"hani şu Yaprak Dökümü'ndeki Hüsamettincan var ya" diye hakkında konuşulan insanları tanımayan kadınlardır.
"O kim yaa" diye sorduğunuzda karşıdakinin ufo görmüş masum köylü bakışlarına maruz kalmaktır aynı zamanda.
iyi ki doğmuş kardeşim. iyi ki doğmuş, buralara yazar olmuş da kendisiyle tanışmışım.
o benim gerçekten ailemden biri. bi insan bi insanı anca bu kadar çok sevebilir. tabii bundaki en büyük pay kendisine ait. öyle iyi yetişmiş, öyle aklı başında bi genç delikanlı ki sevmemek mümkün değil. ömrümde onun yaşında olup da bu kadar olgun bir insan tanımadım.
troyum bi denem. canım kardeşim benim.yaşınla yaşa inşallah...
artık sattığı ürünlerin arasına ıslak mendili de eklemiş "selpaaaak, tane 200 üç tane 500, ıslak mendil tane 500" diye satış sloganını upgrade etmiş amcadır. her sabah günaydınını eksik etmez saolsun.
tarafımdan sıklıkla uygulanan haince, insafsızca bir katliamdır fakat son derece "sözdedir".
bir de kalkıp kara sinek parlamentosunda soykırım yaptığımı bana kabul ettirmeye çalışırlar.
"yahu dönemin şartları öyle gerektirdi, hem onlar da evin içinde isyan başlattılardı, öldürme olayı karşılıklıdır, sözdedir, sözdedir, sivrisinek diasporasının bir oyunudur" dememe rağmen beni dinlememişlerdir. kara sineklerin de beni oyuna getirmeye çalıştığını ve kanımı emme mevzusunda sivrilerle birlik olduğunu düşünmekteyim. üzerimde oyunlar oynanmaktadır.
artık telaffuz edilmesi hrant dinkin sevenlerini de rahatsız eden cümle.
nedenine gelince; bu lafı duyan her eli mezuralı gidip orda burda atıp tutmayı kendinde hak görüyor. sözlükte "bir ermeninin hayatı şehitlerimizden daha mı değerli" gibi başlıklar açılmasına meydan veriyor sanki o şehitleri hrant öldürmüş gibi hesabı onun toprak altındaki bedeninden soruluyor. pkk terörünün yanında adı anılıyor.
bu söz ilk söylenmeye başlandığında umutlanmıştım bazı şeyler için. hala bir insanın öldürülmesine, sırtından vurulmasına tepki gösterecekler var bu ülkede demiştim kendi kendime. ama artık görüyorum ki bu salya saçmaya meraklılardan başkasının işine yaramıyor. söylemeyin çok rica ederim. hiçbiriniz ermeni olmayın. zaten yeterince problemimiz var, yeterince sindirildik. siz de ermeni olup lafta da olsa aynı şeyleri yaşamayın...
hangi başlığa elini atsa kurutan yazar. bu sebepten sevdiği yazarların açtıkları başlıklara uzaktan bakmakla yetinmektedir. piç olmasın başlık deyu. **
istediğiniz gibi giyinebilir, hatta kiliseye bile bu kıyafetlerinizle gidebilirsiniz. erkeklerle aynı sıralarda oturup yan yana ibadetinizi edebilirsiniz. istemiyorsanız kiliseye gitmeyip ibadetinizi evde de yapabilirsiniz. dua ederken tanrıyla ne konuşacağınız tamamen size kalmıştır. incili takip etme mecburiyetiniz yoktur. oturarak, ayakta, istediğiniz şekilde dua edebilirsiniz. oruç tutmazsanız başınıza bin türlü kötülük gelmesiyle falan tehdit edilmezsiniz. bir kadın olarak, bir yakınınızın cenazesinde en önde durup onun için son kez dua edebilirsiniz erkeklerle eşit muamele görerek. hristiyanlık şekilci bir dindir diyenlere duyurulur...
sayesinde bilmem kaç milyarlık hristiyan nüfusun cennetin kapısından döneceği hayvandır.
- iyi insan olabilirsin, sonsuz bir tanrı inancın olabilir, değil bir insanı bir karıncayı bile incitmemiş olabilirsin john. yalnız kusura bakma domuz yemişsin seni cennete alamayacağız biz.
- şey... )(?%^&+/& ama ben iyi bi insanım ya...
- yemiyecektin o domuzu john. kusura kalma artıkın.
dinen haram kılınan ve fekat tadı hakkında pek çok yoruma maruz kalan ettir.
madem haram, asla ve kat'a yenmemeli tadını nerden bilirsiniz? ben mesela sürekli yerim, tadı pek de güzeldir. ama yerim dikkatinizi çekerim, hem yemeyip hem de boru boru ötmem.
kıskanç değildir, o yüzden şerefiz bir hayvandır "mış". gelelim hayvanlar alemi adlı belgeselimize. şimdi bu hayvan dediğimiz mahlukatlar akrabalık ilişkisi neyin bilmezler. asortik sahipleri yoksa, papyon takıp gelinlik neyin giyip evlenmezler. bir köpek kendi doğurduğu yavru gerekli olgunluğa geldiğinde onunla bile çiftleşir. kuşlar da böyledir. şimdi kuşlar ensest ilişkiye giriyor hemşerim diye tavuk ya da bıldırcın neyin yemeyelim mi yani? evde köpek beslemeyelim mi bu hayvan sapıktır, çocuk tacizcisidir diye. bu konuyu da burda kapatıyorum.
domuz eti oldukça yağlı ve sıcakta en çabuk bozulmaya müsait ettir. domuz etlerinin daha serin iklimlerde, toprak küplere doldurulup derin çukurlara gömüldüğünü bilmekteyim serin yerde muhafaza edilmesi açısından. arabistan çöllerinde böyle bir imkan olmadığından, sıcak iklim yüzünden yasaklanmış olması ihtimali pek de uzak görünmemekte değil mi?
siz düşünün, cevapları bulana kadar ben de bir kahve içeyim... süreniiiiiz başladı.
ediynen büdü: yanlış anlamaya mahal vermemek için büdülemem gerektiğini farkettim.
çok karmaşık değillerdir erkekler. bulaşık makinesini çözmekten daha az emek ister.
anlamadığım bi kişidir efendim. şimdi madem eskimiyor, adı neden eski sevgili? eğer eski sevgiliyse yeni kalması nasıl beklenir?
her zamanki gibi bu mevzuda da kafamızı kazan etmeye and içmiş sevgili olduğunu söyleyebilirim sanırım. bunlar hakkında yapaildiğim yegane tespit budur zira...
uykusundan uyandırılınca, çok ama çok tehlikeli olabilen yazarın sevgilisidir.
aklını başına alsındır, uyuyamadıysa kendini çekirdek çitleyerek falan oyalasındır.
iyi insan"dı". *
herşey bir yana iyi bir insandı. tanımayanların hakkında atıp tutmasını, bu sözlerin muhatabı olmayı hak etmeyen bir insandı. çocuklara bakarken gözleri parlayan, zaman zaman heyecanlanıp kendisi de çocuk gibi olan biriydi. samimiydi bütün söylediklerinde, yağcılık yapmaya ihtiyacı yoktu ki, yaranmaya çalışmazdı ki... seviyordu gerçekten buraları, kokusunu, havasını, suyunu sevdiği topraklarda, arkasını kontrol etmeden yaşayabilmek istiyordu sadece, hatta çoğu ermeni'den farklı olarak böyle yaşayabileceğine inancı tamdı. insan insana kıyamaz, sırtından vurmaz zannediyordu...
yalnızdı... hem sağdan hem soldan kenara itilmişti. çünkü kimseyi memnun etmek değildi derdi. arzusu, yaşayabilmekti arkasına bakmadan... güvendiği, sırtını döndüğü için geldi bütün bunlar başına.
şimdi, iki yıl önce adını bile bilmeyen bir sürü insan, hakaretler ediyor o'na. kimisi de üzüntüsünü dile getiriyor. benimse derdim bambaşka. televizyondan bekli de gazeteden resmini gördüğünüz o insanın elini sıkmış, onla sohbet etmiş, iyi hem de dünyalar iyisi biri olduğunu bilecek kadar tanıdığım hrant ağpariğim o... hrant ağpariğim"di"... bir iki tane de olsa komik anım vardı onla ilgili, bir zamanlar gülerek anlattığım... buydu işte hrant dink. uzaktan nefret edenlerden çok, benim içimde yaşayan haliyle var hep...
bir erkeğin ve tabii ki istekleri ondan ayrı düşünülemeyen erkek annesinin en büyük hayalidir.
bu öğretmen kızımız hem para kazanır ama aynı zamanda ev işlerini yapacak vakti de olur. kocası gelmeden evdedir ve yemeğini hazırlamıştır. haftasonları çalışmaz, erkeğine kahvesini yapar götürür. yazları üç, bilemedin iki ay tatili vardır, çocuklara özel hoca tutulma masrafından kurtarır falan filan... ne ala memleket. bunun yerine erkeklere ve çok bi sevgili annelerine eve bir gündelikçi tutmalarını tavsiye ederim. parasını verin istediğinizi yapsın.
vurdukça çalışandan çok, dalgın ev ahalisinin kurbanı olmuş vurdukça bozulan cihazdır. şöyle ki;
- pat, güm, çat...
- baba ya naapıyosun? niye vuruyosun yepyeni televizyona???
- kandırdılar bizi kızım bozuk bu *
- ya baba düğmesine basmamışsın ki aletin!!!
- vay şerefsizler. görünmeyen yere yapmışlar düğmeyi *
- ½@$#½{{{$½$...