hiç kimseye güvenememek, hep arkamdan bir şey çevrilir mi diye düşünerek kontrollü yaşamak çok kötü. belli arkadaş çevremin dışına çıkamamak, yeni insanlara kendini baştan tanıtmanın zor gelmesi, güvenmeye çalışmak şu sürecimde çok zor geliyor gerçekten.
şu an bunları yaşayan arkadaşlarım var. ama ilişki içindeyken anlamıyorlar, farkında olmuyorlar. uyarınca ya uyaran suçlu oluyor, ya da karşıda ki bir anlık farkındalık yaşayıp geçiyor.
bunlardan hoşlanan kişilik bozukluğu olan canlarımız da var tabii. geç olmadan kendilerine gelmelerini umuyorum.
ne yakışıklısın yiğit diye söylenip kendisine stalk kasarken evli olduğunu gördüm, hem de 20 yaş varmış sanırım eşiyle aralarında. neyse bu magazinsel boyutunu geçersek, furkan dan bu kadar hızlı performans beklemiyordum vay be dedirtti. ve her sene olduğu gibi yine ünlülerin kadınları daha güçlü.
fulya,erdi gıcık tipler belli. sabriye nin de fazla hırsı herkesi sinir edecek gibi duruyor.
çok güzel filmdi evet, duygulandırdı, arada güldürdü, gülümsetti ama her şeyden böyle biraz olunca eksik kaldı sanki bir şeyler. ya da çok beklentiyle açmışım filmi. puanını da hak ediyor diyebilirim.
kendini izletiyor mu sonuçta, izletiyor. böyle bir filmin çok sürükleyici olmasını bekleyemeyiz sonuçta.
şu en baştaki kalabalık dönemini hiç sevmiyorum. çok zevksiz zamanlar, herkes birbirine canımlar cicimler ya da tam tersi kalabalıkta dikkat çekme isteği.
furkan nasıl biri olarak yansıtacak kendini çok merak ediyorum, örneğin geçen senelerde dağhan dan çok umutluydum ama hiç sevdiremedi kendini mesela. erdi çok itici bir tip belli, yiğitte baya yakışıklıymış şimdi söylemeden geçmeyelim.
bir türlü anlam veremediğim düşünce. en sevmediğim olay ayrıca. ya şu mantığı anlayamıyorum, sevgilisiniz diye dünyada birbirinizden başka kimseniz olmayacak mı? çevresinde 100 tane kız olsun demiyorum, benim yakın arkadaşım dediğim bir kaç erkek varsa onunda kız arkadaşı olabilir. sen de tanırsın edersin baktın zararsızdır, bu kadar yobazlığa gerek yok canlarım.
nasıl bu kadar geç izledim diye kendime kızıyorum. her yaşın kendinde bir şeyler bulabileceği bir animasyon gerçekten. film bitince hem hüzün bıraktı, hem de yüzümde gülümseme. kesinlikle vakit kaybı olmayacak, aldığı puanı da sonuna kadar hak eden bir film.
ilk defa izlediğim yarışma.
hayır anlamıyorum yarışmacı şarkıyı söyledikten sonra jüriler sürekli yorum yapmayıp sadece ''bak ben söyleyebiliyorum''' tavrıyla tekrar aynı şarkının nakaratına büyük bir coşkuyla giriyor. onlara biri jüri olduğunu ve yorum yapmaya oturduğunu anlatmalı.
bana yaptığı en büyük zarar özellikle bileklik alırken kendimi durduramamam. öyle bir fotoğraf koyuyorlar ki tam alacağım şeye karar vermişken bu da yanında güzel durmuş dememe kalmadan bakıyorum 5 tane daha seçmişim.
takı, çanta vs. rahatlıkla alınabilir ama hiçbir zaman kıyafete güvenemiyorum.
orhangazinin kapatılma olayı kaç aydır konuşuluyor zaten,tamam kapatılsın tabi ama olan oradaki öğrencilere olup, okul ücretleri de devlete gelecek. her şey ''onların'' istediği gibi devam.
üniversite için bursayı önerenler görüyorum, yapmayın lütfen. uludağ eğitimi vs. nasıldır bilmem ama büyükşehirlerden birini tercih edecekseniz bu kesinlikle bursa olmamalı. bir sene sonra sıkıldım diye ağlanabilirsiniz. sadece küçük bir tavsiye.
gittiğim yerlerde sipariş verirken ''şu pizzadan ve coca cola zero'' demek birazcık insanların bakışlarına sebep olsa da sadece tadını sevdiğim için içtiğimi anlatamıyorum. daha az asitli gibi sanki, seviyoruz.
makyaj videolarıyla dalga geçen biriyim, buse terim kırmızı ruj nasıl sürülür videosu çekiyormuş şu an.
bir önceki videosunda da makyaj temizlemeyi anlatmış. evet tek yaptığı ayna karşısına geçip yüzünü pamuk yardımıyla temizlemek. gerçekten bu kadar gereksiz videolar nereden aklına geliyor anlamıyorum.
kesinlikle iki yüzlü insanlar.
ya bir insan nasıl daha yarım saat önce arkasından demediğini bırakmadığı biriyle buluşup son derece samimi davranabilir. bu insanın içine nasıl sinebilir. insan şaşırıyor.
ilk zamanlar kendisini çok itici bulsam da, özellikle instagram da fotoğraflarına yapılan kötü yorumlara cevap verip tartışmaya girmesi gibi, biraz takip edince nasıl biri olduğunu az çok anlıyorsunuz.
gayet mantıklı düşünceleri olan, lafını esirgemeyen, kendini ifade etmeyi becerebilen bir kişi. çok eleştiri kaldıramıyor bence ama özellikle fotoğraflarına yapılan gerizekalıca yorumlara verdiği bazı cevapları da çok yerinde buluyorum.
kendisini bu araştırmam can bonomo'nun sevgilisi olmasından sonra başlamıştı, şimdi evlilik teklifi bile almış! ne diyelim, mutlu olsunlar.
örümcek gördüğüm andan itibaren tüm gün kaşınmaya başlıyorum. bir de bunu sabah sabah görünce beni uykudan uyandırınca bugünün nasıl geçeceği hakkında bir fikrim yok.
lütfen şu iğrenç cırtlak ojelerden sürmeyin. siyah, bordo, lacivert dışında oje sürmeyin mümkünse. bir de oje sürdükten sonra selfie çekip elinizi yanağınıza koyarak onu göstermeye çalışmayın komik oluyor.
sonuna kadar izleyip sonra beğenmedim diyebilirsiniz. hatta dalga da geçebilirsiniz, herkesin zevki. aranızda bunu söyleyemeyecek kadar yakınlık yoksa üzgünüm olmaz.