sol fıreyme bakıldığında anlaşılacak durumdur. önceden çok güzeldi buralar halbuki. Şimdi bakıyorum da troller çok pis kastırıyor peki buranın asıl yazar kitlesi nerde ?bir şeyler yapmalı lan. böyle gitmez bu sözlük.
2011'in sadece iki günü yaşamız nedeniyle ucu görünmeyecek olan önerme. ha tabi görünen köy kılavuz istemez fakat umut olmayan yerde yaşamanın da bir anlamı kalmaz.
acı durumun önde gidenidir. bir kızdan hoşlanırsınız ve kızı iki üç hafta boyunca kesersiniz ama aranızda hiç bir dialog geçmez ve sadece öküzün trene bakma durumunda kalırsınız. neyse efendim aradan zaman geçer ve bu kızı artık görmez olursunuz. unutursunuz bir nevi. fakat insanın başına öyle bir olay gelir ki keşke hiç görmeseydim tanımasaydım derseniz.
dün arkadaşımla üst geçidi karşıdan karşıya geçme maksadıyla kullanmak üzere merdivenlerden bir bir çıkmaya başlarsınız. üst geçitlerin en sevmediğim durumu uzun ve dik merdivenleridir. insanın götünü direk açık ediyor şerefsiz merdivenler. ben merdivenleri ikişer üçer çıkmaya başladığım anda arkadan bir ses :
-müsade eder misiniz?
insanlığımın ve toplum yaşayaşının gerektirdiği yaşam biçiminden dolayı tabi dedim ve izin verdim geçmesine. fakat aman Allah'ım bu o kızdı. resmen 20 merdiven boyunca benim hiç de küçük boyutlarda olmayan kıçımı giri eşofmanın sardığı kıçımı izledi bu hatun. ben yüzüne bile bakmaya kıyamazken götümle yirmi merdiven içli dışlı olması yıktı beni. artık o kızın karşısına nasıl çıkarım ben sözlük. artık kıçımı dönüp mü konuşmalıyım ? bilmiyorum. böyle bir şans olmaz. olmamalıydı.
Son günleri yaşamak ne kadar kötü, biliyorsun her şeyin biteceğini vücudu onun değilmiş gibi geliyor adama. Dışardan izliyorsun bir bir yaptıklarını. Eskiyi düşünmüyorsun artık eski umurunda değil geleceğe bakıyorsun kaçırdıklarına; Ne kadar çabuk geçiyor hayat oysa hep yavaş geçtiğini düşünmüştüm. Ertelemiştim tüm küslükleri sonraya meğer ne kadar da hızlıymış hayat elimden kaçmasına öylece izin verdim. Daha 20 li yaşlara gelmeden veda edeceğim bu yalan dünyaya çok şey istememiştim aslında bizi yaratandan mutlu bir ailem olsun yeterdi bana. Şimdi bırak aile kurmayı ufak bir bebek bile sevmeden veda ediyorum. insanın sonunu bilmesi harbiden çok kötüymüş. Öleceğim bunun kaçarı yok. Biliyorum her şeyi günahlarım fazla olduğu için cehennem kapılarında sürüneceğim. Oysa namaz kılmayı da bırakmıştım altmışlı yaşlara bastonu elime aldığımda dönecektim Allah a; planlamıştım her şeyi her şey kusursuz gidiyordu. Ama şu hastalık bulmasaydı beni. Meğer ne cahilmiş her şeyi bildiğini sanan ben. Büyük umutlarımda yok değildi hani. Ufak tefek şiir karalıyordum onlardan bir kitabım olsa fena olmazdı hani. Yılmaz Erdoğan a özendiğim ses kayıtlarımda cabası. Bilemedim işte nasıl bilebilirdim ki kapıya bu kadar erken dayanacağını Azrail in misafirperverliğimizden mi ne kovmakta gelmiyor içimden gelsin işini yapsın ve gitsin istiyorum. Umarım çok acıtmaz canımı acıtsa da umurumda olmaz herhalde yoksa olur mu ? Bunu da bilmiyorum. Ama hiç bu kadar yaşamayı istememiştim. Hep bu dünyaya hakaret eder öleceğim günü beklerdim. Şimdi ise nispet edercesine yaklaşıyor o günler benim ise ellerim, kollarım bağlı. Diyebileceğim tek şey Azrail çok acıtma canımı.
öğrenci olunca yapılacak ilk iştir. nede olsa üniversiteyi kazandık artık normal hayatı bırakıp hayal dünyasında yaşama zamanı. bol bol hayal sıçılır. lan şöyle olsam, böyle olsam bunu yaparım, bunu yapacam gibi kelimeler kullanılır.
olay bir arkadaşımın başından geçmiştir. çocuk ailesiyle her yıl gittiği gibi kampa gidip eylenmek gezmek, görmek , stres atmak istemektedir. herşey iyi ve güzel devam ederken beklenen an gelir çatar. kampın son günüdür. nasıl geldiyseniz öyle gitmeniz gerekmektedir. ama ve lakin; millet sanki kampta kalmaya değil taşınmaya gelmiş. dolaplar mı dersiniz? televizyonlar mı? yoksa açılıp kapanan ve etrafında 12 tane pilastik sandalye bulunan masalardan mı ah sormayın gitsin. ve tipiniz biraz bizim arkadaş kadar mazlumsa hepsini siz toplarsınız efendim. olum şuraya gel dolap var, yardıma gelin lan dolap üstüme düştü gibi seslere ilk kulak verirsiniz. yazıktır size. hayattan bıkarsın sıçarsın böyle kampın içine.*
Attila ilhan'ın an gelir albümünde yer alan realistik şiir.
o yanlış evlenip çabuk ayrılan kızlar
her gece uykusuzluk, her sabah zorluk
mutluluk size uzak ne desem yalan kızlar.
iş güç dağdağası büyütülecek çocuk
yaşamaya vakit yok ah kızlar, aman kızlar
ulan kızlar, ulan kızlar.
her yerde yadırganır çevresi ona soğuk
yanlızlıktan her dakika kırılan kızlar
bir çoğu umutsuz, birazı aksi, birazı uçuk
her sözü her bakışı tartışılan kızlar.