hakkında yanlış bilgi verilendir. zira sensitization aksine duyarlılaşmak manasına gelir.
psikolojide sensitization devam eden bir etkene karşı giderek artan şekilde tepki vermek manasına gelir.
örneğin; sınavdasınız ve doğal olarak streslisiniz. hocanız o gün her nedense topuklu ayakkabı giymiş ve sınav mekanında dolaşıyor. siz ise zaten bir şey anlamadığınız sınav kağıdına yumulmuş haldesiniz.
-tak tak...
odaklanacaksınız ha gayret
-tak tak tak...
ya sabır!
-tak tak...
yok yok olmuyor
-tak...
hay ebeni!
-tak!
bu sürece sensitization denir.
insanlık gibi bir erdeme ne yazık ki sahip olamayanlar, kendilerinde hak olarak görürler.
bu yüzden kendilerine cenab-ı hakktan bir lütuf niyaz ederim.
trakyadan kaçak mal sokan gümrükçülere göz yumarken ırak sınırından kaçak mal sokan kaçakçılara bomba yağdırmak suretiyle yakılarak öldürülmelerini gereken olarak görüp, insan olmak erdemine ne yazık ki sahip olamamak.
ezcümle bir hukuk devletinin gerektirdiklerinden bihaber olmak.
boğaziçi üniversitesinde yakın zaman önce açılmış ama açıldığına pişman edilmiş olan, sınıflar arası farkı daha da tetikleyen, lüks ötesi, küresel şirket.
bir hukuk devletinin yapısıyla asla örtüşmeyen hadisedir.
zira böyle bir olaya göz yummak, bulunmayıverselermiş orada deyip geçiştirmek, teröristtir onlar deyip yargıççılık oynamak bir hukuk devletinin yapısıyla asla örtüşmez. kaçakçılığın cezası gökten inen bombalar olamaz!
nasıl ki otobüse atılan molotof yüzünden yüzü yanan kıza yapılan canilikse, nasıl ki doğuya giden öğretmenin hurnharca öldürülmesi canilikse ve nasıl ki nasıl ki nasıl ki...
işte bu olaya göz yummak da öyle caniliktir.
bir milleti top yekün terörist diye yaftalamak, bir millete karşı nefret söylemleri gerçekleştirmek, bir milletin varlığını kabul etmemek ve haklarını görmezden gelmek; ezcümle yapay bir tek ulus modeli yapmayı siyasi olarak benimsemektir bu söylediklerine neden olan.
türk ve kürt faşistlerdir bunlara neden olan!
suçu bir ırkta doğmak olup, bunun cezasını çeken, çekmekte olan herkes ama herkes adaletsizliğin kurbanıdır.
bir yerde adaletsizlik varsa bir müslüman ve insan (bkz: insanlık) olarak bana düşen mazlumun yanında olmaktır.
muasır medeniyet seviyesine çıkmak yani bir medeniyet dairesinden çıkıp başka bir medeniyet dairesine girmek yani kendini batılıya sevdirmek yani batılıyla bir ruh karabeti kurabilmek...
bunun adı batılılaşma idi sonradan yeni terim de getirdiler: çağdaşlaşma!
medyada yer alan mantık hatalarını, ırkçılık ve nefret söylemlerini, bilgi yanlışlıklarını ironik bir dille gözler önüne sermeye çalışıp, sağlıklı bir düşünce ortamı kurmak gayesinde olandır. güncel meseleleri çarpıtmadan beslenen yazarlara rahat vermemek iddiasında bulunur.
(bkz: http://kosebucak.wordpress.com/)
takım elbiseli bir beyefendiye(!) blowjob yapan ayı köstümlü adam sahnesiyle dikkat çeken filmdir.
sahne üst sınıfın yani zengin ve gösterişli kimselerin; aşağılık ve barbar olarak baktıkları alt sınıftan insanları, kendi arzularını tatmin etmek adına nasıl kullandıklarını ve ayakları altına aldıklarını temsil eder.
kanaatimce tanrı'nın insanla olan hukukunu ve insanın yaşam içerisinde yaptığı seçimlerin tanrı katında nasıl değerlendirildiğini çok ince imgelerle anlatan filmdir.
şöyle ki:
-spoiler-
-jack otelde müdür ile iş görüşmesinde iken, müdürün jack'i yaşanan kötü olay ile uyardığı sahne, tanrı'nın insanı yapacağı seçim için uyarmasını, muhtemel sonu göstermesini fakat seçimine karışmayışını sembollendirir.
-depoda kilitli kalan jack'e, kilitli kapının gerçeküstü bir karakter tarafından açılması filmin gerçeklikten uzaklaştığı tek noktadır ki bu da şeytan'ın kötülük için insanı kışkırtmasını temsil eder.
-filmin sonunda jack ile birlikte sadece iyilik yapmak amacında olan aşçının da ölmesi ölümün genelleyiciliğini sembollendirir. ölüm hem kötüler hem de iyiler için vardır. wendy'nin ve danny'nin hayatta kalması, bir yanda gerçekleşen ölümlere karşın hayatın devam etmekte olduğunu imgeler.
-spoiler-
bazı yazar arkadaşların aksine, yazar iddia etmek yükleminin ve çelişki isminin ne manaya geldiğini anlayabilecek kadar türkçe bilgisine;
ayrıca cansız bir bedenin kendi tabutuna pkk bayrağı asamayacağını ve abdullah öcalan posteri yapıştıramayacağını kavrayabilecek kadar biyoloji bilgisine; aynı nedenden dolayı öldürülen bu insanların terörist olduğu çıkarımının aşırı milliyetçi bir yorumdan ibaret olduğunu saptayabilecek kadar mantıkî çıkarım yapabilme kabiliyetine;
ayrıca ve ayrıca kaçakçılık yaparken kendi ordusu tarafından öldürülen kürt insanların yakınlarının artık kendilerini devlete değil tamamiyle pkk'ya yakın bulacağının ve bundan ötürü öldürülen bu insanların cenaze törenlerinde bu yönde aktivitelerde bulunulabileceğini görebilecek kadar psikoloji bilgisine sahiptir.
yazar bu özelliklere sahip olmayanlar ve algı perdesi kararmış olanlar için cenab-ı haktan bir lütuf niyaz etmektedir.
hala vahdettin'in ülkesini peşkeş çektiğini sanıp, şapka inkılabının demokratik olduğunu düşünüp, ilkokul kitaplarından edindiği bilgilerin doğruluğunda ısrar edenlerin 35bin bebeyi öldürmediği için yücelttiğidir. Ancak bizzat devlet arşivinde yer alan 8 ağustos 1939 tarihli belgeye göre "1936, 1937, 1938 ve 1939'da, toplam 13 bin 806 kişinin" öldürüldüğü gerçeğini görmezden gelen bay sağlıklı düşünürün hala ve hala canı olandır.
ali şeriati'nin sözünü nick olarak alarak onun felsefesini bildiğini iddia etmemiş olup, terorist ile sivili birbirinden ayırabilme bilgisine sahiptir.
ilkokul kitaplarında yer alan öğretilerin dışına çıkamayanların, yapılan eleştirilere karışılığı hazımsızlık ve küfürle verecek kadar bilgisiz olanların, milli bayramlarda bir puta tapar gibi tapınmakta olanların, özellikle takvimler 10 kasımı gösterdiğinde doluşup o mezara anı defterlerini dolduranların, kendileri gibi düşünmeyenlere yobaz yaftasını yapıştıranların; gözlerine inmiş milliyetçi, kemalist ezcümle faşist perdeden olsa gerek sağlıklı düşünmeyi beceremeyenlerin atasıdır benim değil.
ülkemizde yaşamakta olan örnekleri üzerine yaptığım nice bilimsel araştırmalar neticesinde nadide bilgiler edindiğimdir.
efenim bu faşoların beyinlerinde yer alan neuronları myelenize olamamış, axonları görevlerini ifa edemiyor, nucleuslar, dendritler, synapsler hiç kullanılmadığından uyuşmuş, ez cümle düşünen bir varlık olma özelliğinden yoksun kalmışlar. nihayetinde sürü halinde yaşama şeklini benimseyip, doğru fikirlerin farklı fikirlerin çarpışmasından çıktığı gerçeğini göremez hale gelmişler.
symptomlarının kemalizm, ulusalcılık, milliyetçilik ve yılmaz özdil okurluğu olduğu görülmüş, ileri derece ağır vakalarda ise dünyayı türklerin yarattığı fikrinde oldukları saptanmıştır.
eğer örneklerine rastlamak isterseniz çok şanslısınız zira yine yaptığım bir başka araştırma sonucunda elde ettiğim verilere göre etrafınızda yer alan her iki kişiden biri bu türde yer alıyor.
yeniyılın ilk anlarında; bağırmakta çağırmakta, mutluluktan kıçını yırtmakta, içip dağıtmakta olan insanlara kıyasla kendinde bir şeyin değişmediğini farkederek kapılılan hissiyat.
zira;
yeniyıla evde her zamanki adetlerimizi yerine getirerek giriyorduk, herkes bir yerlerde bir şeyler kutlamakta olunca şüpheye düştük pek tabi, bir an 2011'de kalacağız, bizi 2011'de unutacaklar sandık. yeniyıla giriş hadisesinin çok hızlı cereyan etmesi de buna eklenince zannımız iyice kuvvetlendi.
lakin tecrübe edildi, sonuca ulaşıldı:
meğer kutlamadan da giriliyormuş...
faşizmin doruk noktalarına ulaşmış insancıklarla aynı ülkeyi paylaştığımdan en fazla utanç duymama sebebiyet veren hadisedir.
hani şu orduya emir veren, vurun vurmayın diyen üst düzeyler var ya...
hani bir de birçok askerin, önümüzden yüzlerce silahlı terörist geçti ama vurmamıza izin verilmedi diye haykırdığı durum...
bilmezsiniz belki, doğuda geçim kaçakçılıkla sağlanır.zira küreselleşen dünyada hala çorak köylerde yaşamakta olan insanlar karınlarını doyurmakta güçlük çekerler.
peki teröristleri vuramayan/vurmasına izin verilmeyen ordu nasıl oldu da kaçakçılara gökten bomba yağdırıverdi?
yanlışlıkla oldu diyorlar, tedbir için vurduk diyorlar...
*yanlışlıkla kaçakçılara bomba yağdıran ordunun neyi eksikti de yanlışlık yaptı? hazinenin büyük bölümünü almıyor mu? ülkenin gencecik evlatlarını istediği gibi kullanmıyor mu? şehirlerin en güzel yerlerine karargâh kurup, istediği gibi at oynatmıyor mu? teröristlere sıkamayan ordu da bu, sivilleri katleden ordu da bu. ula ordu sen ne işe yararsın diyemiyor musunuz? yoksa siz hala tsknın dünyanın bilmem kaçıncı ordusu olduğundan mı bahis açıyorsunuz?
*tedbir için 'zan' ile sivil katleden ordunun güvenilirliği nerede? kendi halkına 'zan' ile bomba yağdırabilen ordu nasıl bu ülkeyi koruma görevini başarıyla ifa edebilir?
şerh düşerim:
atılan bombaların nifak tohumları olduğunu anlamak için ordunun siciline bakılması yeterlidir.
tarafımı anlamak için yaftaya hacet yok.
türk faşistlere de, kürt faşistlere de karşı dururum.
sizin gibi değilim vesselam.