benim için dünyanın en güzel günü çünkü ben doğmuşum. bazen diyorum ya ben olmasaydım ne olurdu. sanırım babam şimdi ki kadar mutlu olamazdı bana bakıp bakıp gurur duyuyor çünkü ne güzel yapmışım diye. en yakın arkadaşım hep bir eksik olurdu onu tamamlayan kişi benim çünkü. ofis arkadaşım bu kadar kahve içmezdi çünkü kahveyi hep ben yapıyorum. kardeşlerim kiminle dalga geçerlerdi acaba o zaman ya da kime sırtlarını dayarlardı ki ben onların her şeyiyim.
Bir kere özel bir insanım burcum balık yükselenim akrep muhteşem kombinasyon dimi tüm özellikler mevcut sevilen bir insanım hep mutlu olacak bir neden buluyorum kendime ve seviyorum kendimi 1.50 cm boyunda kalabalıklar içinde görünemeyen bir tipim var diye yıllardır kendimi teselli ederim ama yarın doğum günüm keşke doğurmasaydın kadın beni bu saydıklarım yalan ve ben dünyanın en mutsuz insanı olabiliyorum çünkü eksik yanım var anne beni terk eden bir kadın yıllar sonra geldiğinde binlerce bahanenin arkasına sığınan kendini affettirmek için tek bir çaba sarf etmeyen kadın arada bir amonyaklı pasta yapan ama yaptığı şeye sevgisini katamayan kadın yarın benim doğum günüm ve keşke sen beni doğurmasaydın
en berbat an zira biraz önce yaşadım.eski esyalarimi karistiriyordum anı defterim geldi elime ilk sayfayı açtım ve işte o not 'yillar sonra eşim ve çocuklarımla okuyup gülmek dilegiyle' yıllar geçti ama ben hala yanlizim galiba evde kaldım.
Türkiye’de II. Meşrutiyet’ten beri birçok siyasal parti kurulmuştur. Bu partilerin kuruluş, gelişme çabaları ve birbirleriyle aralarında ki mücadeleler Türk siyasal sistemine birçok tecrübe kazandırmıştır ve Cumhuriyet döneminde çok partili siyasal sisteme geçişte önemli katkıları olmuştur. Bu partiler arasında, özellikle Meşrutiyet döneminde ittihat ve Terakki ile Hürriyet ve itilaf Fırkaları, Cumhuriyet döneminde ise Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası tecrübeleri çok partili siyasal sisteme geçişin kilometre taşlarıdır. Bu tecrübeler aynı zamanda çok partili siyasal hayatın alt yapısını da hazırlamıştı. Buna rağmen Türkiye’de yeni rejimi oturtma çabaları ve II. Dünya Savaşı öncesi Avrupa’da otoriter rejimlerin revaç bulması çok partili hayata dönüşü bir süre ertelemiştir. Bu ertele II. Dünya Savaşı’nın hemen peşinden son buldu ve çok partili hayata tekrar geçiş kararı alındı.
Ülkemizi çok partili hayatla tanıştıran DP, 1946 seçimlerinden sonra Türk siyasetine muhalefet kavramını kazandıran, “ beyaz ihtilal” olarak nitelenen 1950 seçimlerinde ise 27 yıllık tek parti iktidarını demokratik ve barışçıl yollarla sona erdiren bir partidir. 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle iktidarına son verilen, kuruluşu ve akıbetiyle Türk siyasal hayatında yeni dönemlerin açılmasına neden olan DP’nin siyasi mirası kendinden sonra kurulan birçok parti tarafından paylaşılmaya çalışılmıştır. Uzun bir süreden sonra AKP ise, 2002 seçimlerinde Türk siyasi tarihinde DP’den sonra Türk seçmeninin en fazla oy verdiği parti olmuştur.