göze mi geldik, sen mi unuttun, gelmiyorsun âh
öyle karanlık gece ki ruhum, olmuyor sabah
yüksel ufuktan sineni göster bir gün göreyim
öyle karanlık gece ki ruhum, olmuyor sabah
seklinde sozleri olan, topu topu 4 satir tutan kismina ragmen sarkinin insani cok feci vurup canını yaktığı, en guzel yorumunun muzeyyen senarca yapildigi bir tsm sarkisi. osman nihat akin eseri.
colt mühendislerinin vietnamda, vietkongların gerillalarının kullandıkları ve rus yapımı ak-47lere (kalaşnikof) karşı geliştirdikleri ve adını vietnam savaşı ile duyurmuş, günümüzde de rahatlıkla kullanılan karizma piyade tüfeği.
yağmurdan başka bir şeye tahammül edemeyecek haldeki ruhların tahammül eşiğinden geçebilen tek eylem ya da eylemsizlik halidir.
bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim;
ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura.
tüyüme horozdan çok itimat edeceğim,
itimat edeceğim şu belalı yağmura.
ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
asılmış bir adamın iki eli yağmura.
bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim *
bu yağmur ince ince yağar,
bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
aynalar yüzümü tanımaz olur.
bu yağmur kanımı boğan bir iplik
tenimde acısız yatan bir bıçak
bu yağmur yerde taş ve bende kemik
dayandıkça çisil çisil yağacak.
bu yağmur delilik vehminden üstün;
karanlık kovulmaz düşüncelerden. *
ve eşiğinden geçen yağmurun sağanağa dönüşmesiyle bir yağmur kaçağı tutunacak bir el arar,
elimden tut yoksa düşeceğim
yoksa bir bir yıldızlar düşecek
eğer şairsem beni tanırsan
yağmurdan korktuğumu bilirsen
gözlerim aklına gelirse
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpıntı duyarsan
telâş telâş yağmurdan kaçıyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
akşamsa eylül'se ıslanmışsam
beni görsen belki anlayamazsın
içlenir gizli gizli ağlarsın
eğer ben yalnızsam yanılmışsam
elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni *
kaçarsın başını bir çatıya sokarsın. yağmur tokatlar pencerelerini.
ne zaman tokatlasa yağmurlar penceremi,
ne zaman sersem ve buruşuk bir pardösü gibi
dökülsem kaldırımlarına bu duman karası kentin;
hep o kıza rastlarım, aynı kuytu köşede.
gözyaşlarını biriktirir usanmadan
düşleriyle aynı şişede..
hatırını sorarım, sessizce kaldırır yüzünü,
tablolardan çalınmış gizemli bir gülücüktür.
yağmur içer yudum-yudum, kanasıya.
mezesi, eski bir geceden, vişne yarığı kırmızı
ve hala kanayan o vişne ısırığı öpücüktür *
insanın doğasına aykırı bir ergi olmakla birlikte göreceli olması nedeniyle hiçbir zaman mutlaklığı sağlanamayacak bir kavramdır. neye göre kusursuz olmak? size göre mi?, bir dine göre mi?, psikiyatri kitaplarına göre mi?, aydınlara göre mi?, bilirkişilere göre mi?
sizin için büyük anlam ifade eden minik de olsa yalnızca size özel olduğunu hissettiren hareketleri. bunları yeni sevgilisine de yapıyor olduğu düşüncesi gözlerini doldurur, kalbini kırar insanın.