Hani böyle soğuk bir şey aldığınızda onu masaya koyarsınız orada bekler bir süre sonra ısınır ve terler ya. Bardağı kaldırdığınızda tam bardak çapı kadar bir ıslaklık olur altında, sonra bardağı başka başka yerlere koyup kaldırırsınız 5 dk sonra bütün masa ıslanmış olur. he işte ben ona uyuz oluyorum. saygılar.
duruma göre değişir diye düşünüyorum. örneğin yurt dışından iş teklifi almış ve hayatının fırsatını sizi bırakamadığı için reddetmeyi düşünürken terk eden, adamlığın kitabını yazmış kapağını da altınla kaplamıştır.
Sene 2004, Haziran ayı. Ben dedemle birlikte Hatay'a gitmiştim akraba ziyaretine. Orada amcamın oğlu içiyordu, ilk nefesi denedim. beynim uyuştu sanki başım döndü, sebepsiz gülmeye başladım ama çok öksürtmüştü. korktum çünkü astımım vardı. istanbul'a gelene kadar ağzıma vurmadım bir daha. Sonra Kasım ayı geldi, 6. günüydü, cuma gecesi uyudum. Sonra bi uyandım babasız kalmışım. Ağlayamadım, biraz zaman geçti nefessiz kaldım dışarıya çıktım. Sürekli kafamda aynı düşünceler vardı, düşünmek istemiyordum. Sigara içen bir arkadaştan aldım tek bir sigara, yaktım, öksürdüm, beynim uyuştu. Düşünmüyordum, iyi gelmişti. sonra bir tane daha sonra paket sonra karton derken 12 yıl kullandım. Şu an 24 yaşındayım. 2 ay önce bıraktım, düşünmeye başladım. Saygılar.
Ben insanların bu kadar tahammülsüz olmasını, "bizden değilse ölsün, gebersin" ci olmasını hiç anlamıyorum. Bakın ben doğma büyüme istanbul insanıyım. Ama kütüğüm Diyarbakır. Yani kimliğimde Diyarbakır yazıyor arka kısımda, HDP ye oy vermiyorum, PKK'yı desteklemiyorum, Kürtçe konuşmuyorum, Kürt de değilim zaten. Vergisini veren, işinde gücünde sade bir vatandaşım. Ama böyle sığ düşünceli insanlar yüzünden her polis çevirmesinde terörist muamelesi görüyorum, ekstra sorgulanıyorum. Evime hırsız giriyor, hırsızı yakalıyorum ama beni hırsızdan daha uzun sorguya çekiyorlar. Türk bayrağını mitinglerde yerlere atıp üzerine basıyorlar, ben yerden alıyorum. Yarın bir gün evlenmeye karar verdiğimde, hanım kızımızı istemeye gittiğimde yine bu olay karşıma çıkacak bunu da biliyorum.
Ben anlamıyorum, neden bu kadar kin öfke dolusunuz. Türkiye Cumhuriyetinde yaşaran her birey Türk değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Nasıl ki Laz, Çerkez, Ermeni, Azeri Vs. insanlar azınlıklar ve bunlara saygı duyuyoruz. Nasıl ki Aleviler Cem evlerinde, Hristiyanlar kiliselerde, Müslümanlar Camilerde, Yahudiler Sinagoglarda ibadet ederken hiç kimse tepki göstermiyor. bunun da aynı olması gerekiyor.
Sorsanız ülkenin doğusundaki hiçbir ilden bir karış toprak vermeye yanaşmazsınız, ama orada doğmuş büyümüş insanları dışlamakta üstümüze yok maşallah. Orası Türkiye değil mi arkadaşım, neden bu ayrımcılık. Yıllarca sen sol - sen sağcısın, sen türbanlı - sen açıksın, sen Müslüman - sen Hıristiyan, sen Rum - sen Türksün diye ayırmadılar mı bizi, şimdi neden Türk-Kürt diye ayrılıyoruz.
Bu gün bu insanların kendilerini siyasal olarak ifade edebilecekleri bir parti gelmiş ve barajı geçmiştir. Bakın HDP'nin yol haritasını sevmiyor olabilirsiniz. samimi bulmuyor olabilirsiniz, terörü bitirme iddaalarına güvenmiyor olabilirsiniz. Ancak sizin böyle düşünüyor olmanız, bu hakareti edebileceğiniz anlamına gelmiyor.
Her Kürt Pkk lı değildir, bunu siz de biliyorsunuz. insanları kökenleriyle yargılamayın artık, yeter. insanlar sadece 2 ye ayrılır, iyi insanlar ve kötü insanlar. O kadar. ( Bana saldırmadan önce 1 saniye düşün, sonra saygıyla istediniği tartışırım. ama önce bir düşün n'olur )
Başlığa girerken "kapanıyorlar ama açıklardan daha fenalar" gibi bir şey bekliyordum. Arkadaşın diğer girdiği Entry lere bakınca türbanlılarla ilgili özel bir problemi olduğunu gördüm. Muhattap almıyorum, siz de almayın bence.
Geçtiğimiz sene bu arkadaşı Periscope üzerinden takip ediyordum. o zamanlar yayınlarını 100-200 kişi izliyordu ve bunun en büyük sebebi de canlı yayınca kadınlarla dudak dudağa öpüşmesiydi. Sonra Azerbaycan'a gitti, ne olduysa anlamadım bir anda milyon izlenmeye başladı. Bir yanda trans bireyler yakılıyor, diğer tarafta bunlar var. insan oğlunun 2 yüzlülüğü gerçekten midemi bulandırmaya başladı.
bence bunu söylemektense hissettirmek daha önemlidir. çünkü "seni seviyorum" dediğiniz anda karşınızdaki kişinin sizi o ana kadar tanıdığı kadarıyla bir karar vermesi gerekir. ama eğer gerçekten başarıya ulaşmak istiyorsanız sevdiğinizi söylemek yerine ona neden sizi sevmesi gerektiğini alttan alttan hissettirmeniz daha doğru olacaktır.
Şöyle ki;
Bir sohbet ortamında örneğin sevgililer gününde alınabilecek hediyelerden konu açıp (bir arkadaşınız sadece çiçek almış ve sizce bu yetersizmiş gibi örneğin ) romantik olduğunuzu, ailenize önem verdiğiniz anlatıp vefalı olduğunuzu vs. hissettirebilirsiniz. bu da size o güne kadar hiç bu gözle bakmamış partnerinize farklı bir pencere açacak, ve eğer kartlarınızı doğru oynarsanız aslında sizinle daha mutlu olabileceğini fark edecektir.
Not: bunun da suyunu çıkarmayın tabii 6 ay kendini tanıtmak olmaz, ufaktan espriyle karışık bek kıskanıyorum gibi şeyler söylemek nabzını ölçmeye yardımcı olacaktır. ( anlamazsa direkt söyleyin tabii )
