bu ocakta helsinki'den sonra uğrayacağım, rahatça gezebilmek için aylardır yemeyip içmeden para biriktirdiğim yerlerden biri. bu entry sadece bunun havasını atmak için girilmiştir ama nereler mutlaka görülmeli konulu önerilere açığım.
tatlı su müslümanlarının; hırsızlığa, kadın cinayetlerine, tecavüzcülere, (hatta çocuk tecavüzcülerine) göstermediği hassasiyeti gösterdiği topluluktur.
ne de olsa iki yüzlülük böyle bir şeydir. yolsuzluk yapanları başınızın üzerinde tutmakta bir sakınca yoktur ama; domuz eti dendi mi allahü ekber nidalarıyla market kapattırmanız, lgbt dendi mi "harammm, sapıkkk" deyip masum insanlara yaşamı zindan etmeniz gerekir.
her kim olursa olsun sinir etmeyi başarabilen kişidir. ama eğer insanlara ayıp olmasın diye şikayetlerinizi dile getirmekten çekinen biriyseniz hayatınızı cehenneme çeviren kişidir.
bakın, yurtta kalırken essential item'ımız kulaklık. hiç kimse sizin bilgisayarınızda son ses izlediğiniz diziyi, dinlediğiniz müziğinizi çekmek zorunda değil. ben bunu düşünmekten aciz insanlarla kaldım. kendi müziğimi kulaklarım yara olsa da kulaklıkla dinliyorsam, sizin iğrenç türkçe pop'unuzu çekmek zorunda değilim.
grup, resmi facebook hesabından yazdığı bir mesajla duyurmuş:
There is no easy way to say this…our mighty, noble friend Lemmy passed away today after a short battle with an extremely aggressive cancer. He had learnt of the disease on December 26th, and was at home, sitting in front of his favorite video game from The Rainbow which had recently made it’s way down the street, with his family.
We cannot begin to express our shock and sadness, there aren’t words.
We will say more in the coming days, but for now, please…play Motörhead loud, play Hawkwind loud, play Lemmy’s music LOUD.
Have a drink or few.
Share stories.
Celebrate the LIFE this lovely, wonderful man celebrated so vibrantly himself.
birlikte saçımı siyaha boyadık. "diplerine iyice yedirmemiz gerek, akar sonra ıyy" falan diyordu. bunları almanca söyledi tabii ama ben anlıyordum ne hikmetse. rüyanız hayrolsun programı hala devam ediyor olsa keşke.
beni hep duygusal ilişkilerde kendini geri çeken, hoşlandığını belli etmekten korkan, hafif odun kadınların da çekici olabileceğine inandıran ve umut aşılayan karizmatik kadındı.
--spoiler--
ancak peter'la sevgili olduktan sonra "güneşim, kelebeğim" demeye başlayan, adamın ağzından zorla "seni seviyorum" lafını alan bir kekoya dönüşmesiyle hayal kırıklığına uğrattı.
--spoiler--
ancak buraya yazma nedenim bu değil. bir ara çıkıp konuşan, eurovision junior yarışması birincisi olduğunu söyledikleri çocuk ted mosby'nin küçüklüğü değil miydi adeta?
eskiden en iyi arkadaşım olan kız evimin anahtarını çalıp, kimsenin olmadığı saat dilimlerini öğrendikten sonra eve girerek, makyaj malzemelerimi çalmıştı.
yıllar sonra bugün merak edip twitter hesabını buldum, "arkadaşlık", "dostluk" adı altında naralar atmış hep. biz insanlar çok komiğiz ya.
"eşcinsel erkekten erkek olur mu?"
"ben mi sınava girdim sınav mı bana girdi?"
"erkek adam dediğin kadından hoşlanmaz mı?"
şeklinde cümleler kuran ve büyük ihtimalle tuttuğu takım galip gelince de "koyduk mu, zaa!" diye sevinen ayrımcı bir yazarın üzerinde kafa yorduğu cümledir.
sezon finalinden beklentim çok yüksek olmasına rağmen hayal kırıklığına uğratmayan dizi. hayal kırıklığına uğradım deyip duranlara da, macera türünde bir şeyler izlemelerini tavsiye ederim.
--spoiler--
bb'de bahsi geçen kevin costner olayını izlemiş olduk. smoke on the water ile bitirmeleri de süper olmuş!
--spoiler--
eskişehir-istanbul seferlerinde karşılaştığım sürekli tekrarlanan durumların artık bokunun çıkması sebebiyle, uzun zamandır tercih etmediğim ve zorda kalmadıkça tercih etmeyeceğim otobüs firması.
diğer seferlerinde de aynı sorun var mı, bilmiyorum. özetleyeyim. alibeyköy otogarında yolcu indirdikten sonra otobüste çok az yolcu kalıyor. zaten çoğunluk anadolu'da inmiş oluyor. alibeyköy'ü geçer geçmez, "nasıl olsa 4-5 kişi var" mantığıyla televizyonları kapatmaya, yaz kış fark etmeksizin açık olan klimaları kapatıp otobüsü havalandırmaya, her şeyi toparlamaya başlıyorlar.
anadolu yakasına giden yolcuyla eşit haklara sahip olan bir yolcu olarak, yarım saatlik yolu buz tutarak gitmek istemiyorum. kaldı ki canıma tak ettiren de tepemden gelen buz gibi havada, muavinin gelip kolumu yasladığım koltuğun kolunu kaldırması oldu. madem bu kadar aceleniz var ve kalan yolcular umurunuzda değil, esenler'de yolcu indirmeyeceğiz deyin. herkes alibeyköy'de insin, siz de rahat rahat bahar temizliğinizi yapın otobüsünüzde.
sadece saul goodman için bile izleyebilecekken, beklentilerimin çok çok üstüne çıkan mükemmel dizi. insanların izlerken nasıl sıkıldığını anlayamıyorum ve hiçbir zaman da anlayamayacağım. umarım 2. sezon için çok beklemek zorunda kalmayız.
thy ve onur air, ercan'a olan uçuşlarını iptal etmişken, ısrarla hiçbir uçuşunu iptal etmeyen ve 3 saattir telefonları açmayan, ulaşmak için bir taraflarımı yırttığım havayolu şirketi.