"Belki üniversitede öğretim üyesi değil gazetede köşe yazarı olsa daha çok ses getirirdi."
-şengül hablemitoğlu'nun necip hablemitoğlu suikastı ile ilgili söylediği sözlerden biri.-
...
solcuların öldürüldüğü olaylar her zaman ülkenin gündemine bir numaradan "katliam" olarak oturdu. mesela bugün "ümraniye katliamı" diyince herkes devrimcilerin öldürüldüğü katliamı gösterir, ama kimse ülkücü işçilerin 1978'de katledildiğini aklına bile getirmez. ya da gün sazak suikastini yeni nesil hiç bilmez. adana'da öldürülen öğretmenler, işçiler, 15 yaşındaki adem pekmezci'ler... ismimin neden sonkuzu olduğunu hiç sormayın.
akıllı bilgili kültürlü ülkücüler vardı. hele "kara eylül"den sonra birçoğu sustu, susturuldu. 1402 olayı 1980'de gerçekleşmesine rağmen, 3 şubat/mayıs 1990 tarihinde 1402 olayının geçerliliğini yitirdiğini de bilir bazı ülkücüler.
hala akıllı bilgili kültürlü ülkücüler vardır. ama osmanlı'dan bu yana "türk" kelimesini hakaret olarak kullanan bir kısım halk, tıpkı osmanlı'nın son döneminde rum, ermeni, yahudi ve bunlara yanaşmaya çalışan ali kemal gibi sözde türkler'in başta medyayı ele geçirip yaptığı türk karşıtı, milliyetçi karşıtı propagandadan bugün bile etkilenmeye devam etmekte olduğundan, "ağlamasını bilmeyen" ülkücülere sadece tek bir açıdan bakılması normalleştiriliyor. dışarıda ingilizler-fransızlar, içeride o zamanki can dündar'lar mustafa kemal'e "nationalist" diyorlardı, "dictator" diyorlardı. aynı o hesap.
üstelik maksat sadece ülkücülük değil. genel olarak, objektif bakamayan bir komünist ya da bir nurcu, ülkücülere zaten paye vermez, akıllı bilgili kültürlü ülkücüyü kabullenemez. kendisiyle ters düşer o zaman. ülkücülüğü "bahçelievler"den ibaret bilir. hatta sivas'ı bile ülkücüler yaptı zanneder bazıları. onun için bu kişisel bakış açılarının da bir önemi yok. şimdi ben size bin tane kanıt göstersem ne değişecek? şu andan itibaren eksilenmeye başladım bile : bunun anlamı "sen ne dersen de, gerçekte öyle olsalar bile bizim gözümüzde ülkücüler zorbadır." geçen gün, birisi resmen söyledi bunu bana.
velhasıl, akıllı bilgili kültürlü ülkücü çok vardır. ama ülkücülerin kültürlü olduğu sözlükte yazmaz, medya da anlatmaz.
her yerde karşımıza çıkan tip. toplumun yozlaşmasına, gerilemesine sebep olmaktadır. biz bunların tam tersi hristiyan ermeni apolitik hedonist eşcinsel azınlıklar olarak, en kısa zamanda soykırıma uğramalarını diliyoruz işşşallah.
türkiye cumhuriyeti'ne hakaretin sınırsız olduğu sözlük. sonra da "aleviler'e hakaret var, kürtlere özgürlük bıdı bıdı"... uludağ sözlük, kürtlerin, alevilerin, komünistlerin ve yobazların en rahat olduğu sözlük, senelerdir de bu durum böyle. zaman zaman temizlik olur, arada bir-iki tane "devrimci kahraman aydınlar şehit edilse de", fatura yine "ulusalcı faşistlere", "ülkücü kurtçuklara", "kemalist putperestlere" çıkar, siz rahat olun. böyle gelip böyle giden sözlüktür uludağ sözlük.
sonra da kalkıp seviyeden, ahlaktan dem vurup "hepimiz kardeşiz" diyorlar ya...
kendisine yandaş toplayıp ünlü olmak isteyenleri, sonra da sözlükten uçurulunca birimiz hepimiz diye duygu sömürüsü yapanları ayırıyorum da güya kendisine saygı duyulanlar bile bunu yapınca, insan, sözlük gençliğinden harbiden umudunu kesiyor.
avrupa'nın aydınlığından yararlanıp tarihi, kültürü ve kendi insanını reddederek dünya vatandaşı olduklarından "türk gençliği" olmayı kabul etmeyenleri de barındıran topluluk.
varlığına kanıt aranması gerekmeyen kişi. zıt ideolojidekilerin hakaretlerini normal karşılamak gerekmektedir. allah onlara da akıl, fikir versin ki bilgi, kültür sahibi olsunlar, at gözlüklerini çıkarabilsinler. amin.
dtp'li bir kendini bilmezin - sanırım bir ingilizce ya da fransızca mektubunda gördükten sonra - "atatürk, w harfini kullanıyordu." demesini "w da olur, q da olur, benim harflerle sorunum yok" demiş olan, 1 kasım 1928'den bihaber eğitim bakanı. milli değil, o kesin.
bir yüceltme sıfatı. avrupa'ya giderseniz başka tabii.
osmanlı'dan hiç bahsetmeyin lütfen. son dönemde yunanistan falan habire ayrılırken esas unsur olan türkler de alıp başını gitmesin diye türk'le alay edilmiş, sosyal baskı yani. kökenine inin, yine avrupa karikatürleri karşılar sizi.
gerçi bugün "yurdum insanı" diye diye kendi kıçımızı açıp gülüyoruz ya, bize düşman ne gerek.
abd'nin güney azerbaycan hamleleri ile bozulmak istenen kardeşliktir.
konmşularımız içinde hesapsız-kitapsız tek dost devlet, aynı milletten olduğumuz azerbaycan. haliyle duygusallığı bir kenara bıraksak bile devletlerin çıkarları gereği bu dostluk hem bizim için hem azerbaycan için yararlıdır. aynı zamanda dengelere göz atıldığında, bölgenin durulması açısından da önemlidir. bu işbirliğinin kökenine inildiğinde, sonu gelmez. sadece elçibey dönemi değil, 1925 öncesindeki iran da buna dahildir.
fakat ırak'a çöken abd, son günlerde neredeyse sessiz sedasız geçiştirilen birkaç saldırıyla bir yandan suriye'yi tehdit ederken, diğer yandan güney azerbaycan meselesini gündeme getirmiştir. bu da iran'a yönelik bir tehdit olarak algılanmıştır. maksat, güney azerbaycanlıların özgürlüğü değildir. öyle olsa, abd, 1906'da desteklemesine rağmen 1945'te güney azerbaycan'ı yıkmazdı.
şimdi ise bir yandan azerbaycan-ermenistan dostluğu göstermelik olarak sağlanarak, "azeriler bile kabul ediyor, türkiye'nin orada işi ne?" denilerek hem türkiye'nin bölgede azerbaycan'ı desteklemesini engellemek, hem de türkiye-iran bağlantısını koparmak isteniyor. hem "kürdistan" projesi destekleniyor, hem de güney azerbaycan iran'dan abd yönergeleri doğrultusunda bağımsızlaştırılıyor. daha doğrusu sadece güney azerbaycan değil, iran'ın doğusunda belucistan..vs. şeklinde, tıpkı türkiye'deki gibi, bir etnik ayrışma körükleniyor. ince mesele yani.
diğer taraftan azerbaycan devletine bakılacak olursa, gürcistan/osetya olaylarında daha net biçimde farkedilen abd-rusya çatışması, türkiye'yi gürcistan tarafından da azerbaycan'dan uzaklaştırmakta. üstelik, "kafkas işbirliği" adı altında kendimiz hocalı katilleri ile el sıkışıyoruz. haliyle de hocalı katili ile el sıkışmak, iki devletin olmasa da iki kardeşin arasında soğuk rüzgarlar esmesine sebep oluyor.
hocaya giden çocuklara ders sonunda dağıtılan gofretlere karşı alternatif olan gofrettir.* üstünde çikolata kaplı değildir, zira çikolata kaplı gofret tesettüre girer.*
kürtlerin de kökenleri incelendiğinde türk kökenli olmaları gerçeğinin sonucu oluşacak olan kısır döngü.
hadi bilimselliği geçtim. ayrıca, "siz ırkçısınız, ama ırkınız şöyle şöyle" diyerek hem önyargı yapıp hem de ırkçılık yapmıyorum diyelim.
bu "kürt kökenli türk milliyetçisi" tabiri herhalde en fazla ziya gökalp için kullanılmıştır. diyarbakırlı olanların hepsine kürt gözüyle bakanlar, ziya gökalp'in horasan türkleri'nden olduğunu ihmal ederler çünkü. zaten kürt olup olmamasının da bir önemi yoktur. "türk'üm" diyebilene ne mutludur!
ziya gökalp, pek çok zaman bu iddiayı çürütmekle kalmayıp, mandacı-gazeteci artin kemal'e yazdığı şiirde de "milliyetçiliğin kökende aranmamasının gereği" konusunu çok güzel noktalamıştır :
"Hatta ben olsaydım: Kürd, Arap, Çerkes;
ilk gayem olurdu Türk milliyeti
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her islam olan milleti!"
sokağa çıkınca "vay faşolar yine mi başladınız kavgaya" diye bağıranlar, şimdi kavga tellallığı yapmakta. demokratlıktan bahsederek apocular'a kucak açanlar, kürt halkının refahını öne sürerek pkk'lılara özgürlük isteyenler, şimdi paça tutuşunca "yok mu şunlara dur diyen" diye bağırıyor. kim durduracak sanıyorsunuz?
ordu mu? orduyu göreve çağırmak militarizmdi hani!
altınova olaylarından sonra sadece "ülkücü tayfası" diye eleştirdikleriniz değil, halkın bizzat kendi döküldü sokağa, "kahrolsun pkk" diyerek. e, onu da istemediniz!
şimdi sürekli "ülkücüler teröristtir, milliyetçiler faşisttir!" diye propaganda yaptığınız çizginizi, başta mhp'nin yönetici kadrosunun bile sokaktan silmeye çalıştığı "ülkücü harekete" ihtiyaç duyduğunuz söylemleri ile siliyorsunuz.
elbette kimsenin istediği böyle bir çatışma değildir. ama huzursuzluğa, teröre neden olanların kim olduğu ortada. sonra milletin canına tak ettiği bir anda, bu devletin polisi var, jandarması var, ordusu var, adaleti var demeyerek, elle, taşla, sopayla, silahla, nesi varsa onunla ülkesini koruyacak olan ülkücüler sokağa dökülünce, "faşolar yine sokağa döküldü, katliam yaptılar" edebiyatına girmeyin.
bu arada kurt ile it arasında çok fark var. anlayana.
pek mümkün gözükmese de erotik film olarak yayınlanması muhtemeldir.
kanalları gezerken stv'deki bir dizide "vatan, millet" kelimelerini duyunca durakladım. stv, ölümsüz kahramanlar dışında "vatan millet edebiyatı" yapmaz, malum.
baktım, bir tane ajans sahibi bir şeyden haberi olmayan genç bir kıza "iş yapmayı" öğretiyor:
- sen hayallerinin peşinden koşup artist olmak istiyorsun değil mi?
+ evet. her gün bunun için dua ediyorum.
- hahaha. dua mı? dua ederek hayaline ulaşamazsın bıdı bıdı. bizimle çalışmak istiyorsan iki işi aynı anda yapmak zorundasın.
+ neymiş?
- hem filmde oynarken bir taraftan da bizim göndereceğimiz insanların özel fotoğraflarını çekeceksin.
+ ben böyle bir şey yapamam.
- vatanını seviyorsan yapacaksın.
öeeh!
vatanseverleri kötülemek için böyle bir senaryoya bile "vatan millet edebiyatı yaparak kötü yola sürüklerler, duanızla alay ederler" şeklindeki yaftalamayı yapmacık olarak ekliyorlar. senaryonun devamı olarak, sırf insanları "vatan millet edebiyatı yapanlardan" soğutmak için erşan kuneri'nin eline türk bayrağı verip porno film de çekerler!