Memlekete ne zaman gitsem, yürüsem çınarda
Önümden bir kumru geçince seni düşünüyorum
Palmiye hışırtısı gelince uzaklardan
Ben yine seni düşünüyorum
Kampüste gençler kahkaha atıyor
Aşıklar el ele, hasret de yalnız biz bize
Çiçekçi ablalar, falcılar geziyor
Ben yine seni düşünüyorum
Yürürken etrafa bakmak mı doğrusu
Yahut bakmamak mi sana rast gelmemek için
Ya görür de çarpılırsam korkusu başım önde
Ben yine seni düşünüyorum
Ara sokaklarda sabah erken saatler
Burnuma ne zaman gelse ıhlamur kokuları
Nerde görsem papatya toplayan bir genç
Ben yine seni düşünüyorum
Hava ne zaman Sisli ve boğuk olsa
Yalnızlığım ne zaman otursa içime
Seni bulup kaybettiğim bu sokaktan geçince
Ben yine seni düşünüyorum
Evinin adresini ne zaman unutmaya çalışsam
Veya numaranı silsem de telefondan
ismini duyunca alakasız birinden
Ben yine seni düşünüyorum
En sevdiğin rengi görünce bir an
Sevmediğin kişilere rastlasam sokakta
Yakın arkadaşlarının fotoğrafları da olsa
Ben yine seni düşünüyorum
Düşünmemeye çalışıyorum da desem
Hiç aklımda yok unuttum da desem
Yolu açık olsun, hayırlısı da desem
Ben yine seni düşünüyorum
Düşüne düşüne kendimi bitirdim yine
Çare yok gelsem de gitsem de
Düştüğüm kuyudan çıkamasam da yine
Ben yine seni düşünüyorum
Yıllardır sigaraya bağımlı olmadığımla övünürdüm.
Sanırım yavaş yavaş bağımlı oluyorum. Ve bu içimi kemiriyor. Sokağa çıkma yasağı boyunca sigara içmedim ama her akşam elim gidiyor, içmek istiyorum. Kendime şaşırıyorum bu aralar nasıl bi boşluktaysam yıllardır öylesine içtiğim, bazen içmeyi unuttuğum merete tutuluyorum. Vay arkadaş.
Çoğu zaman o kadar uzatmam. Hazır bu covid19 mevzusunda evdeyken içimde kalmasın uzatayım dedim.
Bıyık denilen şey en nihayetinde kıldır. Yemek yerken bir şey içerken içine girmesi bence hoş değil. işin dini boyutuna girmiyorum herkesin yaşamı kendine. Ama bu belirttiğim konu üzerine şöyle bir uygulama yapılması efdaldir: uzun bıyıklar uçlarından makas yardımıyla kesilir, yahut Tek jilet veya ustura yardımıyla kıllar ile dudak çizgisi arasına bir açıklık getirilir. Böylece hem daha düzgün bıyıklarınız olur, hem de yemek yerken falan bulaştırmazsınız.
Biz uygun adım yürümeyi yerinde dönüşleri ilkokulda öğrendik. Bu törenlere hazırlık ne kadar zor da olsa, o yaşlarda beklemekten ne kadar sıkılsak da içimize bir Atatürkçülük tohumu yerleştirdi. Bandoya ayak uydurmak, protokolü başla takip ederek selamlamak... istiklal marşı öncesi rahat, hazır ol komutları... bunlar içimize asker sevgisini yerleştirdi. Saygı duruşları, okunan şiirler, söylenen marşlar... bunlar içimize vatan millet sevgisini yerleştirdi.
Gerçekten de o nesiller efsane nesillerdir. Bizim zamanımızda Atatürk’e söven yoktu, Cumhuriyet rejimini istemeyen yoktu. işte sebep odur ki, bizim hamurumuz sağlam mayayla yoğrulmuş.
ihtilalin türkücüsü lakaplı, davudi sesli üstad.
Kıbrıs harekatı zamanında, halkın milli duyularını kabartmak için radyodan türküleri, marşları çalınmıştır. 12 Eylül ihtilalinin sabahında Türkiye Hasan mutlucanın sesinden “ yine de şahlanıyor aman” marşıyla uyanmıştır. Müteakiben günlerce radyo ve televizyonda halkımız sesine ve ismine aşina olmuştur.