Balkon keyfi, yok su mekandayım, egleniyoruz, dağdayım, bayırdayım, lüks mekanların tuvaletinde poz, plajdayız, hastanede kolunda serumla poz verilir ölüyorum. Bu şahıslar eminim öldükten sonra da mezarımı facebooktan paylaş diye yakın cevresine vasiyet etmiştir.
Pazar' dan giyiniyorum diyen olmamış, ben söylüyorum mağaza adı şart değil ise çarşamba, perşembe ve cumartesi günleri uğradığım halk pazarları. Bazıları bunu eziklik olarak veya fakirlik olarak niteleyebilir. Fakat onlara katılmıyorum. Eziklik bir insanın giyim mağazasındaki ucuz kıyafet ile veyahut pazardan alınan giysilerle ölçülmez, ölçülmemeli. Ufkun ötesinde düşünüyorsan elbette...
Halk pazarından giyinmeyi utanmadığımı marka düşkünü, kapitalizmin tuzaklarına düşülmemesi gerektiğine dikkat çekmek istedim yalnızca. Mağazadan giyinince marka kabartmıyorum bu beni gururlandırmıyor. Kaldı ki yerine göre giyinmeyi, modaya uyumlu giyinmeye tercih ederim.
Yaz gelince kışı, kış gelince yazı sever insanoğlu. Benim değişmezimdir sarı sonbahar, hüznün kuruyan yaprakların, melankolizmin rengidir. Doğduğum mevsimdir sonbahar.
Hiçbir zaman hijyenik olduğunu düşünmediğim, ne kadar acıkırsam acıkayım önünden geçerken kokuların asla beni cezbetmediği mekan. Antalya ya yakışmıyor.
Bir ülkenin geleceği için yapılabilecek herşeyin en iyisini yapmış Ata dır, uluönder dir.
Bu ülkenin gelmiş ve gelecekteki eşi benzeri bulunmayacak lideridir.