Ebenezer Howard'ın bir ütopyasıdır.Hem kır yaşamının(köy yaşamı) hem de kent yaşamının iyi yanlarını bir araya getirmek istemiştir.Bu ütopyanın atıldığı zaman sanayi devrimi zamanı olduğu için böyle bir şey istemesi çokta garipsenecek bir durum değildir aslında.Sanayi devrimiyle birlikte kent yaşamının kır yaşamını alt edeceğini ve bitireceğinden korkmuştur ve doğanın biteceğini düşünmüştür Howard.Bunu önlemek amaçlı olarak hem kırı hemde kenti bir araya getirmeyi düşünmüştür.Bunu yaparken de bahçe kenti bir yatakhane kent olarak değil,hem çalışılacak hem de yaşanılacak yer olarak planlamıştır.Howard ütopyasında çembersel simetriye hakim bir plan öne sürmüştür.Dış kısımlarda çalışılacak tarım arazileri,iç kısımlarda ise insanların oturacağı ve kazandıklarını harcayacakları mekansal düzenlemeler yapmıştır.ingiltere'de iki şehirde bu ütopya uygulamaya koyulmuştur.(her ne kadar şu anda o mantıkta işlemese de bu şehirler hala mevcutturlar)
not:Yatakhane şehir;çalıştığı ilçenin ve ikamet ettiği ilçenin aynı olmadığı yerlerde kullanılan bir tabirdir.Yani sen x şehrinde çalışıp,y şehrinde ikametgah ediyorsan o y şehri yatakhane şehir oluyor.
Uzun yıllar çalıştıktan sonra bir ohh! demen gerekirken kendine sorduğun sorudur başlığın kendisi.Emekli oldum,peki ya şimdi?
Bu ülkede emekli olduktan sonra çoluğun çocuğun için yapacaklarını yapıp hemen ölmen gerekir,yoksa bir 10-20 sene daha boşuna yaşayıp ölürsün sonunda.Ben bu işin böyle olacağını hiç düşünmemiştim aslında etrafımdaki emeklileri biraz daha yakından incelemeden önce.Baktım ki adam emekli oluyor,eline geçen ikramiye ile bir ev ve artarsa bir de araba alıyor(ki bu araba sadece kapı önünde durur ve olabildiğince az kullanılır ki gaz parası arabaya değilde doğal gaza verilsin,daha çok ısınılabilinsin).Ve sonra devlet için uzun yıllar çalışmış olan adam devletin kendisine vermediği parayı gidip bankadan kredi olarak çeker,faiziyle birlikte uzun yıllar boyunca geri ödeyeceği o parayla oğlunu evlendirir.Sonrasında ne olur peki?2. çocuğu nasıl evlendireceğini düşünür durur ve belki o işi de yapamadan ölür gider.Şimdi ne oldu peki?Bu adam gençken yaşayamadığı huzuru,bir yazlık evinin bahçesinde içemediği o çayı yaşlanınca da içemeden öldü gitti.Peki bunun böyle mi olması gerekirdi?Bu devlet,bu koca devlet,kendisi için yıllarını vermiş olan birisine hayatının geri kalanında bunları mı yaşatmalıydı?Oturacağı bir evi olması için mi çalıştı bu adam yıllarca?Ya da çocuğunu evlendirebilmek için mi öldü bu adam?Torunu doğduğunda ölmüş olması gerekiyordu da dünyanın dengesi bu şekilde kurulacaktı ve devlet bunu bu şekilde mi sağlıyordu acaba?Eğer bu düzen böyle işliyorsa yanlış işliyor,çünkü o adam ne zaman ölmesi gerektiğini kendisi pekala bilebilir!
entry'i sonucunda bir yere bağlamıycam.Aslında bağlanması gereken çok yerde yok.Sadece emekli olan adamın yaşarken bir ohh! çekmesi istediğim,mezarında bir fatiha okuduğum zaman değil.hepsi bu kadar.
genellikle dolmuş beklerken ya da otobüs beklerken sölenen laf öbeciğidir..daha dolmuş bekleyipte şu kelamı etmediğim olmadı arkadaş,yani hep mi beklemediğim dolmuş geçer?ulus'a gidecekken ostim dolmuşu fıldır fıldır geçer;ostim'e gidecekken de ulus dolmuşu akar gider..cenabetlik bende diye camiye gider gibi abdest alıp çıkıyorum nan yola artık..
erkek öğrenci evinde yerlerde boy gösteren;kimisi kıvrık,kimisi kısa efenime söliim kimisi uzun ve kıvırcık olmak üzere binimum kıl topluluğudur..bunun önüne geçemezsin,yerlere halılar döşersinde o kıllar köşelerden fırtlayıverirler yinede..heleki o banyo!bu kıl denilen şey gerçekten çok garip,tek başına etkisizler gibi ama bir araya gelince halı gibi oluyo şerefsizler..mesela bizim arkadaşların banyosuna girdim geçen gün işimi görüp çıktım sora dedim arkadaşa olum hayırdır halıyı kaldırmışsınız banyodan?verilen cevap gayet açık ve netti;yok olm nan yerleri yıkadık,pisliğide kuaföre verdik peruk meruk yapsınlar diye..
büyük ihtimalle orkun uçarın dilindeki laftır..2005'te çıkan,habis üçlemesinin ilk kitabı olan asi'nin devamı daha hala ortalarda yok..5 yıl oldu ve sürekli ha çıktı ha çıkacak diyip duruyor orkun beyimiz..afedersinde ne zaman çıkacak?en son 1 haziranda çıkacak demişti üzerinden gene aylar geçti ortada gene hiç bir şey yok..kendini metal fırtınaya adadı..peki bunun sebebi ne?para..tamam abicim haklısın para önemli bi unsur elbetteki senin geçiminde önemli ama bizi niye yüz üstü bıraktın?bide derzulya adı altınta kaç tane üçleme tasarlamışsın ama daha totalde 3 kitap çıkarttın..peki bu saatten sonra sen tamamlayabilcekmisin bu seriyi?hiç sanmıyorum..şimdi sorarım sana senin bu kitabını korsan alıpta okuyanların cefasını niye biz çekiyoruz?
tepki yaratacak olan bi harekettir...
sabahtır ya evet ya hayır lafları dolanıp duruyo ortada ve evet diyen partisinden memnun değil hayır diyen gene tuttuğu taraftan memnun deil..arkadaşım madem tepkilisiniz mademki çatışmadasınız ozaman burda birlik kurun...atın hepiniz oylarını boş bi şekilde ordan bi tane bile evet veya hayır çıkmasın onlarda görsünler ebesinin nikahlarını...
onlar orda tartışmasınlar,halk bişileri belirlesin onlar halkın belirlediğine evet hayır oylaması yapsın bi kerede?
annenin herhangi bi olayda hiç ummadık şeyler söylemesidir.
aha daha demin la gelmiş arkama sen nabıyon bu karanlık ekranda kimlerle görüşüyon karanlık işler mi çeviriyon diyo...
dolmuşun geç gelmesiyle beraber yaşanılan durumdur.
ulan arkadaş saat 18.00 itibariyle dolmuş beklemeye indim,bekliyorum bekliyorum dolmuş gelmiyor bekliyorum bekliyorum dolmuş gelmiyor zaten gelende almıyor..melih gökçek kusra bakma biraz ananla kaynaştım o ara ama sende arttır artık amk şu törekent-ostim dolmuş hattını lan ben 1.5 saat dolmuş beklemek zorundamıyım?yada bi otobüs hattı yap lan insna dolmuş beklerken acıkmazki ya yapma gözünü sevem...
kırtasiyelerde karşılaşılan bir durumdur.
ulan madem renkli fotokopin var yazsana rengarenk renkli fotokopi vardır diye bende sana güvene güvene geliyim görüyüm işimi.sen renkli fotokopi çekilir yazısını siyah beyaz çıkarttırıpta dükkanın camına asarsan ben sana nasıl güvenipte gelecem acaba o dükkana?
artık oyunda yapacağın hiç bir şey kalmamışken yapılacak işlerdir...oyunu iyice çözmüşsündür artık ve akla gelecek her şeyi yapmışsındır,gerekmiştir 7 vs 1 yapmışsındır ve atarını iyice koymuşsundur ortaya ama ya peki bundan sonrası?ya pc başka oyunu kaldırmıyosa ve tek muhtaç olduğun oyun age 1'se? ben babamdan gördüm sapıklık hat safhalara ulaşıyor...adam karşı tarafın base'ni ele geçiriyor etrafına sur çekiyor ve papazları salıyor oraya,karşı taraf adam çıkarınca kendine çeviriyor paso...population'ı 50 olan oyunda adam 120 population yapıyor böyle böyle...sonra diyosun ki babam sapıtmış ama bitmiyo ki bunla,sonra başlıyo bu kez o kadar adamla map'teki tüm ağaçları kesmeye..bunları yaparken şöyle bir baktmda babama age 1'i yapan adamlar babamı görse lanet ederlerdi heralde oyunu çıkardıkları güne...
evinin sokağa bakması ve genellikle giriş katın üstünde oturduğunda karşılaştığın durumdur.
öğrenci evi,zaten adam gibi perde yok bide üstüne üstlük lambayla aynı yüksekliğe sahip bi ev...ölümcül...gece odanın lambasını kapatırsın ama hala oda cıvıl cıvıldır maşallah..uyuyamazsın arkadaş,denedim gördüm olmuyor...
daha demin gördüm bi tane başlık ''Atatürk vs Tayyip'' diye.yazıktır günahtır be arkadaşım Atatürk'Ü kullanarak niye prim yapmaya çalışıyosun?Bide güzel bi başlık açmışsın gibi gidip ilk yorumda ulu önder bi adım önde ama zor bi karşılaştırma diyosun.Ulan itin dölü belki Atatürk olmasaydı şimdi o yorumu sen değilde ananın bi ingiliz tarafından döllenmiş olan çocuğu açıyodu o başlığı o evde acaba bunları niye hiç görmezsin?
eklenti: bu ülkede iyi bişey veya doğru bişey söylemek yanlış sanırım,o kadar başı boş entry varken gelipte böyle bi başlık siliniyorsa diyebilceğim pekte fazla bişey yok.
sinirlendim,kızdım ve en kötüsüde üzüldüm şu anki duruma ve ülkenin durumuna,du bi sigara çakıyım.
yazıktır die içimin sızladığı şahsiyettir.
daha bu sabah işte gözümün önünde rakı içer gibi bardağa doldurup içine suyu boşaltıp çakıveriyodu valla adam.ne diyimki ya yazık adama bide bacağını falan açtı bi ara mosmor olmuş hatta siyahlaşmaya başlamış Allah bilir kangren oldu bacak.
evet efendim 9eylül'de okulun içini dolaşan otobüsler bedavaydı ve paralı hale getirildi.beni delirten burda bu başlığı açmama sebep olan konuysa şudurki bunun sebebini sorduğumuzda bize verilen cevap şudur;insanlar uzaktan geliyorlar otobüse para veriyorlar siz burda okula yakınsınız hemen gelip biniyorsunuz beleş otobüse ve okula bedavaya gidiyorsunuz buda uzaktan gelen arkdaşlarına haksızlık oluyor.lan gavat lan itin dölü hiç inandınmı sen bu dediğine ki ben inanacam acaba? o ne demek lan?sinirlendim gene amk yürüyüşe gidip isyan edesim geldi.
her türk insanının istediği bi durumdur.şimdi atın dicem bu adamı tecavüzcüler koğuşuna ama bu yalamanın çocuğuda olur sonra uğraş dur küçük apocuklarla mskim..
demin silindi bu yorum ama tekrar yapmak istedim aynı yorumu çünkü hakediyor genç gobel.
insanlar garip ya dedirten bi olay gerçekten.bende sigara içen bi insanım ama arkadaş lark içilmiyor yaf içilmiyor ve içen insanın içmesinin tek sebebi tersten okunuşunun KRAL olması..helal nan
tek yonlu oldugunu bile bile yapilan harekettir.niye yaptigini karsidan karsiya gecerken sorgularsin ama bi cevap bulamazsin.guvensizlik buyuk ihtimalle.