paranoid faaliyetler içerisindeki bireyde görülmesi olası durum. kişi bunu kendi kendine söylüyorsa, motivasyon sayılabilir. yok kendisi söylemiyorsa, ama yine de duyuyorsa, şizofreni başlangıcı olabilir.
'o yapmadı, bari biz yapalım.' diyen insan eylemidir.
ama sebebini bilmiyoruz. belki de şu anda tüm moderasyon oturmuş, sözlüğü güzelleştirme adına toplantı yapıyorlar. düşünsenize, kağıtlar havada uçuşuyor, projeler bir geliyor bir gidiyor. herkes dün geceden beri masa başında sözlükle uğraşıyor. yemek bile yememişler. ay kıyamam.
hayal kurmak güzel, bayram güzel.
buradan tüm moderasyonun, hepsinin birden, bayramını kutlarım. ardından tüm yazar kardeşlerin, çaylakların, siliklerin falan. öyle işte. iyi bayramlar.
büyük bir fırtına çıkması sonucu, havada savrulan birbirleriyle alakasız parçaların, tesadüfen birleşip kapının önüne son model bir otomobil olarak gelmesi gibidir. matraktır.
yaşayan bilir, evin büyük çocuğu olmaktan daha zordur.
büyük çocuk araba kullanmasını öğrenirken kaza yapmıştır, küçüğe araba öğretilmez.
büyük çocuğa motosiklet alınmıştır ve kaza yapmıştır, küçüğe alınmaz.
büyük çocuğa cep telefonu alınınca çok vakit kaybetmiştir, küçüğe alınmaz.
büyük çocuk arkadaş çevresinden dolayı sigaraya başlamıştır, küçüğün her dakikası kontrol edilir.
büyük çocuk arkadaşlarında kalınca eve sarhoş gelmiştir, küçüğe izin verilmez.
ve en zoru;
büyük çocuk üniversiteyi bırakmış, okumamıştır. bütün umutlar küçüğe bağlanır. o sorumluluğu kaldırmak çok zordur. tüm aile ve akrabalar gözünün içine bakar 'aman bari bu okusun' diye. ahh ah.
az önce gördüğüm olay. bi kaç yazar ayrılıyomuş sözlükten. neden ayrıldıklarını bilmiyorum, umrumda da değil. içlerinden bi tanesiyle mesajlaşmışlığım var, karaktersizin biri. ötekileri de tanımam etmem. onlar olduğu için gelmedim sözlüğe, onlar olmadığı için de gitmem. onlar da beni umursamıyolar kesinlikle. kimse kimsenin umrunda değil, ne bu reklam? gidersen git, gitmezsen kal, ama rahat bırak be?
beynin uyuşana kadar ağrı kesici alsan da geçmez, kafayı duvarlara vurdurur, çok can sıkar, çok acı verir. yaşamayan bilmez, umarım kimse yaşamaz. zordur, zor.
edit: keşke migren olsa. tomografi sonrasında migren veya sinüzit kaynaklı olmadığı anlaşıldı.
ama öyle ünlü spikerlerin 'lan program benim istediğim gibi konuşurum' rahatlığında söyledikleri gibi değil, spikerliğin duayenlerinden işi kapmaya çalışan genç yeteneklerin söylediği gibi söylemek çok zordur. hele haber bültenini kapatırken bi 'hoşçakalın' demeleri var ki akıllara zarar. bütün harfleri vurgulayarak, dudakları raks ederken boğazından gelen havanın ses telleriyle aldığı doygunluğu kullanarak ve tüm mimikleriyle 'kapatıyoruz programı, bakmayın artık öyle' dermişcesine 'hoşçakalın' demek çok zordur. adamlar sanki aylarca bu işin kursunu almış gibiler. sırf en son söylenen 'hoşçakalın' için izliyorum haberleri. yoksa pek iç açıcı değil haberler. velhasıl, zordur yani.
'gelişmeler' bölümünde gördüğüm yazıdan sonra aklıma gelen şey. almanyada bağlantı falan yavaşmış bizde de yavaşlıyomuş o yüzden sözlükte internet yavaşlamış onlar 4g'ye geçerse biz de geçmiş sayılcakmışız.
edit: asıl başlık 'almanların interneti yavaşladığı için bizimkide yavaşlamış sayıldı' olacaktı.
lens takanlardaki sendrom. hele fotoğraf çekerken iyice pörtletmekle sonuçlanır. ya da renki gözlü olmasını gözümüze sokmaya çalışan ergenlerde de görülür. tamam anladık, renkli gözlüsün de, niye alien görmüş gibi poz veriyosun arkadaş? anlayabilmiş değilim.
teori olduğu sanılan hipotezdir. teori, yanlışlığı kanıtlanamayan hipoteze denir. ancak evrimin yanlışlığı defalarca kanıtlanmıştır. charles darwin bile arkadaşına gönderdiği mektupta yanlışlığını kabul etmiştir.
edit:23 kasım 1859'da arkadaşı lyell'a gönderdiği mektuptaki söz: "sık sık vücudumu terler basar ve kendi kendime hayatımı bir fantezi uğruna mı sarfettim diye sorarım."
biraz zordur. hem de 1.87 boyla beraber çekik gözlü olmak, enteresandır. istanbul'da, ayasofya'nın önünde beklerken japon(veya çinli) bir turistin uzaktan sizi görüp yanınıza kadar gelmesi ve konuşmanızı duyup gitmesini sağlar. ufak çocuklar sizi gördüğünde 'sen japondan mı geldin?' diye saçma sapan sorular sorar, 'çinli abi' gibi bi tanım getirirler size. gariptir.
cumhurreis abdullah gül'ün twitter.com'da söylediği söz.
sevse de, kapitalist bir ülkede yaşıyoruz zaten. kimse kimsenin kişisel servetini yardım için harcamasını bekleyemez. cumhurbaşkanı da olsa, işadamı da olsa kişisel servetini istediği şekilde harcayamaz mı bir insan?
bilgi içerikli olsa bile okuyan kişiyi ilgilendirmediği sürece nick altına entry girilmemesi sonucu gelişecek olaylar silsilesidir. 'sanat toplum için yapılır.' felsefesiyle çözülebilir.
olabilecek en anlamsız açıklama cümlesi. karşıdaki bişeyler açıklar gibi durur, ancak hiçbişey açıkladığı falan yoktur. ucunda bişey var diye dinlersiniz ama nafile. çok can sıkar. duyan kişide söyleyen kişiye karşı ağız-burun dümdüz dalma isteği uyandırır.
