bir doktor olarak, ota boka doktora koşanlardan daha iyi bir hasta topluluğudur diyebilirim.
Ulan bizim mi canımız kıymetsizdi bilmiyorum ki?
Düşen acile koşuyor kusan acile koşuyor.
Ben hatırlıyorum, çocukken binlerce defa düştüm, babam hemen kolumu bir bez ve tahta ile sarıp boynuma asardı, bir gün sonra da ortopedi polikliniğine giderdik.
Bin defa kafamı bir yerlere çarptım ama, hayatımda gidip de bi tomografi çektirmiş insan değilim. Bu insanlar nereye gidiyor anlamış da değilim.
nasıl böyle bir hata yaparlar ki düşün düşün içinden çıkamadım.
Şimdi amaç çocukların alkol almasını engellemek ya hani. O zaman neden gündüz satış yasağı gelmiyor da gece satış yasağı geliyor? Gündüz gidip istedikleri kadar içecekler, gece zaten eve dönecekler.
Tam tersi olsun da tekel bayii işleten, toplumu zehirleyen tütün ürünleri ve alkol satan bu ezik küçük işletmeler de batsın, kurtuluruz iki taraftan da.
"Dünyanın en önemli varlığı benim" düşüncesini 'sadece' hastanede iken taşıyan insanlardır.
Yav bir melekette bu kadar mı gerizekalı olur? Bir ağrı kesici iğne için elli kişilik kuyruk bekleyen, onu geçtim, bu kuyruğu oluşturan bir beyinsizler ordusu.
Neyin var sorusuna bağ kur um var diyen.
Ne şikayetin var sorusuna muayene olacaktım diyen.
Kiminin iğneye alerjim var seron (serum) tak, kimininse, serum istemem ilaç yaz dediği de göz önünde bulundurulursa çok ilginç
Hastane koridorlarında "doktor yok mu hastayı kaybedecez" diyen adamın hastasının "burnunun akması" şikayetiyle acile geldiği bir memleket burası.
Ben iğne istemem serum yaz ben şunu istemem bunu yap, ben şu ilacı sevmiyom bunu yap.
Bi siktirin gidin lan, sizi muayene etmeyelim, ne istiyosanız onu yapalım zaten boşuna okumuşuz.
Gaziantep şehrindeki hastalar, sadece benim servetime servet katmamı, ayda 7000 TL yi afiyetle yememi sağlayan beyinsizler topluluğudur.
Günde 1500 hastanın acile giriş yaptırdığı ancak, sadece 10 tanesinin gerçek tıbbi acil olduğu bir hastaneyi, bir hafta kapatsak, 10 000 kişi ölmeyeceğine göre, bu kadar hastanın taa amına korum ben arkadaşlar, gücenmeyin.
kendine ya da çocuklarına verecek bir şeyi olmayan ezik ve silik insandır bu!
Geçtiğimiz günlerde yaklaşık dokuz aydır görev yaptığım gaziantep şehrinde, bir cafede bir şeyler içerken, hemen arkamda oturan bir kız grubunun konuşmasına kulak misafiri oldum.
Represantlığın süper bir meslek olduğunu, hayalinin bir ilaç mümessili olmak olduğunu, etek giyerse çok iyi iş çıkarabileceğini ama, pantolon giyerse pek başarılı olamayacağını söyleyen bir "cicişler" ses tonu duyuyordum.
Kafamı hafifçe çevirdiğimde, sevişmek için sözlüğün erkeklerinin yüzde yüzünün de can atacağı tipte, ama içi boş bir sarışın hatun gördüm.
insanın hayali ilaç mümessili olmak olur mu ya, bu kadar mı vizyonsuz yetiştiriyor anne babalar.
Yok yani farklı bir şey mi yapıyorlar anlamadım ki.
Bu tabiri masumlaştırmak ve özendirici olmak adına bazılarının yaptığını düşünüyorum.
Haberi yapan kişi de Erdal KAPLANSEREN. Sorarım kendisine, güzel kardeşim, çok büyük bir meziyet sahibiymiş gibi haberini yapmışsın da. "Baak ünlülerle sikişiyo bu kız, siz napıyonuz" kıvamına getirmişsin olayı. Öyle bir abartmış büyütmüş ki adam, vay amına koyim, neden eskort değil de doktor oldum diye duraksadım bi önce. Neyse ki cinsiyetim farklıydı ve çabuk kurtuldum bu düşünceden.
Ulan gidip tübitakta aselsanda havelsanda türkiye'nin gerçek "beyni" niteliğindeki mühendislerle röportaj yapsana. Götümden kan geliyo diye koştuğun genel cerrahla röportaj yapsana. Psikiyatristinle bi röportaj yapsana. En azından küçük orospunla yapmayıp, bunlarla yapsana röportajı. Faydalı olsana biraz.
Binlerce insana seslenebileceğin bir platformda; röportajdan haberden anladığın şey buysa, sana haberci diyeni sikeyim. Yazar diyeni sikeyim.
Bir daha o gazeteyi alırsam, kendimi de sikeyim.
Sevgili erdal, yazıma burada son verirken, sana, ailene ve bütün sülalene bol eskortlu günler diliyorum.
08.01.2012 Zaman Tüneli yayınlandı.
Direnişin 1. Günü: Zaman Tüneli denen bir zımbırtı çıktı. Bir grup sazan dışında kimse geçmedi. Facebook zaman tüneli nin bir gün bütün profillerde uygulanacağını söyledi, direnişimiz başladı. Ananı sikicez facebook.
18.01.2012
Direnişin 10. Günü
Facebook u sadece okey ve batak için kullanan bir grup kullanıcı fütursuzca zaman tüneline geçti. Şimdi hepsi pişman olsa da zaman tüneli şimdilik iptal edilemiyor. Facebook yetkilileri bu saf değişikliğinin bizi yıpratacağını düşünüyorlar. Ama başaramayacaklar.
01.02.2012
Direnişin 24.günü, General Zuckerberg şirketin halka arz edileceğini duyurdu. Sanırım direniş işe yarıyor. Pek yakında herkes istediği profili kullanacak. Twitterda mevzilenip #ZamanTünelininAQ diye hashtag oluşturduk. Sosyal bombardıman devam etmekte
03.03.2012
Direnişin 55.günü;
General Zuckerberg 30 Martta tüm profillerin zaman tüneline geçeceğini duyurdu. Biz chrome da Social Reviver eklentisi ile sizin kolunuzu kestik, siz bu duyuru ile sakalımızı traş ettiniz. Unutmayın ki koldan sakal çıkmaz, ve kesilen sakal da ne öyle parlak parlak! Sonuç olarak generalin götü yemez diye açıklama yaptım, kimse siklemedi ama göreceksiniz.
30.03.2012
Direnişin 82.günü:
Zaman tüneline yanlışlıkla geçip gönderilerinin yerini karıştıranların sayısı hayli artınca, bütün profillerin zaman tüneline geçmesi erteleni. General babayı aldı. Not:Eski profilden yazıyorum. Giderek güçleniyoruz.Karikatürü bile var artık. http://galeri.uludagsozlu...zaman-t%C3%BCneli-216985/ Zafer yakındır.
08.06.2012
Direnişin 152.günü:
Bugün okullar kapandı, facebook liseli akınına uğradı. Güç kaybediyoruz. Düşman pek çok kişiyi saflarına çekti. Ama biz vazgeçmeyeceğiz.
18.07.2012
Direnişin 192.günü:
Erzakımız azaldı, Düşman taarruza geçti. Tüm eski profilleri yakıp yıkıyorlar. Albüm üstünde albüm bırakmadılar. Yeniden doğuş manasında heralde, her zaman tüneli nin en altında bebek resmi çıkıyor. Direniş ekibinden de bir grup kullanıcı zaman tüneli kullanmaya başladı.
21.08.2012
Direnişin 226.günü:
Bu gece uykumdayken saldırıya geçen General Zuckerberg amacına ulaştı. Uyandığımda ben de dahil bütün direnişçiler zaman tüneline geçmişti. General açıklamasında Profil Duvarı nın yıkılmasının insanlık için büyük bir adım olduğunu söylerken, facebook kullanıcı sayısı bir anda yüzde birine düştü. Sadece Okey oynarken kadın profillerinin resimlerine bakıp masturbasyon yapan bir grup insan dışında facebook kullanan kalmadı. Times gazetesi ise durumu şu başlıkla yayınladı: Is it end of the human relationships
Hoşça kal facebook profilim! Hoş geldin Zaman Tüneli.
Görmek istemediğimiz kızlardır bunlar.
Hadi bir hata etmişler, 2011 ve 2012 yılında bir şekilde yağ pörtlemesine aldırmadan tayt giyivermişler tamam ama,
önsezilerim verdiğim savaşların hiçbir şekilde olumlu sonuçlanmayacağını, ve bu kızlarımızın 2013 yılında da varlıklarını sürdüreceğini söylüyor.
yaklaşık 1 yıldır aktif olarak çeşitli sosyal platformlarda aşağıladığım, eleştirdiğim, çirkinliklerini yüzlerine vurduğum bu kızların 2013 yılından itibaren tıpkı dinazorlar ve mamutlar gibi soylarının tükenmesi için başlattığım kampanya.
Tek başıma verdiğim savaş sonuçsuzluk getirince, artık orduyu siz değerli bilge uludağ sözlük yazarları ile güçlendirme kararı aldım.
Yapmamız gereken çok basit.
Bir şişman kız arkadaşımız (böyleleriyle arkadaşlık dahi etmeyin) tayt giyerse "yaa buse bir daha giyme bak iğrenç olmuş" demek
tanımadığımız bir şişman kız tayt giymişse yalnız bulduğunuz yerde "pardon bir şey söyleyecektim" deyip kibarca yaklaşın, zaten çirkinliğinden hemen sazan gibi atlar "tabi" der, "bu tayt var ya , hiç olmamış" diyerek yüzünüzü ekşitin.
yapılması gereken sadece bu.
bunları yaptıktan sonra 2013 yılında tayt giyen şişman kızların nesli tükenecek ve sokağa çıktığmızda gözümüzün zevkine daha fazla tecavüz edilmeyecek.
yahu arkadaş mesleğimi öğrenen herkes "üstüne para verseler doktor olmazdım" diyor.
Tamam da bana ne? Hem greçek bu değil biliyoruz, gerçek şu ki götünü verirsin doktor olabilmek için. Hatta acı gerçek, götünü versen de doktor olamayacaksın. Ama neden bu bok atmalar?
Yok yani, ben de üstüne para verseler işletme okumazdım, zaten verdiler ona rağmen yazıp da okumamıştım. Ama hayatımda hiçbir işletme mezunu kardeşimize tutup da böyle demiş insan değilim. Sanki birileri size bu kadar para teklif etmiş de doktor olmayı reddetmişsiniz gibi konuşmayın, tiksinç oluyorsunuz
polisim desem, para verseler polis olmam demezler ama, sanırım en ulaşılmaz gördükleri meslek olduğundan bizim mesleğe böyle bi garezleri var.
o sesi duydukça hissettiklerimi yazmak daha doğru olacak sanırım.
hayatım sahiden bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden. aklımda hayal kırıklıklarım var sadece. derinden.
Başköşede oturan her şeyden habersiz hayatını yaşarken, bir ses duyuyorum, içimi titreten.
sanki çok yüksek bir yerden atlayıp yere çakılır gibi, sanki sizi öldürecek zehrin şişesinde kalanı yudumlar gibi, sanki bir demir parçasını saplamışlar göğsüme aşağı doğru da yırtıyorlar gibi.
Böyle etkileyici, böyle derinden bir ses. Bir perdenin ardından gelir gibi. bir insan gırtlağından çıkması imkansız gibi bir ses.
yüzünü hiç görmek istememiştim bu adamın. yanlışlıkla gördüm bugün bir resmini de.
Bunca zamandır nasıl tanışmadığımızı merak ettiğim yazar arkadaşım.
Hani çok iyi anlaşabilecek insanlar birbirini hızla çeker ya, bu kardeşimle nasıl daha önceden kesişmedi yolumuz da bi muhabbet edemedik diye iki gündür düşünüyorum. Az önce vazgeçtim bunu düşünmekten.
Bu günden sonrasına bakıp , iyi dostluğu pekiştirmek var artık aklımda.
Efendim bazı çevreler var böyle, akşama kadar götünü yere vura vura bu sıkıntıyı dile getiriyor.
Tamam ben de başörtüsünün serbest bir tercih olması gerektiğini düşünüyorum ama,
aynı insanlara söylemek istediğim bir şeyler de var.
Bakın sizi gidi şerefsizler. din size baş örtüsü için götünüzü vermenizi değil, insanların hakkını yememenizi öğütlüyor.
Yapılan tüm sınavlarda soruları alıp kendi götteşlerinize vermemeniz gerekir mesela bunun için.
bunu yaparken dünyanın en orospu çocuğu insanı olduğunuz halde başörtüsü dinin tek gereği gibi davranıyorsanız, hepinizin sülalesini cümle alem siksin ulan.
Ramazan ramazan bu küfürleri bana ettiriyorsunuz ya hani, o derece tiksiniyorum sizden.
Oruç bildiğimiz gibi islam dininin en güzel ibadetlerinden biridir. Hatta bana göre en güzelidir toplumsal olarak da mühim bir konuyu insanlara öğrettiği için.
Ama sen tutup da elin amerikalısının burger kinginde iftar yaparsan, yediğin yemeğin bir ıraklıya kurşun olarak döndüğünü hatırlaman gerekir diye düşünüyorum.
Garip bir çelişki bence.
Olum hem kim doyar ki burger kingdeki iftarda? denişik insanlar var hakkaten.
facebookda kendi hakkındaki açıklama: "Umumi Kalem'de Blog WriterBolu Fen Lisesi'de okuduBolu'da yaşıyorMemleketi Adapazarı, Sakarya26 Nisan 1994 tarihinde doğduTürkçe, ingilizce biliyor." olan kardeşimiz.
tamam, ne yaşına bir şey diyeceğim, ne "Blog writer" olup aynı zamanda türkçe karakter konusunda hassas oluşuna. Lise hazırlıktan öğrenilme ingilizceyi oraya ikinci dil olarak yazıp marjinal görünmeye çalışmana kızsam mı bilemedim yine. "Babarşizm" diye bir kelime uydurmanın, "neoloji" olduğunu bilmediğin için üzülsem mi ona da karar veremedim.
Ayrıca mahalle bakkalında kitaplarını satışa sunup, uludag sözlük gibi ulusallaşmış bir internet sitesinde kendi reklamını yaptırmana da diyecek bir şey bulamadım. (allah tan bulamadım)
Bazı yazılarını okurken, sözlükteki bazı entryleri (benimkiler de dahil olmak üzere) okumuş ilkokul öğrencisi bir çocuğun, bizim yazdıklarımızı arkadaşlarına anlattığını düşündüm nedense. Öyle geldi, o hissi verdi bana.
Blogunu baya bi okudum diyebilirim. hayatımdan çaldığın dakikaları geri isteyemem senden. Kendim ettim bunu kendime.
tutsak savaşçılar adlı yazı dizisini de 7 ye kadar okuyabildiğim için, ayrıca ödül istediğimi bildirir, selam ederim güzel kardeşim.
Yetenekli olsa da, aynı derecede faydalı etkili bir oyuncu değil! hep aynı tip şutlar atmaya çalışıyor. ceza yayının kenarına gelip şut atıyor, hepsi dışarı!
Zaten bayern in final maçında da aynı şekilde çok top harcadı. Önceki maçlarda ağırlıklı olarak ribery-gomez ikilisi takımı sırtlamıştı da allahtan, bu adam sıçıp sıvasa bile takım kurtulmuştu.
Bu oyuncuyu oynatmaktaki ısrarı nedir bu herifin anlamadım. Tüm toplar özellikle robben e atılıyor. Tüm topları da harcıyor. Adam gibi değerlendirdiği top sayısı yüzde on ancak vardır. Yoktur bile.
Bugün hollanda kupaya veda ettiyse robben yüzündendir. huntelaar gibi, van der vaart gibi süper oyuncular yedek beklerken, böyle top öldüren, takım oyunundan bihaber yeteneksiz bir adam, bu kadar sınırsız top kullanma özgürlüğüne sahip olmamalıydı.
Almanya ve ingiltere liglerinin gol kralları hollanda milli takımında. Ama iki maçta sadece bir gol kaydedip, bugün kupaya veda ettiler.
Teşekkürler arjen robben!
Alışverişe gittim işte mezuniyet şeysi falan. Hayatımda ilk defa, güzel bir takım almaya karar vermişim.
Deniyorum takımları ama, hep bir eksiklik uyumsuzluk falan.
Ulan gahi kataloglarda, gahi markafonide falan gördüğümüz gibi mi ? Değil? Oysa görmştüm ben bunu lan diyorum.
Misal: http://ulu.li/uh23jp
şu gömlek, on numara değil mi? Bunun bi de açık pembesi var ki giymeye kıyamazsınız!
Ulan bi giyiyorsun, bok gibi oluyo. Amk adamlar hepsini mankenlere giydirmiş, adam üçgen vücut geniş omuz, cuk diye oturuyo tabi, bize göre yapmıyolar, göbeğim var diye takım giymeyeyim mi yani?
ağzına ettiğimin mankenlerine göre mi kurulu sizin dünyanız g.t laleleri!
Sanki türk erkeğinin yüzde yetmişi böyle de, bunlara göre yapıyorlar takımları vs. Yavşaklar, mühim olan insanımızın büyük çoğunluğuna faydası olacak bir katalog üretmeniz.
Aklıma ersin karabulut geldi. Bi karikatüründe bir gotik kevaşe vardı, ersinin arkadaşına, "sen yakışıklısın yaşa", ersine de "sen çirkinsin, öl" diyodu.
Tamam çirkiniz de sarar marar pierre cardin, şu bu markalar; size sesleniyorum, geniş omuzlu üçgen vücutlu mankenler yesin annelerinizi.
6 yıl önce aynı yerde başlamıştı üniversite serüvenim.
Rektörlükteki öğrenci işleri daire başkanlığı binasında; uzun bir kayıt kuyruğunun arkasında, üniversite sınavının bitkinliği ve sabah 5 te yola çıkmış olmanın yorgunluğu vardı gözlerimde. iyi yaptık, erken gidersek, çabuk bitiririz demiştim, ama sıranın sonunda bir yerlerdeydim.
Değişik gözlüğü ile türk olmadığı her halinden belli olan, daha sonra arnavutluktan geldiğini öğreneceğim arkadaşım da hemen arkamdaydı. Kızlar pek de güzel değilmiş dedim içimden.
Sıranın olduğu kampüste değildi fakültem, ama ben önümdeki 6 yılımın orada geçeceğini düşünerek etrafıma bakınıyordum. Kimisi ise sıradayken muhabbeti kurmuş, kaynaşmıştı. Kuyrukta arkadaş edinmeyen bir tek ben vardım heralde.
Aradan yıllar geçti, bugün bütün belgelerimi tamamlayıp, rektörlükteki öğrenci işlerine bıraktım. ilişiğimi kestim.
Öğrenci kimliğimi bile aldılar elimden. Yine aynı yerdeydim. Öğrenci işleri daire başkanlığı
6 yıllık hikaye, yine her şeyin başladığı yerde bitti bugün.
kimliğimi de aldılar elimden.
hükümsüzdür.
Sözlükte son zamanlarda giderek artan bir davranış. Bir yerden gördüğü güzel bir anıyı, cümleyi hikayeyi makaleyi alıp kaynak bile belirtmeden kopyala yapıştır yapan yazarımsılar türedi.
Cümle kurma seviyeleri "ali ata bak" ı zor geçmiş olan bu tipler, hiç değilse alıntıladıkları linki versinler, bu konuda gammaz arkadaşlara da büyük iş düşüyor.
geçen hafta kadınlarla ilgili bir yazı vardı. Bu yazıyı noktasına virgülüne dokunmadan, kopyala yapıştırı bile mouse ile yapan yazarı ifa etmeyeceğim; kendini biliyor. gammazlandı entry, silindi de, sonra bir baktım, yine entry canlandırılmış, yine kaynak belirtilmemiş.
Bu hafta ise yine istatistiklere girmiş barış abimiz ile ilgili bir entry var. Entry olduğu gibi (ç)alıntı. Ancak yine kaynak belirtilmemiş. Kendi marifeti gibi de yayınlamış yazar arkadaşımız.
Çok değil, sadece kaynak: -link- yazacaksınız güzel kardeşim. Ya da esaslı bir yazar olup, kendiniz üreteceksiniz.