su kaza sonrasi bundan sonra gelecekler de dahil olmak uzere inanamayacagim aciklamalardan biridir. bu kadar saat rakam konusmak istemiyorum zart zurt dedikten sonra, tum yandas gazetelere gece 2 olana kadar 17 sayisini soyletip simdi cikip 151 kisi diyor. umarim vicdani yakasini birakmaz.
amk ülkesinde insan hayatı o kadar değersiz ki 200 kişiden 1000 kişiye kadar sayılar duyuyoruz madende kalan. 157 işçi gerekli tedbir alinmadigindan hayatini kaybediyor. ozellestirmeler yetmiyor, bazi amk cocuklari daha fazla kazansin diye taseronculukla ilgili hicbir duzenleme yapilmiyor. muhalefetin verdigi onerge ne olursa olsun aninda reddediliyor.
bir tane amk cocugu cikmis hala hicbir sucu ustune almadan hayatini kaybeden iscilere sehit diyor. o koltukta kac yildir ne bok yemeye oturdugunu soylemiyor. olumu guzellestirmeye calisiyor.
profesorler cikiyor televizyona almanya da da aynisi oluyor diyor. karbondioksitten olum guzel olum diyor. bir tane allahin kulu da cikip firmanin sucu ne? hangi tedbir alinmamis? demiyor.
baska bir tanesi madencilerin kaderinde var diyor. bir ulkenin basbakani ciddi ciddi kendi ulkesindeki iscilerin olumune kader diyor. madenin genel mudurunun esi akp belediyesinde baskan yardimciligi yapiyor.
oyle bir duzen kurulmus ki, somurulen somuruldugunun farkinda degil. maktul katilinin farkinda degil. hicbir haber kanalina guven yok. bilgiler once basbakanliga sonra medyaya ulasiyor. olan garibana oluyor.
madendeki iscilerin aileleri korku icinde. en az 157 aile babasiz kaliyor. taner yildiz hala istifa etmiyor. salt kar amaciyla kurulmus bir sirketin denetimsizliginin sorumlulugunu almiyor. bir insan onurunu ne kadar ayaklar altina alabilir canli canli sahit oluyoruz.
sebep olan, onlemesi gerekirken bazi cikarlar icin onlemeyen, denetlemesi gerekirken denetlemeyen, taseron sisteme karsi verilen onergeyi, soma madenleriyle ilgili yonergeyi reddeden tum orospu cocuklarina bin bela okuyorum.
odtü tarafından düzenlenen ağaç dikim projesidir. ankaralılar başta olmak üzere daha güzel bir dünyada yaşamayı hak ettiğini düşünen herkes sadece 10 tl ****karşılığında, yaşadığı dünyayı daha güzel bir yer haline getirme şansına sahip.
bugünden tam 21 yıl önce bir sabotaj sonucu düşürülen uçakta şehit olmuş şerefli bir askerdir. görev yaptığı dönemde pkk terörünü bitirmek için canını hiçe saymıştır. pkk terörünün arkasında neler olduğunu anlamış ve buna sessiz kalmamıştır. sessiz kalmayan az sayıda insandan biridir eşref bitlis. yılda bir gün hatırlanması da ayıptır ama hiç hatırlanmaması daha ayıptır.
bir kedi bir karıncaya göre, bir tavuğa göre veya bir kuzuya göre daha fazla duygu hisseder. etrafında olanları daha fazla algılar, başka bir kediyi ya da insanı sevebilir, sevmeyebilir de. sosyal bir ilişki kurma kapasitesi vardır. diğer hayvanlara göre daha fazla insana benzer yani. tabi ki duygusal açıdan. bu nedenle bir tavuğu öldürmekle bir kediyi öldürmek kesinlikle aynı şeyler değildir. bu şekilde eşit kategorize edersen durumu "insan öldürmenin de bir farkı yoktur" noktasına varır düşüncen.
işkence faslını hiçe sayıyorum. zaten kuzuya işkence yapılınca da üzülür bu kediye üzülen insanlar. bahsetmeye çalıştığın eğer yapılan birçok hayvan hakları ihlalinin görmezden gelindiği ise haklı olabilirsin. ancak, insanların bu konuda spesifik bir olay üzerinde yoğunlaşması da hayvan hakları konusunda bilinçlenme açısından gayet yerinde güzel bir adımdır. toplum hafızası için bir miat taşıdır en azından herkesin hatırlayabileceği. belki birçok bunun benzeri olayın da önüne geçecektir bu tepkiler. misal bu can aksoy isimli cani arkadaşımız bu olaya kalkışmadan bir gün önce bu tarz yazıları başka biri için okusaydı bunu yapmayacaktı muhtemelen. okuyanlara teşekkürler.
herkes evinde saksıda yetiştirmesi durumunda sigaradan içkiden ve hatta antidepresan ilaçlardan alınan vergiler ciddi miktarda azalacağı için türkiye de serbest olması pek muhtemel değildir. ayrıca esrar sigaradan daha az bağımlılık yaratır ve fiziksel zararı da daha azdır. madde kullanımına başlangıç olarak değerlendirilebilir esrar ancak bu perspektiften bakıldığında sigara da bir başlangıçtır. bir çok ülkede ve amerika da 25-26 civarında eyalette de serbesttir kullanımı.
hiçbir yerde bulunamayacak saçma sapan kitaplarla dolu kitapçıların ve nükleer saldırıda hayatta kalmanın 11 yolunu öğretici bir tablonun bulunduğu terminal.
elveda ankara. istanbul a dönüşünü hiç sevmiyorum.
bir şekilde tbmm başkan vekili olmuş bir insanın kültür seviyesini gösteren sözlerdir. bu adama halkı yönetme yetkisi verenlere de yazıklar olsun. kahve üslubuyla gazeteciye cevap veriyor utanmadan.
bu tarz verilerin diğer gelişmekte olan ülkelerin (brezilya rusya vb.) verileriyle karşılaştırılmadan hiçbir şey ifade etmeyeceği gerçeği işine gelmeyen ya da kavranamayan kişilerce öne sürülen iddia.
not : akşama bilgisayardan bir miktar veri de ben eklemeyi düşünüyorum.
ek:
1- öncelikle akp yandaşları şunu anlamalıdır ki; eğer bir grup insan hırsızlıkla, yolsuzlukla suçlanıyorsa bunun cevabını başka bir grup insan sandıkta veremez. adalet böyle sağlanmaz. birinin evinden milyonlarca dolar para çıkıyorsa, başka biri 10 yılda 6 tane gemi satın alabiliyorsa ve ortada bir komplo varsa, bu komplo bu ultra-zengin insanlara yapılmamıştır.
"siyasi kazanımlar akp döneminde olmuştur" mevzusuna gelince, eğer bir ülke 10 sene içinde tüm komşularıyla düşman olmayı başardıysa buna siyasi bir başarı denemez. bunun üstüne, abd nin her dediğine sonuna kadar itaat etmek de siyasi bir kazanım değildir. (bkz: 1 mart tezkeresi-akp ve rte nin tutumu)
"kültürel kazanımlar akp döneminde olmuştur" buna gülüyorum. laf olsun torba dolsun gibisinde yazılmış tamamen. kendi başına okuyunca yazarın da garibine gidebilir. en basitinden;
(bkz: devlet eliyle tiyatro olmaz)
akp döneminde kriz olmaması ise, 21 şubat krizinden sonra kemal derviş in aldığı ekonomik tedbirlerle alakalıdır. akp nin ekonomik politikasıyla alakalı değil. kriz akp sayesinde çözüldü demek, 2003 yılında yeğenim doğdu kriz onun sayesinde çözüldü demek gibi bir şey.
2- bir ülkenin 10 sene öncesi ve sonrası verilerini tek başına incelemek doğru olmaz demiştim başta. altta ekşisözlük ten (vsop nick li yazar) aldığım karşılaştırmalı veriler var.
--spoiler--
ben de ortalama bir göt kılı'nın bu iddiasını ele almaya karar verdim. iki kısımda ele alacağım. ilk kısımda dünyadaki şu andaki durumumuzu değerlendirecek, ikinci kısımda ise bazı konumu bize yakın belli başlı ülkeler ile son 10 yıllık performansımızı karşılaştıracağım ve bu iddiaların gerçeklik payı var mı bakacağım.
ilk kısıma geçersek dünyadaki konumumuz an itibariyle şu şekilde:
-- ortalama kişi başı gelir büyüme hızı'mız 2006-2010 yılları için %1,93, bu bizi dünya 95. liğine oturtuyor. bu ortalama 2001-2005 yılları için %3.28 ve bu dönemde dünyada 73. cü en hızlı büyüyen ülkeyiz.
-- hükümet borçları milli gelir'in %36'sı düzeyinde. bu da bizi dünyadaki 180 ülke arasında gelirine göre en az borçlu 120. ülkesi yapıyor.
--- net borca baktığımızda ise 331 milyar dolar borçla 180 ülke arasında net borcu en az olan 151. ülke oluyoruz
--- cari açık'a baktığımızda 105 milyar dolar ile dünyanın en çok cari açık veren 5. ülkesi olduğumuzu görüyoruz. tşkrlr teyyip. (ek: bu sene kasim itibari ile 60 milyar dolar, onceki yilin acigi yazmis oldugum)
--- işsizlik oranı %9.8. bu muhteşem sayıyla 2013 yılında dünyada en az işsizlik olan 104. ülke konumundayız.
--- human development index (insani gelişmişlik endeksi)'e baktığımızda ise 0.722 ile 90. sırada yer alıyoruz. 1998 yılında sıralamamız 68, yani son 15 yılda insanlıkta 22 basamak düşmüşüz. inşallah hedef 2023'te komple hayvana dönerek bu konudaki dirayetimizi göstereceğiz.
--- akp'nin gururu demiryollarına bakınca, bir kilometre ray başına 77 kilometrekare alan ile dünyada 66. sıradayız.
ikinci karşılaştırmamız 2004 - 2011 arası borç stoklarının ihracata oranının hareketi üzerinden:
1- türkiye: %167 olan borçlar, % 164'e düşmüş. aynı kabul edebiliriz.
2- brezilya: %196'dan, % 132'ye düşürmüş. % 64 iyileşme var.
3- arjantin: % 378'den, % 113'e indirmiş. 3'te 1'ine düşürmüş.
4- şili: % 108'den %94'e düşürmüş. %14'lük bir iyileşme.
5- meksika: % 81'den, % 76'ya düşmüş. % 5 lik iyileşme.
6- rusya: % 99'dan, % 88'e düşmüş. %11'lik iyileşme.
7- azerbaycan: % 48'den, % 22'ye yarıdan az.
8- israil: ulaşamadım
9- iran: 2011'de % 25
10- çin: % 36'dan %32'ye. zaten bir şey yok.
11- hindistan: % 102'den, % 74. dörtte birini atmış borçların
sonuç: hem mutlak borç düzeyi açısından, hem de borç düzeyinin düşürülmesi açısından, gururumuz türkiye sonuncu geliyor. bu şu demek, bir buçuk yıllık ihracatımızı komple borç ödemeye yatırsak, bu borçları ancak kapatabiliriz.
sonuç: kazandığımız her 100 liranın 8 lirası doğrudan borç faizine gidiyor. bu konuda birinciliği yine kimseye kaptırmamakla birlikte, yükselen form grafiğimizle de göz dolduruyoruz. bizi borcunu bu 7 yılda % 13'ten % 5'e indiren brezilya izliyor.
incelememizin bu ikinci kısmında ise bric, çevremizdeki savaş içerisinde olmayan ülkeler ve dünyadaki kişi başı geliri bize yakın, boyutu çok ufak olmayan ülkelerdeki son 10 yıllık ekonomik gelişme ile karşılaştıracağız cennet vatanımızı.
bu iş için seçtiğim ülkeler şu şekilde:
1- türkiye
2- brezilya
3- arjantin
4- şili
5- meksika
6- rusya
7- azerbaycan
8- israil
9- iran
10- çin
11- hindistan
sonuç: meksika'daki iç savaş bizi ucundan kurtarıyor. sondan 2'inciyiz. dünyadaki bizim seviyemizdeki ekonomiler arasında en düşük büyüme hızlarından birine sahibiz.
bir de anayasa diye yırtınan göt kıllarımız için ufak bir istatistik daha verelim. türkiye'nin 90'ların ikinci yarısından itibaren büyüme hızı:
1995: % 7.9
1996: % 7.4
1997: % 7.6
1998: % 2.3
bu noktada 17 ağustos depremi geliyor ne yazık ki.
1999: % -3.4
2000: % 6.8
1998 yılında gsmh'nin % 36'sı olan borç stoğumuz, 1999 yılından sonra yükselişe geçiyor ve % 59'a varıyor. 2001 yılında depremin yaralarını sarmak için verilen dış açık sürdürülemiyor ve 2001 krizi geliyor.
2001: % -5.7
ufak bir hatırlatma olarak not düşeyim dedim. anayasa fırlatmayla olmuyor o işler sevgili göt kılı
akpnin elindeki mutlak gücü kullanarak ekonomimizi nasıl mucizevi şekilde yapılandırıldığını görmek için aynı listemizden bir sıralama daha yapalım madem.
ihracatın içinde yüksek teknoloji ürünlerinin oranı:
evet, bu listede de bizi dibi görmekten bir petrol ihracatçısı olan azerbaycan kurtarıyor. onların da zaten bütün ihracatlarının % 81'i petrol. teşekkürler qardaş ölke.
ufak bir dipnot daha düşelim akp ekonomik mucizesi hakkında:
2011 yılında türkiye'nin dışarıdan aldığı "karşılıksız" yardım 3,193 milyar dolar.
bu sayı 1999 yılında deprem olduğunda 10,46 milyon dolar yani 2011 yılında alınanın yaklaşık 300'de biri. 2001 yılında krizde dibe vurduğumuzda ise 131 milyon dolar almışız.
yani ne türkiye'yi yerle bir eden deprem olduğunda, ne de ekonomik krizdeyken, akp'nin sıradan bir senede aldığı yardımın tırnağını almamışız.
dünyanın en dandik ekonomik mucizesinin kaynakları hakkında bir fikir verebilir belki.
madem öyle devam edelim.
türkiye'nin işsizlik oranı %9.8. bu muhteşem sayıyla 2013 yılında dünyada 104. sırada yer alıyoruz. genel olarak 2003-2013 performanslarına bakarsak:
baktığımızda kötü giden iran ve hindistan dışındaki ülkelerin işsizlik oranları bizim çok altımızda ve esas önemlisi şu anda dahi çok düşük işsizlik oranı olan meksika dışında hepsi işsizlik oranlarını son 10 yılda ciddi olarak azaltmış durumda.
sonuç olarak, akp yandaşlarının bahsettiği gibi mükemmel bir iyileşme yok ülkenin ekonomisinde. 6 sıfır atarak itibar kazandırmaksa olay 6 sıfır daha atsaydık tam tersine dönseydi olay. bir şey değişir miydi? değişmezdi.
aşağıdaki listeye baktığımızda ise, yağmur fazla yağsa akp den bilindiğini görüyoruz.
--spoiler--
ak parti iktidarında, muhtar maaşları 98 ytl' den 263 ytl' yükseltildi.
--spoiler--
"zorunlu askerliğin olduğu yerde şehit olmaz" fetvası. neden kullanmasın ki din olgusunu. zorla pkk kamplarında tutulan kimse de yok, zaten pkk piçleri piknik yapmaya çıkıyor dağa. http://www.itusozluk.com/...0u+yerde+%FEehitlik+olmaz
rusya nın doğusunda yer alan avrasya nın en büyük aktif yanardağıdır. etrafında yer alan bir çok aktif yanardağ ile birlikte 1697 deki ilk kayıtlı patlamasından bu yana aktifliğini korumaktadır.
ayrılmasıyla bir çok yazarı üzmüş eğlenceli yazar. sözlüğü aktif kullandığım dönemlerde her entrysini okurdum. hatta tarihe göre sıralayıp önceki entrylerini okumaya kalkışmışlığım bile vardır * . başka nick le falan yazıyorsa, on günlük iznimde muhtemelen tespit edicem *
çoktan seçmeli sınavlarla kariyerini baştan sona kadar şekillendirebileceği bir ülkede yetişmiş bir insanı* cinnetin eşiğine getirebilen yazı. bir çeşit işkence. resume, cv falan halt yemiş bunun yanında. örneklere baksan öyle bir yazmış ki it oğlu itler, öyle bir övmüşler ki kendilerini sanırsın 10 seneye dünyada sorun kalmayacak bunlar sayesinde. jetgillere dönecez. (bkz: eroy ablasına bakıp) ulan vakit daraldıkça daha da bir sıkıntıya sokuyor insanı. iki sayfa yazı altı üstü anasını satayım. copy & paste i de anlıyormuş gavurlar. onu da çözmüşler. son güne kalmasa bari...
transistörlü amfiden farkı tonudur ve ısındıkça ses kalitesi de artar. üretimden kalkmamıştır. transistörlü amfiden daha pahalıdır ve kullanım süresi daha kısadır. bu nedenle evde kullanıma pek uygun değildir.
"yağmur nasıl yağıyor" sorusuna cevap verilemezken tanrının yağdırdığına inananlar gibi, cevaplayamadığımız her soruda "demek ki tanrı yaptı" şeklinde düşünülüyor. big bang var. nasıl oldu? demek ki tanrı yaptı. yağmur yağıyor. nasıl oluyor? tanrı yapıyor.
evrim teorisine gelince, bu teorinin "zibilyon tane ara form olmalı" muhanbetiyle çürütülemeyeceği açıktır. adnan hoca da çok uğraştı bu teknikle çürütmeyi. bu sonuç için zibilyon kere zibilyon tane fosil inclenmesi gerekir. ayrıca ilk tek hücrelilerin 3000 milyon yıl önce oluştuğu biliniyorken, ilk insanın 200 bin yıl önce yaşadığı kabul ediliyor. evrim varsa tanrı yoktur demek de yanlış olur tabi ki. tanrının kullandığı bir mekanizma olarak gören fikirler de mevcut.
sonuç olarak bilim hiçbir zaman tanrının varlığınını kanıtlayamaz. yokluğu da en azından şu aşamada kanıtlanamaz. ancak, neredeyse tüm bilim dünyasının kabul ettiği bir teoriyi doğru sayıp detaylarıyla açikladıktan sonra, bir diğerini ise bu kadar basitçe inkar etmemek gerekir.
tahminimce şu şekildedir. biraz komplo teorisi gibi olacak fakat. önceden uyarayım * şöyle madde madde açıklayım:
1. akp tarafından başkanlık sistemine geçiş planının gerçekleştirilemeyeceği düşünülmektedir. zaten gündemden de düştü.
2. recep tayyip erdoğan , tüzük gereği üç defa milletvekili seçildiği için, 2015 genel seçimlerinde aday gösterilemeyecek.
3. akp tabanının büyük bir bölümünün partiye değil, tayyip erdoğan a oy verdiği bilinen bir gerçek.
4. akp deki merkeziyetçi yapı nedeniyle (sürekli tek ses çıkması, rte ye hiçbir konuda itiraz olmaması vs.), akp de rte nin yerine geçebilecek güçlü bir lider yok.
5. rte eğer genel seçimlere kadar geçmiş 11 senesine uyacak şekilde hareket ederse, yokluğu genel seçimlerde göze batacak ve bir çok oy veren akp deki lider eksikliği nedeniyle oyunu farklı bir partiden yana kullanacak.
6. bu nedenle, rte 2015 genel seçimlerine kadar (kızlı erkekli aynı evde kalma olayında yaşadığımız gibi) fazilet partisi ya da saadet partisi çizgisine yakın davranışlar sergileyecek ve bu mühlet süresince, akp içinde rte ye karşı bir muhalefet oluşturacak ve bu muhalefet sayesinde yeni bir lider çıkarmaya çalışacak.
7. sonuç olarak 2001 yılında yaşadığımız (bkz: liseliler bilmez) * sp-akp ayrımını akp kendi içerisinde tekrarlayacak. bu sefer sp rolü rte nin. akp rolü yerine getirilmeye çalışılacak şahsın.
8. bu sayede, vatandaş sp-akp ayrımında akp yi seçtiği gibi, bu ayrılmada da daha ılımlı olan tarafı (rte nin olmadığı taraf) seçecek. sonuç olarak akp oy yüzdesini rte ye karşı muhalefet oluşturulmadığı duruma göre çok daha iyi bir şekilde koruyacak.
9. bu entry de sol frame den sinsice akıp gidecek. ben dediydim diycem ama 2015 te.