tası tarağı toplayıp ister arkadaşıyla ister sevdiği ile türkiye'yi terkedip yurtdışında yeni bir hayat kurmak isteyen yazarlardır. bu gruba bende dahilim. bugünlerde sevdiceğimle işi gücü bıraktık bu konu üzerine tartışır olduk. avantajlarını, dezavantajlarını, getireceklerini bizden götüreceklerini ayrı ayrı konuştuk. tanıdıklarımızın olduğu şehirleri sıraladık.
aslında gönlümüzde her türk gencinin gönlünde yatan yer var; amerika. fakat oranın da türkiye'den farksız, stresli, ahlaksız hatta daha fazla pislik içerdiğine karar verdik. şimdilik plan ve hayal aşamasında ama türkiye'nin sözde büyüyen ekonomisine oranla gerçekten küçülen insanlığına daha fazla dayanamayacağız sanırım.
yazdığım entryi inatla silmeye çalışan fakat benim de inatla canlandırmaya çalışmam sonucunda modun bana ayar vermek amaçla yaptığı girişimdir. görevini kötüye kullanmak bu olsa gerek. buda şu sonucu doğruyo karmamız modların inisiyatifine kalmış oluyor. bizim kötü ya da iyi yazmamız, eksi ya da artı oy almamız sonucu değiştirmiyor. modun hoşuna gidersek karmamız tavan yapıyor, zıt gidersek karmamız düşürülüyor. ondan sonra neden oy kullanma oranı entry başına sadece 2.
vücudum uzamayı kestiğinden beri kendimi zannettiğim boydur. soran herkese 1.75 boyundayım derdim. meğersem 1.71 imişim. ayrıca bu boydaki biri olarak sulak yerde mi yetiştin, sırık, elektrik direği gibi iğrenç esprilerede mağruz kaldım. kıskanıyorlar efendim götten bitmeler sizi.
günümüz babalarının olamayacağı aynı zaman zaten olmak istemedikleri insan modelidir. tabi günümüz zeytinburnu, bağcılar, esenler gençleri bu katagoride yarışmaya adaylardır. babama kalsa o düşük bel pantolonları giyen çocukların bacaklarını kibrit çöpü gibi kırmaya meyillidir. ayrıca iyi ki apaçi gibi babam yok yoksa en nefret ettiğim insan olurdu.
üst komşunun kızıdır efendim. ilk ablasının normal denebilcek bir yaşta evlenmesi fakat diğer ablasının çok geç evlenmesiyle kendisine bir türlü sıra gelmemiştir. abisi ise geçen yaz evlendi. gerçi annem çöpçatanlık servisine çoktan başladı ama kız istemiyormuş aday filan. hayırlısı olsun dedik bizde. kariyeri de yok merak ediyorsanız.
zorunlu tanım:almancada sabah hediyesi, günaydın hediyesi anlamlarına gelir.
zorunsuz kaynak: andrew davidson - zebani.*
yatağımın yanındaki aptal saat çalıp beni yeni bir güne daha uyandırdığında seni arıyorum hep. öpücüklerinle, nefesinle ve sıcaklığınla uyanmak istiyorum artık. gözlerimi zorla değil sana bakmak için aşkla açmak istiyorum. * her yeni doğan güneşin ve yeni başlayan günün hediyesi olmanı istiyorum. günaydın demek için sabırsızlanmayı ve morgengabe ini vermeyi istiyorum. kocaman narin ve hassas bir öpücük. günaydın sevgilim.
olur öyle arasıra. herşeyden bıkkınlık gelmiştir, kafanızın tasını biri fena halde attırmıştır ya da manitaya kızmışsınızdır. baktınız manitaya ulaşılamıyor sözlüğe abanırsınız ve saydırırsınız. tabi ki tanım olmak koşulu ile.*
Şehiriçi yolculuklardaki kafası karışık, dalgın, sinirli vb. durumlardaki yolculardır.O an ne söylediğinin farkında değildir fakat farkına vardığında herşeyin farklı olduğunu gören yolculardır.Yerin dibine girip girip çıkarlar.Günün stresini üzerinizden alan komik ve şaşırtıcı tavırlarıyla sevilen yolculardır.
>Pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi.
Tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi.birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı. çocuklardan biri şoföre parayı uzattı.
- Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın?
....
>Yolcu musait bi yerde inmek ister ama dili surcer;
- Musait bi yerde iner misiniz?
Şöför : Niye sen mi kullancan?
gibi diyologlara kulak misafiri olduğumuz yolculardır.