sizo
251 (çağından bir adım önde)
altıncı nesil silik 1 takipçi 0.60 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    sevişen marjinaller

    ?.
  1. "namus iki bacak arasında değil"
    "sevişiyoruz oğluum"
    "hayat ne ki ya sevişince güzel"
    "of yıkalım tabuları"

    nidalarıyla ortada dolanan postmodern marjinalimsilerdir. sevişince cinsel organını bir başkasının cinsel organına sokmak seni farklı kılmaz. üstün de yapmaz, ha dikkat et de o kırdığın tabular bir tarafında patlamasın.
    2 ...
  2. sözlük yazarlarının itirafları

    42579.
  3. o kadar çok insan var ki gayet stabil ilerleyen şu hayatıma girmek için çabalayan.

    birinin yüzünü henüz görmemişim, ötekinin sesinden bihaberim, diğerinin gözlerinden yoksunum.

    tanımak için çabalamak ne zormuş, en kötüsü de tanıdıkça uzaklaşmak ama uzaklaştıramamak.

    bir şeylerin adını koyamamak da yoruyormuş, en çok da bu yoruyormuş zannedersem.

    iki arada bir derede kalmak...

    aşktan ziyade mantık ön planda olmalı, sevgili gibi değil de arkadaş gibi olmalı, sevgiden çok saygı olmalı çok mu şey istiyorum?

    insan sevince sahiplenebilmeli, sürekli romantizm yerine oturup kültürel şeylerden söz edebilmeli...

    neyse işte kötü olan da "tıpçı kız" imajı galiba.

    yoksa neden bu kadar korkuyorlar?
    5 ...
  4. orta yaş sendromu

    29.
  5. (#13971473)
    orta yaş sendromu klasiği.
    yine gerçekleri yüzümüze çarpmıştır.
    1 ...
  6. anne eş ve kız

    5.
  7. 3'ünün de yeri çok farklı olsa gerek.
    0 ...
  8. gecmis zaman olur ki

    165.
  9. büyüdükçe kirlenmek

    ?.
  10. akrep ile yelkovan her daim birbirlerini kovalayan azılı düşman, kavga eden iki sevgili gibi tensel temas olduğu vakit yapışırlar birbirlerine. işte o an zaman durur, futursuzca sevişirler. öylesine haz alırlar ki bundan umurlarında değildir ne günler ne de haftalar.

    akrep mi düşünecek senin saçlarına düşen kırı, dökülen saçlarını yelkovan mı toplayacak yoksa yastığından?

    yo yo, hayat bu öğrenmelisin.

    "artık büyüdün"

    ne sen eski sensin, ne onlar eski onlar..

    artık "ruhsar" başladığında kanal değiştiren babadan, çikolatanı senden habersizce mideye indiren abladan, bisikletinin tekerlerini patlatan komşunun sümüklü oğlu ertuğruldan daha büyük dertlerin var.

    büyümeye direnirsin, en azından ben öyleyim. belki de bu geçmişime ve alışkanlıklarıma fazlasıyla bağlı olmamdan kaynaklanan bir durumdur bilemiyorum. dirensemde etrafımdakilerin çocukça hallerini gördükçe büyümeyi seçtim.

    silemiyorum, bazı şeyler artık beynime kenetlenmiş. kazıyamıyorum onları..
    silemiyorum oysa "boynuma iple asmıştım ben silgimi" ..
    silgim nereye kayboldu?

    insanların iyiliklerini zihnimin en güzel köşesine yazamıyorum, korkuyorum ardında hep bir şeyler arıyorum.
    yazamıyorum, kalemim nerede?
    oysa annem tembihlemişti, "kalemimin üzerine adımı kazımıştı"
    ben neden adını kazıyamıyorum dostlarımın?
    yoksa korkuyor muyum onlar gittiklerinde izlerinin bende kalmasından?
    neden gitsinler ki?

    yoksa yoksa ben büyüdüm mü?

    bana, bize neler oluyor?
    1 ...
  11. ortalamanın üstündeki türk erkeği

    4.
  12. erkeklerin kolay unutması

    1.
  13. bir gerçektir, apaçık..

    kızların kabul etmekten çekindiğidir.

    ilişkinin devam ettiği süre boyunca "asla, senden başkasıyla asla" diyen erkektir nihayetinde, kadının bunu bu şekilde algılaması doğaldır.

    aşk ya bu gözü kör eder derler, bilmiyorum öyle mi varsayım üzerine konuşuyorum. hangi kadın kör olmasa böylesine lanet bir ırkın lafı ile hareket eder?

    kim inanır, kim güvenir?

    erkekler, "erkek değil mi yapar" zihniyeti ile büyütülmüş, "erkek değil mi hepsi aynı, napalım" zihniyeti tarafından sevilmiş..

    karaktersiz biri ancak tüm bunları yapar..

    karakter beynin ön serebralleri tarafından kontrol edilir, sanırım erkeklerde bu kısım mutasyona uğramış.

    2 ay geçmeden gurursuzca koluna bir başkasını takar..

    "erkek değil mi yapar"
    10 ...
  14. 100 alacagim diye cosup 0 alan erkek

    10.
  15. 0 alacağım diye ağlayıp 100 alan erkekten makbuldür.
    0 ...
  16. klozetten yılan çıkması

    33.
  17. en büyük fobilerdendir ve aşağıyı göremediğiniz için her daim bir korku oluşur içinizde.
    0 ...
  18. unlu marka logolu canta

    6.
  19. piyasada çakmalarının gerçek fiyatına satıldığına şahit olunmuştur.
    0 ...
  20. rakamsal zenginlik degil yasamsal zenginlik

    2.
  21. cebindeki 5 kuruşu daha iyi bir hayat yolunda harcayan adamın zenginliğidir.
    0 ...
  22. aynı mahallenin çocukları

    7.
  23. aynı acıları, aynı sevinçleri, aynı hüznü paylaşmış çocuklardır. hep beraber oynanır, biri düşünce hep beraber yardıma koşulur, biri dayak yerse hep beraber meydan okunur. işte aynı mahallenin çocukları böyledir.
    0 ...
  24. islamcı yazarlardaki ahlaki çürümüşlük

    6.
  25. dini sömürü niyetine kullanan, inandığı değerlerin kemiklerini sızlatan yazarların içinde bulunduğu durumdur.
    0 ...
  26. bombaya giden tahta basamak

    2.
  27. gereksiz başlıkların gereksiz insanıdır..
    0 ...
  28. eski sevgili

    1101.
  29. sevgi eskir mi?

    eski sevgili de ne demek?

    sevilenin, sevdiğinin eskimesi demek değil mi?

    sevgi sonsuza uzanan değil midir?

    sevgi gerçekse o halde neden "eski" sıfatına layık görülür ?
    0 ...
  30. güneş doğarken

    2.
  31. Aldım yüreğimi , yasladım penceremin kenarına.. bir çift de göz kondurdum üstüne . Saate baktım 05.07 .. izliyorum kimsecikler yok bomboş sokaklar. Bu seferde göğe dikiyorum gözlerimi , gök aydınlanmak üzere son kez karanlığını yasıyor .. Grimsi mat bir renk.. içine çekiyor insanı , tüm kasvetiyle sarmalamış resmen dört bir yanı.. Pençeleriyle kavramış tüm şehri karanlık.. Gökyüzüde bunun savaşını veriyor , cebelleşiyor kendi halinde .. Karanlığa meydan okuyor olmalı..

    Yavaş yavaş kurtuluyor , gökyüzüde, yeryüzüde karanlığın esaretinden ..
    Zerre zerre akarak kayboluyor karanlık , insanlarında her yeni gün doğarken önceki günden kalmıs olan hırsları , öfkeleri , kinleri akıyor , akıyor ve kayboluyor.. Aslında karanlık kaybolduğu için aydınlık gelmiyor.. Zaten aydınlığın olmadığı yerdedir karanlık , sevginin olmadığı yerdedir öfkeler , kinler ve hırslar..

    burnuma yavastan bir koku bulutu yaklasıyor , içime çekiyorum .. havanın o keskin soğuğuyla birlikte tüm ciğerlerimde hissediyorum kokuyu.. Neye benzediğini çıkaramıyorum ve halen çıkaramamaktayım.. Ama önceden birşeyler hatırlattığı , geçmişimden yadigar kaldığı aşikar.. Fazla ilgilenmiyorum kokuyla , seyrime devam ediyorum..

    Grimsi mat siyah yavas yavaş çekiliyor , biran olsun rahat bırakıyor tüm şehri ve sokaklarını .. Evlere bakıyorum , sessiz sakin içindekilerde suan rüyaları içinde dolasmakta .. Yarın ne olup biteceği , yenigünün neler getireceğinin hiçbirisi de farkında değil , zaten umurlarında olduğunu da pek sanmıyorum ..

    Cumayı geride bıraktık , cumartesiye yelken açtık.. Yeni bir gün , yeni hayaller , yeni yaşantılar , yaşanacaklar .. Yarın cumartesi bittiğinde , pazar başladığında ise farkeden bir şey olmayacak sadece ebediyete bir gün daha yaklaşmış olacağız..

    Peki yarının bugunden yahut bugünün dünden olan farkı nedir ? sadece ebediyete 24 saat daha yakın mı olmak? Bence böyle olmamalı , olmaması gerekir .. Nasılki gökyüzü hergün karanlıktan bıkmadan usanmadan kurtulmaya çalışıyorsa , insanda hergün bugününü dününden farklı kılmak için bugününe karşı direnmeli diye düşünüyorum...

    Neyse yine derinlere indik , birazcık su yüzüne çıkarak gerceklerin farkına varmak daha iyi olacak ..

    gözlerimi tekrar kaldırıyorum , derin ufka birkez daha kenetleniyorlar .. Bu sefer biraz daha aydınlanmış bir gökyüzüyle karşılaşıyorum .. Kuşlar ötüyor , hafiften bir rüzgar uyuyan fıstık çamlarını güzellik uykularından yavaşça kaldırmaya çalışıyor , belkide kulaklarına hafiften bir ninni okuyordur ..

    Kokudan bahsetmiştim ya iyice yoğunlastı , bu tanıdık koku .. Hafızanı yokluyorum ama yok bulamıyorum küçükte olsa bir ipucu ..

    Kulaklarımı diğer tüm seslere kapatıyorum gukuk kuşu öttüğü müddet ..

    Yavaş yavaş canlanıyor ve uykusundan uyanıyor şehrimin sokakları .. Gökyüzünde parıl parıl parıldayan bir güneş .. insanlar kahvaltılarını hazırlıyor .. Ve yeni şehir tüm canlılığıyla yeni bir güne hazır durumda ..

    Güneş doğduğuna göre artık benim gecem başlamış demektir ...
    0 ...
  32. aşk

    6603.
  33. AŞK

    Aşk ... Yüzyıllardır insanoğlunun inanageldiği bir inanış , bir bağ , duygular bütünü.. Kendimi her ne kadar bunun varlığına inandırmaya çalışsamda tüm çabalarım sonuçsuz kalıyor..

    Beşeri aşklar mecazdan ibarettir..Beşeri aşkın tanımında gizli ipucu var zaten.. Beşeri yani ilah tan gercekten farklı , gercekten ayrı demektir. Mahluka olan aşkın tanımıdır beşeri aşklar.. Peki ya mahluk nedir? Herşeyin elbet bir sonu vardır sadece gerçek baki kalacaktır. Mahlukta yok olmaya mahkumdur.

    Mahluka olan aşklar yok olmaya mecbur mudur?

    bu yazımda bunun yanıtını aramaya çalışıcam..Yok olacak birşeye olan bağlılık , o şey yok olduğunda kendiliğinden kopar gider zaten , bu yüzden diyorum ya Beşeri aşklar mecazdan ibarettir.. Baki kalmayacak bir gün yok olacak bir şeye GERÇEK demek ASIL demek mantığa ne kadar uygundur?

    Beşeri aşkları da tamamen yok saymıyorum ve sayamam da asla ! Çünkü ilAHi AŞKA ulaşmanında bir yolu beşeri aşktan gecer. Önce yaratılmışa aşık olur , hayran kalırsın ve zamanla bunun yaratıcısını ASLINI ararsın.. Görüntüsünü geride bırakıp Aslına , Gerçeğine ulaşmak için beşeri aşklar ilahi aşka bir vesiledir deriz ..

    ilahi aşka gecmek , ulaşmak , O'nda yokolmak o kadar da kolay olmadığı gibi beşeri aşka ulaşmakta onun kadar olmasa da zordur..

    Beşeri aşkla insanın benliği arasında bir karadelik olduğunu varsayarım. Eğer ki o karadeliğe girmeyi göze alabiliyorsan aşka da ulaşmış olursun.. Arınır , paklanır ve o zaman haketmiş olursun ilahi aşka geçiş yolunda kabulbuyurursun... Hırslarını , nefretini , öfkeni , kinini bırakırsın karadeliğe bu geçiş sırasında..Adı da bu yüzden karadeliktir zaten.. Bu nefsi düşünceler , zahiri hissiyatlar değil mi benliği kirleten , karadeliği karaya boyayan?

    Allah hepimize o kara delikten geçmeyi nasib eylesin ..
    1 ...
  34. yalnızlık

    1929.
  35. Yalnızlık var mıdır yok mudur? Nasıl ki ışığın olmadığı yer karanlık , iyiliğin olmadığı yerde kötülük varsa insanların olmadığı yerde de yalnızlık vardır. Yani yalnızlık diye birşey yoktur. Çünkü birşeyin varlığı yada yokluğu diğer şeyin yokluğu ile ölçülemez , sizce ?

    Neyse biz varsayalım yalnızlığın olduğunu... Bir arkadaşımın messenger iletisinde gördüm şöyle yazmış "Yalnızlık karanlık gibidir, siyahtan başka renk göremezsin" ... Acaba buradaki siyahtan kastı neydi? Kendi özbenliği mi yoksa geçmişte kalan yaşanmışlıkları , pişmanlıkları mı ? Belki de kararan hayatıdır...

    Yalnızlık zordur , içine çeker , çektikçe büyür... Büyüdükçe daha da acıtır , yorar... Kısır bir döngü...
    0 ...
  36. © 2025 uludağ sözlük