halk nazarında ak parti'nin yüce konumunu gördüğü itibarı ve sevgiyi kıskanan guruhtur. nazar etme ne olur çalış seninde olur sayın kemalist ve ateist toplumu.
imf'yi kovan israile ayar veren ve son olarak 3 çocuk yapana 5 bin lira projesini hayata geçiren başbakanımıza yapılması gereken eylem. ben yapacağım böyle bir insanın ayakları öpülür.
burak yıldırım'ın katil zanlı olan ot içen ve ayyaş olan yusuf ortak'ı savunan bazı gs taraftarlarının yaptıkları saçmalıktır. neymiş 6 kişi bir adama girmişler kim kime girmiş videoda neden böyle bir şey yok fenerli grup zaten olaydan önce dağılmışlar herkes evine gitmekte ayrıca yusuf otrtak denilen zanlı tek kişide değil yanında biri daha var oda burak'ı tutarak zanlının bıçağı öldürücü yere saplamasını sağlıyor, yusuf ortak alkolik, uyuşturucu bağımlısı ve resmen bir serseri oysa yusuf yıldırım okulunu bitirmiş ve askere gitmek için gün sayan bir mehmetçik, burak yıldırım askerlik belgesini aldığı için kutsal görevi yerine getirmek için beklediği için şehittir. meleklerin yanına koysun seni rabbim sevgili burak.
yusuf ortak'ı mahkeme dışında sosyal medyada savunan vatan hainidir.
imf denilen emperyalizmin bir işgalci gücünü vatanımızdan kovan ak parti gerçeğidir. milliyetçilik budur ak parti'nin yaptığı ülkücülere ders niteliğindedir.
hem sözcü gazetesi okuyup hemde camiye giden insandır, mümin kardeşlerinin yüzüne nasıl bakıyor hayret doğrusu. ezan okunurken elinde sözcü gazetesi ile cami cemaatine yakalandığında yüz ifadesi ayrı konudur.
şampiyonluk maçından sonra arabaları ile evlerine gitmeleri ve floryada bekleyen taraftarları siklememeleridir. yakışmamıştır bir kulüp ilk önce taraftardır. taraftar olmasa futbolcuda olmaz.
ezan-ı muhammediye okunduğunda camiye koşan izmirli gençler bunun en büyük kanıtıdır. cuma namazı kılmak için yer bulamazsınız o kadar doludur camileri.
2012-2013 bayan basketbol ligi şampiyonluğunu ilan eden fenerbahçe'yi tebrik etmeleridir. ben bir fenerbahçeli olarak galatasaray'ı kürek şampiyonluğu için tebrik etmekteyim galatasaray'da güzide bir kulübümüz.
1938 harekâtında ailesini kaybeden kişiye sürgün sonrası Tunceli Valiliği'nce verilen 'Aile üyelerinin imha edildiği...' yazılı zabıt'tır.
--spoiler--
Tunceli Valiliği, 27 Ağustos 1955te toplandığında, Ali Akgünün, sürgün olduğu Kütahyadan Tunceliye dönüşünü bu zabıtla karara bağlamıştı. O zabıtta ise şunlar yazılıydı, ...Hüseyin Altıntaşın nüfus hane kayıtlarında adı yazan Hüseyin karısı Humar ve Hüseyin evlatları Humardan doğma Elif, Mehmet, Hadice, Ahmedi, Suzan, Alicemal, Hetip, Eminenin 1938 harekâtında imha edildiği ve aile reisi Hüseyin Altıntaşın da 952 yılında öldüğü, haneden yalnız Ali Akgünün sağ kaldığı...
O gün geri dönüş için yazılan bu ifadeler, bugün Dersim Katliamının ilk resmi itiraflarından biri oldu. Ali Akgün, bu zaptı kanıt gösterip 10 yakınını yitirdiği kıyımı 72 yıl sonra yargıya taşıdı. Dönemin jandarma erleri ve yetkilileri hakkında insanlık karşı suç işlendiği iddiasıyla suç duyurusu yaptı.
Radikal gazetesinden ismail Saymazın haberine göre Tuncelide yaşayan emekli memur Hüseyin Aygün, geçen 22 Nisanda avukatı Hüseyin Aygün aracılığıyla Nazimiye Savcılığına suç duyurusunda bulundu.
Bu dilekçenin şüpheliler hanesinde, Dersim Harekâtına katılan jandarma birlikleri ve yetkilileri yazıyor. Suç hanesinde ise Plan dahilinde siyasi, felsefi veya dini saiklerle bir toplumsal grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi amacıyla 10 kadın ve çocuğun öldürülmesi ifadesi bulunuyor. Hüseyin Akgün, kendi iddiasıyla, Dersim 38de yitirdiği 10 akrabasının hesabını tam 72 yıl sonra soruyor.
Nazımiyeli Nahiye Müdürü Zeynel Çavuşun ailesi, iddiaya göre, jandarma birliklerince Çamurek Köyü Avlosen Deresinde kurşuna dizildi. Zeynel Çavuş ile birlikte öldürülenler arasında 36 yaşındaki gelini Humar ve Humarın çocukları olan; 20 yaşındaki Elif, 14 yaşındaki Mehmet, 11 yaşındaki Hadice, altı yaşındaki Ahmedi, beş yaşındaki ikizler Suzan ile Alicemal, üç yaşındaki Hetip ve iki yaşındaki Emine vardı.
Zeynel Çavuşun oğlu ve Humarın eşi olan Hüseyin ile kardeşi Ali ise dağlara kaçtı. Kıyımdan sonra Kütahyanın Altuntaş köyünde zorunlu iskâna tabi tutuldular. Bu karar 1947de kalktı. Bakanlar Kurulu kararıyla memleketlerine döndüler. Ağabey Hüseyin 1952 yılında öldü. Geriye sadece Ali Akgün kaldı. Akgünle ilgili kesin karar, 27 Ağustos 1955te, Tunceli Valiliğindeki o toplantıda çıktı. Toplantıya vali yardımcısı, defterdar vekili, ziraat müdürü, tapu sicil muhafızı, toprak ve iskan müdürü katılmıştı.
DERSiM 38 iLE iLGiLi iLK DAVA
Ali Akgünün oğlu Hüseyin Akgün, şimdi bu zabıt tutanağını suç duyurusuna ekleyip geçen 22 Nisanda Nazımiye Savcılığında şikâyetçi oldu. Bu aynı zamanda Dersim 38 ile ilgili açılan ilk dava anlamına geliyor.
Avukatı Hüseyin Aygün, Dersim 38in insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisine girdiğini, dolayısıyla zamanaşımının bu davada işlemeyeceğini söylüyor. Avukat Hüseyin Aygün, davanın Dersim 38 ile yüzleşebilmek için iyi bir fırsat olduğunu da düşünüyor;
Dersim dosyası hukukçularca yürütülebilir. Buna uluslararası hukuk ve soykırımla ilgili sözleşme fırsat veriyor. Türkiyede geçmişteki acı olayları hatırlama dalgası var. Dilerim, bu dosya bu yüzleşmeye hizmet eder.
ÖLÜM TARiHLERi 0/0/1938
Dersim Katliamıyla ilgili ikinci suç duyurusu dilekçesi de yine avukat Hüseyin Aygün tarafından 86 yaşındaki müvekkili Efo Bozkurt adına bugün Hozat Cumhuriyet Savcılığına veriliyor. Dilekçede yer verilen iddiaya göre Bozkurt Ailesi, Dersim 38i Hozatın Çaytaşı köyünde karşılamıştı.
Kıyımda Efo Bozkurtun Kurtuluş Savaşı gazisi olan 43 yaşındaki babası Keko, annesi Kuhari, ablaları 16 yaşındaki Havi, 12 yaşındaki Eyti, altı yaşındaki Besi, erkek kardeşleri dört yaşındaki Mehmet, iki yaşındaki Niyazi jandarmalarca kurşuna dizildi. Efo Bozkurt, kıyımdan kaçarak ve yaralı halde kurtuldu. Bozkurtun üç kardeşinin ve Altıntaş Ailesinin altı çocuğunun ölüm tarihi olarak, nüfus kütüklerinde, 0/0/1938 yazıyor.
beşiktaş jimnastik kulubüdür. feda sezonunda yapılan menemenleri ile bu övgüyü hak etmişlerdir. samet aybaba menemen ve feda üçlemesi ile başarı hayaldir.
türkiye cumhuriyeti devletidir. laik bir ülkedir. polis şehit edenler devrimci ilan edilir bu ülkede ne devrimi yaptılarsa artık osuruktan devrim yaparlar emperyalistlerin isteği ile güvenlik güçlerine saldırırlar.
türkiyedir, şehir ise edirnedirkıt kanaat geçinen ben para ile yüzen kuyumcu komşumdan daha fazla vergi ödemişim yazıklar olsun böyle maliyeye mehmet şimşek gözümden düştün.
--spoiler--
ölümlerin kadınlardan başladığına, kadınlardan da hamile kadınların ilk olarak öldürüldüğüne dikkat çekiyor. Tek amacın soy kurutmak olduğunu vurgulayan Ali, öncelikle hamile kadınların karınlarının süngülenerek bebeğin öldürülmesinin, daha sonra kadının öldürülmesinin bunu gösterdiğini ifade ediyor.
Kadınların karnına süngü vurarak bebekleri süngü ucuna takıp yukarı kaldırıyorlardı. Bazı kadınlar dağlara kaçtı. Daha sonra erkekleri öldürdüler. Önce kadınları öldürmelerinin nedeni, soyumuzu kurutmaktı. Ölenleri toplayıp, kanca takıp biriktiriyorlardı. Askerler her gün gelip canlı kalanlar olmuş mu diye nefes seslerini dinliyordu. Askerler tenekeyi açıp üzerimize sıvı bir şey serpti. Biz daha önce gaz görmemiştik, meğer bizim üzerimize gaz yağı döküyorlardı. Bizi ateşe verdiler. Gök alev alevdi. Bazılarımız yine kaçmayı başardı. Kaçtığımızda, arkamızdan geliyorlardı. Yolda yakalananlar, öldürülüyordu. Göğüslerine süngü yiyen kadınların süngü sesleri hala kulağımda... Biz çocuklar, ağzımız burnumuz kan içinde onları seyrediyorduk. Amcamın oğlu yaralıydı ve kolu kopuktu. Sadece az bir parça kalmıştı. Kolu kopmuştu, ama ağlamıyordu. Ben de peşimizden gelen askerlerin ateş etmeleri sonucu kafamdan ve bacağımdan kurşun aldım. Günlerce Munzurun kan akan suyunda, saklanarak kaçmayı başardım. Bizleri öldürmelerindeki neden neydi bilmek istiyorum...
CHP'li Yılmaz Büyükerşen yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nde vatandaşın nikah işlemi CHP'li Yılmaz Büyükerşen yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nde vatandaşın nikah işlemi başörtülü fotoğraf gerekçesiyle reddedilmesi ile ayan beyan ortada olan düşmanlıktır.
--spoiler--
Eskişehir'de A.E. ile S.Ö. adlı nişanlı çift, nikah işlemi için Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Nikah Salonu'na müracaatta bulundular. Belediye nikah salonu yetkilileri, gelin adayı S.Ö.'nün başörtülü fotoğrafını gerekçe göstererek, çiftin bu talebini reddetti. "Başı açık fotoğraf gerekli" iddiasıyla, başı açık fotoğraf çektirip getirmelerini istedi. Bu talebi reddeden çiftin, "keyfi bir yasak bu" tepkisine rağmen değişen bir şey olmadı. Bunun üzerine çift, ilçe belediyesinin nikah salonuna müracaatta bulundular ve burada herhangi bir yasakla karşılaşmadılar.
DiĞERi BAŞINI AÇMAK ZORUNDA KALMIŞ
Akit'ten Furkan Altınok'a konuşan A.E., olayı şöyle anlattı: "Nişanlımın fotoğrafı başörtülü olduğu için tanınmadığını ve başı açık bir fotoğraf ile işlem yapabileceklerini söylediler. Burcu hanım diye biri özellikle, olmaz diye diretti. Kendileriyle, bunun yasal bir uygulama olmadığını tartışmamız bir sonuç vermedi. Nüfus Müdürlüğü böyle istiyor gibi şeyler söylediler. Bizden sonra işlem yapmak için gelen bir bayan vardı. Kendisine durumunu sorduğumuzda kendisine de aynı ideolojik yaklaşımı sergilemişler fakat kendisi uğraşmak istememiş ve başı açık bir fotoğrafıyla işlem yaptırmış" dedi.
iLÇE BELEDiYE iSE SORUN ÇIKARMADI
A.E. bunun üzerine merkez ilçe belediyesi Odunpazarı'nın nikah salonuna gittiklerini belirterek "Fotoğrafı gösterdim ve bu fotoğrafı evlilik cüzdanıma koymak istediğimi söyledim. Kendileri bir problem olmadığını bu fotoğrafın kullanılabileceğini söylediler. Büyükşehir'deki yetkililerin tavrının ideolojik olduğu kesinleşti böylelikle. Nikah işlemlerimi bende Odunpazarı Belediyesi'nde gerçekleştirdim" bilgisini verdi.
NÜFUS'A SORDU
Büyükşehir Belediyesi nikah salonu yetkililerinin başörtülü fotoğrafı reddetmelerine gerekçe olarak ileri sürdükleri "nüfus müdürlüğü böyle istiyor" argümanının da gerçek dışı olduğuna inanan A.E. şunları söyledi: "Taşbaşı nikah salonu başörtülü fotoğrafı, nüfus müdürlüğünün kabul etmediğini ileri sürmüştü, yasakçılıklarına onları dayanak göstermişti, ben de konuyla ilgili nüfus müdürlüğüne bir e-posta gönderdim. Olayı anlattım. Bilgi istedim. Henüz cevap gelmedi."
SALON YETKiLiLERi GEREKÇE BULAMADI
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Taşbaşı Nikah Salonu yetkililerine, başörtülü fotoğrafı reddetmelerinin altındaki hukuki gerekçeyi sorduk. Herhangi bir hukuki gerekçe gösteremeyen yetkililer, sözkonusu fotoğrafı, bayanın yüz hatları belli olmadığı için reddettiklerini savundular. (Oysa fotoğraf normal başörtülü ve bayanın alnından çenesine kadar tüm yüz hatları açıkta.) Bu durumu hatırlattığımız yetkililer bu kez de "bayanın başörtüsünü bağlama şekli de sorunluydu" şeklinde gerekçeler ileri sürdüler.
yeni chp'nin parti politikasıdır, her hangi bir doğrusu olmayıp rüzgara doğru yol almaktır, ortam milliyetçi ise milliyetçi ortam sosyal demokrat ise sosyal demokrat ortam dindar ise dindar olmak üzerinedir, şapkasız olmalarının sebebi burada yatmaktadır.
yabancı hayranlığı olan durum, adamlar aynısını yapmışlar ikisini de yemiş biri olarak diyebilirim ki ikisi de güzel ama birine ulaşmak zor ben edirne de olduğum için arkadaşlardan rica ediyorum getiriyorlar ama negro mu oreo mu ben müslüman negro'yu tercih ediyorum cihad meselesi.