27 senedir bu ülkedeyim, hiçbir faydasını görmedim. Eğitiminden de, işinden de, insanından da...En güzel domates, en güzel karpuz burda yetişiyor diye, taşı toprağı altın deyip mal gibi ölmeyi beklemeye niyetim yok. insanı beş para etmez, manzarası bile parsellenmiş, hiçbir güzelliğinden halkını faydalandırmayan bu ülkede, kariyer yapıcam diye 20 saat çalışıp dünyanın en pahalı benzinini, en pahalı elektriğini kullanıp bütün emeğini 1 gün daha doyabilmek için harcayan bu gerizekalı güruhun içinde olduğuma utanıyorum. Üstelik bütün bu zorlukları yetmezmiş gibi bir de ne zaman götümüzde bomba patlayacak korkusuyla yaşayacağım en fazla 40 yılı da zehir edemem. Oldu ki bombadan ölmedin, metroya giren kazıktan, devrilen tankerden ya da yıkılan köprüden ölme olasılığın da çok yüksek. Burası ülke değil, burası Survivor.
bugün itibariyle, ali ismail'in ölüm yıldönümünde temsili açılışı da yapılacak olan vakıftır. vakıf, gezi direnişinde hayatını kaybeden tüm çocuklar adına açılmıştır. hepsinin adını yaşatacak, geleceğe ışık tutacak bir vakıftır. vakfın hedeflerinin çıkış noktası ali ismail'in 19 yaşına kadar yapabildikleri, yapmayı planladıklarıdır. öğrenci bursu, halk kütüphanesi, hayvanlara yardım günleri, huzurevi ziyaretleri hedeflerden sadece birkaçıdır. vakfın kurucuları korkmaz ailesidir.
bugün hatay'da yapılacak olan bir anma konseri ile hem ali ismail anılacak, hem vakfın duyurusu yapılacaktır. bundan sonraki süreçte iş herkese düşecek, herkes elini taşın altına koyacak ve ali ismail'in adı aydınlık yarınlar için umut olacaktır.
mecburdur. belki yani. 3 liralık tişortu alamaz mı? diyeceksin eminim. cevap veriyorum; alamaz. ve hatta bizim unuttuğumuz değerlerin hepsine de sahiptir belki. çocuğunun yiyeceği ekmek, pantolonundan daha kıymetlidir.
yazılan yorumlara şöyle bir bakınca nickini kesinlikle başkasına sattığına inandığım yazar. çünkü kendisi ne yakışıklı, ne de iyi niyetli. veya kendisine küçük sevimli onuncu nesiller edinip tehditle bunları yazdırıyor olmalı. başka türlüsünü yüreğim kaldırmıyor. açın gözlerinizi ey gençlik!
Pavyonda çalışan ablaların büyük oranla sahip olduğu vücut tipidir. Bunları gördüğünüz anda tanıyabilirsiniz. boyları yaklaşık 1,70 civarındadır. balık etlilerdir. karın bölgeleri ve kolları vücuduna oranla daha kalındır. göbekleri 2 ila 3 kat arasında değişiklik göstermektedir. aşağı doğru inildiğinde, kalın basenler göze çarpar. ancak bu basenlere aldanmayın. ayak bilekleri incedir. kollarında yeşile çalan bir dövmeleri kuvvetle muhtemel bulunur. göğüsleri büyüktür. heybetlilerdir.
anana avradına küfür etsem yarabbi şükür dersin. kendi vatanından insanların ölmesine nasıl böyle bakabilirsin ulan? Nasıl böyle körü körüne savunabilirsin? gencecik insanlar öldü, minicik bir yürek aylardır orada savaş veriyor. her şeyi boşver de ekmek almaya giden berkin belki de senin oğlun olabilirdi. ama senin yobaz oğlun bu durumda olsa gezi'de yardımlaşan o bütün teroristler senin oğlun için de dua ederdi. siyasi görüşün skimde değil, gram humanist ol da yaşamanın bir amacı olsun.
bir bez parçası elbet önemli değildir fakat o bez parçasıyla kapatılan sadece kafalar değil, kafaların içinde kullanılmak üzere bulunan beyinler de ne yazık ki. bu nedenle türbanın meclise girmesi kanımca önemli değil ama o türbanların altındaki sığ beyinler o mecliste olduğu sürece evet o meclis meclis değil.
android aplikasyonu tırt olan sözlüktür. Hayır seviyoruz, çocuğumuz gibisin dedik tamam ama bu dandik uygulama sana yakışıyor mu be sözlük? acilen guncellenmeli.
yalan olmamakla birlikte sadece sosyal medyada kullanılan belki temsili, belki art niyetli fotoğrafların yalan olmasıdır. olay doğrudur yani. ha eğer bunun gezi parkı olaylarındaki gibi bir düzmece olduğunu düşünüyorsanız camiye bira kutuları konulduğunda neden doğru diyordunuz? hadi buna doğru dediniz, şimdi mi aklınıza geldi kurmaca olabileceği? kendinizi aklamak için o zaman yapılanları öne sürüyorsanız o dönem o düzeni kuranlar da sizin yandaşlık yaptıklarınız değil miydi?
yokuş aşağı vurdurursak falan belki çalışır. Şu an çalıştığına inanmak istemiyorum çünkü. kafası çalışan bir insanın bu ülkede körü körüne akp, mhp veya chp seçmeni olmasını beynim kabul etmiyor. Mayıs ayı ile başlayan ve ülkenin her alanına sıçrayan olaylar ardından yolsuzlukların ortaya çıkması, zamlar, jargonlar, meclisteki fantazi dolu konuşmalar vs vs tüm bunları görüp akp yandaşı olabilen bir insanın maddi çıkardan başka hiçbir şeyinin olmadığını hepimiz zaten biliyoruz.
cinsel ayrım yapmadan düşünülürse sözlükte yazan mal erkekten bir farkı yoktur. eminim aramızda kız da erkek de birçok salak var. onların topluma kazandırılması için çabalamalı, ağzına sıçıp ezmemeli, tasak konusu yapmamalı, suratlarına bakıp "gerizekalı" dememeliyiz. ama desek fena da olmazdı değil mi? *
oğlum n'apıyosun lan? yazar. zamanında kendisinin saçları beline kadardı, 45 kiloydu, şimdi böyle olduğuna bakmayın yani. zannediyorum ki o da beni hayvan gibi özledi. zaten o tiple insan gibi özlemesi ilginç olurdu.
sevgili kriterleri arasında boy olmayacak olan kısmen şanslı, zaman zaman yazık, bazen iyi bazen kötü, arada bir küçük elleri ve ayaklarından rahatsızlık duyulan kadınlardır. yani bazen o yakışıklı erkeklerin o güzel atlara binip çekip gitmek istemesi ama güzel atların yakışıklı erkeklerden uzun olması ciddi bir sorun. bu nedenle 1.80 altı yakışıklı erkekler, o 1.70 altı kısa kadınlara binip çekip gidiyorlar. biz uzunlar erkeğin çirkinine, kankanın kısasına kalıyoruz.
herhangi bir zamanda oturulmuş bir kafenin, yakın arkadaşın evinin, arkadaşın arkadaşının evinin ve hatta eski sevgilinin evinin, eski iş yerinin ve daha nicelerinin önünden geçerken saniyelik bağlanıp sizi mutlu edendir.
vakti zamanında kendini yenileyen sol framei var diye sevinirken, şimdilerde "vay arkadaş burası uçmuş" diye uzun bir aradan sonra çözmeye çalışılan bebeğimiz, yavrumuz, canımızın içi. büyümüş, serpilmiş maşallah.
ocak ayında bir uyuşturucu operasyonunda çantalarında uyuşturucu olduğu zannedilerek kısa bir süre zapt edilen, daha sonra çantalarda altın olduğu ve altınların yasal (!) olduğu belirlenerek aklanan, fakat her ne hikmetse 17 aralık 2013 yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan iş(!) adamı. hala ne iş yaptığı konusunda net bilgi olmasa da, AKmış.
ne kadar sosyal yaşamda boş beleş, muhabbetsiz insan varsa hepsinin içinde bulunduğu, twitter sitesinde 3000-5000 artı takipçisi olan insana diyorlar. 3-5 tanesiyle tanışana kadar cidden zeki olduklarına inanıyordum, yalan yok. tanışınca diyalog bekleyip monolog yapmak zorunda kaldım ne yazık ki. çünkü maalesef deve kuşu gibi kafalarını telefonlarına gömüp, sürekli kendini oluşturduğu kendi cumhuriyetinin halkına seslenmek zorunda hissediyorlar mna koduklarım. çok tavım hepsine. ama oturdukları yerden para kazanıyor ibneler. çok acı!
Alex'in ardından birkaç maç kazandı diye zannımca götü kalkan, dün itibariyle inen teknik direktör. Bunca maç gördük biz Kadıköy'de, canını dişine takıp çalışan teknik adamlar, futbolcular gördük, hiçbiri vermedi o maçları. Sen kimsin de büzüp dudaklarını duruyorsun orda? Alex en güzel tespiti yaptı onunla ilgili, gol olunca sevinmiyor dedi, garip dedi. Hah işte demek istediğimiz tam da bu. Hırsları uğruna her şeyi feda eden, yeri geldi mi rezil eden teknik direktör aykut.
sahte isimli şarkısında arada çıkan hatunun söylediği şarkıya daha çok taktığımız repçi dayı. o aradaki ablanın söylediği şarkıyı bilen gören varsa bilgi paylaşımında bulunsun. benden +++rep alsın. hadi bakayım.