Benzetileri kırık bir şairin, alaca mısrası
Mahzun atîka...
Adından bir zerre mürekkebim
Sözüm, sitem hengâmına
Geç kalmışım...
Sanki hiç dönmeyecek devrim sana
Mihrümah
Zamansızım...
Issızlığımca senden, seni söylüyor eşya
Ve tutuyor hırsla,
Parmaksız elleri yüreğimi;
Korkunun hınca adandığı
Arsız demlerin...
Sanki hiç bitmeyecek bu tutuşma
Mihrümah
Tutuşanım...
Çevir başımı bu divanelikten, sana bakayım
Gözlerinde izi müheyya;
Ketum yâdı miladın
Bir hendek lazım bana
Cezbede umutlarım
Sanki hiç durmayacak bu yağma
Mihrümah
Korunaksızım...
Gel, işler zaman sessiz, dinledir ağrılarım
Gel, canım kanamada
Kırıldı zembereği kalbin
idrakim pusulasız
Sönmede ışıklarım
Sanki hiç onmayacak bu yara
Mihrümah
Âh...
Kanayanım,
Kanatanım...
"son baharın son çanlarında yıldızlarla asla vedalaşamadım
Ürkek bakan komşu kızının içeriye kaçışını asla kabullenemedim
Boş evin, boş masasının, bir kişilik porsiyonlarında asla şizofrenik olamadım
ilk kar tanesinin yüzüme vuruşunun bencil gülümseyişini asla unutmadım
Belki de hiç yaşamadım"
dizelerinin sahibi benim de biricik tiyatrocum. ankaranın yakışıklısı