dün şenliklerine gideyim dedim gitmez olaydım. ortada okul desen öyle bişi yok ama öğrencilerinde para b*k gibi ee yani nasıl oluyor diyorsun başta. o karmaşanın içinde olayı çözmeye çalışıyorsun murat boz iki saat sound check yapıyor, yuhlar çekiliyor. sonunda teşrif ediyorlar murat beyler. alkol tavan yapmış herkeste. unutuluyor bütün olanlar danslar hak getire zaten. neyse lagalugaya gerek yok bu olanlardan çıkardığımız sonuç şudur; şenlik grubumuz adına yazıyorum : ufuk üniversitesi senden bir b*k olmaz.
filmin her karesi fotoğraf tadında, her heyecandan gram gram yaşatan, karadeniz in yeşilliğini türkülerini içinize işleyen, birazcıkta eskiye sitem, kapanışta da ayşenur kolivar ın ağıtıyla yürekleri dağlayan müthiş izlenilmesi gereken bir film.
her şey rüyada devam eder. öpüşler, gülüşmeler, nazlanmalar, .. rüyanın tam içindedir ilişki ya da ilişki rüyaya dahildir. ya da olmadı rüyadır bir ilişki. işte o rüya o kadar güzeldir ki, öyle vücudunda hissedersin ki sevgilini uyanmak istemezsin...
şu an itibariyle dinlemekte olduğum şarkıdır. sürekli dinlense de bıktırmayan, kendimi ankara'nın beton duvarlarından uzak sevgilime yakın hissettiren, yumuşak, ruha dokunan şarkıdır.
küçükken bayramlarda az mı istemedim o kahveyi içmeyi ama ne dediler arap olursun.
ahanda büyüdüm ahanda içtim hiçbir şey olmadı. ama keyif alarak değil öğürerek içtiğim, ben de kırk yıl hatırı bile olmayan hayatıma geç giren içecek oldu.
büyüdük korkularımız arttı. küçükken daha da cesaretliydik, hayalciydik, sevinçliydik, ağlamalırımız bile şakadandı. evciliktendi.
küçükken her şey oyuncaktı biz onunla oynardık. şimdi büyüdük oyuncak şehir, oyuncak evin, oyuncak ay dede oldu sana cüppeli sakallı dede.
hayali arkdaşların vardı küçükken sana yamuk yapmayan. şimdi yamuğun alasını yapan nefes alan gerçek arkadaşların oldu.
büyüdükte ne oldu? stres, panik atak, tansiyon, depresif haller sardı bünyeyi. büyümenin verdiği boklar bunlardır.
eski öğretmen kadınsa şayet ilk söyleyeceği şey kilo mu aldın kız sen cümlesidir. o andan sonra karşılaşmamak için dua etmeniz gereken öğretmen kişisi.
ivan sergenyeviç turgenyev in babalar ve oğullar romanın da yevgeniy vasilyiç bazarov adlı kahramının tam bir nihilist olması. her şeyi yok saymasıdır.
iki kardeş bir akşam yemeğinde okulda okumak için kura çeker. bu kardeşler Albert ve Albrecht dir.
kurayı kaybeden kazanını madende çalışıp okutacaktı. kurayı kazanan Albrecht oldu. Albrecth okulu birincilikle bitirmiş herkes tarafından tanınmıştır ve eve büyük bir gururla döner onun geleceği gün de ihtişamlı bir yemek hazırlanır.
Albrecht yemekte kadehini kaldırır ve bunca yol kendsini okuttuğu kardeşine şükranlarını sunar ve okuma sırasının onda olduğunu söyler. Kardeşinin yanıtı ise; "imkansız sevgili kardeşim!" şeklindedir. "Seni okulda okutabilmek için çalıştığım senelerde bütün parmaklarım madende defalarca kırıldı ve değil kalem tutmak, senin şerefine şu şarap kadehini bile zor tutuyorum."
Kardeşinin durumuna hakikaten üzülen Albrecht ise kendisini dünyanın en ünlü ressamları arasına sokan o ellerin, kardeşinin ellerinin resimini çizer.
o da burda fakat kendisini tanıyan yokmuş bu onu üzüyor değil düşündürüyormuş. olsunmuş gene de eğleniyormuş.
iyi ki ulu sözlük varmışmış. saygılar efem.
küçüktüm daha. annemi ağlarken hiç görmemiştim. sigarasının dumanını o kadar içten çekti ki sanki beni çekti yüreğine. burnundan çıkan dumanla birlikte gözyaşlarıda süzülüyordu yanağından. hıçkırma yok, ses yok, söz yok. sigarasıyla dertleşen bir kadın oturyordu karşımda. ne yapacağımı bilemedim. sadece seyrettim "annemin gözyaşları" nı seyrettim.
ve sonunda kendimi, gözyaşlarımı silerken buldum.*