dersimde yarım kalan işini bitirirdi. zira inönü'yü 1.dersim harekatında yeteri kadar sert davranmaması sebebiyle 1937'de görevden almıştır kendisi. bu açıdan baktığımızda 10 yıl daha yaşasaydı herhalde tarih tarafından büyük bir liderden ziyade kanlı bir diktatör olarak tanınırdı. bunun yanında yiğidin hakkını da yememek lazım. çünkü eğer yaşasaydı büyük ihtimalle batılı devletlerin israil'i sırf ortadoğuyu sömürmek ve sindirmek için kurduğunu önceden görür ve batılılardan bir taviz yada güvence alıncaya kadar sonuna kadar bu duruma karşı çıkardı. israil'in kuruluşunu engelleyemese bile hatırı sayılır bir süre geciktirmeyi başaracağı muhakkak. zira 2. dünya savaşı bahanesiyle ismet efendi'nin başkanı olduğu türkiye üzerinden bugünkü israil'e yüzbinlerce yahudi taşınmıştır. zaten sırf bu yüzden "öldürüldü" ya neyse artık...
4 ay öncesinin "tırt" tartışması.
ak parti 4 ay önce konuyla ilgili sümeyye erdoğan'ın danışmanlık görevi karsılığında hiç bir maaş almadığını açıklanmıştı. ranttan ziyade sümeyye erdoğan'ı siyasete ısındırıyormuş gibi geldi bana.
25 yıl boyunca hiç bir seçime muhatap olmayıp devlet yönetiminde çeşitli kademeleri işgal eden diktatörler ve bu diktatörleri "özlemle" yadeden, "ah keşke şimdi yaşasaydı" diyenlerin düştükleri yaman çelişkidir.
Klavye başında sağa sola ahkam kesen nazi sempatizanı özenti tayfası atsızcıların, kemalistlerle karşı karşıya gelmemek için dansöz misali kıvırmasına sebebiyet veren versus.
malesef kemalistlerin mustafa kemal atatürk hususunda gösterdikleri saçma sapan refleks ve ilahlaştırma çabalarının aynısını hüseyin nihal atsız noktasında kendine "atsızcı" diyen bir kesim tarafından da yapıldığı ortada. ilginç olan nokta ise atsızcı tayfanın aynı zamanda atatürkçü gibi görünmeleri. işte bu noktada sonucu merak edilen versustur. Her ne kadar bu atsızcıların dilleri atatürk desede içlerinden geçen farklıdır kanımca.
Oldukça saçma olan bir eylemdir. Tıpkı ak partinin önünde yapacağı eylem gibi. Partinin önü arkası mı olur amk. (bkz: femen in ak parti önünde yapcağı eylem)
Mhpli solcu aynı zamanda kemalist ancak sarıgül'e karşı da boş olmayan türkiye değişim hareketi üyesi chpli. Evet sanırım kendisini ancak bu şekilde tanımlayabiliriz.
hala mhp'li olduğunu bilmeyenlerle aynı sözlükte takılan yazar. bu sözlüğe mhp'li girdik, bir gün çıkarsak da mhp'li olarak çıkış butonuna basacaz. her şey değişir mhp'liliğimiz değişmez.
insanı sözlükten tiksindiren bir ayrıntıdır.
genelleme yapmak durumunda kaldık ama aslında o kadar da genelleme yapacak bir durum yok. tamamı onuncu nesil yazarlar arasında bulunan bir kesim y.rrak kafalı sazan balığı sürüsüdür burada kastedilen. bu y.rak kafalı sazan arkadaşlara gelince;
- lan beyniniz çalışmıyor mu lan sizin?
-adamın sizin sazanlığından faydalanıp primin .mına koyduğunu anlayamıyor musunuz gerçekten?
-hadi beyniniz çalışmıyor, gözünde mi kör arkadaş?
-bu tip başlığı açanların hep aynı kişiler olduğunu görmüyor musunuz?
-daha açık sorayım geri zekalı mısınız lan siz?
eğer öyleyse utanmayın lan böyle şeylerin ayıbı olmaz. yok değilseniz,
adamlar sizi ayakta s.kiyor haberiniz yok be amk. safları sizi!
geri dönersek, çok mu s.kimde bu sazanlık hadisesi? değil tabi. ancak arada bir görünce hafif üzülüyor insan, istemsizce "yazık la kimin çocuğuysa artık " deyi veriyorsun. bide düşünsenize lan (sanıyorum bu dediğimi dokuzuncu nesil ve önceki nesiller daha iyi anlayacaktır.) bütün bir yıl boyunca üzerinden pirimin .mına koyulan bu eleman yarın bir gün onbirinci nesiller gelince "onbirinci nesillerin x olması " gibisinden başlıklar açıp kendince d.şşak geçecek yada öyle sanacak yediği d.şşağın haddi hesabı yokken...
yazık lan çok yazık.
kemalistler dahil pek kimsenin dikkatini çekmeyen sorunsal. mustafa kemal 1881'de doğmuştur. tamam eyvallah ta yok mudur hangi gün veya ayda doğduğuna dair bir kayıt?
yok yani bilelim de ulusal bayram falan ilan edelim. hem fazladan bir gün tatil etmiş oluruz.
herhangi bir hükümet yetkilisinin ağzından bir gaf, bir yanlış anlaşılmaya müsait söz veyahut bir dil şürçmeşi olmaya gör sen bu memlekette.
" az daha direnin hükümet düştü düşecek " diyeni mi dersin, "birkaç gün sonra garanti hükümet düşer " diyeni mi dersin,"hükümetin düştüğü birazdan açıklanır " diyeni mi dersin yoksa bu ayağa çadırda devrimci kız s.keni mi dersin... velhasıl çapulcu cenahta ortalık bir panayır bir karnaval efenime söylim bir şenlik alanı oluyor arkadaş. tam da bu noktada naçizane bir önerim olacak. gelin bu işi gelenekselleştirip ülke çapında bir şenlik havasında kutlayalım. şöyle ki;
sokaklar ateşe verilsin, hükümet yetkilileri bir bir istifasını sunsun, recep tayyip erdoğan ağlamaklı ses tonu ve şiş gözlerle "hükümet düşmüştür." desin, akp dağılıyormuş gibi yapsın, insanlar sokak ortasınnda s.kişsin, ordu darbe yapsın, başbakan kemal kılıçdaroğlu olsun, mersin, güneydoğunun incisi olsun, izmirliler haliç'te yüzebilsin... sadece bir günlüğüne lan. aksi halde "akp yıkılıyor" diye diye telef olacak gariplerim.
(bkz: kemalistlerin uğramadığı başlıklar) kemalist zihniyetin gerçekleri görmemek için kör sağır taklidi yaptığı hadise. Ve belirtmek gerekir ki buradaki "irticacılar" kelimesinden kasıt bir kesim zihniyetin halka bakış açısını göstermektir. Konuya dönecek olursak,
Kurtuluş Savaşı'nda halkın gösterdiği kahramanlığı göz ardı ederek birilerini tek başına yüceltmek ve " o olmasaydı adın yorgo olurdu " demek en hafif tabiriyle " densizLik " olarak niteleyebiliriz herhalde. O olmasaydı bile bu savaş sonunda benim veya senin yada herhangi birinin adı yine ahmet-mehmet olurdu ama emin ol yorgo olmazdı. Çünkü bitme noktasına gelmişken bile Çanakkale Savaşı'nda seyyit onbaşıları, yahya çavuşları, tophaneli hakkı bey'leri, Mustafa kemal'leri ve daha nicelerini çıkaran bu millet elbette bize kurtuluş savaşını kazandıracak daha pek çok lider çıkarırdı. Eğer buna inanmıyorsan hiç kusura bakma ama adının yorgo olması için çok Afedersin nineni elin rum'unun s.kmesi gerekmiyor. Sen bu halkı tanımayarak zaten yorgo olmuşsun bile. Özetleyecek olursak "o olmasaydı" deyip halkın emeğini s.kip atmamak lazım. (bkz: emeğe saygı)
gerici yobaz kafalı arap sevdalısı osmanlı monarşisi ile türkiye'de bugün pek çok kemalist kardeşimin özlemini hasretle duyduğu mustafa kemal'li ismet inönü'lü yılların karşılaştırılmasıdır ve sözlerime başlamadan belirteyim ki burada kimsenin şahsına hakaret yok tamamen eleştiri vardır.
osmanlı devleti 13.yy sonları ile 20.yy başları arasında hüküm sürmüş bir devlet. hüküm sürdüğü döneme baktığımızda dünya'da hakim olan yönetim biçiminin monarşi olduğunu görürüz. ama kemalistler olayı öyle bir aksettiriyor ki sanırsın o dönem dünyada tam demokrasi çılgınlığı var da osmanlı bizi bundan mahrum etmiş gibi. demem o ki bu durum osmanlı'ya has bir durum değil ingiliz'de de var, fransız'da da var almanya'da da var. peki neden demokrasi değilde monarşi benimsenmiştir?
demokrasiyi halkın yönetimde en etkin olduğu sistem olarak tanımlarız. bu etkinliği sağlayan ise yönlendirmenin olmadığı adil ve hür bir seçimlerdir. mevzu bahis dönemlerde bu altından kalkılması teknik olarak imkansız bir yüktür. zaten demokrasinin beşiği antik yunan'da ve roma'da demokratik seçimlerden kasıt sayıca oldukça az olan soyluların oy kullanması ile oluşan bir durum. çünkü demokrasi yoluyla o dönemlerde halka ulaşmanın imkanı yoktu. kaldı ki günümüzde bile tüm teknoloji ve imkanlara rağmen demokratik şartlar sağlanamamışken ve her seçimde adet olduğu üzere hile yapıldığı tartışmaları dönerken ve bazı terörist örgütler seçimler noktasında halkı baskı altında tutarken ve seçim sonuçlarını hazmedemeyenler sokakları ateşe vererek "hak" ararken ve gazete köşelerinde postal yalayan "basın özgürlüğü kısıtlanmış " gazetecilerimiz varken yani ülke olarak biz bile demokrasiyi tam olarak anlayamamışken osmanlı'yı demokrasi ile eleştirmek aptallıktan, saflıktan , cahillikten veya art niyetlilikten başka bir şey değildir. dönemin imkanlarını göz önünde bulundurarak o dönemde herhangi bir devlette demokratik yapının oluşmasının imkansızlığını görmemek için çok maharetli gözlere sahip olmak gerekir herhalde. kaldı ki osmanlı'da öyle yada böyle gerekli şartlar oluştuğunda padişahın geniş haklarından taviz verdiği ve sadece osmanlı için değil günümüz türkiye'si için de ilk demokrasinin sinyallerinin verildiği görülmüştür(1. ve 2. meşrutiyet) hala osmanlı'yı eleştirecek kadar aptallar varsa yapacak bir şey yok (sizi kemal kılıçtaroğlu'na havaLE EDiYORUM)
gel gelelim diktatörlük mevzusuna,
demokrasi demokratik ve laik bir hukuk devleti kurdum deyip;
-yıllarca hiç bir seçimle muhatap olmadan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmak mıdır?
-halkı bombalayıp sindirmek midir?
-açık oy seçimleriyle güya meşru hükümetler kurmak mıdır?
-halkın seçilen ilk başbakanı (adnan menderes) göreve başlar başlamaz 10 yıl boyunca türlü oyunlarla manşetlerle orduyu tahrik edip darbe yaptırmak mıdır?
-adnan menderes'i ölüme gönderirken her türlü cinsel taciz ve tecavüzlere uğramasını sağlamak mıdır demokrasi?
- meşruluğu halkın kendisinde değil de asker postalının içerisinde aramak mıdır demokrasi?
-seçimle başa gelen hükümeti sokaklarda türlü vandallık ve barbarlıklar sergileyerek "devirdik, devireceğiz" sloganları atmak mıdır demokrasi?
eğer demokrasi buysa kimse kusura bakmasın ben osmanlı monarşisini kemalistlerin demokrasisine tercih ederim en azından halkını katleden devlet adamları yok osmanlı'da ( ki g.tünü iran mollalarına meze etmiş ve alevilerin sorunlarını silahlı alana taşımak isteyen sözüm ona bazı alevi aydınların katliam yaptığını iddia ettiği sultan selim de dahildir bunlara) . ama yok eğer demokrasi bu değilse o zaman senin de demokrasinin s.kinden anlamadığını kabul etmen lazım sevgili kemalist kardeşim...
özetle diktatör sevdalısı kemalistlerin demokrasi anlayışı ortadayken, osmanlı monarşisinin kazanacağı versus.