kıza karşı rahat olamadığı için herkesin fotografını beğendiği gibi onunkini beğenemez.
ve erkekler önem verdikleri kızlara bu şekilde onları tınlamıyormuş gibi davranırken, diğer kızlara önem bile vermezler. bir de tabi cesaret vardır işin içinde, sevdiklerine karşı bu cesareti gösteremeyebilirler.
ilk başlarda kadını öteki erkeğe kaptırmamak amaçlı 'oyun' olarak diğer erkek tarafından başlatılan ilişkidir.
amaç diğer erkekle kanka olup, kardeş ayağına yatıp ona kızı kaptırmamaktır.
ilerleyen zamanlarda bunların birbiriyle daha sık görüşmesi halinde aralarında bir 'yapay' kardeşlik naraları atılmaya başlanır.
bilinmez, bir süre sonra belki de aralarında anlaşmışlardır; kızla ikisinin de arasında bir şey olmayacağına dair...
peki ya bu erkeklerden biri kızın eski sevgilisiyse?
başrollerinde nicole kidman, jennifer jason leigh ve jack black in oynadığı film.
filmdeki bütün karakterlerin sorunlu olması, filmi rahatça çözümlememizin önüne bir sınır koyuyor. filmin sonlarına doğru kendimize'acaba buradaki herkes normal de ben mi anormalim' diye sormamıza sebep oluyor.
filmi vasat bulmama rağmen oyuncuların performansını iyi bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. sanırım filmin tek artısı da buydu.
ayrıca nicole kidman'ın estetikten dolayı neredeyse bir lastiğe dönmüş yüzü de beni hayal kırıklığına uğrattı; en güzel bulduğum kadın oyuncular arasında olduğunu farz edersem.
hafiften kıro, kızlarla güya mesafeli, ve onlar hakkında onlarla samimi olmadan sadece gördükleriyle kendi çapında fikir edinip saçmasapan düşünceler üreten ve bunları erkeklere sunan içten pazarlıklı laf taşıyıcısının saf çocuğun tabiriyle tanımlanmasıdır.
ilişki boyunca herdaim ağzınıza sıçan, verdiği sözleri tutmayan, size her şekilde işkence yapmak için halihazırda bekleyen, sizi mutsuz ettiğinde bu hareketinden son derece haz alan piskopat sevgiliye artık intikam vakti geldiği için bok gibi davrandıktan sonra 'Elem acı ve keder bir günde hepsi geçer; hayat dudaklarda mey yaşamak ne güzel şey dıdı beni takıyormuş çok da .. ' dediğiniz an ve bundan sonra ona bir iyi bir kötü davranıp ' bebeğim aramız çok kötü farkındasın değil mi' diye sormak ve eğlenceye kaldığınız yerden devam etmektir.
onunla beraber karnı tam anlamıyla doysun diye yemekhanede 45 dakika yemeğini biritmesini beklemiş olmanıza rağmen, onun yemekten sonraki telefon konuşmasında arkadaşına ' nerdesin oğlum hala???' diye bağırmasıyla çıkan geğiriğin yüzünü gözünü dağıtmasıyla sonlanan hadisenin baş kahramanıdır.
kampüsün içinde kahkahalara sebep olur, hayvanca gibi görünen bu eylemin altında masum gülücükler yatar...
karşısındaki insandan utanmayıp gerçekten her şeyinizle ona sahip olmak ya da her şeyinizle onun olmak istiyorsanız sadece ona 'aşık olmak' yeterlidir.
sevişirken bütün insanların ortasında olsanız, hatta azarı yeseniz bile o kadar çok aşık olduğunuz için ordan gayet mutlu, yüzünüzde aptal bir sırıtışla çıkarsınız..
açıp açıp izlediğiniz o konser görüntülerinden, bono nun sahnede yanyana uzandığı, elini tuttuğu, gözüne baktığı ve dudağına küçücük bir öpücük kondurduğu kızı nasıl da kıskanırsınız..
bu bono ya duyulan hayranlık mıdır yoksa kıza olan nefret boyutuna ulaşmış kıskançlık mıdır acep?
dolabının içi renk renk olmuş, DAĞANIKLIKtan hiçbir aradığını bulamayan, yeni giysilerini koyacak yer olmadığı için onları kardeşinin dolabına koymaya başlamış, bir gün bütün kıyafetleri annesinin gazabına uğrayıp camdan aşağı fırlatılacak olan kızdır.
işin garip yanı o hiç atamadığı giysileri camdan aşağı atıldığında içinin hiç de sızlamayacağını bilir de.
bu bencilliğin adı nedir, neden ihtiyacı olana ayırılmaz o kıyafetler?
yazıktır onca kıyafete, o kıyafeti bekleyenlere; ama kız halinden memnundur.
pısırıkmış, kızlara yaklaşamıyormuş 18 li 20 li yaşlarında teoman abimiz..
içmeye böyle başladığını anlattı saba tümer'in programında.
tabii şimdi böyle bir durum yok, sordu saba tümer peki artık geçti mi bu pısırıklığınız diye?
evet, şimdi kadınlar bana geliyor, utangaçlığa lüzum yok dedi; ŞÖHRETiNi DE iNKAR ETMEDEN...
