terbiye fukarası söylemidir. yeni sistem geçerse işte ozaman o dediğin tüm memlekete ve senin gibi gafilin günahsiz çocuklarının geleceğine de olur diyerek çok da üstünde durmamak, zavallıcaazın kendini çok onemsemesine izin vermemek yerinde olacaktır.
hmmm tabii la tabii.. yaw hee evet çıkacak. o anket şirketi de tam referans alabileceginiz objektiviteye sahip zaten. . Allah aşkına Türk halkı nasıl bir değişim ihtiyacının farkında ya bi açıklayın ! neden evet bi açıklayın. . Hangi siyasi ve hukukî bir temelde yaklasiyorsunuz olaya.. Hele Bi söyleyinde sözlük kamuoyu derya deniz bilgi birikiminizden nasiplensin!
Bir müddet sonra kesin yerine gelecek bir durumdur. Depresyon diye tabir ediyoruz. Beyinde salgılanan bir hormon eksikliği bu aslında. Takviye edildiğinde,üstüne de üçbeş güzel olay yaşandığında bu sorun ortadan kalkacaktır. Bu dönemde yapılması gerekenler:
En önemli şey maneviyatı güçlü tutmaktır, dua etmektir, Cenabı Allah kimseye kaldıramayacağı yük vermez
Canınız hiç istemese de alışveriş yapmak, imaj yenilemek, kendisi zorlamak
Etrafta negatif elektrik veren insanlardan uzak durmak,
Kendinizi dinlememek(aslında etraf deli ve psikolojisi bozuk insan kaynarken kendinizin normal biri olduğunu farkedeceksiniz)
işiniz veya okulunuz varsa kafayı boş bırakmadan onlara dört elle sarılmak
Kesinlikle yalnız değilsiniz, herkes böyle bir dönemi yaşıyor.
En zor gibi görünen ama en kolay olan şey ise...düşünce sisteminizi değiştirmektir. Çünkü insanları üzen asıl şey, olaylara atfettiği anlamlardır, farklı değerlendirin,
Tek bir gün veya saat içinde aniden bu psikolojinizden tılsımlı şekilde sıyrıldığınızı göreceksiniz, aslında bu dönem size belli kazanımlar dahi sağlamış olabilir.
Kendinizle ilgili olumlu şeyleri düşünün, mesela. Böyle bir özelinizi bir sözlük ortamında paylaşabimek bile birşeyleri aştığınızın göstergesidir. Unutmayın depresyona öküzler pek girmez, bunlar ince insanlardır. Buna ek olarak kendinizi çok iyi ifade ediyorsunuz bence...
Her gecenin bir sabahı vardır. Dışarıda bir yaz havası var dostum, balkona çıktığında ve camdan baktığında, kötülüklerden uzak, mutlu ve gülümseyen insanlar, komşular göreceksin, sesler duyacaksın.
Yaşanan ne varsa geçmişte kalmıştır, sen şuan güvendesindir, ve bitmiş küçük şeyler için hayatı ertelemeye gelmez. Kendine ne yaptığının farkında mısın?
Onur Akın'ın şu şarkı sözleri ne güzel:
Hayat budur, umutlar çok,
ne şüphe duy, ne de kork,
Öyle teslim olmak da yok,
Yeneceksin inadına!!!
Uzun lafın kısası emin ol geçecek, bu dönemden birşeyler kazanmaya bak, unutma, seni öldürmeyin şey, seni güçlü kılar!
Yine de hükümet kanadından, kaçmayıpta olayın başından beri öylece duran tek siyasetçisiniz. Böylesi bir kriz anında yalnız mı bırakıldınız, yahut sorumluluk ve vebal duygusuyla mı hareket ediyorsunuz?
Başbakanın bu ifadeleri şahsen beni şaşırtmamıştır. O her türlü şeyi söyleme ve yapma konusunda kendinde hak bulmaktadır, zira bu güveni ve hakkı ona bu ülkenin insanı defalarca vermiştir. Literatürde, halk eliyle seçilmiş diktatör denen de birşey var . Allah bu kadar olay karşısında akıllanmayıp bu adamlara oy veren insanımıza;
Akıl, fikir, gurur, izzeti nefis, şahsiyet, analiz yeteneği, milli duygu, algılama, bilgi, kültür, merhamet, hidayet versin.
Sözlükte takip eden arkadaşlarım bilir, çok uzun zamandır yazmıyorum, özellikle son seçimlerden sonra artık yazmak, anlatmak, konuşmak beyhude gelir oldu. . . Gözler kapanmış, kalpler mühürlenmiş!
Hayat böyledir... Kimi bir çuval kömüre bir memleketin istikbalini satar, kimi, yerin altında o kömürü ekmeği yapmak için canını verir... Yerin 2000 metre altına umutlar, yuvalar, canlar hapsolur....
Hayat böyledir, birgün... mukayeseler çıkarır karşına... Bir yanda, canıyla uğraşırken, ayakkabısıyla sedyeyi kirletmekten çekinen memleket evladı, diğer yanda ayakkabısının kutusundan paralar fışkıran müsveddeler...
Hayat karşına mukayeseler çıkarır, yer altında şehadeti bekleyen bir ruhun güzelliğinde kaybolur tüm çirkinlikler..
Bu memleket, bu güzel insanların yüzü suyu hürmetine ayaktadır..
Alnın aktır,
Alnın kömürden kara,
Yazgın kömürden ve alnından da kara...
Alnın aktır kardeşim, yürürken mevlaya!
Ruhlarınız şadolsun, bu memleketin evlatları, şehit kardeşlerim....
Sormadan edemeyeceğim;
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olacak zat-ı muhterem bu saate kadar nerelerde acaba?
Uşak halkının büyük kesiminin destekleyeceği, genç ve vizyon sahibi belediye başkan adayıdır. Yerel seçimler için hazırlanmış olan, şehirde yer alan afişler ilgi görmektedir.
terbiyesizliğin, seviyesizliğin, kendini bilmezliğin sonucudur. bu ülkenin başbakanını sevmiyor olabiliriz, ama onun makamı bizim makamımızdır, lekelenmesi bize hiç birşey kazandırmaz. Bir ülkenin başbakanının eşine yönelik söylendiği belirtilen böylesi sözler, yol yordam bilmemenin, densizliğin göstergesidir. Emine Erdoğan T.C Başbakanı'nın eşidir, protokolde eşinin yanında yer alır, içe ve dış pek çok temsilde bulunur, onların dünya görüşünü onaylasak da onaylamasakta, makamlarının bu ülke tarafından korunması gereken makamlar olduğunu bilmemiz gerekir. Bırakın başbakan eşi olması sıfatını bir kenara, bir bayana yönelik kullanılan böylesi ifadeleri de ayrıca doğru bulmuyorum!
başbakana ve icraatlarına karşı duyguğunuz kızgınlığın cevabını sandıkta, demokratik yolla veriniz, kendisinin eşine ve yakınlarına yönelik iğrenç ifadelerinizi kendinize saklayınız, iğrençleşmeyiniz!
her sabah işe giderken programını dinlediğim, alem fm'den show radyoya geçen dj'dir. Zaman zaman çok acımasız şekilde herşeyi eleştirse de, bazı gözlemleri kesinlikle doğrudur. Programında, güncel gelişmeleri kendi komik üslubuyla eleştirir. Hergün için bir konu belirler. O konu ile ilgili dinleyicilerin sosyal medya üzerinden yaptıkları yorumları programında paylaşır. Program esnasında çaldığı vazgeçilmez şarkılar vardır.(Bunlar genelde serdar ortaç, ankaralı namık, elvan dalton eserleridir). Bence uzun zamandır Türkiye'de işini en iyi yapan dj'lerden biridir. Sabah işe gülümseyerek gitmenizi sağlar. Bu arada akşamda yine aynı radyoda programı vardır.
kendi okuduğu 3-5 kitap Bıdık Ali'yi geçmeyen insan söylemidir. kurucu gücün anlamını bilmeden cümle kurmakla siyasi ve hukuki terminolojiden nasibini almadığını ıspatlamıştır. Tek ıspatladığı şey bu da değildir. Açtığı başlıkta karşıt düşüncedeki insanlara "dingil" diyerek de terbiyeden nasibini almadığını ortaya koymuştur.
Meseleye azınlık meselesi olarak bakıldığı gibi bir endişeye kapılmıştır. Mesele azınlık meselesi değil arkadaşım, mesele ihanetin meselesidir, öyle bir ihanet ki defalarca tecrübe edilmiştir.
Tabii ki bu memleketin vatanperver ve değerli kürt evlatlarına veya sizin şahsınıza değil bu söyleyeceklerim, ancak bölücüler ve sempatizanları bilmeliler ki;
Bir olmak, bütün olmak nedir hiçbir zaman bilmediniz. 1806'da başlayan isyanlarınızın en sonuncusu 50000 vatan evladının canına maloldu. Bırakın biz ezilip de baş kaldırdık savunmasını artık, bu ezilmişlik edebiyatını bırakın. Enteresandır, devlete başkaldıran sizin gibi sözüm ona özgürlükçü geçinen zavallılar, güneydoğuda kendi ağalarına baş kaldırmamışlardır!
Türk tarihinde, bu topraklardaki çıkarılan tüm ayaklanmalar, başka büyük uluslararası aktörlerin organize ettiği, tetiklediği ve kullandığı hareketlerdir. Şunu idrak edemiyorsunuz, bu gemi battı mı içinde sizin gibi fareler de ölecektir. Cenab-ı Allah ihaneti barındıran böylesi bir harekete erk olmayı, iktidar olmayı nasip etmemiştir ve etmeyecektir.
Abdülhamit hakkında yetersiz bilgiye sahip olmanın sebep olduğu başlıktır. Yöneticiler devirlere göre değerlendirilmelidir. Abdülhamit bilgi ve vizyonu ile başka bir dönemde yaşamış olsaydı, hem Osmanlı, hem de bölge çok farklı bir konumda olurdu. Herşeye rağmen, 2. Abdülhamit Osmanlı imparatorluğunun yıkılışını ve 1. dünya savaşını 30 yıl geciktirmiştir.
içleri kan ağlamıştır ancak seslerini maalesef kimse duymuyor. Korkarım bu gerçeği seçimlerde tekrar göreceğiz. Bu adamlar Türkiye'nin canına okumaya devam edecekler. Hemde halktan aldıkları destekle. Cumartesi günü Diyarbakır'da tüm şehit annelerinin içi yanmıştır. Yazıklar olsun! Bizler seçimlerde bu iktidara gereken cevabı sandık başında veremezsek, onlar bize gereken cevabı vermeye şiddetle devam edecektir.
Ne kadar güzel yazılmış kitabede;
Türk, titre ve kendine dön!
En kahpe basın bizdedir gibi bir ithamda bulunmak doğru mudur bilemem ama birçoğu şahsiyetini, geleceğini satmış gölgelerden ibaret sadece. Onlar acınacak durumdalar. bu kadar korkmayın, en fazla işinizi kaybedersiniz, itibarınız baki kalır, hatta bu memleket sizinle gurur duyar. tarih; tüm maddi gücünü ve kariyerini kaybetmiş olanı değil, ancak sizin gibi satılmışları hain olarak itham eder. böyle anılmak ise size dokunmuyorsa eğer, insan müsveddesi gibi ortada dolanmaya devam edin. sizler bir kukla yahut gölgesiniz ve zerre kadar itibarınız yok!
Diyarbakır'da böylesi bir söylemle karşılaşıp, sessiz kalmış bir başbakan aşağıdakilerden birisidir:
a)sindirim sistemi haddinden fazla sağlamdır!
b)bir başbakan olarak böylesi bir gövde gösterisine saygı duyup sessiz kalmanın, siyasi olarak ne anlama geldiğini bile okuyacak kadar bilgisi ve vizyonu yoktur!
c)Türk değildir!
tüm bu ziyaret, söylemler, vaatler kısacası haftasonu diyarbakır... tüm bunların siyasi açıdan tek bir anlamı var, ancak dilim varmıyor söylemeye... o kadar üzgünüm ki...
bir yazarında söylediği gibi, bizim şehitlerimiz asıl bugün ölmüştür. Sizler onları öldürdünüz, sizler Türk milletine, türk devletine ihanet ettiniz! Bugün kitleler sizi alkışlıyor, gaflet içinde sizi herşeye rağmen destekliyor olabilir, ancak Türk tarihi sizi asla affetmeyecek, biz sizi asla affetmeyeceğiz. Siz bu memlekete tarihinde görmediği bir ihaneti reva gördünüz.
Siz türk insanları, 10 yıldır bu adamları ihya ettiniz, baş ettiniz. Eserinizle gurur duyunuz! Hala olanları ve olacakları görmüyor musunuz? Ne mideniz varmış helal olsun yahu!
Ne ilümünatisi yahu? Siz büyük ortadoğu projesi diye birşey duymadınız mı? Bu sebeple PKK maşa olarak kullanılıyor dedik. Amaç kürt vatandaşı aklamak ya da suçlamak değil, burada amaç PKK ya yataklık eden tüm kansızları yermektir.
edit: hımmm büyük ortadoğu projesinin, illumunati saçmalığıyla kıyaslandığını ve " ab neden büyük ortadoğu projesi yapmıyor" gibi görünce gözlerime inanamadığım bir soru geldiğine göre, konu pek anlaşılmamış değerli kardeşim, onu görüyorum.
Siz, birkaç peşmerge veya dağdaki birkaç keçinin, koskoca bölücülük hareketini ve 30 yıllık bir isyanı dış destek almadan tek başlarına yönettiklerine mi inanıyorsunuz hakikaten?
Çok net görüyorum ki benim gibi sizde bu ülkeyi çok seven birisiniz ve yine benim gibi Türk milliyetçisisiniz. Bu sebeple samimiyetinize güveniyor ve konuyu biraz daha açıklamak istiyorum.
büyük ortadoğu projesi yahudilerin kutsal talmut prensipleri ışığında birgün vadedilmiş topraklarına dönmesini hedefleyen millet ülküsüdür, bir komplo teorisi değil, dünya siyasi dengelerine şekil veren bir yol haritası haline gelmiştir. abd, israil ve milli ülküsü bop'u desteklemenin yanı sıra ise, su, doğal kaynak, silah ticareti vb. kaygılarla bölge üzerinde çıkar sağlamayı hedeflemektedir. bu bölgede hakim ve söz sahibi bir devlet erkinin bulunması bu sebeple uygun düşmemektedir.
1800'lü yıllardan beri, Türk milleti ne zaman kışkırtılmak istense, bu azınlıklar üzerinden yapılmıştır. Kısacası bölücüler kullanılmaktadır. ben burada kendini maşa haline getiren kişiliksiz ve şahsiyetsiz bölücülerin kullanıldığını anlatmaya çalışıyorum sadece, bunda muhalefet etmenizi gerektirecek bir durum yok ki.
