sirkefurus
132 (şirin baba)
dördüncü nesil yazar 1 takipçi 7.00 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    yoksulluk

    7.
  1. zenginlik yalnızca evlenme arefesi işinize yaraya şeydir. kız isterken rahat olursunuz, geniş oturursunuz mesela. bir de infak ederseniz güzeldir. onun dışında işinize yaramayıp, yoksulluk hazzından mahrum bırakır. yoksulluk akşam neyi hangi sos ve içecek eşliğinde yiyeceğinizi sabahtan tasarlamak zorunda olmamanız demektir çünkü. mazlumluktur yoksulluk. kibirden arındırır sizi. nefsi ezer. ve bir iklim oluşturur çevrenizde. ben milk shake değil çay içerim mesela ki o iklimden çıkmayayım. çıkarsanız dünya algınız değişir çünkü. bu kaçınılmaz.
    0 ...
  2. akp ye kapatma davası

    214.
  3. sosyal güvenlik yasasıyla itibarını kaybeden akp' ye itibarını geri kazandırma projesidir. şimdi herkes iki hafta gibi bir süre demokrasi teranesini köpürtenleri dinleyecek. sanki antidemokratik bir durum varmış, sanki dava gerçekten akp' nin kapatılması amaçlanılarak açılmış gibi. eğer niyet, dava ciddi olsaydı, zaten son derece sübjektif olduğunu başörtüsüne ilişkin tartışmalar sürerken öğrenmş olduğumuz laiklik kavramı üzerinden değil, ölçüsüz özelleştirmeler, gizli anlaşmalar, vakıflar yasası gibi sağlam argümanlarla gelinirdi. onlara dava açmadınız da bunlara niye açıyorsunuz. hayır benim anlamadığım buna sözlük yazarları da dahil aklı başında olduğunu ümit ettiğimiz insanların taraf olması. yani kapatılmasın, türkiye parti mezarlığı olmasın diyenlerle laisizme tapanların hala hakikaten mesele buymuş gibi tartışması.
    0 ...
  4. hece

    5.
  5. 133. sayısını* mehmet akif ersoy özel dosyasına ayırmış olan dergi.

    http://www.hece.com.tr/hece.133.htm

    adresinden içerik detayına ilişkin bilgi edinilebilir.
    2 ...
  6. bu başlık bize ne kattı

    10.
  7. sözlük yazarları yüce ve ortak bir idealin peşinde oldukları için biraraya gelmediklerinden her başlık ve entryden günlük hayatta kullanabileceği türden işlevsel bilgiler görmeyi istemek şeklindeki yanlış beklentinin kişide yol açtığı yanlış sorgulamadır. bu başlık bize değil de bana ne kattı diye düzeltilebilir. ama o da son derece öznel olacağından ona "e bu başlık bana ne kattı o halde" * cevabı verilebilir.
    1 ...
  8. yıldız teknik üniversitesi

    71.
  9. hazırlık binasının üç katında, ki bina dört kattır, öğretmenler için cigarette room' u bulunup mescid olmamasını yer darlığıyla ilişkilendiren bir yönetime sahip. sigara içmenin, özgürlükler bağlamında, ibadet etmekten daha öncelikli olduğuna inanıyor olmalılar.
    4 ...
  10. haciyatmaz

    104.
  11. ata demirer' in oray eğin ' e yaklaşan konuşma biçimiyle çekilmez hale gelen program. içinde "o sizin gönlünüzün güzelliği" , (bir de geçen bir konuk için kullandığı) "türk milletinin kalbinin bilinçaltı" türünden esra ceyhan' ı görür gibi olmamıza neden olan cümleler geçiyor.
    0 ...
  12. ertem eğilmez

    6.
  13. arabesk filmini çekerek türk sinemasıyla ilgili kompleksini ortaya koymuş yönetmen. kendisini bilinçli ve yeterli göstermek için, izleyen, gülebilen hatta gülünmesi için gösteren konumuna yükseltmesi zavallıca. biz yeşilçam filmlerini hala güzel hatıralarla anarız. hatta hala şener şen' e kemal sunal' a güler, aliye rona' ya kızar, ilyas salman' a acır, engin çağlar ile hülya koçyiğit' in kavuşmasıyla mutlu oluruz. bundan niye gocunalım.
    1 ...
  14. ajdar anık

    351.
  15. modern dönemin acımasız mizah anlayışını beslediği için bulunduğu yerde olan tv ünlüsü.

    nihal bengisu karaca pek güzel tanımlamıştır bu anlayışı;

    "şov dünyasının ince ayar alaycılığına katık edilenlerde var olan bir hazin haldir, kendileriyle beslenen kontekste bütüncül bakamamak, bir parça olarak nereye iliştirildiklerinin ayırdına varamamak. böylece artık yeterince komik olmadığına karar verilene ve düzen tarafından kusulana kadar tıkır tıkır işler gülmece" .
    0 ...
  16. maria sharapova

    95.
  17. bir gazeteye * "kolunu indirmiş hafiften gögsü görünür" bir fotoğrafı konulup kaybettiği maç şu başlıkla verilmişti; "sharap off". yani sözkonusu kadınsa tenis yazılır ama tenisle mukaffa başka şey öne çıkar.*
    0 ...
  18. sevgilinin söylediği unutulmayan sözler

    153.
  19. bu gülüşü, dişleri daha önce görseydim, diş hekimliğini seçerdim.

    -hakaret mi idi iltifat mı hala bilmiyorum-
    20 ...
  20. cezali milliyet reklam filmi

    22.
  21. milliyetin şeyhlere, şıhlara, müridlere de giydirdiği reklam. zikir çekiyorlar ki çok sahte olmuş. yani sahtekarlıklarını gösterme çabası sahte olmuş. yalnız reklam şarkısında -jingle mı diyorlar- vampir kelimesi geçerken aydın doğan' ı göstermeyi unutmuşlar! bir tür bekir coşkun, emin çölaşan muhalifliği gibi yani. ailecek kusarak izliyoruz.
    3 ...
  22. dördüncü nesilden nefret etme sebepleri

    29.
  23. hangi nesil olduğunu bilmeyen bilse de bunu pek iplemeyen* insanlar için şununla eşdeğerdir;

    dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış
    0 ...
  24. mustafa kemal atatürk

    985.
  25. bilhassa cemaatlerde hakkında bir sürü yalan dolan şey anlatılan insan.yok bağıra bağıra ölmüş de sesi duyulmasın diye siren çalmışlar, yok toprak kabul etmemiş filan.türk insanını liderinden koparmak adına uydurulmuş şeyler.e malum türk milleti çok öyle sabah akşam secdede değilse de bir etiket olarak inançlı olmaya filan önem verir, işte dindar halkla dinsiz atatürk diye iki kutup yaratma uğraşının neticesi.bir milleti dağıtmanın en güzel yollarından biri liderinden koparmaktır.diğerleri etnik kimliklere bölmek, fikir ayrılıklarını yaşam alanını daraltan birşey olarak gösterip kutuplaşmalar yaratmak... filan diye uzar gider.mustafa kemal atatürk, bir beşerdir neticede, kuldur.kusurları, zaafları, yanlış kararları olabilir ve bunlar üzerine konuşulabilir, konuşulmalıdır da.ama ilahlaştırmak yahut deccal gibi göstermek kadar insafsızca bir hareket olamaz.mustafa kemal' in en takdire şayan niteliği her ne olursa olsun bu milleti sevmiş olması, ülkesine aşk derecesinde bir tutkuyla bağlanmış olmasıdır.bu millete varsa verdiği bir zarar bunlar da entellektüel, akademik bir düzlemde konuşulur, tartışılır.ama hani şu meşhur dış mihraklar tabiri var ya işte onların gözü gönlü okşanmadan yapılır bu.
    4 ...
  26. milli ekonomi modeli

    18.
  27. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların çokça fikir konusudur.Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet- Milli Devlet kitapları gerçekten yeni bir ekonomi politikası sunmaktadır ve tamamen üretim fikri üzerine inşa edilmiştir.Haydar Baş' ın ekonomi politikası Milli Ekonomi Modeli kitabında anlatılmaktadır.model üzerine yapılan, Tebligler adı altında kitaplaştırılan konferanslar da, Milli Ekonomi Modeli' ni okumayıp nemelazım pek ağır, ben işkembe-i kübradan da hakkında konuşurum, sululuk yaparım diyenlere tavsiye edilir.çünkü o kitapta da Milli Ekonomi Modeli üzerine yabancı birçok ekonomist, akademisyen tarafından yapılan konuşmalar yer alır.nispeten dili daha kolay ve anlaşılırdır.böylece bilmediği üzerine atıp tutmak cehaletinden kurtulunmuş olunur.Milli Ekonomi Modeli devletin serbest piyasaya müdahele etmesi gerektiğinden bahseder.faizi tümüyle reddeder.gelişmekte olan devletlerin basması gereken para miktarının en az yüzde 30 olması gerektiğini bizde ise bu oranın yüzde iki olduğunu söyler.para basmanın enflasyona sebep olacağı yönündeki yargıya karşılık olmayacağını delilleriyle ispat ederek bu şekilde devamın da deflasyona sebep olacağını yazar ve yine bunu gerekçeleriyle açıklar.yabancı sermayeye sınır getirilmesi gerektiğini iddia eder.çünkü bu haliyle yabancı yatırımcı para ile para satın almaktadır.ve üretime herhangi bir katkı yapılmaksızın piyasadan para faiziyle çekilmiş olur.kapitalizm in ekonomi modelini yerle bir ettiğinden kapitalist medya patronları ve haliyle gazete ve kanalları tarafından pek yayımlanmaz.bir de ekonomistlerin karşı çıkmsı gayet tabiidir.ihtiyaç ve kaynak dengesine dair yıllardır anlatılanların aksini söylüyor.elbette bunlar hazmı kolay şeyler değil.*
    4 ...
  28. kapitalizm

    101.
  29. bir mağazanın taksim şubesinde tesettürlü bir hanımın çalışmasına izin verilmiyorken, aynı mağazanın fatih şubesi çalışanlarının tamamının tesettürlü hanımlardan oluşması kapitalizmdir.
    4 ...
  30. her 3 kisiden 5 i sairdir

    5.
  31. isa gercekten allah in ogludur

    30.
  32. posta gazetesi nin cok satma nedenleri

    1.
  33. an dergehde geh geh keh kuh amed geh geh kuh keh

    1.
  34. şiirin ve tabii hecelerin açıklık kapalılık değerlerine göre uygulanan aruz vezninin, arap ve fars dili üzerindeki etkisini ortaya koyan bir mısra.mesela Farsça'daki uzun 'u' harfi ile yazılan dağ anlamındaki "kuh" kelimesi vezne uysun diye uzatması olmaksızın da yazılır ve zamanla bu kelime dile yerleşir.böylece dağ anlamına gelen kef, elif ve he'den oluşan bir kelimenin yanında kef ve he'den oluşan aynı anlamda bir kelime de ortaya çıkarılmış olur.bunlar gah ve geh, rah ve reh arasındaki ilişkide de geçerlidir."an dergehde geh geh keh kuh amed geh geh kuh keh" mısraı da aruzun dil üzerindeki etkisini ve divan şiirinin biçim olarak da en güzel seviyeye ulaştığını gösteren bir mısradır.

    "an dergehde geh geh keh kuh amed geh geh kuh keh"

    meali;

    "o dergahta zaman zaman saman dağ değerinde olur, zaman zaman dağ büyüklüğünde bir şey saman kıymetinde olur" dur.mısrada geçen "dergeh" teki geh eki , geh geh, keh ve kuh ifadelerinin yazımı aynıdır.seyreyleyin estetiği.
    1 ...
  35. ibrahim tatlıses

    195.
  36. bu adam hangi türkü meşhur olsa onu lokomotif sarkı yapıp albüm çıkarır.gönül yarasi filmi yapıldı bu adam etek sariyi söyledi.bir yeni türkücü çıktı ağrı dağını söyledi, albüm yaptı, onun tanınmasına izin vermeden bu adam hemen üstüne atlayıp bu türküyü de içine alan yeni bir albüm çıkardı.ağır ol bay tatlıses, uçağına bin kaybol.
    1 ...
  37. 99 aldığına üzülen öğrenci

    43.
  38. eğer çan sistemi varsa arkadaşlarının nefretini kazanmaktan çekinen öğrencidir. çünkü yüz ve sıfır çana dahil edilmez. ama 99 alırsa ortalamaya tavan yaptırır.
    0 ...
  39. etnik temizlik

    3.
  40. kuran ı kerim

    251.
  41. kuran-i kerim'in üslubu beliğdir.söz söylemedeki güzelliğine dikkatimi çeken bir örnek vereyim. mesela Kuran'da vakıa suresi vardır.vakıa büyük olay, kiyamet anlamına gelir. yine kıyameti ifade etmek için Kuran'da kıyameh ya da okunduğu şekliyle gıyameh kelimesi kullanılır.ancak vakıa suresinin ilk ayetinde Allah,

    1.iza vakıatil vakıah

    yani "vakıa vuku bulduğu zaman" demektedir. halbuki vakıa ile aynı anlama gelen kıyameh kelimesini kullanarak "iza vakıatil kıyameh" de diyebilirdi ve aynı anlama gelirdi. fakat vakıa kelimesi ile vuku bulma kelimesi yanyana daha beliğdir. tabi Kur'an' ı yalnızca bu yönüyle değerlendirmek doğru değildir.
    0 ...
  42. bir adam yaratmak

    5.
  43. Necip Fazıl Kısakürek 'in ilk kez sahneye 1937-38'de Şehir Tiyatroları tarafından konulan ve 'eser mi şaheser mi' sorusuyla gündeme taşınan piyesidir. Ibsenci forma bağlı olarak yazılmış olan oyunun konusu yazdıklarını yaşayan Hüsrev karakteri üzerine kuruludur.

    spoiler

    Hüsrev ünlü bir oyun yazarıdır, Ölüm Korkusu isimli basının ilgisini çeken bir piyes yazmıştır. Hüsrev'in yazdığı piyeste bir çocuk silahla oynarken annesini kazara vurur ve bundan duyduğu üzüntüyle kendini bir incir ağacına asarak intihar eder. yazılan piyese göre çoçuğun babası da kendisini bir incire asmıştır. Bir Adam Yaratmak oyunu Hüsrev'in bu piyesiyle ilgili röportaj yapmak için arkadaşı gazete patronu Şeref'in gönderdiği bir gazeteciyle yaptığı konuşma ile başlar;

    hüsrev: babası kendisini bir incir dalına asmıştı.

    gazeteci: nitekim o da kendisini bir incir dalına asıyor.

    gazeteci ile yapılan röportajın ilerleyen bölümlerinde gazeteci Hüsrev'e yazdığı oyunla hayatı arasındaki benzerliği ima eden sorular sorar. Hüsrev bu soruları "mahremin cazibesini duyan" biri olarak cevaplamayı reddeder ve nazikçe gazeteciyi gönderir. gazeteci giderken Husrev'in görmeyeceği bir biçimde Husrev'in babasıyla ilgili mazisini, babasının nasıl öldüğünü öğrenmek için annesi Ulviye'ye sorular sorar. annesi de Hüsrev'in babasının gerçek yaşamda da kendini incire asarak intihar ettiği gerçeğini anlatır. Hüsrev bunu öğrendiğinde çok kızıyorsa da iş işten geçmiş, gazeteciye mahrem bilgiler verilmiştir. sahne Hüsrev'in yanına en yakın arkadaşı Mansur'un, ardından gazete patronu Şeref, onun karısı ve Hüsrev'in eski metresi -değişen ruh hali sebebiyle Hüsrev artık onu sevmemekte fakat Zeynep'in hisleri devam etmektedir- Zeynep gelir. annesi Ulviye ve Hüsrev ile daha sonra gizliden gizliye birbirlerini sevdiği anlaşılan Selma da ve Hüsrev'in deli doktoru arkadaşı Nevzat da oradadır. konuşma konusu yine Hüsrev'in piyesidir. Zeynep oyundaki kazara vurma sahnesinin inandırıcı olmadığını söyler. Hüsrev bunun aksini ispat için pskiyatrist Nevzat'ın belindeki silahını çekerek o sahnenin inandırıcılığını ispat için temsiline girişir. Önce silahtaki kurşunları boşaltır ve oyununun o sahnesini anlatmaya başlar.

    "çocuk silahtaki kurşunları boşaltmış fakat bir sebeple, tutukluk vs ile bir kurşun içeride kalmıştır. ve orada duran annesine doğru iken silah yanlışlıkta ateş alır",

    mealinde bir şeyler söylediği anda silah gerçekten ateşlenir ve odadaki Selma yere düşer ve sahne kapanır. oyunda yazdıklarını yaşamaya başlayan Hüsrev yavaş yavaş dengesini yitirmeye her an ölümü düşünmeye başlar. oyun bu olayla birlikte gazetesi için haber almak isteyen Şeref, Hüsrev'i kendi kliniğine yatırıp reklam yapmayı hedefleyen Nevzat'ın gerçek yüzünü görmeye başlamasıyla ilerler. bu süre içinde tek güvendiği ve bu güveni boşa çıkarmayan kişi Mansur'dur. Selma'nın ölümünden sonra günlüğünü kocası sayesinde ele geçiren Zeynep eve gelip Hüsrev' le konuşmaya başlar, onu geri kazanmaya çalışır. Hüsrev Zeynep'i istememektedir;

    Hüsrev: sana bir borcum mu var?

    Zeynep: yok.

    Hüsrev: farzet ki var, çalma bir alacaklı gibi kapımı. sıyrıl, çözül benden,

    diyerek kendinden uzaklaştırmaya çalışır. bu tavrı haklıdır.çünkü Hüsrev'e göre Zeynep " tabii isteklerini sıhhatle duyan biridir " , Hüsrev ise dünyaya dönük bir yaşam yaşamamaktadır. bu konuşma gerçekleşirken Şeref gelir ve Zeynep evdeki büyükçe perdenin arkasına saklanır. Zeynep'in orada olduğunu bilmeyen Şeref Hüsrev'le konuşmaya başlar. Hüsrev yazdığı haberler sebebiyle ona kızgındır.Onu bir "kefen hırsızı" olarak görmektedir. Şeref bu haberleri bir gazete patronu olarak yapmasının çok normal olduğu mealinde birşeyler söyler. Hüsrev'de "benzer özel şeyler haber değeri taşısa ve sizinle ilgili olsa yayınlar mısınız?" dediğinde "evet" cevabını verir Şeref. Bunun üzerine Hüsrev perdenin ardından Zeynep'i çekerek "karınız metresimdir,bunu da yazın" der ve sahne kapanır. "gözünden bir takım perdeler kalkan" Hüsrev herkesin kendisiyle çıkar ilişkisi kurduğunu düşünür ve bu düşüncesinde haklıdır. herkesten uzaklaşıp 24 saat ölümle meşguldür. oyunun sonuna doğru babasının özel bir yazısını bulur.
    "ölüme ilaç ölümdür" yazmıştır babası. bir adam yaratmaya kalkan Hüsrev'in Allah'ın varlığına inanmasıyla devam eden oyunda Hüsrev
    "ben sanatı hayattan başka birşey sanıyordum. orada kulluktan çıkıyor gibiydim[...]ne yaptım? bir hududu zorladım. kendimden kaçmak isterken kendime rast geldim. [...]körlüğü zedeledim. şimdi görünen şeye nasıl bakarım.[...]meğer kul olduğumu anlamak için Allah'lık taslamalıymışım. yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım" şeklinde sorgulamalara devam eder. annesi Ulviye Hüsrev'in delirdiğini düşünmesi ve babası gibi kendisini de asmasından ötürü endişesi sebebiyle bahçesindeki incir ağacını kestirir. bunu öğrenen Hüsrev bir başka "kefen hırsızı" Nevzat'ın kliniğinde yatmaya razı olur ve klinikten kendisini almaya gelen hasta bakıcıların kolunda annesine bakarak "ne yapayım. kestiniz incir ağacını "der ve oyun biter.

    2002 yılında Mahmut Gökgöz tarafından sahneye konan oyun Hüsrev'in orjinal metinde olan ve kadere inanması, Allah'ın varlığını bulmasıyla ilgili bir çok bölüm çıkarılmış, Mahmut Gökgöz oyunu bir nevi iğdiş etmiştir. iyi bir dekora sahip olan oyunda sahnede bir incir ağacı da mevcuttur fakat ıkı katlı bır yalıda geçen oyundaki ikinci kat 2002'de sahneye konan oyunda yoktur. büyük bölümünün çıkarılmasıyla bile oyun olağan üstü olma niteliğini kaybetmemiştir.

    spoiler

    edit: yukarıdaki tırnak içinde verilen ifadeler bu satırların sahibi yani benim aklımda kaldığı ölçüde fakat aslına son derece uygun biçimde verilmiştir. sadece eser yanımda bulunmadığından doğruluğunu kontrol etme şansım şu an için bulunmamaktadır.
    10 ...
  44. tornet

    3.
  45. yoksulluk ile dehanın mükemmel bileşimi. tasarım konusunda yetenekliyseniz her seferinde bir üst modelini yapabileceğiniz, hatta abartıp acil fren destek sistemi bile ekleyebileceğiniz bugünki scooterların ilk örnekleridir. üç ya da dört rulman ile yapılır.üçlü yaparsanız daha fiyakalı durur.civar binaların ses yalıtımı iyi değilse ciddi kavgalara sebep olabilir. öyle de gürültülüdür.
    1 ...
  46. vapur sohbetleri

    4.
  47. özlem gürses ' in şuh kahkahalarıyla sürekli kesintiye uğrayan sohbet programı.
    1 ...
  48. özlem gürses

    6.
  49. soru sorduktan sonra kafasını sağa çevirip, gözlerini kısıp, hadi buyrun cevaplayın tadında bakan, sorduğu soruyu haddinden fazla ciddiye alan gazeteci.basın kulübü 'nde türban tartışmalarıyla ilgili kendini kaybetmiş, manasız yorumlar yapmıştı.mütesettir doktora "çocuğunuza atatürk' ü öğretir misiniz" gibi provakatif ve aptalca ve konuyla zorlayarak bağlantısı kurulabilecek şeyleri soran program sunucusu melih meric in yanında bile zeki görünmeyi becerememiştir.
    1 ...
  50. para ustu olarak sakiz vermek

    30.
  51. ciddi bir saygısızlıktır.çok açıktır ki mühim olan on yirmi kuruş değildir.sizin iradenizi hiçe sayıp isteyip istemediğinizi sormaksızın bunu gerçekleştirmeleridir mesele.yapanlar lisan-ı münasiple uyarılmalıdır.
    1 ...
  52. kemal

    4.
  53. ikmal aynı köktendir. eskiler bütünlemeye değil ikmale kalırdı ki o dersten kemale erene kadar geçemezlerdi.
    3 ...
  54. bilgi

    16.
  55. bilginin güç olduğunu söyledi zamanında Francis Bacon, sonra bilgiden aldığı güçle olacak, mazlum halkların katlini kahve yudumlarken izledi. bilgi güç değildir. bilgi daha iyi bir birey olabilmek için neler yapmanız gerektiğini öğrenme ve öğretme sürecindeki malzemenizdir.
    2 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük