pekaka nin avukati tam bir kurt p*ci ocalan i savunan pekaka ya laf atani bagnaz yobaz goren tam bir troll otesi yazarimsidir. kosturmasin buralarda gormek istemeyiz sizin gibileri.
altai kai grubunun bir şarkısıdır sözleri şöyledir;
Mönkünen akkan Kara Suu
içerim de cakşızın
Möş bürkegen Altayım
Cüreğimde carajın
Tabırap akkan Kara Suu
içerim de cakşızın
Tal bürkegen Altayda
Cürerim de cakşızın
Tayganan akkan Kara Suu
içerim de cakşızın
Taş cabıngan taygalar
Körörim de carajın
Tolgolıp akkan Kara Suu
Keçüzine baş bolsın
Torko sındu Altaydın
Ajuzına baş bolsın
Türkçesi ise;
Kara Su
Karlı dağlardan akan Kara Su
içeyim de iyileşeyim
Sedir ağaçlarıyla örtülü Altay'ım
Yüreğimde saklansın
Şırıldayarak akan Kara Su
içeyim de iyileşeyim
Söğütlerle örtülü Altay'da
Yürüyeyim de iyileşeyim
Dağlardan akan Kara Su
içeyim de iyileşeyim
Taşla kaplanmış dağları
Göreyim de rahatlayayım
Dalgalanıp akan Kara Su
Geçidine şükür olsun
ipek gibi güzel Altay'ın
Gediğine şükür olsun
insanı çok rahatlatan birçok duyguyu birkaç dakika içinde yaşatan altay türklerinden oluşan bir grup. dinlenilesi birçok müzikleri var ayrıca çok eskiden ozanların nasıl söylediklerini gösteriyor bu tür değerlere sahip çıkılması gereklidir. aralarda gelen kurt uluma sesi insana muhteşem duygular yaşatıyor kendini tanrı dağlarındaymış gibi hissediyor insan.
alnına adını yazmış olur soyut olarak erkek ise kalbine yazmıştır zaten hiçbir kültürümüz gereksiz değildir. başka kültürler gibi zırvalar değil ta geçmişten gelen şeylerdir ince düşünmeyip kült düşünceyle bakılırsa sapık zihniyetlerin düşüncelerinin ortaya çıkması gayet normaldir.
tamamen popülariteye bağlı bir düşüncedir. youtube'de çok dinlenen veya müzik kanalından çıkma kendi şarkıcıları hit listesine sokuyorlar insanlarda dinliyor, malum sözde anlam aramayan insanlar hit listesinde ne olursa olsun dinler.
bir zamanlar kötü geçen bir hasattan sonra şikayet eden bir çiftçi vardı: tanrı hava durumunu kontrol etmeme izin verse her şey daha iyi olurdu, çünkü besbelli kendisi çiftçilik hakkında pek bir şey bilmiyor.
bu doğrudur! tanrı bir çiftçi değil ki nereden bilecek?
tanrı ona dedi ki: bir yıl boyunca havanın kontrolünü sana bırakacağım; ne istersen dile, bu dileğin hemen yerine gelecek.
tanrı eskiden böyle şeyler yapardı. sonra bundan sıkıldı.
zavallı adam çok mutlu oldu ve hemen dedi ki, şimdi güneş istiyorum, ve güneş çıktı. sonra dedi ki, yağmur yağsın, ve yağdı. tüm bir sene boyunca önce güneş açtı ve sonra yağmur yağdı. mahsul büyüdükçe büyüdü, izlemesi bile zevkliydi. şimdi tanrı havanın nasıl kontrol edileceğini öğreniyor, dedi gururla çiftçi. mahsul hiç bu kadar çok, hiç bu kadar yemyeşil olmamıştı.
sıra hasada geldi. çiftçi buğdayı kesmeye koyuldu, ama yüreğine indi. başakların içleri bomboştu. tanrı gelip ona sordu: nasıl mahsulün?
adam şikayet etti: kötü, efendim, çok kötü.
peki sen havayı kontrol etmedin mi? istediğin her şey olmadı mı?
evet! ben de işte bundan dolayı şaşkına döndüm istediğim güneşi ve yağmuru elde ettim, ama hiç mahsul alamadım.
o zaman tanrı dedi ki, peki hiç rüzgar, fırtına, kar ve buz istemedin mi? bunlar havayı temizleyip kökleri güçlü ve dayanıklı hale getiriyor. sen güneş ve yağmur istedin, ama kötü hava istemedin. o yüzden elinde mahsul de yok.
yaşam ancak değişiklikler sayesinde mümkün olur. yaşam hem iyi hem kötü hava, hem zevk hem acı, hem yaz hem kış, hem gece hem gündüz varsa yaşanır. hem üzüntü hem mutluluk, hem rahat hem rahatsızlık olmalı.
biz insanlar elimize tanrısal bir güç geçebileceği zamanlarda yalnızca kendimizi düşünür kendi doğrularımızı yaymaya çalışırız bunun üzerine (bkz: oscar wilde) 'nin şu sözü akla gelir;
bencillik, insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarına da kendisi gibi yaşamayı önermesidir.