aylardan haziran, müthiş bir izmir sıcağı var. henüz 10 yaşlarındayız. her hafta mahalle turnuvası düzenleriz. 2 mahalle arasında kıran kırana 5'de devre 10'da biter maçı yapıyoruz. tabi ki de kolasına (şu 25 kuruşluk olanlardan). maçı biter bakkala giderdik. önce kolalar alınırdı ardından 2 kişi bakkalcıyı oyalardı ve herkes bir şey -genelde kek- yürütürdü. o kolayla yürütülen kekin bir hazzı vardı anlatamam.
not: buradan o bakkalcı amcaya hakkını helal etmesini temenni ediyorum.
kesinlikle "şükretmek" olmayacak olan tavsiyedir. ulan görüyorum adam batmış gitmiş biri yanına yaklaşıp "olsun buna da şükür" diyor. usta batmış adam batmış ne şükründen bahsediyorsun.
eğer ailesi doğulu olan varsa bilirler onların içinden bide ok gibi tüy çıkar. önce bir bakarsın 'acaba bu ney' diye. sonra onu oradan çekip elinle oynarsın.