tüm formülleri birbirine dönüşen, anlamak amacıyla çalışıldığında çok da zevkli olan zor ders.
bunun bir ileri adımı daha vardır. (bkz: biyofizikokimya)
artık eskiden olmayan korkularım var benimde. korku dediysem öyle hafife alma. tam anlamıyla kabus.
şimdilerde uyku pek yok oturduğum adreste. odama, yatağıma uğramaz oldu tene küskün sevgili gibi.
oturduğum adres diyorum. öyle çünkü... ev değil burası artık bana. ömrümün 20 yılından fazlasını verdiğim bu dört duvar aslında ev olmasına evde benim değil.
biz büyüdük çünkü... aile genişledi... dört duvar alamaz oldu içine küçülen hayalleri...
'karanlıkta anneyi beklemeden uyumak' öyle mi?
evet bir zamanlar korkulurdu ne olduğu bilinmeyen uydurma masallardan da uyunamazdı anneler gelmeden.
şimdi ne uydurma masal kaldı ne de yanında uyunacak anne.
hayat gerçek artık. herşeyiyle sahici.
masallar da yok artık hayaller de herşey herkes çıplak. çırılçıplak.
insan anladığı şeyi anlamaması gerektiğini anladığı anda anlıyor büyüdüğünü...
zeka tanrıçası minerva'nın doğumu oldukça gariptir. annesi akıllı metis (hikmet) ti. efsaneye göre baş tanrı zeus metis'i yutmuş, yani kendi içine atmış ve onu kendisinin bir parçası yapmıştı. akıllı ve zeki zeus metis'i uzun süre kafasının içinde taşıdı. ondan kurtulma zamanı gelip çatınca demir ve ateş tanrısı hephaistos'u çağırdı
"hephaistos" dedi "başım çatlayacakmış gibi ağrıyor, artık dayanamıyorum. alnıma hızla keskin baltanı vur. korkma sen emrimi yerine getir, ben başıma ne geleceğinin biliyorum.
hephaistos baş tanrıya karşı gelmeye cesaret edemedi ve baltasını zeus'un alnına indirdi. o anda yarılan yerden zafer çığlıkları atan güzel bir kız çıktı ve dans etmeye başladı. tepeden tırnağa kadar silahlı idi. başında altın bir miğfer kıvılcımlar saçıyordu. parlak bir zırh bütün vücudunu kaplamıştı. elinde ise yepyeni bir mızrağı sallıyordu. bu hali gören bütün ölmezler hayret ettiler, şaşırdılar. güneş bile onu görünce ne yapacağını unuttu, atlarının dizginlerini çekti, arabasını göğün boşluğunda bekletti. büyük olympos dağı bu yeni tanrıça'nın doğuşu ile sarsıldı. toprak'tan müthiş bir gürültü çıktı. denizler kabarmaya dalgalar coşmaya başladı.*
çağımız insanının nasıl yalnız kaldığını çok güzel anlatan bir film...
basit bir konu...
bilindik...
öyle iyi biliyoruz ki...
bir çok sahnede kendimizi buluyoruz...*
kal diyemediğimiz için kıymetli olanlar...
kal diyebileceğimiz kadar bize ait olmayanlar...
sevdiğimiz, tutkuyla bağlandığımız ama asla sahip olamadıklarımız...
kanadını kırıp uçmasına izin verdiklerimiz...
çok uzağa gidemeyeceklerini bilerek kal demediklerimiz...
içiyorsan en kızılını içmelisin şarabın,
kokusunu cigerlerinin en kuytu noktasına çekmeli,
dilinin her noktasında acı-tatlı-ekşi tadını hissetmelisin.
bir kadehden değil sevgilinin dudaklarından içmelisin. *
kıble diye nitelendirilen yön kabe ye bakan yöndür.
bu mantıkla düşünülecek olursa kabe dekilerin işememeleri gerekir.
işerlerse de kıblenin içene etmiş olurlar.