din: yok.
alkol: haftada bir var.
ahlağını nereden alıyor? evrensel değerlerden.
gelir: allah'a şükür adasdasda.
eğitim: öff gayet iyi, maşallah.
akıl sağlığı: yerinde (sanırım)
p.çlik durumu: 10 üzerinden 2.
arada olur acil bir şey olur önemli olur anlarım da. sürekli sürekli normal bir şeymiş gibi bu yapılmamalı. telefondaki kişi o anki ortamdan daha önemli nasıl oluyor anlamıyorum. ben mesela telefondaki iş önemli değilse saygısızlık olmasın diye açmam. karşımdakiyle konuşmam biter ondan sonra ben dönerim.
yedi düvel chp'ye oy atarım. bana en yakın parti eksikleri de olsa (diğer partilerde olduğu gibi) odur. yerli araba projesi yarım kalmaz arkadaşlar merak etmeyin. baya yol katedilmiş gibi duruyor. iki fabrika açmak zor değil. başka bir partinin gelip bu süreci rafa kaldıracak hali yok. mal olmak lazım. özetle bu iş oldu arkadaşlar. hayırlı olsun. kedi olalı bir fare tuttular. bize desteklemek düşer. ha oy mu? oy moy yok kardeşim size o ayrı sdfsfsdfsdfs.
ekşi sözlükten alınmış başlık ve olaydır. olay doğruysa çok üzüldüğüm ve kızdığım için aynen aktarıyorum:
lafı çok uzatmadan, sesini duyurmak isteyen bir arkadaşımızın başına gelen korkunç, hukuksuz ve iç karartıcı olayı kendi dilinden aktarıyorum.
''herkese merhaba. sizlere 12 ekim 2019 tarihinde kız arkadaşımla beraber başımdan geçen inanılması güç bir olayı paylaşacağım. olayın yayılması ve başka insanların başına gelmemesi için bir sonuca ulaşmasa da sessiz kalmak istemiyorum.
akşam saat 19:30 civarı kız arkadaşımla beraber alışveriş yapmak için keçiören girişindeki fatih caddesi yanında çağdaş market, bir düğün salonu ve botanik parkının olduğu alandaki ücretsiz otoparka aracımı park ettim. ne yapacağımıza karar vermek için konuşurken 4-5 dakika bile geçmeden bir araç hızla gelip yanımızda durdu ve daha sonra iki adam ellerinde telsizler ve bellerinde silahlar ile sert bir şekilde cama vurup aşağı in diye bağırmaya başladılar.
polis olduklarını düşünüp inmek için kapıyı açar açmaz bir anda küfür etmeye ve beni darp etmeye başladılar. o an orada içki içmiyorduk veya herhangi bir uyuşturucu madde kullanmıyorduk. ne olduğunu bile sormadan ve herhangi bir açıklama yapmama fırsat vermeden sorgusuz sualsiz arabadan t-shirtümü parçalayarak beni indirip tekme tokat vurmaya ve küfretmeye başladılar : ‘burda aileler var ahlaksızlık yapamazsınız gidip nikah kıyıp evlenip evde oturun’ dedi. kız arkadaşımın yaşını sordular kimliğini çıkarttı 23 yaşında olduğunu gösterdi. bu kez de ailenin haberi var mı dediler, var biliyorlar dedi. yanımda şok olan kız arkadaşım tiplerinin mahalle kabadayısına benzemesi ve durmadan yumruk atıp küfür ettikleri için ailesini arıyormuş gibi yapıp 155 i tuşladı ve ‘polisi arayacağım’ dediğinde aramasına müsaade etmeden onu da arabadan çıkarıp tehdit ettiler aratmadılar. ne iş yaptığımı sordular.
’doktor olduğumu’ söyledim. kendi aralarında ‘bak şu ahlaksıza bir de doktormuş. ne yapıyorsun lan burada muayene mi yapıyorsun’ deyip tekrar vurmaya başladılar. uzun süre böyle devam etti. zevk alarak beni sadece yüzüme isabet edecek şekilde biraz daha yumrukladıktan sonra benim, kız arkadaşımın ve araba plakamın fotoğrafını çekerek bizi bir daha buralarda görmek istemediklerini, görürlerse bol küfürlü bir üslupla daha kötü yapacaklarını söyleyerek tehdit ettiler. arabaya binmek için yöneldiğimde arkamdan habersizce kafamdan tutup suratımı arabamın üstüne çarptılar ön kesici dişim kırıldı. direksiyon başındayken de yüzümü 3 4 kez tekmeleyip beni serbest bıraktılar. ben de o anki panik ile oradan uzaklaşıp kız arkadaşımı eve bıraktım.
daha sonra arkadaşlarımla ve ailemle durumu paylaştığımda bu insanların polis olmadığını polis gibi davranıp etrafta içki içen ve kızlarla dolaşan erkekleri öldüresiye döven keçiören belediyesi tarafından görevlendirilen, halk arasında ‘a takımı’ olarak bilinen, keçiören içinde düzeni sağlamak amacıyla ahlak bekçiliğine bürünen tehlikeli insanlar olduğunu öğrendik.
olaydan sonra hemen hastaneye gidip darp raporu aldım ve sonra karakola gidip şikayetçi olduk.
çevremdeki insanlarla konuştukça başkalarının basına da benzer olaylar geldiğini, sokakta içki içeni, parkta taşkınlık yapanı, kız arkadaşıyla geçeni hep aynı şekilde tehdit ve darp ettiklerini duydum. internette araştırdıkça da bir ton şikayet ve daha kötü hikayeler okudum.
bu saçmalığa acilen bir son verilmeli ve başkalarının da basına böyle şeyler gelmemeli artık. bu işin peşini bırakmayacağım.
bu ‘a takımı’ denen saçma grupla alakalı bazı linkleri, ve darp sonrası fotoğraflarımı da bu flooda ekliyorum.
siz de çevrenize yayarsanız ve basına bu tarz şeyler gelen insanların sesini duyurmasını sağlarsanız bu çağ dışı uygulamalara ve şiddete son verebiliriz. ''
hemen faal olarak çalıştığını mansur başganın da ilettiği mavi masaya araştırılması arzıyla bir vatandaş olarak durumu ilettim.
ülkemizin bu gibi oluşumlarla viraneye dönmesini engellemek için sizler de mavi masaya başvuruda bulunabilirsiniz. bugün onlara yarın bana size.
aliexpress'ten sipariş ettim. bilmem kaç sürücülü demişler tanıtımda. övmüş de övmüşler. ben yandım başkası yanmasın diye yazıyorum. almayın. tam bir çöp. sennheiser'den şaşmamalı kimse. çin sapa yer sonuçta. bok da çıkabiliyor ürünlerinden. almayın.
topuklayarak kaçan tarihçilerdir. Prof. Dr. Mehmet Saray'dan dinliyoruz:
"Türk Tarih Kurumunun girişimi ile 1989 yılında Ankara’da tertip edilen milletlerarası Türk Tarihi toplantısında altı Ermeni araştırmacı Ankara’ya davet edilmiştir. Fakat bunlardan sadece ikisi gelmiştir. Türkiye’yi temsilen de sayın E. Büyükelçi Kamuran Gürün, Dr. Salahi Sonyel ve bendeniz {Prof. Dr. Mehmet Saray}, kongreye gelen iki Ermeni, iki Amerikalı, bir Fransız, bir ingiliz ve bir Alman tarihçi ile konuyu ilmi zemine çekerek tartışmıştık.
Yapılan tartışmaların sonunda Ermeni tarihçilere şu teklifte bulunmuştum: ”I. Dünya Harbi’nin propagandaya yönelik malzemesini bir kenara bırakın, gelin Türk, Rus, Ermeni, ingiliz, Fransız, Amerikan ve Alman arşivlerini bir heyet olarak çalışalım. Konuya hem ilmi hem de resmi bir açıklık getirelim. Çıkacak sonucu biz saygıyla karşılarız.” demiştim. Benim bu konuşmam bütün tafsilatı ile Ermeni tarihçisi Prof. Maraşlıyan tarafından teybe alınarak Kaliforniya’da çıkan “The Armenian Weekly Review (1990)” da neşredildi.
Avrupalı ve Amerikalı tarihçilerin takdirle karşıladığı bu açıklamamıza Ermenilerden, söz vermelerine rağmen hiçbir cevap gelmedi. Bu satırların yazarından sonra Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tarafından da aynı davet yapılmış ise de Ermeniler bu çağrılara hiçbir olumlu yaklaşımda bulunmamışlardır.
Ümit ederim bir gün Ermeniler Türk milletini ve devletini haksız yere itham ettiklerini anlayıp, tarihlerinde en rahat hayatı kendilerine yaşatmış olan Türk milleti aleyhinde tavır almaktan vazgeçerler."
istanbul'da bir araya gelen Milli Mücadele karşıtı bazı çevrelerin Amerikan heyetine Amerikan mandası altında doğuda bir Ermenistan devleti kurulması adına takdim ettikleri rapora Mustafa Kemal Paşa'nın cevabı:
"istanbul'da çeşitli partilerin Amerikan komisyonuna verilmek üzere aldıkları kararlar, Heyeti Temsiliye'mizce son derece üzüntü ve esefle karşılandı. Çünkü, birinci maddede Ermenistan'a Doğu illerimizden toprak verilmesi söz konusu olmaktadır. Oysa ezici çoğunluğu Türk ve Kürt olan bu illerden bir karış toprağın bile Ermeniler hesabına yazılmasının, bugün için uygulamada mümkün olamayacağı şöyle dursun..." (Nutuk, s.69-70)
görüldüğü üzere Atatürk Doğu'yu korurken oradaki nüfus çoğunluğunun Türk ve Kürt olduğundan hareketle bir karış bile toprak verilmeyeceğini söyleyerek Kürtlerin de yaşama haklarını korumuştur. Bu sadece bir örnek. Fakat geldiğimiz noktada PKK'nın hainliği ile karşı karşıyayız maalesef.
bir tür hayati soru. sevmemek tabi ki insanın kendi tekelinde ama atatürk'ün aşağıdaki ifadelerini okusalar onlar da sevmemezlik edemezlerdi diye düşünüyorum.
Örnek:
ingilizlerin baskısıyla harbiye nezaretinden topraklarımızı yakıp yıkan Ermeni'lerin korunmasını isteyen telgrafa istinaden verdiği yanıt: (bu arada şu anda yurdumuzda yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlarımızın bu konuyla alakası yoktur. Bahsedilen ayrılıkçı Taşnak derneği Ermenileridir ve zaten ülkemizden püskürtülmüşlerdir)
- ...itilaf Devletleri milletimizin haklarına ve bağımsızlığına saygılı kaldıkça, millet de vatanının saldırıya uğrayıp parçalanmayacağından emin oldukça, Hristiyan azınlıkların korkuya kapılmalarına hiçbir sebep yoktur (Atatürk Osmanlı'nın kucaklayıcılığının devamından yana)...
Ancak, milletin bağımsızlık ve varlığını yok eden ve milli varlığı tehlikeye düşüren işgal, cana kıyma ve zulüm gibi izmir bölgesinde görülmekte olan olayların ve benzerlerinin tekrarlanmasına karşı, ne milletin heyecanını ve içindeki acıları ne de bundan doğacak milli gösterileri engelleyip durdurmak için kendimde ve hiç kimsede bir güç ve kudret göremeyeceğim gibi, bu yüzden çıkacak olayların karşısında da sorumluluk kabul edebilecek ne bir komutan ne bir sivil yönetici ve ne de bir hükümet tasavvur edebilirim. (Nutuk sayfa 18).
zira gerçek değildir. türkiye cumhuriyeti osmanlı imparatorluğu'nun devamıdır. hiçbir ülke tarihinden soyutlanamaz. kültür öyle kolay değişen bir şey değil. kaldı ki atatürk osmanlı okullarında yetişmiş bir osmanlı paşasıdır. gökten zembille inmedi ya atamız.