Platonikken, hatta hoşlanılan kişiye pek yaklaşılmıyorsa, gördüğünüz bedene hayalinizdeki ruhu yapıştırıverirsiniz.
hoşlanılan kişiyle tanışıp zaman geçirmeye başladıkça, hayal ettiğiniz gibi olmadığını fark edersiniz, hayal kırıklığıdır.
Ya da platoniği elde etmek için hırs yaparsınız ve elde edince tüm zevki kaçar. Başka hedeflere yönelir insan sonra.
insanı çıldırma noktasına getirebilecek soru.
Çocukken ''Taşı, ağacı, yeri, göğü, insanı, hayvanı tanrı yaratmış, o olmazsa hiçbir şey olmazmış. her şeyin bir yaratıcısı var madem, tanrı nasıl var oldu?'' sorusu sürekli kafamda döner dururdu, din kültürü hocasına sorduğumda çok düşünme bunları, delirirsin mazallah cevabını almıştım.
Bir zamanlar uyanır uyanmaz bilgisayarımı açma, sabahlara kadar oyalanma sebebim olan sözlük.
Geceleri online olanlardandım, o zamanlar geceleri online olan kesim belliydi, her nick tanıdıktı. Sol framede gördüğün başlığın kime ait olduğunu tahmin etmek çok kolaydı.
Cool adam, hicbiseyebosunaiclenmeyenadam, zenci nicki, bluevelve, maldanadam, kernel amadeus, kukla falan trollük yapıyordu.* Başlıklarını görür görmez tanır, yazdıklarını bazen söverek bazen gülerek okurdunuz. *
Zall ve salca bir programa katılmıştı 2-3 yıl önce, ilkti sanırım. Hem program heyecanla izlenmiş hem de sözlükte müthiş bir geyiği dönmüştü, çok eğlenceliydi.
Zirvelerin olduğu gün akşamı başlıklara doluşurduk, ne olmuş ne bitmiş, kim gelmiş, fotoğraflar yüklenmiş mi falan filan..*
Her neyse..
Filmdeki asıl duyguyu hissedememek demektir.
Edward Scissorhans'ın orijinalindeki çekingen, naif ses tonu sizi karaktere bağlarken, dublajındaki tok ve robotik sesi sizi karakterden tamamen uzaklaştırabilir.
Karakterin yapısına, ruh haline, filmdeki haline-tavrına dikkat edilmiyor pek fazla.
Tarafıma gönderilen kargo paketinin her adımını bana mesajla bildiren, gününde teslim eden kargo şirketi.
Önemsiz bir sorunu halletmek için defalarca aramış ve fazlasıyla ilgilenmişlerdir.
ilk dinlemeye başlanıldığı an 'Ne yapmış bunlar!' diye burun kıvırtan, ''I need your love'' haykırışından sonra büyük bir 'Oha!' çektirmiş ve kendini sevdirmiş muse şarkısı.
Gripin'e ait pek güzel şarkı. Aynı zamanda 2012 tarihli albümlerinin de ismi.
Birbirinden güzel 11 şarkı bulunuyor albümde. 1 tanesi cover. Şevval Sam'a ait, Leman Sam'Dan duymaya alıştığımız 'Gül Güzeli'
Şarkıları beğendim; ama özellikle 'Neden bu elveda', 'ne olacaksa olsun' ve 'aşk nereden nereye' şarkıları albümü dinlediğim an beni çarpan üç şarkı oldu.
Bu arada 'yalnızlığın çaresini bulmuşlar' şarkısına çekilen klip de şaşırtıcı derecede güzel olmuş.
Fazla fazla güzel olmuş hatta.
Bu arada açıklık getirmekte fayda var sanırım: 'Yalnızlığın çaresini bulmuşlar' deniyor şarkıda, 'yalnızlığın çaresini bulduk' değil. 'Bir yerden duyduk, yalnızlığın çaresi bulunmuş' gibi...
Çaresini onlar da bilmiyor muhtemelen.
Gripin'in 'yalnızlığın çaresini bulmuşlar albümünden eğlenceli bir şarkı.
tek başına yalnız kalmak çok daha kolay.
yaşlandıysan, yaslanacağını bulamadan.
kızma sakın ne adem'e ne havva'ya, kızma.
hepimizin elinde birer elma var aslında...
cennete mahsustur melekler, bu dünyada arama.
cennete mahsustur melekler, yalnızlığın bu yüzden.
tek başına yalnız kalmak çok daha kolay.
yaşlandıysan, yaslanacağını bulamadan.
kızma sakın ne adem'e ne havva'ya, kızma.
hepimizin elinde birer elma var aslında...
cennete mahsustur melekler, bu dünyada arama.
cennete mahsustur melekler, yalnızlığın bu yüzden.
yanlışlarına yakından bakıp, dalıyorsun karanlığa.
hayallerini önüne katıp, kanıyorsun yalanlara.
cennete mahsustur melekler, bu dünyada arama.
cennete mahsustur melekler, yalnızlığın bu yüzden.
Gripin'in 'yalnızlığın çaresini bulmuşlar' albümünden yepyeni, güzel bir şarkısı.
güzel günler gelir ben görür müyüm bilemem
su yolunu bulur ben bulur muyum bilemem
bazen sevdim bazen sevildim
uzadı burnum sivrildi dilim
kırdıysam sizleri özür dilerim
artık helalleşelim.
ölümüne yaşadım hayatımı, geçti üstümden
vazgeçtim ben bugün, vazgeçtim bu dünyadan
vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun
vazgeçtim övülmekten, vazgeçtim sövülmekten
vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun
mermere kazınmış adım ben okur muyum bilemem
üzerimde beyaz bir gül ben koklar mıyım bilemem
bazen sevdim bazen sevildim
uzadı burnum sivrildi dilim
kırdıysam sizleri özür dilerim
artık helalleşelim.
ölümüne yaşadım hayatımı, geçti üstümden
vazgeçtim ben bugün, vazgeçtim bu dünyadan
vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun
vazgeçtim övülmekten, vazgeçtim sövülmekten
vazgeçtiğim ne var ne yoksa hepsi sizin olsun
Bir dönem yalnız kalmak istediğim için tüm üniversite tercihlerimi şehir dışına yapmıştım.
Başka şehir gelince hoplaya zıplaya sevinçle gittim; ilk hafta sonra salya sümük geri döndüm.
Alışıyor insan tabi zamanla, ona da alıştık derken; şimdi de buradan sıkıldım sözlük.
Başka bir şehre gitmek, yepyeni insanlarla tanışmak; sonra onlardan da sıkılıp, tekrar bambaşka bir şehre gitmek istiyorum.
Dengesizim sanırım.
Gripin'in 'Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar' albümünden bir şarkı.
Bu ilk defa değil ki
Kimselere inanmadım
Yalanlar söylemeye başladığım günden beri
Bu ilk defa.
Cesaretimi topladım, gururumu ezdim, geçtim.
Bir zeybek gibi dimdik dikildim tam karşında
Son bir defa
Bugün fal bakmayı öğrendim, elini tutabilmek için
son bir defa
Boynuna sarılıp gitsem, Huzuru koklasam Ege`de
Aşk nereden nereye?
Soldan sağa dört harf ölüm, Yazılmamış beş harf hayat
Aşk nereden nereye?
Bu ilk defa değil ki
Kimselere inanmadım
Yalanlar söylemeye başladığım günden beri
Bu ilk defa
Körfez`e döndüm yüzümü bir zeybek gibi dimdik
Yalnızlıklardan ördüğüm duvarları yıkmak için
Sonsuza kadar..
Gripin'in yeni albümünden son derece eğlenceli bir şarkı.
kim kime dum duma yuvarlanıp gidiyorsan
her gün aynı günü yaşıyorsan
gökyüzü ne renk unuttuysan
haybeye yaşıyorsun
gün bugün başka gün yok sayıyorsan
vefa bir semt adı sanıyorsan
üzüm yiyip bağını sormuyorsan
haybeye yaşıyorsun
sen ister çal istersen oyna umurunda mı dünya
derdiyle kederiyle barışınca
hayat daha güzel
sen ister çal istersen oyna umurunda mı dünya
derdiyle kederiyle barışınca
hayat bana güzel
Her ne kadar 'olmasa da olur' desem de, akrabanın değeri yalnızken anlaşılıyor sözlük.
Oturdum bütün gece film izledim. Dede-torun ilişkisi anlatılıyordu filmde.
Gözlerim doldu, üzüldüm baya. Geçmişe gittim; ama dedelerime dair neredeyse hiç anım yok.
Annemin babası desen, ben çocukken ölmüş; hatırlamıyorum bile.
Babamın babası desen, otoriter, benden nefret eden ve benim de nefret ettiğim biri.
Hani insanlar anlatıyor ya 'dedemle şöyle yaptık, böyle eğlendik, böyle güldük' falan.
Geçmişe baktığımda hiç böyle bir anım yok. Dedem benim için hep soğuk, sert, nefret edilesi bir tip oldu.
Anneanne, babaanne mevzusunu düşündüm belki mutlu olacağım bir şeyler bulurum diye.
Durum neredeyse aynı! Anneannem ben çok küçükken öldü, babaannemle de aramız hep kötüydü.
Yıllardır zerre umurumda olmayan bu durum, birden çok koydu sözlük.
Ne elimden tutup parka götüren dedelerim oldu ne elleriyle besleyen, sarıp sarmalayan anneannem-babaannem...
Okuduğu kitap dışında izlediği dizi, film; nefret ede ede gittiği okul, dershane, kurs, iş yeri bittiğinde de üzülür bu insan.
Sonları hiç sevmemesindendir.