miladi takvim ile hicri takvim arasındaki farkı bilmeyen bazı zırcahillerin, bu sene 23 nisan'a denk gelmesinde art niyet aradığı gecedir. seneye 7 nisan'a denk geliyor sizin için uygun mu? (bkz: hicri takvim)
yeşil kart zamanı, mahallede millet birbirinin yeşil kartını alıp hastanenin yolunu tutar. ablanın biri doğum yapacak acele ile komşunun kartı alınıp hastaneye varılır. biraz incelemeden sonra doktorun tepkisi ''ya siz tavşan mısınız 40 günde bir doğuruyorsunuz?''
reytinglere kurban edilmemesi gereken dizidir.
kim ne derse desin leyla mecnunu bitiren trt idi ama devam ettiren de trt idi, reytingleri çok umursamıyorlardı ve dizi bu sayede devam etti, çevre kazandı. umarım atv de bunu göz önüne alır.
1400 küsür yıllık bir ibadethane de ibadet edilmesinden daha doğal ne olabilir ki? dedirten durumdur. bu gün müze olarak kullanılması hem Müslüman dünyasına hem Hristiyan dünyasına haksızlıktır. bu haksız uygulamaya en kısa sürede son verilmelidir.
Peyami Safanın pek haklı olarak dediği gibi, ibadethanenin tekrar ibadethane olarak kullanılmasını istemek yobazca bir hayal sanılmamalıdır
mümkün değildir efendim eğer mümkün olsa idi illaki gelecekten bunu bulan birileri geçmişe yolculuk yapan birileri bizi veya bizden öncekileri ziyarete gelmiş olurdu.
ancak şu kadar var ki ses ve ışığın (yani görüntünün) kainatta dalga dalga yayıldığını düşünürsek ileri bir teknoloji ile bunların yakalanması ile geçmişi seyretme ya da dinleme mümkün olabilir, bunda da doğru ses ve ışık parçalarını birleştirmek imkansıza yakın bir durumdur ayrıca olaylara tesir etmek mümkün olmayacaktır, şu halde gidip orada yaşamak mümkün değil . dolayısıyla yine geçmişe yolculuktan bahsedemeyiz. sadece geçmişte gerçekleşen bazı olayları tekrar izlemiş oluruz.
Ve biz resul gönderinceye kadar azaplandırmayız. (isra Sûresi, 17/15)
Hem Rabbin, memleketleri, ana noktasında (merkezinde), kendilerine âyetlerimizi okur bir resul göndermedikçe helâk etmez. Ve biz, ahalisi zalimler olan memleketlerden başkasını helâk edici değiliz. (Kasas Sûresi, 28/59)
islamiyette fetret ehli diye tabir edilen bir sınıf vardır. bu kurum peygamber gönderilmeyen, dinin anlatılmadığı veya yanlış anlatıldığı kişileri ifade eder. bu kişiler imam şafii, imam eşari, imam gazali gibi islam alimlerince yukarıdaki ayetlerden ve bazı hadislerden hareketle ifade edildiği üzere iman etmeseler dahi teklif ulaşmadığı için azap görmeyeceklerdir, ''cehennemlik değil cennetliktirler''. azap değil merhamet göreceklerdir. bu konudaki tek şart bu kişilerin zalim olmamaları yani diğer insanlara ya da canlılara zulüm etmemiş olmalarıdır. takdir edersiniz ki aklı başında her insan zalimlerin cezasız kalmasını istemez. ayrıca islamiyete göre 15 yaşın altında vefat eden bütün çocuklar müslüman yada başka dine mensup kişilerin çocukları farketmeksizin cennetliktirler.
buradan özetle bu kardeşimiz fetret ehli insanlardan sayılabilir, dolayısıyla sanılanın aksine cehennemlik değil cennetlik olma ihtimali yüksektir. kesin konuşamıyorum çünkü tam olarak ne yaşadığını 3 satırlık haberden öğrenmek zor.
''o''nu tanıma noktasında gayret göstermeden, en azından bir iki kitap okumadan ya da hiç yoktan bilen birilerine bir kere de olsun sormadan böyle yorumlar yapmak işte esas gaddarlık, acımasızlık budur. lütfen biraz insaflı olun, eleştirmeden önce aklınızla ve vicdanınızla bir düşünün.
ulan ne demek amaçları sadece katillerin açıklanmasını istemekti, bir insanı hiç suçu yokken katleden canileri kendi zekanıza hakaret bu kadar basit bir cümle ile masum göstermeye çalışmak, yaptıkları sanki çok basitmiş normalmiş gibi bir cümle sarf etmek ne iştir? hiç sizi ısıran köpeği ısırmaya çalıştınız mı? ya da bütün köpekleri öldürmeye? insansanız böyle bir hayvanlık, böyle bir saçmalık yapmazsınız. işte bu ne kadar mantıksızsa bir katili ortaya çıkarmak için katil olmakta en az o kadar saçma ve haince...
hadi aklınız sustu, gözünüzü kin bürüdü, ya vicdanınız o da mı çürüdü?
bütün dünyayı dolandırmayı amaç edinmiş; ''kazıklan ve kazıkla'' felsefesini benimsemiş şirkettir. para kazanmak için tabi önce kazıklanman lazım. sonra da maalesef en yakın çevrenden sana güvenen insanlardan başlayarak milleti ne kadar kazıklarsan o kadar kazanırsın.
hep derler arkadaşına güveniyor musun? güveniyorsan gir bu işe, fazla düşünme. ulan o bana güveniyorsa kendisi girmesin güvenmiyorsa da yolu açık olsun.
Fark edildiği anda konuşarak halletmeye çalışılması, buna rağmen devamı halinde ise ilişkilerin merhaba merhaba düzeyine çekilmesi gereken durumdur. yavaş yavaş fark ettirmeden olması şerrinden emin olmak için yararlıdır.
a) senaryolar; üzerinde fazla düşünülmemiş, bir iki kitap karıştırmadan çala kalem yazılmış, basit senaryolar
b) çok fazla klişe, neredeyse birbirinin aynı muhabbet ve hikayelerin sadece oyuncu ve karakter isimleri değiştirilerek tekrar tekrar sunulması
c) ucuz yapımlar, yapımcıların sadece ticari kaygıyla hareket etmesi, az masrafla çok kar elde etme çabası. sanat, kaliteli iş kimin umurunda
d)uzun dizi süreleri, buna bağlı olarak boş diyaloglar gereksiz manzara geçişleri. 2,5 saat diziler var bu nedir arkadaş sinemadan da uzun, elin oğlunda 5 saatte sezon bitiren yapımlar var
e) taklitçilik, özgün yapımların yerine tutan bir dizinin onlarca taklidinin yapılması
f) tadında bırakamamak, sevilen bir diziyi yıllarca sürdürme çabası. çocuklar duymasın tekrar başlarsa şaşırmayın.
g) yönetmenlerin ve senaristlerin işgüzarlığı, aynı anda birden fazla yapımla uğraşan yönetmen ve senaristler var. ulan o beyin fosfor yakmıyor mu?
g) karakterlere uygun oyuncu seçilememesi, oyuncunun ünlü olması, dikkat çekmesi yeterli. yeteneğin, eğitimin pek bir önemi yok. Mankenlerin, şarkıcıların, türkücülerin alakasız insanların bol bol dizilerde boy göstermesi bu yüzden.
h) eleştirmen eksiliği, maalesef ilkeli, mantıklı, adam kayırmayan, kendi fikirlerini birilerinden çekinmeden açıkça ifade edebilen çok az eleştirmen var.
i) sadece aşk konusu üzerine kurulmuş olması hususuna kesinlikle katılıyorum.
Bunlar bir aşılsın sansür çok daha kolay halledilir kanaatindeyim.
Yemekten artan bir tabak pilavı israf olmasın diye akvaryuma döken bir ev arkadaşım, dört tane ölü süs balığım var. Olsun bazı hayvanların doyma hissi olmadığını öğrenmiş oldu.
Bankamatik kartlarımın, mail adreslerimin, sosyal medya hesaplarımın, cep telefonumun, tabletimin, bilgisayarlarımın, internet bankacılığı hesaplarımın, iş yerindeki kullanıcı hesaplarımın hepsinin şifreleri unutmamak için aynı, harfliler için bir rakamsal olanlar için bir tane olmak üzere toplam iki tane. Biri fark edecek diye ödüm kopuyor.
Biraz bilimsel araştırma yapan, konuyla alakalı birkaç tıp dergisi karıştıran aynı zamanda kendini seven bireylerin asla tüketmeyeceği besinlerden birisidir.