denizin kenarındaki masa boşalsın diye 5 saat beklemeyi, park yeri bulamayıp delirmeyi, sahil yolu trafiğine girip aile faciası yaşamayı göze alamamış, evinde çayını demleyip, yumurtalı ekmeğini yapmış; balkonda mis gibi sofrasını kurmuş kişi ya da kuruluşlar.
Psikolojik olarak belki, camdan kafamı uzattığımda derinden gelen gemi düdüğü gibi bir ses duydum. O değil de, sonrasında kopan gümbürtünün uçak olduğunu anlayana kadar altıma sıçıyordum. Bir de haarp bulutları var. Uyumasak mı?
impossible'ı ilk dinlediğimde kendisini siyahi, hiç değilse melez sanmıştım. Akça pakça bir Avustralyalı çıktı. Sesi harikadır efendim. impossible adlı şarkısını mutlaka dinleyiniz.
Sözlerini anlayarak dinleyen bir kişide, yoğun olarak hüzünlenme ve akabinde ağlamaya sebep verebilir.
Zaten Freddie Mercury gibi bir ses, hangi şarkıyı söylerse söylesin dinlenir.
Hem akdeniz sahillerinde tatlı bir akşam üstünü, hem de sitemkar bir kadının geçmeyen acısını hatırlatır. Sapık gibi bir eşlik etme isteği uyandırır, ispanyolca bilen bir insan için fevkaladenin fevkinde bir histir, Buika' ya eşlik edebilmek. O kadar güzeldir ki bu şarkı, üç dakika sürmez sanki hemen bitiverir, bu sebepten arka arkaya beş altı kez dinlemeden doymazsınız.
Sevgilisi varken masum ayağına yatıp önüne geleni yatağa atmaya çalışan, bir iki güzel cümleyle belki bir demet çiçekle sürekli bir kendini ve hayatına giren kadınları kandırma hali içinde olan. Kaypak.