
  35. elde kalan son parayı iddaa kuponuna yatırmak

    1.
  36. elde kalan miktar zaten bir zike yaramayacaksa* yapılabilecek eylemdir. fight club filminin etkisiyle; biz tanrının istenmeyen çocuklarıyız. o zaman dibine vurma vaktidir dostum tyler.
    (bkz: tyler durden giden 20 tl mi ver allahsız)
    0 ...
  37. mutsuzluğu aramak

    ?.
  38. biraz melankoliyi seven ve bu halde daha üretken olan bünyenin arayışıdır. her şey güzelken bir şeylerin eksik olduğuna dair his duyarız. deriz ki; hiç bir eksiğim yok, her şey istediğim gibi ama bir şeyler eksik. eksik olan şeyi ararken güzel dediğimiz şeyler bozulmaya başlar ve hayat yeniden karmaşıklaşmaya, anlamsız oyunlar oynamaya başlar. işte o an melankoli dozajında alınırsa hayat aslında böyle eksik gözükse bile daha anlamlıdır. sevmeye başlarsınız bu durumu. alışkanlık yapar ve sonunda her şeyin yoluna girmeye başlaması korkutur gözünüzü. yine o boşluğu hissetmek istemez bünye. mutsuzluğu aramaya böyle başlarsın.
    2 ...
  39. sultanahmet köftecisi ne gidip hazır köfte yemek

    1.
  40. yurdumun güzel şehri trabzon'da başınıza gelebilecek olaydır. 12 tl bayılıp hazır köfte yemenin hazzı başkadır tabiki. anlatılmaz yaşanır. isim sultanahmet ama köfte; pınar hazır köfte hacı. yanına koyduğu üç ince dilim turşu ise yüzlerinizde bir tebessüm oluşturabilir.
    1 ...
  41. napoli kentinin çöp problemi

    ?.
  42. napoli kentinin sokaklarında biriken 2400 ton çöpün temizlenmemesi sonucunda oluşan problemdir. kentin en işlek caddelerinde bile dağ gibi çöp yığınları var. yetkililer 16 yıldır çözememiş bu problemi ve sonunda Avrupa Komisyonu olaya el atmış. eğer sorunu çözemezlerse yaptırım uygulayacaklarmış.

    hani yere tükürene bile ceza vardı avrupa ülkelerinde? sokaklar pırıl pırıldı hani? gidenler hep böyle anlattı bizlere. bunca teknoloji arasında 16 yıldır çöp problemini çözememiş adamlar. anlamak mümkün değil. yakında çöpleri mars'a bırakacağız ey avrupa! ilerleyin artık!
    3 ...
  43. bu kaçıncı sigara evladım

    ?.
  44. şehir dışında okunuyorsa, okunulan yerdeki rahatlık özlenir lakin yine de koy g.te mantığıyla içmeye devam edilir.
    0 ...
  45. türkiye ile abd arasındaki haşhaş sorunu

    1.
  46. 60'lı yılların sonuna doğru amerikan gençliğinde uyuşturucu kullanımının hat safhaya ulaşması sonucu doğan krizdir.

    amerikalılar 1960'ların sonuna doğru gençlerin uyuşturucu alışkanlığı nedeniyle çektiği acıların gerçek nedeninin, illegal olarak sağlanan yabancı haşhaşından elde edilen eroin, daha doğrusu haşhaşın üretildiği ülkeler olduğuna inanmışlardı. üretici ülkeler arasında adı en fazla geçen, en fazla problemin kaynağı olarak düşünülen ülke ise türkiye idi. Narkotik ve tehlikeli ilaçlar bürosu, amerika'da illegal olarak tüketilen eroinin yüzde 80'inin türk haşhaşından elde edildiğine yönelik bir inanca sahipti. Amerikalılara göre eroin kaynağı olan türkiye'deki üretim sona ermedikçe uyuşturucu ile mücadele başarıya ulaşamayacaktı.

    Richard Nixon bu bağlamda 1969 yılının ortalarında türkiye'ye 1969 yılının tüm haşhaşını satın alması için yetkililer gönderdi, fakat türk makamları bu teklifi kesin şekilde reddettiler. daha sonra abd'nin türkiye büyük elçisi dışişleri bakanı çağlayangil'e tüm haşhaş ürününü satın almayı teklif etti. cavap, çağlayangil aracılığıyla başbakan demirel'den geldi: Afyon yüzyıllardır türkiye'de üretilmekteydi, hatta onun adını taşıyan bir şehir bulunmaktaydı. Türkiye'nin haşhaş üretimini yasaklaması mümkün değildi, fakat sınırlandırabilirdi. büyükelçi tatmin olmamıştı ve demirel ile birebir görüşmek istedi. büyükelçi handley'in demirel'e teklifi şuydu: türkiye haşhaş üretimini durduğunu ilan edecek ve üreticilere tazminat olarak verilecek 5 milyon dolar karşığında 1970 ürününü tarlaya gömecekti. demirel teklifi kesin bir şekilde reddetti ve buldozerleri, afyon tarlalarına sürecek bir türk bulunamayacağını söyledi.

    Amerikalılar 1969 yılından sonra türkiye ile temaslarını devam ettirirken, amerikan adalet bakanı mitchell'in 20 temmuz 1970'de türkiye gibi ülkelerde ortaya çıkan illegal haşhaş trafiğini önlemek için bu ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulanması teklifine onay vermesi, johnson mektubu* derecesinde sarsıcı bir nitelikte olmasa da, o dönemdeki türk-amerikan ilişkilerinin niteliğini ortaya koyması açısından önemli bir gösterge idi.

    aslında adalet partisi hükümeti, haşhaş üretilen alanların genişliğini hektar olarak azaltma ve yasal olarak haşhaş üretilen vilayetlerin sayısında da azaltmaya gitme konusunda oldukça kararlıydı. 1960 yılında haşhaş üretimine izin verilen illerin sayısı 42 iken, bu rakam 1961-1962 hasat yılında 30'a, 1963-1964'te 25'e, 1966-1967'de 21'e, 1967-1968'de 18'e, 1968-1969'da 11'e ve 1969-1970'de de 9'a indirilmişti. 10 haziran 1970'deki hükümet kararnamesi, 1970-1971 hasat yılında haşhaş üretimine 7 vilayette izin verecek ve 1971-1972'de bu rakamın 4'e indirileceğini ilan edecekti. diğer taraftan türk hükümeti, illegal haşhaş üretimine ve satışına mani olmak için önlemler almaktan geri durmuyordu. örneğin legal olarak üretilen afyon için belirlediği fiyatı arttırıyordu ve eroin kullanımı ve kaçakçılığı konusunda avrupa ve amerika'dakilerden çok daha ağır cezalar uygulamaktaydı. illegal haşhaş üretimini engelleyebilmek için türk hükümeti 1967 yılında 1000'den fazla ekstra polis ve jandarmayı bölgede görevlendirmişti. 1969 yılında polis içinde narkotik bölümler oluşturulmuş, örgütlenmiş, bunlara silah ve teçhizat sağlanmış ve personeli özel eğitime tabi tutulmuştu. türkiye, haşhaş ve diğer tehlikeli ilaçlar konusundaki bütün anlaşmaları imzalamış, uyuşturucu madde ile ilgili kurulan bütün örgütlenmelere katılmıştı.

    sonuç olarak amerika'yla haşhaş konusunda işbirliği yapmak yolundaki bütün istekliliğine rağmen demirel hükümeti, amerikalıların en önemli isteği olan ekiminin tamamen yasaklanması önerisine olumlu cevap vermiyordu.

    eğer iki devletin hükümeti samimi olarak çaba gösterselerdi, karşılıklı olarak tatmin edici bir sonuca ulaşabilirlerdi, çünkü sorunun kaynağı haşhaşın üretilmesi değil, fakat illegal kanallara aktarılması idi. başka üretici ülkeler etkili denetim sistemi kurabilmişlerdi, türkiye de kolaylıkla onların yolunu takip edebilirdi. fakat iki ülkenin yönetimleri uyguladıkları politikalarla daha çok kendi halklarına hitap ediyor, konuyu kullanarak iç politika çıkarları elde etmeye çalışıyorlardı. Amerikan yönetimi, türk afyonunun kaynağından kurutulmasıyla amerikan toplumunun uyuşturucu alışkanlığı probleminin büyük oranda azalacağını propaganda etmekle türkiye'yle ilişkilerinin önemini göz ardı etti, türkiye'nin iç siyasetinin doğasını yanlış tahlil etti ve eroinle ilgili arz ve talep gerçeklerini görmezden geldi. amerikan kongresi ve basını ile birlikte türkiye'ye karşı zorlayıcı taktikler uygulayan amerikan otoriteleri, türk hükümetinin, üretimi yasaklamakla türk halkı ve uluslararası toplumun gözünde prestij kaybedebileceği gerçeğini ihmal ettiler. türk makamları da haşhaşın illegal üretimini ve satışını engellemek için etkili tedbirler alma yoluna gitmediler, böylece ülkelerine uluslararası alanda kötü ün kazandırdılar.

    * (bkz: johnson mektubu)

    kaynak: osmanlı'dan ikibinli yıllara türkiye'nin politik tarihi, s. 471-474
    2 ...
  47. vesayetçi demokrasi

    1.
  48. seçilmemişlerin seçilmişleri baskı ve kontrol altında tuttuğu bir takım paradoks içeren yönetim biçimidir.
    4 ...
  49. namzetlik

    1.
  50. durma sol frame durma

    ?.
  51. sol frame durduğunda yazarın haykırışıdır.
    0 ...
  52. elektro gitarı bel altında çalmak

    1.
  53. tarz meselesidir. cool gözükmek için neredeyse dizlere kadar indirecekler. askıyı ayarlamanın belirli standartları vardır. elin rahatça perdelerde hareket edebilmesi gerekir. kolları uzun olanlar aşağıda rahat ederler ancak bel altına indirecek kadar kolları uzun olan gitarist var mıdır? nitekim jimmy page'in kolları uzundur lakin baktığınızda dirsek aşağıya doğru fazla açı yapmıştır ve beli büküktür. slash ise çoğu zaman gitarı kaldırır. adamlar çatır çutur çalıyorlar orası ayrı. üstatlara saygımız sonsuz.
    1 ...
  54. newton uyku sistemi

    1.
  55. --spoiler--
    saatlerce bir dünya maketinin önünde çalışmasını sürdürüyormuş ve uykusu geldiğinde eline bir metal alıp koltuğuna geçip uyuyormuş. 15 dakika sonra o metali elinden düşünce takrar düşünmeye başlıyormuş ve uykusu geldiğinde tekrar onu eline alıyor 15 dakika sonra düşünce yine uyanıyormuş.
    --spoiler--
    bunu zamanımızdaki bilim insanları şu şekilde dizayn etmişler: 10 dakika uyku, 40 dakika çalışma. bir insanın dikkatini 40 dakika sonra kaybettiğini biliyoruz. bu şekilde sürekli beyini dinç tutmuş oluyoruz. yaşam bu şekilde akıp gidecek en azından sıkı çalışma dönemlerinde. her ne kadar çalışma şeklinde geçecek olsa dahi günün her anını yaşama açısından zevkli bir uygulamaya benziyor.

    derece ile yurt dışına üniversite eğitimine gitmiş bir mühendis anlatmıştı bunu uyguladığını. ilk bir hafta çok zorlanmış ancak alıştıktan sonra beynin çok dinç kaldığını, hiç bir şekilde yorgunluk, halsizlik hissetmediğini söylemişti.
    0 ...
  56. sevr i yeniden tartışmaya açalım

    1.
  57. zaman gazetesi yazarı mustafa armağan'ın yazdığı yazı ile orantılı isteğidir.

    demokrasi, fikir özgürlüğü... atatürk'ü o zamanın gerçekliliği çerçevesinde eleştirebilirsin bazı konularda; tartışırız, beraber yorumlarız. tarihi gerçeklikten uzak bir şekilde bunları yaparsan rengini belli edersin, amacının farklı olduğunu düşündüttürürsün. hani zaten biliyoruz neye hizmet ettiğinizi.

    yazı çok akıllıca yazılmış. amaç tarihi bir konuyu tartışmaya açmak olsa yine amenna. altında yatan tarihi bir olayı incelerken aslında amacın bu olmaması; bok atmak, pislemek, pisleşmek, ne olduğunu belli etmek. samimiyetten uzak, kasıt taşıyan bir altyapı içermesi.

    http://www.odatv.com/n.ph...tismaya-acalim-1907101200
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük