sözlükte takılan yazarların yazdıkları okuyuculara çok ilginç gelmesi sonucu bunlar nasıl bir varlıktır şeklinde sorulan sorular sonunda bilinmesi gerekirki sözlük yazarlarıda insandır.
herşeyi siyah yada beyaz olarak gören, düşünme yetisi yeterince gelişmemiş bünyelerin içine düşeceği hata girdaplarından biri.. en az kadınlarda orospuluk switchi doğustan on geliyor önermesindeki kadar bağnaz ve kör bir zihnin eseri olabilir sadece.. yeterince zekaya sahip olan bir kişi, kadın erkek ayrımına gerek duymadan, herkesin her türlü olabileceğini düşünebilecek kapasitededir ve bu tür hastalıklı genellemeler yapma ihtiyacı duymaz...
hasta: doktor bey cok hastayim, uyuyamiyorum, geceleri kotu kotu ruyalar goruyorum.psiko: az ye a..na koyim, az ye...hastasini s..klmeyen, yukaridaki dialoglara konu olacak insan turudur.
günümüzde hem sormak hem üretmek isteyen bir insanın, kısaca 'eskinin deyişiyle filozof' olmak isteyen insanın kaçınılmaz olarak gelmek zorunda olduğu durumdur bu. artık bilimle aynı yolda yürümeyen, bilim tarafından tetiklenmeyen ya da bilimi bir taraflarından tutup başka yönlere çekmeyen bir düşünme şekli olamamaktadır, olsa bile bu gecikmiş bir felsefe olmaktan öteye geçememektedir. fakat bu bilince rağmen, pek çok bilim adamının filozofları kötülemesi ya da küçümsemesi, kimi filozofların ise bilim adamlarına ihtiyaç duymuyor halleri, düşünce denizinde uzun süreli durgunlaşmalara neden olmaktadır. halbuki ikisinin bir bütün olduğu, bilimin adının bile konmamış olduğu en başlarda dahi bunun böyle olduğu, birinin iteklemesi olmadan diğerinin tökezleyeceği, sözde ulaşılmaz olan bilgiye yaklaşılacağı bir zamanda dahi ikisinin kol kola olmak durumunda olduğu reddedilemez bir gerçek olmalıdır. bilim adamı der ki 1 ve de 0 vardır. senin yapacağın iş 1 ise, senden 10 tane de olsa sonunda 1'e gider. farklı yollardan gidiyor olması sonucu değiştirmez. sonuç ya doğrudur ya yanlıştır.filozof olan ise bunu farklı bir şekilde dile getirir, 1 demez, 0 demez. insanın duygularından ve tarih boyunca insanlığın biriktirmiş olduğu deneyimleri gözlemden yola çıkarak aynı sonuca ulaşır. ve der ki; senden 10 tane dahi olsa, 10'unuz farklı yollardan ve hissiyatlardan geçerek gelseniz bile, sonunda çıkışınız aynı noktaya olacaktır. fakat ne yazık ki çokluk bu şekilde aynı şeyleri söylerken birbirini görmezden gelir ve biri diğerinin yolunu şaşırtır. işte tam da bu yüzden, bugünde filozof olma yolunda kendini motive eden insan, ucundan kıyısından değil, tamamen bilimin içinden, orta yerinden çıkıp gelmelidir. bir psikolog, bir doktor, bir bilim adamı olmayan filozof artık kabul görecek değildir. onlar olsa olsa 200 yıl kadar geç kalmışlardır.
tarihte ilk filozoflar arasinda sayilan insanlarin genelde bu her iki ozelligida tasidigi bilnmektedir. bilimle ugrasan insanlarin ayni zamanda felsefe ile ugrastiklari (ya da tam tersinin) su goturmez bir gercektir. geometri bilmeyen giremez seklinde, platonun akademi duvarina astigi yazi aslinda bize bilim ve felsefenin, isleyis bakimindan pek de farkli olmadigini aciklamaktadir. soyleki; iki ayri dalda da onermeler onemli rol oynamakadir. fakat felsefedeki onermeler subjektif olmakla birlikte, bilimdeki onermeler genel kabul gormus olma, baska bir deyisle bilimsel nitelik tasima ozelligine sahiptir. ilk caglarda bilimin atesleyicisi gorevini ustlenmis olan felsefe dogal olarak bilimle ic ice olmustur; fakat gozlem yetenegini, matematigin ierlemesi gibi etkilerle yollarini ayirmislardir. ama ozellilke bilim felsefesi icin felsefe hala bilim icin bir motordur, onun ufkunu acar.
küçükken hayal ettiğim şey. bi yandan kanserin tedavisini bulurken bi yandan da insanın varoluşuyla ilgili fikirler ortaya atıcaktım. bilim adamı kısmı için artık pek bi umudum yok da belki filozof kısmımı geliştirebilirim.
klasik anlamda felsefenin, dolayısıyla filozofun hareket noktasında zaten doğal bir şekilde var olan temel prensiptir. insanın ve dahil olduğu evrenin varoluş gayesini ve yasalarını anlamaya çalışan filozofun bunu anlamak ve aktarmak için kullandığı yöntemler vardır. bilim, sanat, din , politika gibi araçları birleştiren filozof, böylece kendine, topluma ve evrene bütünleştirici ve yüksek bir bakış yakalar. bilgiyi gerek örnek olarak gerekse eserleriyle ya da bizzat kişi kişi eğiterek yaşadığı toplum ile paylaşan filozofsa, farkında olmanın yüklediği ödevi gerçekleştirmiş olur. ismi günümüze kadar ulaşabilmiş filozoflar bize en güzel örnektir, ibn-i sina, leonardo da vinci, farabi, ibn-i arabi, platon, aristo, mevlana vb. hepsi birer filozof, sanatçı ve bilim adamı değiller miydi ? içinde yaşadığı ormanda yanlızca ağaçları görebilen bir insanın yüksek bir tepe ye çıktığında tüm ormanı görebilmesi gibi , hayata da bu şekilde bakabilen bir insan için bilim ve sanat gibi araçları birleştirmek zor olmayacaktır. her alanda gittikçe bölünen, hayata at gözlükleri ile bakan günümüz insanı için bilim ve felsefe ne yazık ki iki ayrı kutup gibi görülmektedir. bilimde, ilahi olan, fayda yaratan temel etik atlanarak maddi çıkar amaçlı egoist bir motivasyonla gelişme sağlanmaktadır. tabii buna gelişme denilirse... bilimadamı, sanatçı, siyasetçi, tüccar, esnaf vd. kim olursa olsun, doğasında varolan yüksek ahlak değerlerini yaşatabilen , hayattan aldığı kadar vermesini de bilebilen, ve yine doğası gereği hayata soru işaretiyle bakıp anlamaya çalışan her kişi bir filozoftur... platon'un yüzyıllar önce devlet kitabında düşlediği gibi....