içerikten bahsedeyim kısaca. sözlük yazarlarının tespitleri türevinde başlıklarda veya internet üzerindeki envai çeşit sitede çokça yer eden ve her gün mutlak surette duyduğumuz gerek türk insanı gerek yurdumuz veya dünya üzerinde herhangi bir şey hakkında yapılan tespitlerden farklı, şu ana kadar kimsenin fark edemediği ve dolayısıyla duymadığı orijinal fikirlere dayalı tespitleri kullanıcılara sunmak ve başlık altında toplamak derneğin esas amacıdır. ek olarak, üye yazarlar mahallede kavgaya falan karışırsa eleman ihtiyacını dernek kontenjanından karşılayabilir.
ilk tespit benden gelsin, türk insanına dair bir tespit.
1) ağız ve diş sağlığı "bak bakayım, dişimde bir şey kalmış mı?" sorunsalından ibaret olan bir milletten bir bok olmaz.
üye olmak isteyen yazarlar topluluğa kaydını özel mesajla veya başlık altından tespitlerini paylaşarak yapabilir. klavyenize kuvvet. teşekkürler.
öncelikle, karakter sınırına takılan başlığın tam hali "türkiye'den siktir olup gitmek isteyenlere siktiri çekmek" olacak efendim.
tanıma gelecek olursak, özellikle bugünlerde yapılması elzem gibi görünen eylemdir. birkaç gündür feysbuk denen götçü zımbırtıda ana sayfada herkesin paylaştığı ekşi sözlük kaynaklı "türkiye'den siktir olup gitmek" başlığına girilen bir entry i okuyunca bu yazıyı yazmaya karar verdim.
bu entel herifler olabildiğince ülkeyi kötülemek için ellerinden geleni yaparlar. eleştirilerinin çoğunda haklıdırlar, ona bir şey demiyorum. ama benim kaldıramadığım şey, sanki dünyaya gözünü pamuk yastıklar içinde açmış gibi tavırlar takınmaları veya yurt dışındaki ülkeleri bir bok zannetmeleri.
bak güzel kardeşim, önce kabul edeceksin, burada insana değer verilmiyor. vatandaş insan muamelesi görmüyor. modern dünyada insan robotlaştırıldı ama bizim ülkemizde robotluk katsayısı diğer ülkelere göre çok daha fazla.
yaptığın eleştirilerin çoğunda haklısın. burda polis polis değil. siyaset insanları yönetme değil, rant sağlama ve kendi çıkarını kazanmaya yönelik bir arenaya dönüşmüş. ülkenin yöneticileri her türlü yolsuzluk, kara para aklama, haksız kazanç operasyonlarına girmişler ve bahsedilen miktarlar dünyada bir arada görebileceğin paraların milyonlarca katı. eşe, dosta, akrabaya ülke payından dağıtmak alışılagelmiş bir davranış olmuş. yargı, yasa, yürütme.. kimin eli kimin cebinde değil. milletin vekilleri dediğimiz eğitimli olması ve milleti temsil etmesi gereken adamlar dağdan inmiş hermit modunda takılıp mecliste rahatlıkla kavga ve küfür edebiliyor kardeşim. tecavüzün her türlüsü yaygınlaşmış. cinayet, suç, gırla. suçu işleyen cezasız kalıyormuş. insaniyet nâmına alınan utanç verici kararlar her gün görüldüğünde içinde azıcık duyguları kalmış bir kişiyi ağlatma derecesinde üzebiliyor. ülkenin gençleri boktan bir halde. üniversiteler dökülüyor...
kendilerine cemaat diyen orospu çocukları din tüccarlığı yaparak ülkedeki milyonlarca beyinsiz cahili kandırıp saman altından milyon dolarları götürüyor. siyasiler de aynı şekilde. alayını sikeyim.
aldığın maaş, çalıştığın kadar değil, evet, onda da haklısın. yurt dışındaki adam 8 saat çalışarak buzdolabı alabiliyorken sen o buzdolabını almak için en az 10 gün, hem de ağır şartlar altında çalışıyorsun. ekonomi çökmüş. gelir dağıtımındaki adaletsizlik hat safhalarda ve her geçen gün daha da artıyor bu uçurum. "kültürel asimilasyon" konusuna hiç girmiyorum.
üstelik bu saydıklarım, sadece şu anda aklıma gelenler. daha bunun türevinde binlerce rezilliği bünyesinde barındırmakta bizim ülkemiz.
haklısın kardeşim, eleştirinde haklısın. ama senin "türkiye'den siktir olup gitmek istiyorum" nârâların benim sinirime dokunuyor. ben de gitmek istiyorum ulan, ama çıkıp da eşek gibi anırmıyorum bunu. vatan, millet gibi boş kavramlara inanmıyorum! ve emin ol, canını kurtarabilen bir şekilde kurtarabiliyor buradan, atıyor kapağı yurt dışına. konuya dönelim, senin böyle entel takılıp lümpen elitist tavırların benim nöronlarımı azdırıyor. ülkeyi eleştireceksen istediğin gibi eleştir ama gelip de bana "şu şu rörörö den dolayı ülkeden siktir olup gitmek istiyorum" dersen senin o ağzını yüzünü sikerim! ya dediğin gibi ülkeden siktir olup git, ya da kapa o çeneni, götçü pezevenk seni!
öncülüğümde kurulan dernektir. sokakları, bu özgürlük timsallerini karşılıksız seven yazarların oluşturduğu samimi dernektir. yeterli sayıya ulaşırsa belirli şehirlerde toplanılıp bazı etkinlikler yapılabilir. derneğe kaydını yaptırmak isteyen yazarlar bir özel mesajla bana başvurabilirler. teşekkürler.
guitar hero isimli sanal enstrüman çalma oyununda bugün bir kızla tabiri caizse çılgınlar gibi kapıştık.
isimsiz şehrin isimsiz atari salonunda tek makine olarak bulunan bu platformda kendi halimde takılırken şarkım bitti, jeton almaya gittiğimde ise yerime af edersiniz hafiften dümbelek göbekli, kısa boylu, kel bir abi geldi, çalmaya başladı. jetonumu almış, oyun sahasına dönmüştüm. kel abimiz gitarını çalmaya devam ederken ortamdaki kişi sayısı çoğaldı. arka çaprazımda duran bir kız ilişti gözüme. yan gözle kesilebilecek açıdaydı. kel abimizin jetonu bitince gitarı boynundan çıkararak arkasına bakındı, bana verdi. daha da yakınıma yaklaşmış hanım efendi kişiliğe bir kibarlık göstergesi olarak gitarı teklif ettim, "lütfen buyurun" diyerek. hayır dedi, "çalınız lütfen." "abiden önce de çaldım ben, siz çalabilirsiniz şimdi o yüzden" dedim. bu ve benzeri kısa konuşmalar sonucunda kız karşılıklı çalmayı teklif etti.
"ne olursa olsun bir kıza hayır deme" demişti feyizli bir tanıdığım. "olur" dedim, çalalım. "ama ben basçıyım" dedi aniden. ne yapalım, olacaktı artık. "tamam" deyü karşılık verdim. face-off yapmamız gerekirken gitarın ipini boynuma geçirmeye çalışırken bir anlık heyecanla en alttaki co-op a girmişim. kız da basçı olduğu için işine geldi tabii bu durum. sonraki şarkıda face-off oynamayı teklif ettim ama kız basçı olduğu için ritmi duyması gerektiğini, o yüzden co-op un işine geleceğini söyledi. sırasıyla çılgınlar gibi parçalar çaldık. jetonum bitince hemen alıp geldim, çalmaya devam ettik.
çalınan 5-6 şarkı sonrasında kızın jetonu bitti. sessizce gitarı yerine bıraktı. "size iyi akşamlar" deyip sakince oradan uzaklaştı. gidince bir düşünce kapladı içimi. tek çalmak hoş olmayacaktı. çalmaya da niyetliydim, jetonu atıp atmamak arasında giderken. hemen oracıkta gitarı bırakıp kızı takip etmek üzere mekandan çıktım.
2 yol vardı seçilecek. birini seçmeliydim, fazla uzaklaşmış olamazdı. birini seçtim. ileride sanki kızı görür gibi oldum ama bir süre sonra o olmadığını anladım. koşa koşa civardaki diğer alternatiflere baktım. resmen sokaklarda s çize çize, deli gibi aradım kızı, bütün yerlere baktım. ama bulamadım dostlarım, amacıma ulaşamadım..
tanım: bugün guitar hero'da karşılıklı çılgın attığımız, bej renginde deri bir cekete ve siyah bir pantolona sahip, siyah saçlı, sakin, sessiz, suskun, amon amarth tişörtü giyen, omzunda siyah bir çanta taşıyan, 1.65-1.70 boylarında, kendini bütün şehirde fellik fellik arattıran ve çok farklı bir albenisi olan kendi halindeki basçı kızdır.
eğer kendisi sözlük yazarıysa ve burayı okuyorsa, rica ederim özel mesaj butonumu yeşillendirsin.
siz değerli sözlük yazarları; bu kızı gördüyseniz veya bir şekilde tanıyorsanız bu çaresiz kardeşinizi lütfen aydınlatınız.
kimseciklere ait olmayan o kamu alanlarını mesken tutmuş, hayatının merkezine sokakları koymuş, yeri geldiğinde günlerce orada kalmış, bir akşam bir sokakta, öbür akşam diğer sokakta gününü gün eden insandır.
kalabalık bir sokağın ortasında çevredeki insancıklara aldırmadan içeride fırtınalar koparan hür olma duygusunun orada daha fazla kalamayıp dışa vurulması suretiyle aniden "buraların hepsi benim laaaaaaan!!" şeklinde var güçle bağırmaktır.
