"Ölüme sayılan günler, özgürlüğe sayılsın diye düştü yola Mahir, bastı tetiğe."
41 yıl geçti 'ON'larsız. Devrim ateşi hala yüreklerde, çocukların gözlerinde, işçilerin, emekçilerin ellerinde, kadınların yüzlerinde yanıyor. Mahir Çayan ve arkadaşları ölümsüzdür.
"Ruanda'da yaşanan soykırımı simgeleyen birçok satır fotoğrafı çekildi. Ama hiçbiri soykırım sonrasında Jim Nachtwey'in çektiği fotoğraf kadar dramatik değil. Yörede Maçete adı verilen bu satırlar Ruanda'daki hemen her evde bulunan birer tarım aletiydi ve kolaylıkla bulunabiliyordu. Nachtwey'in Ruanda-Zaire sınırında çektiği bu fotoğrafta katiller ve kurbanlar yok. Ne var ki yaşanan mezalimden sonra sınırdan kaçan Hutuların geride bıraktığı satır yığını, yaşanmış olan mezalimin korkunçluğu hakkında iyi bir fikir veriyor.
Ruanda'nın Hutu kökenli devlet başkanının 6 Nisan 1994'te öldürülmesi soykırımın tetiğini çekti. Radyo istasyonları Hutuların Tutsi komşularını öldürmeleri için şiddet çağrıları yapmaya başladılar. Birleşmiş Milletler'in tahminlerine göre Nisan 1994'ten başlayarak 100 gün içerisinde Tutsi çoğunluğa ait 800 bin kadar erkek, kadın ve çocuk vurularak, boğazlanarak, dövülerek, yakılarak veya satırlarla doğranarak öldürüldü.
Tutsi Yurtsever Cephesi tarafından Hutu hükümet güçleri mağlup edilince, bu kez Tutsilerin intikamından korkan 1 milyona yakın Hutu sınırı geçerek Zaire'ye sığındı."
sahabe ebuzer'den yola çıkılarak yazılmış bir hakan albayrak romanıdır. osmanlı devletini övdüğü bölümler hariç güzel sayılarbilir. bir şiirinden alıntı vardır ki çok beğendim:
"her şey bir rüzgara bakıyor ağabey
bakma esrar çekip mayıştıklarına
bir gün varya bu mağribli çocuklar
bir gün yakacaklar paris'i."