olayın nasıl olduğu anlaşıldı burak ve 6 arkadaşı 1 kişiye saldırmak istemiş adamda kendini savunmak istemiş bıçağı sallamış olmamalıydı artık oldu yapacak birşey yok allah rahmet eylesin oturup düşünmek lazım artık birşeyleri sıkı sıkıya birşeyleri değiştirmek gerek artık ...
trakya'nın birçok köyüne yolu düşmüş biri olarak dikkatimi çeken bir husus, çoban köpeklerinin hep küçük köpeklerden seçilmesi.
bakıyorsunuz 100 hayvanlık bir sürü, başlarında ufak bir köpek. köpek cinslerini çok bilmem, kaniş falan değil ama orta boy köpeklerden diyeyim siz anlayın.
erikli'de bir çoban'a bunu sordum, "niye doğru dürüst bir çoban köpeği yok kimsenin?" diye.
"niye bunun nesi var?" dedi.
"ne bileyim işte küçücük köpek zor değil mi? kangal falan alsana bir tane" dedim.
kuşku
huzursuzluk
karın ağrısı, mide krampları
bütün gerçeklerin, doğruların anında ters yüz oluvermesi, yer değiştirebilmesi...
töleransın taban ve tavan yapması
insan sınırları içinde yer alabilecek her türlü karşıtlığı saniyelerle ölçülebilecek hızda yaşamak
beş, on, yirmi katına çıkmak... sonra ufalıvermek, yok olmak...
bütün bu eziyeti de neden yaşadığını hiç sorgulamamak!
40 yaşında bile olsanız, yolda yürürken bir tanıdığıyla karşılaştığında sizi gösterip "bak bu oğlum" der. ("bu" siz oluyorsunuz bu durumda.)
bunu kötü anlamda söylemedim tabi, gurur duyarak tanıtır sizi.
sizin 40 yaşında olmanız, karşılaştığınız teyzenin siz yokmuşsunuz gibi davranarak "naptı evlendi mi?" diyerek annenize sormasını ve sizin süs maymunu gibi gülümseme zorunluluğunuzu engellemez.
elinde poşetlerle sokağın ortasında dikilip annesinin komşusuyla muhabbetini gülümseyerek dinlemek zorunda kalanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
40 yaşına bile gelseniz annenizin yanındayken 10 yaşındaymış muamelesi göreceksiniz bunu unutmayın...
gülen gözlerindeki o vecihi ruhu ile bizlere yaşattığın "sevdasından vazgeçmeyen romantik" karakterinle,
biricik sultanımız türkan şoraya deli gibi aşık saf bakkal olmanla yada ikinci baharını yaşarken yine sevgisi türkan şoraya bitmek tükenmek bilmeyen ali haydar rolünle ne çok neşeli günler yaşattın bize...`
okuduğum yıllarda badi ekrem olarak beden eğitimi dersimize sen gelseydin keşke... ne çok çekirgen olurdu o zaman biliyo musun?
benim için "o şimdi asker" dediklerinde de kumandanım husamettin olur muydun?
sen, milli piyangonun yılbaşı çekilişinde en büyük ikramiyeyi kazanan mesudiyeli mesut olsan da yüreğinde her zaman bir züğürt ağa vardı.
bazen de komik kötüydün sen... faşo ağaydın veya çiçek abbasa yapmadığını bırakmayan şakirdin yada ne biliyim galatada şekerpare yapılmasını bile yasaklayan komiser ziverdin... öyle sevdik seni biz...
amerikadan dönen amerikalıydın ama arabesk olmak sana çok yakışmıştı...
tosun paşada "lütfücüğüm" olarak yaptığın numaralar ters dönse de namussuz namuslu olmayı öğrettin bize...
hıyarto olmak sana hiç koymadı... eşkiyaların bulaşıklarını da yıkasan, sen en büyük "eşkiya" idin...
ne çok hakkını yediler muhsin beyin.. oysa ne çok çabalamıştı ali nazik için... sen aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni olsan da senin sanat filmi yapmanı anlayamadılar... gölge oyunundaki perde mi inmişti onların gözlerine nedir?
en sonunda n'olcak biliyo musun? her birimiz çıplak vatandaş olup döküleceğiz yollara ve hep birlikte şener şen cinneti geçireceğiz gönül rahatlığıyla...
senin de dediğin gibi şener abi:
- allaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhh.........