bunlara ilaveten resim sanatında da reprodüksiyon vardır, ünlü tablolar başka başka ressamlar tarafından tekrar yapılırlar. lakin edebiyatta böyle bir yeniden yaratım sürecinin olmadığı düşüncesi doğru değildir. edebiyatta, post-modern edebiyatın yeniliklerinden biri olarak ecnebilerin breaking the forms dedikleri yeniden yaratım olayı vardır. örnek vermek gerekirse charlotte bronte'nin ünlü jane eyre'si Jean Rhys'ın wide sargasso sea adlı romanında yeniden can bulmuştur.
herhangi bir enstrüman kullanılmadan yalnızca insan vokalleriyle yapılmış bir şarkıdır, okyanus annemizden gelen bir mesaj gibidir, terimiz tuzludur, sebebi okyanus annemizdir.
iki ebeveyninden de ayrı ayrı kazık yemek. sevilmediğinin her daim yüzüne vurulması ve bunları haketmek için hiç bir şey yapmamış olmak. sebep; bencillik, evlat olarak değil, dolar işareti olarak görülmek. daha da fecisi halen annedir babadır diyerek susmam, küçülmem. hakikaten yalnızım lan şu dünyada.
halen sözlükte aktif olduğunu görünce sevindiğim, hem sözlüğün hem de uludağ üniversitesi eğitim fakültesi camiasının eskilerinden olan, bir zamanlar en büyük hayali mis gibi kitap kokan bir kitabevi açmak olan yazar.
kirpiklerin oxdur, qaşın kemandır,
ay qız mennen üz dönderme amandır,
gözel mennen üz dönderme amandır.
hesretinle her zaman, hesretinle her zaman,
gözüm qaldı bu yollarda alagöz.
ala göz ala göz ala göz gözüm qaldı bu yollarda alagözlüm
ay gız mennen üz dönderme amandır...
ömer hayyam' a ait en güzel rubailerden biri çok yetenkli bir adam tarafından yorumlanmış ve ortaya bu şaheser çıkmış. can gox gerçekten çok yetenekli bir adam. bu coğrafyaya ait olmayan jazz tavrı ve arpejle dinleyicisini hayyam'ın dolaştığı gül bahçelerine götürebilmek muazzam bir başarı olsa gerek. sanatçının asıl işlevinin iyi hissedip hissedemeyenlere iyi hissettirmek olduğunu düşünen biri olarak can gox'un bu yolda hayli yol katettiğini ve ilerde çok daha iyi anılanacağını tahmin etmek zor değil. ömer hayyam'ı iyi bilenler onun allah anlayışına da aşinadırlar. allah'ın rahman ismine sarılır hayyam, gerisi teferruattır. sen acırken bana, hic bir günahımdan korkmam benle oldukça, yokuş engebe yoldan korkmam beni ak yüzle diriltirsin a tanrım, bilirim defterim dolsa da suçlarla, siyahtan korkmam!
hallacın yolundan gittiği için derisi yüzülerek katledilen seyyid nesimiye ait eserdir. ahmed aslan yorumu şahanedir. rızkımı veren hüdadır, kula minnet eylemem!
muazzam işleri, görüntüsünden en az 20 yaş genç gösterişi, toplumuna karşı duyarlılığı ve en önemlisi kulaklarıyla elflere selam çakmaktadır kendisi. *
crixus'ın hafifçe uzun saçları, cool tavırları, kadınını sahiplenişi ve hepsinden önemlisi ultra kısık sesiyle yaptığı konuşmalarıyla iyiden iyiye italyan mafyasına dönüştüğü dizi. roma'ya 2000 yıl kadar erken gelmişsin reyiz.
tarihi bütün karakterlerin ultra gerizekali gosterildigi dizidir. o kadar uzun zamandir padisahla arasi bozuk olan, bir lafiyla kellesini alabilecek birinden ayar ustune ayar yiyen ibrahim pasa'nin son bolum fragmanindaki gibi "ben padisahi terbiye ediyorum, vs." diye atip tutmasi akil alir sey degil. karakter zerre kaygi duymuyor, boyle mesnetsiz kendine guven hic inandirici degil.