sırt çantasıyla girdiğim mağazalarda genellikle hırsız sanılıyorum ve direk bir göz hapsi ve peşimden adım adım beni izleyen bir eleman oluyor.
o an kendimi olaya öyle bi kaptırıyorum ki sanki müzeden çok değerli bir tarihi eseri çalmakla görevlendirilmiş bir hırsızım, adeta oceans 11 ekibinenim.
bir şey değil günün birinde gaza gelip atıvericem çantaya bi şey, olan benim gençliğime olacak, mapuslarda çürüyeceğim diye korkuyorum.
tabii olmaz mı hiç elbette daha havalıdır.
hava atacak süper ötesi kavruk buğday tenleri ve koyu yeşil gözleri vardır.
çoğu zaman dışlansalar bile inanılmaz sempatik gelen şiveleri ve yıllar boyu kullanmaları yasak olan kendilerine has bi dilleri vardır.
gidecek okulları olmasada yinede o harika kaslı vücutlarıyla inşaatlarda çalışabilir ve sigortası olmadığı için 8. kattan düşmesine rağmen hastaneye gidemeyebilirler.
hatta bu yüzden ölebilirler bile ama neyseki o harikulade yumurtalık,rahim ve spermleri sayesinde hepsinin en az 5-6 çocuğu vardır ve ölenin yerini bir başka çocuk doldurabilir.
7, 9 veya 14 yaşında tsk ya ait bi kurşunla öldürülebilirler ama neyseki geride yakacakları oldukça melodik ağıtları vardır.
--spoiler--
behzat ç. : bi daha seni kızımın yakınlarında görürsem öldürürüm.
ercüment ç. : üüüf bi kızının olduğunu bile benden öğrendin be.
--spoiler--