bu benim. ciddi anlamda sessizim. bir gün çocukken yapılan yaramazlıkların anlatıldığı bir ortam oldu. bunu ilk kez o ortamda anladım. arkadaş ben nasıl bir insan evladıyım ki yaptığım hiçbir kötülüğü hatırlamıyorum. kimse de hatırlamıyor. neyse iyi bir özelliktir heralde diye geçiştiremeyeceğim. geçiştiremiyorum çünkü çok boktan bir huy bu. ne yaşasam sessiz kalıyorum domuz gibi. üzülsem belli edemiyorum sevinsem belli edemiyorum. lanet olsun sessizliğe! gene içimden bağırıyorum...
bir akşamüstü ya da gece yarısı kölesi olursun bu şehrin
sen aya bakarsın, yıldızlar sana...
akıp giden zaman değirmeninde öğütürsün yüreğini,
gündüzleri geceyi, geceleri onu hayal edersin.
ona bir şarkı armağan edersin
belki de etmezsin, sigaranı içine çeker dumanıyla yitersin.
bir gece arkadaşım telefonunu benim bulunduğum odada bıraktı bi süreliğine başka bir yere gitti. o sırada benim yanıma gelen giden olmadı. yaklaşık bi yarım saat sonra geri döndüğünde telefonu koridordaydı. ben götürmediğime göre kim götürdü o telefonu oraya bilmiyorum. durumu ona da anlattım. sigara yakıp telefona uzun uzun bakmadık. olmaz öyle şey yeaa deyip geçtik. *
bundan tam iki yıl önce cesaret edip de konuşamadığım biri vardı. ne ben yanına gittim ne o benim yanıma geldi. ikimizin de yanımıza kar kaldı ki şimdi ayrı ayrı sevgililerimiz var. neyse asıl mesele o değil. zamanında niyeti bozup ilk adımı atayım facebookta dürteyim ya da fotoğrafını yanlışlıkla beğenmiş gibi yapayım falan diye iç geçiriyordum. mesaj atmak yemedi. üzerinden epey zaman geçti çok fazla hoşlanmama rağmen hiçbir harekete geçmedim. bugün bir arkadaşım benim iki yıl önce gaza geldiğim gibi gaza geldi. cesaret edip mesaj gönderdi er kişiye. hatta görüşebilir miyiz uygunsan dedi. cevap olumsuz geldi. uygun değilmiş paşamız. tamam kabul etmek zorunda değilsin ama af edersin öküzün trene baktığı gibi bakıyordun kıza. hepimiz gördük (ben ve diğer alakasız yancı arkadaşım). arkadaşımın onuru kırıldığı için üzgünüm. aynı zamanda kendime de pay çıkarıp bir aferin bana dedim.
Kışın seni sevdim, yazın seni sevdim
Kışın seni bekledim, yazın seni bekledim
Gözlerin yazdır, gözlerim kıştır
Kavuşmamız, sevgilim, yazdan kıştan ötesindedir...
aşk kadını güzelleştirir. ne kadar kendine güvenen biri olsa da iyi yanlarını tekrar keşfeder karşı cinsle. yalnızlığa alışmış, güçlü bir kadın ya da güçlü olduğuna kendini ve çevresini inandırmış bir kadın aşkla güçsüzleşebilir. neden mi? tek başınayken omzundaki yükleri kimseden bir yardım almadan taşıyabiliyorken artık sevdiğiyle paylaşabileceği umudu yeşerir kadının içinde. hafifleyeceğini düşünür. ben hallederim'den biz hallederiz'e geçer. böyle olunca kadın gücünü paylaştırmaya çalışır. güçlü bir kadına aşık olan erkek istemeden de olsa kadınını güçsüzleştirecektir. erkek ne kadar severse sevsin, kadın hep bir adım önde sevecektir. kadın eski gücünü geri almak isteyecek ama kalelerinin yıkıldığını görecektir.
bu nezakete sahip olmayan nice makam sahibi hödükler gördüm. bunu bilinçli olarak yaparlar karşısındakini ezmek için. soru sorarsın oralı olmaz koca kafasını senin kıytırık sorunla mı meşgul edecek beyim. en iyisi cevap vermesini beklemeyeceksin baktın tepki vermiyor koy ...
zamanın nasıl geçtiğini bilmediğim, şimdiyi, geleceğimi ne yapacağımı planlamadığım, derdimin tasamın olmadığı, annemin sağlıklı olduğu, sevdiklerimin hayatta ve yanımda olduğu, gece yarılarına kadar oyun oynadığım, arkamdan şimdi hangi dolap çevriliyor diye düşünmediğim geceleri...masumiyeti, hepimizin masum olduğu günleri özledim.
benim için oldukça sıradanlaşmış bir durum. şarkıları dinlersin çokca da beğenirsin, birilerine dinletirsin kimisi beğenir kimisi olmamış bu der. ama o şarkıcı ya da grup tıklanma rekoru görsün o zaman sen dinletince beğenmeyen kişilerin ana sayfasından eksik olmaz o şarkılar. o yüzden gıcık olmak istemiyorsak arkadaşım o şarkıları kendimize saklayalım, bırakalım kimse bilmesin, boku çıkmasın.
melankoli diye bir gerilim filmi izledim ki izlediğim en berbat filmdir. bir de nasihatim olacak sırf gitmiş olmak için arkadaşlarınızla sinemaya gitmeyin, patlak sokakları izlemek zorunda kalmıştım.
paralı otobüse parasız bindiğim an. cüzdanda 1lira 30 kuruşumun olmadığını fark edişim, otobüstekilerin çantamdan para çıkarmamı bekleyişleri, kızarıp domatese dönüşmem, biletçinin acı dolu konuşması ve bir sonraki durakta inmek istememe rağmen indirmemekte ısrar edişi. yolun kalan kısmını otobüsteki diğer yolculara arkamı dönerek tamamlamam ve nihayet kızılay...
$ yerine ş yazan, bağlaç olan "de"yi ve "şey" kelimesini ayrı yazabilen kadın kadar yazım kuralı bilmeyebilir. kendi başına ayakta durabilen erkekleri tercih etmesini ya da mümkünse aşık olmasını tavsiye ederim. aşık olunca karşındakinin kusurlarını görmeyeceğini öğrenmesi gereken kadındır.
ne güzel duygudur o, belki sevdiğin içinde ne fırtınalar kopuyor anlamaz, sen için için yanarken. dokunsan elin yanacak gibi olur gözlerinde kaybolmaktan korkup göz göze gelmeye çekinirsin. bu halini fark edip gülersin kendine.